Kişinin ahlakından ayrı olamaz dini
Herkese kendisi ders, görebilse kendini. “Montaigne”
|
-
Üçgenler tanrı yapsa, üç köşeli yapardı.
Dörtgenler uymayınca, bir kıyamet kopardı. “Montesquieu”
|
Beş vakit yere gaga vurmakta yok bir çıkar
Gönül yumurtasını ısıt da, yavru çıkar. “Hz. Mevlana”
|
-
Bir kez yola çıktın mı durma, yürü inatla
Yoluna çıkanı it, veya üstünden atla. “Nietzshe”
|
Zorbaya fırsat verir, bilinçten yoksun olay
Bir hindi kabardı mı, yolunuz daha kolay. “Atasözü”
|
-
Yüreksizlere olmaz, yürek çarpıntıları
Bunlar insan değildir, insan kırpıntıları . “Nietzsche”
|
Sağımızdaki melek ahıra alışıyor
Solumuzdaki melek steno çalışıyor. “Bentley”
|
-
Hayatından kıymetli, birşeyin yoksa eğer
Sanma ki o hayatın yaşanılmaya değer. “Tagore”
|
İnsan safrayla dolu, bir hava balonudur
Dünya başka dünyanın bekleme salonudur. “Hugo”
|
Evinden kaçan kıza tuzaktır, renkli yerler
Piliç köyde doğsa da, onu şehirde yerler. “Atasözü”
|
Ben düğümü gösterdim, çözmesini sen başar
Gelinin eşiğini her güvey yalnız aşar. “Adamın biri”
|
-
Gereksiz yere kullanıldığında beyne elektrik şoku veren cep telefonu:
Kapının zilini çalmak yerine, karısını cep telefonundan arayıp “Hanım ben geldim kapıyı aç” diyen bizim gibi bir milleti ancak böyle bir telefon adam eder.
Merkezi sistemli gebelik testi: Bir diğer adı GSS (Gebelik Seçme Sınavı):
Hızlı nüfus artışının kontrol altına alınması gebelik testlerinin bir an önce merkezi sisteme bağlanmasıyla mümkün.
.
Beş senede kendi kendini imha eden makine: Bu anayasa bize dar geliyor, değiştirelim tartışmalarına kesin çözüm.
Mafyatik diş fırçası: Şantajla diş kirası istiyor, kullanana “dişlerine niye doğru dürüst bakmıyon lan dürzü” diye fırça atıyor, diş macununu ortasından sıkana o da sıkılıyor.
Milli zaferden sonra havaya sıkılırken tutukluk yapan pompalı tüfek:
Ya bu tüfek bulunacak, ya da Galatasaray’a Avrupa kupalarına katılma yasağı getirilecek.
En aynası: Boy aynası oluyor da En aynası niye olmasın? Kilo problemleri olanlar için harika bir buluş.
Eleman Kovar Tableti: Ekonominin durumu malum. İşten çıkarmalar gırla gidiyor. Patronlar bu buluşla yorulmayacak, ezilip büzülmeyecek. Bu tabletlerle elemanlar kendi kendilerine işten çıkacaklar.
Cepli Kefen: Kefenin cebi yok teranesine son veren bir buluş. Hem cep telefonsuz öte tarafa gidecek halimiz yok ya.
Kendinden basılı düğme: “Düğmeye kim bastı” tartışmalarına en etkili çözüm. Her devlet kademesinin ihtiyacı.
-
Adamın biri yaşlanmış, havlu alıp kurulanmış.
Adamın biri çok kazmış, bir şey bulamamış.
Adamın biri durmuş, öbürü Hasan.
Adamın biri kızmış, su döküp soğutmuşlar.
Adamın biri abaküsmüş, sonra barışmış.
Adamın biri eli açıkmış, dilenci diye yakalamışlar.
Adamın biri açık kalpliymiş, sana kapalı kalp ameliyatı olmaz demişler.
Adamın biri açmış, kapatamamış.
