Yaşanan aleviLİK



Yüklə 1,05 Mb.
səhifə10/15
tarix02.11.2017
ölçüsü1,05 Mb.
#26685
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   15

İmam ALİ RIZA

Garib el guraba

Sultan-ı Horasan

770 yılında Medine’de Mersiyye’den doğan İmam Ali Rıza, babası İmam Musa Kazım gibi kendini her konuda yetiştirmiş bir kişiliğe sahipti. Tıp konusunda bir çok yazıları vardır. İslam hukuku ile ilgili eserleri de mevcut olduğu yazılmaktadır. Bir oğlu ve birde kızı olan İmam Ali Rıza,diğer İmamlardan farklı bir yaşama sahip değildir.

Babasını Musa Kazım’ın, Harun Reşit ile anlaşamamasının yanı sıra Harun Reşit’in ölümünden sonra iki oğlunun biribirlerine düşmesi sonucu İmam Ali Rıza’nın desteğini alan Memun, kardeşinden Halifeliği alınca: halifelik benim değil senin hakkındır diyerek Halifeliği İmam Ali Rıza’ya teklif etmiştir.

Bu teklifi kabul etmeyen İmam Ali Rıza’yı,Memun, veliaht ilan etti ve kızını vererek onunla evlendirdi.

Halife Memun ile Irak’a giderken Tus Kenti yakınlarında Senabad köyünde zehirlenerek öldü. Tamamen süpekilasyon larla dolu olan bu ölüm gerçekten yediğindenmi zehirlendi yaksa zehirleyerek mi öldürdüler kesin bir bilgi yok ama ecdadının başından geçenlere bakınca akla her şey geliyor.




  1. İmam MUHAMMED TAKİ

el-Cevad (cömert), Taki (Allahtan korkan)

810 yılında Medine’de doğmuştur. Babası İmam Ali Rıza,annesi Sebika’dır.Dört oğlan ve dört kız babasıdır. Babası öldüğünde henüz sekiz yaşında idi. Zor şartlar altında İslam hukuku konusunda büyük bilgi sahibi oldu.


Halife Memun’un oğlu Mutasım tarafından 835 yılında Bağdat-Kazımiye’de zehirletildi.Türbesi Bağdat Kazimiyede İmam Musa Kazım’ın türbesinin yanında.



  1. İmam ALİ NAKİ

el-Hadi, Nakıyye, ez-Zeki

828 yılında Medine’de doğdu. Babası,İmam Muhammed Taki, Annesi, Semanet’dir. Beş çocuk babası olan onuncu İmam,İmam Ali Naki 40 yaşındayken Irak Samarra’da Halife Mütevekkil oğlu Mutezzin tarafından diğer Ehlibeyt mensupları gibi zehirletilerek öldürüldü.





  1. İmam HASAN ASKERİ

el-Halis, es-Sincar, el-Ahir lakapları ile anılırdı. Samarra’ya yerleşmeye karar verdi. Samarra’ya Asker denildiği için İmam Hasan el-Askeri denirdi.

846 yılında Medine’de doğdu.Babası Ali Naki,annesi Halis’dir. sadece Muhammed Mehdi adlı bir çocuk sahibi olan İmam Hasan Askeri 27 yaşındayken Irak’ın Samarra kentinde genç yaşında hayata veda etti.





  1. İmam MUHAMMED MEHDİ

Sahib-üz-zaman (zamanın sahibi)

Muntazar (gelecek diye beklenen ulu)

Hüccet (Kanıt)

868 de Samerra’da doğdu. Babası İmam Hasan el-Askeri, annesi Nercis Hatun’dur. Bölgede sıvakların çok fazla olduğu zamanlarda serinlemek için girilen yeraltı inlerine Serdaba denirdi. Bir gün annesinin gözleri önünde ve 11 yaşındayken Serdaba girdi,birdaha çıkmadı Gaybete karıştığına inanılır. Bir gün kurtarıcı olarak tekrar geleceğine,mutluluğu getireceğine inanılır.