Adamın biri azmış, iki adam daha bulup çok olmuş
Adamın biri ağlamış, örümcek sanmışlar
Adamın biri aklıselim sahibi imiş, öbürü aklı ikinci murat.
Adamın biri akşamcıymış, öbürü sabahçı
Adamın biri akı bokuna karıştırmış, ayıramamış.
Adamın biri alıkmış, öbürü satık
Adam işi altmışaltıya bağladım derken, biri kaçmış, ellidokuz altı kalmış.
Adam aşık olmuş, öbürünü b şıkkına yazmışlar.
Adam azmış, çoğaltmışlar
Adam beşbetermiş, bir daha beter olup, altıbeter olmuş
Adam bostan korkuluğu imiş, kavun karpuzu tir tir titretirmiş
Adam çuvallamış, oğlu ağzını dikmiş
Adam eşşoğlueşekmiş, babasını sucuk yapmışlar
Adam çok kibarmış, Göteborg’a, kıçaborg demiş.
Adam güldür güldür konuşmuş, dikendir dikendir susmuş.
Adam ileri sürmüş, kadın geri vermiş
Adam kafadan atmış, kel olmuş
Adam kafasına koymuş, sonra bulamamış
Adama yok ananın örekesi demişler, gitmiş anasına öreke almış
Adamın aklı şeyindeymiş, sünnetten sonra zeka puanı düşmüş
Adamın biri düdüklü tencere almış, arkasından zilli kevgir
Adamın biri zart zurt yapmış, kokusu çıkmış.
Adam gara ip germiş, garip olmuş
Adamın birinin tepesi atmış, poposu eşek
Adamın birinin metresi varmış, öbürünün santimetresi bile yokmuş
Adamın birinin yüreği yufka imiş, börek yaşmışlar
Adama “şimdiden tezi yok” demişler, gitmiş doktora yapmış
Adamın birine “adam olamazsın” demişler kadın olmuş
-
Gölgeli demokrasi, demokrasilerin en güzelidir. En eski tazesidir. Bakın, dünyadaki bütün demokrasiler gölgelidir. İşte İsveç, İşte Norveç, İşte Finlandiya, İşte Almanya, işte Hollanda... Bu ülkelerin tümü, yılın yarısı güneşi rüyalarında bile göremezler... Hep bulut, hep gölge... Bi de yılın on iki ayı güneşle kavrulan ülkelere bakın... Suudi Arabistan, Sudan, Uganda, Türkiye, vs... Demokrasi yaşayabiliyor mu oralarda? Hayır.
Demokrasi güneşte yaşayamaz; iki saatte kavrulur, it dalaşmış inek iskeletine döner. O ancak gölgede yaşar, boy verir, serpilir... İyi aşılar, iyi tohumlarsan meyveye de durur..
İşte... Bu nedenle... Bizim gibi, güneşi fazla, gölgesi az ülkelerde, demokrasiyi kollayıp korumakla; gerektiğinde de kurtarmakla görevli olanlar; yine gerektiğinde, demokrasiyi uygun bi gölgeye çekiverirler... Ve o gölgede, serin serin, biraz da derin derin, demokrasiye “gerekeni” yaparlar. Diyelim ki, demokrasiyi çekecekleri uygun bi gölge bulamadılar; o zaman da demokrasiyi kendi gölgelerinin altına alıverirler...
Oh!.... Demokrasi de zaten gölgeyi seviyordu.... Ondan kellisini de biliyoruz zaten.
-
Valla bilemen gardaşım. Sen bilin. Adın anarşiste çıkar, ya sırtının ortasından kurşunu yersin, ya da Mamak’ı boylarsın. Mamak da nire deme öğretirler valla. Gözünü polisten ayırma, kulağın düdükte olsun. Yürü denince yürü, dur denince dur... Ehliyetin, ruhsatın, nüfus cüzdanın, ikametgah kağıdın yanında bulunsun.... Nolur noolmaz . .. Len buralarda da hiç dilbilgisi kuralı yok. Nedense. İstenince isteyene ver, iyice incelesin... Nasılsa bir kusurunu bulurlar. Uygun gördüğü cezaya itiraz etme sakın, büyüğe saygısızlık sayılır. Yoksa ekip gelir, götürürler merkeze... Anlayabiliyor musun bayım!.... Çünkü, Anlamak ve anlayabilmek bayım, yaşamımızın en zor işidir de onun için soruyom. Yanlış anlama. Sadece anla.