Aleviliğin doğuşu sayılan On iki İmamlar Aleviliğin temelini oluşturan esasları sağlayan,başlatan ve bu günlere kadar devam etmesini sağlayanlardır. Aleviliği tarif ederken hep doğruluktan, dürüstlükten, ilim, irfandan bahsedilmişti. İşte bu temeller on iki İmamlar tarafından konulmuş ve Dedeler tarafından da bu günlere kadar taşınmıştır.

On İki İmamların yaşamları oldukça mücadele ve zorluklarla geçmiştir. Bu mücadele öyle sıradan geçen bir mücadele değildir.

Şayet onlar isteselerdi çok lüks bir hayat yaşarlardı. Çünkü onlar Ehlibeyttirler,onlar Hz. Peygamberin soyundan ve kanındandırlar.

Onlar isteseydiler makam mevki sahibi de olurlardı. O günkü şartlarda herkes tarafından saygı gören Peygamberin Hadisleri ile yer edinen bir kavim olarak hareket edebilirlerdi Ama hep mücadele yönünü seçtiler, yaşamlarını toplumun yaşamlarından ayrı görmek istemediler. Bunun en açık örneği İmam Hüseyin’in mücadelesi ve gerekçeleridir.

On iki öyle tesadüf olarak görülmemeli, örnek verilirler ki,saat Oniki, Ay oniki,dizine oniki, işlek on iki, Alevilikte erkan on iki,Hacı Bektaşi Veli dergahında bulunan Post oniki...v.b.bir çok onikiyi yaşamaktayız.
Alevilikte var olan On iki Erkan da bunlara bir benzetme olacaksa ;

İmam Caferi Sadık Buyruğu,şöyle sıralamaktadır

ON İKİ ERKAN’ı

1-Kanaat ehli olmak

2-Sabır ehli olmak,

3-Hulki mülayim olmak,

4-Cömert olmak,

5-Gördüğünü görmedim demeli,

6-Pirden rızasız iş istememeli,

7-Döğene ve sövene kul olmamalı,

8-Küfrü iman saymamalı,

9-Sağ mürebbi,

10-Sağ müsahip,

11-Sağ sohbet,

12-Sağ aşina.

İmam Cafer Buyruğu,yol ve Erkanın Muhammed Ali’den kaldığını söyler. Ol kimseler ki talibi Muhammed Mustafadır ve talibi hanedanı Aliyyel Murtezadır. Musahip tutalar,Pir tutalar,tuttukları Pir Hz. Oniki İmam evladından ola ki pirliği makbul ve muhakkak ola. der.


Hacı Bektaş-ı Veli Dergahın’da Bulunan On İki Post’un

Sahipleri ;


  1. Baba (Pir) Postu : Horasan postu.

  2. Mürşid Postu :Ahmed-i Muhtar makamıdır. Bu postta Hz. Peygamber oturmuştur.

  3. Rehber Postu :Hz. Ali makamıdır. Ali postu diye de anılmaktadır.

  4. Aşçı Postu : Seyit Ali Sultan makamıdır.

  5. Ekmekçi Postu :Balım Sultan makamıdır.

  6. Nakîb Postu :Kaygusuz Abdal makamıdır.

  7. Atacı Postu :Kamber Ali Sultan makamıdır.

  8. Meydancı Postu :Sarı İsmail Sultan makamıdır.

  9. Türbedar Postu :Karadonlu Can Baba makamıdır.

  10. Kurbancı Postu :Hz. İbrahim makamıdır.

  11. Ayakçı Postu :Abdal Musa makamıdır.

12.Mihmandar Postu:Hızır Aleyhisselam makamıdır.
ONDÖRT MASUMU PAK
Masum suçsuz anlamındadır,pak ise temiz. Burada anlatmaya çalışacağım on dört masum küçük yaşta savaşmadan, çocukluğunu yaşamadan katledilen Ehlibeyt evlatlarıdır.