-
CIA TÜRKİYE’Yİ MASAYA YATIRDI
|
Fukaram benim! Gelen yatırıyor seni, giden yatırıyor. 1950 lerde Komitacı Celal, Amerika’ya yaptığı gezide Teksas’lı Kovboylar’a çağrıda bulunmuştu: “Türkiye bakirdir, gelin...” Dururlar mı hiç... Gelip seni bi güzel yatırmışlardı. IMF’ciler her aybaşı gelip yatırıyorlar.... İnsan haklarıyla uğraşanlar gelip yatırıyorlar; ekonomiyle uğraşanlar, politikayla uğraşanlar, hatta neyle uğraştığı bilinmeyenler... Yani anlayacağın canı sıkılanlar, belki de o sıra oradan geçenler, yatırıp duruyorlar seni.. NATO zaten yatırdığı yerden belini bile doğrultmana izin vermiyor. Bir de CIA yatırmış, çok mu yani.... Zaten sokağa düşmüş aklı yarım Raziye gibisin be mübarek....
-
DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ ARANIYOR
|
En doğrusu kendisini hiç aramamanızdır. Yok çünkü. Bu memlekette hiç “düşünce” olmadı ki “özgürlüğü” olsun....
-
Yaparız abi, icabında onu da yaparız... Biz zati, “Ne iş olsa yaparım abi” halkının evlatlarıyız. Her bi işimizi kendimiz yaparız. Yollarda kendimiz pişirir, kendimiz yeriz. Kendi okulumuzu kendimiz yaparız. Kendi evimizi kendimiz yıkarız. Belediyenin çukurlarını kendimiz kazar kendimiz düşeriz. Ne
kadar hırsız, yalancı, godoş varsa kendi başımıza kendimiz seçeriz. Yani ister inan ister inanma, başkalarına zahmet olmasın diye kendi çocuklarımızı bile kendimiz yapıyoruz.... Yaparım beyim, anayasamı da kendim yaparım. Yapılacak şeylerin varsa, tamir mamir falan, getir seninkileri de yapayım.
-
Epeyce tarçınlı sumaklı bi soru bu. Çünkü “politikacı şuna benzer” diye bir genelleme yapmanın olanağı yok. Şimdi Politikacı var, saman dolu harara benzer... Politikacı var, söğütten sarkan balkabağıdır... Politikacı var. Tohuma kaçmış hıyardan ayıramazsınız. Politikacı var, iki “rap rap” sesi duyunca, kaçacağı deliği şaşıran sıçana döner.. Politikacı var, sabah akşam “gak gak” öten kargadır... Politikacı var, dere boylarında hışırdayan kavak sanırsınız. Politikacı var, el değmemiş budaklı meşe kütüğüdür.
Yani şimdi hangisini sayayım....
-
POLİTİKACI ENFLASYONU DÜŞÜRMEK KOLAY DİYOR
|
Muhterem bir bakanımız, verdiği bir demeçte, “Enflasyon çok bilinmeyenli bir denklemdir” buyurmuşlardır. Şimdi, sayın hocam, bu enflasyon konusu, biraz hinoğlu hin, biraz karışık, epeyce de dolaşık bir konudur... Çok da tehlikelidir. Bu yüzden de herkes onu farklı anlıyor, farklı farklı tanımlıyor... Çözüm için
önerilen yöntemler de, bi de bakıyorsunuz ki, zatürree olmuşken, yanlış tanıyla kendisine müshil içirilmiş Zehra Teyze’nin boku gibi oluyor... Tabii sonuçta boka bir şey olmuyor. Olan Zehra Teyzem’e oluyor. Galiba siz de enflasyonu, ahlat ağacına takılmış uçurtma sanıyorsunuz... Boyunuz uzun ya, “düşürmek kolay” diyorsunuz. Uzanır düşürürsüzüz.... Madem kolay, hadi düşür şunu da, varoşlarda çocuklar ağlamasın amcası....
-
BAŞBAKAN HİÇ AĞACA ÇIKAR MI?
|
Soruya bakın soruya!... Tam ÖYS ‘ye yakışır bir soru... Başbakan hiç ağaca çıkar mıymış... Başbakan keçi mi kardeşim, ne işi var ağaçta? Onca çıkabileceği o şu bu, onlar şunlar bunlar varken ağaca niye çıksın? Eğer gücü takati yerindeyse mesela, anla yani bir yerlere çıkar.Tövbe, tövbe... Az daha boş bulunup açık edecektim. Muzır Yasasına, Muzır Kurulu’na takılıp hapı yutacaktım. Kardeşim, başbakan ağaca mağaca çıkmaz, tamam mı? Hısım akrabasıyla, takım taklavatıyla... Bize çıkar... Kör müsün, halen üstümüzde, icrayı faaliyette.
-
Ağzını açma... Bak şimdi, bu ağzını açma açmama meselesi çok incelikli bir konudur. “Ağzımı açmazsam nasıl yutarım?” diyeceksin. Bu, öylesi değil. Yutmak için ağzını aç, ona bir şey diyen yok. İstersen ağzını hiç kapama, hep öyle kalbur deliği gibi açık dursun... Diğer türlü ağzını açma. Hani diyeceksin ki, “Peki, benim büyüklerim neden hiç ağızlarını kapamıyorlar sabahtan akşama, Boğaz’a verilmiş lağım borusu gibi laf boca ediyorlar?”.. O başka yavrum, o bir görev... O büyüklerin öyle laf boca edince enayi halkın ağzı açık kalıyor... Ağzı açık kalmış adamın başka şeyleri de açıkta demektir. O arada “işbitiricilerimiz” işlerini bitirirler onların.. Ama sen, ağzını açma.. Çünkü bütün belalar ağzını açmaktan gelir insanın başına. Mesela, sen tam ağzını açmışsın, tutar bir gurup dangalak cuntacı darbe yapar, içine ediverir açık kalmış ağzının.... Bu yüzden, kırk tane Müslüman’ın huzurunda ananı şeyetseler bile ağzını açma... Ayrıca da, ağzını açarsan, o fındık kadar beynin görünür, kayar tozun toprağın içine düşer, neyine gerek... Sen, doldurmak için kasalarını ve depolarını aç... Devlet adamı ol, sanayi tesisi aç, köprü aç, tuvalet aç... Viski aç, şampanya aç, Tamam mı evladım.. ağzını açma, yoksa benim ağzımı açtıracaksın...
-
POLİTİKAYA YENİ GİRMİŞLERE BENDEN ÖĞÜT
|
Bölücü olma.. Bölersen mal mülk ve sermaye de bölünür, bölüne bölüne, İkinci Dünya Savaşı’ndaki asker tayına döner... Sen toplayıcı ol. Bulduğunu, eline geçirdiğini, bir boka yarıyor mu yaramıyor mu diye düşünmeden topla. Topla babam topla. Toplayıcı olmak, bir süre sonra yetmemeye başlar. O zaman da çarpıcı ol. Önüne geleni, arkanda duranı, merhaba diye elini uzatanı çarp anasını satayım. Zaten matematik ilminde de bölme işlemi oldukça zordur. Senin zeka düzeyin ve gördüğün eğitim öğretim, bölme yapmana yetmez.
Çarpma da biraz zordur ama, en kolayı toplamadır. Toplamayı sen bile öğrenebilirsin. Sen durmadan toplayıcı ol. Topla. Yarın seni gömdüklerinde mezarında lazım olur.
Dostları ilə paylaş: |