1)Muhammed Ekber(İmam Ali’nin oğlu)Kırk günlük iken annesi Fatima kucağında kundaklı çocuğu olduğu halde kapının arkasında dururken,Tahir isimli bir zalim kapıyı hızlı iteleyince devrilen kapının altında kalarak can vermiştir.(Mezarı Medine’de)



  1. Abdullah (İmam Hasan),yedi yaşında iken Amir oğluTalha tarafından öldürülmüş,

  2. Abdullah (İmam Hüseyin),iki yaşındayken Utbe İbn-i Ezrak tarafından Kerbela’da şehit edilmiştir. Mezarı babası İmam Hüseyin’in yanındadır.

  3. Kasım (İmam Hüseyin ),üç yaşındayken kerbelada Huzeyme-i Kahili tarafından öldürüldü. Mezarı babasının yanında.

  4. Hüseyin (İmam Zeynel Abidin),Altı yaşındayken Muaviye İbni Nevfel ve Ahmed İbn-i Mansur tarafından öldürülmüştür. Mezarı Irak’ta.

  5. Kasım (İmam Zeynel’abidin), üç yaşında idi,Yezit Sen’an tarafından Basrada öldürüldü.

  6. Aliyyül’Aftar (İmam Muhammed Bakır),dört yaşında Hamid-i Dımışkı tarafından Safa’da öldürülmüştür.

  7. Abdullah-i Asgar (İmam Cafer-i Sadık),üç yaşındaydı,Debgam -Bestam arasında şehit edilmiştir.

  8. Yahya-i Hadi(İmam Cafer-i Sadık), üç yaşında Bağdat’ta Abdulah adlı cani öldürmüş.

  9. Salih (İmam Musa-i Kazım),üç yaşında Osman İbni Abdullah tarafından Şirazda öldürülmüş. Mezarı Şiraz’da.

  10. Tayyib (İmam Musa-i Kazım),yedi yaşında İbrahim Dımışkının zalim oğlu Yusuf tarafından öldürülmüş.

  11. Cafer-i Tahir (İmam Muhammed Taki), dört yaşındayken on birinci masum Tayyib’i şehit eden Yusuf tarafından şehit edilmiştir. ikisinin de mezarı İran’da.

  12. Cafer ( İmam Aliyyün-Naki),henüz bir yaşındayken İbrahim Dımışkı’nın diğer oğlu Mehmed Nasır ın acımasız saldırısıyla Rey ‘de şehit edildi.

  13. Kasım (İmam Aliyyün-Naki)üç yaşında iken aynı zalimlerin elinden gitmişlerdir.

Görüldüğü gibi sadece bir dönemde değil bütün İmamlar döneminde acımasız saldırılar devam etmiş hem de küçücük masum insanlara acımamışlar, onların büyüyünce intikam alacağından korkarak bunları yapmışlar ama hiçbir Ehlibety ve yandaşları kin gütmemişler ve intikam alma hesabı yapmamışlar. Böyle düşünmemelerinin nedeni ise biraz kadere olan bağlılıklarından dır.

ON YEDİ KEMER-BEST
1)Salman-i Farisi,Yaşamının yüz elli yılı aştığı söylenen bu ulu çınar Alevi-Bektaşiler tarafından çok yakın bilinir. Medayin’de eceliyle ölmüştür.

2-Muhammed(Ebu Bekir),Mısır valiliği yaptığı dönemde isyanlar başladı. isyanlar da öldürüldü.

3)Malik-i Ejder;Misafir kaldığı ev sahibi ile Muaviyenin ortak tuzakları neticesinde bal içerisine zehir katarak zehirlediler.

4)Ammar İbni Yaser ; Meşhur denilecek kadar kayda değer Saffeyn savaşında Muaviye tarafından öldürüldü. Saffeyn savaşında Muaviyenin ne kadar haksız olduğu Hz.Peygamber in “Ammar’ın katilini cehennem ile müjdeleyin” hadisi ile daha iyi anlaşılıyor.

5.Veysel Karani ; Muaviyenin talimatları doğrultusunda

öldürtülmüştür. (Menakıb-i Mürtezeviyye den alınan bilgilerle)Saffeyn savaşında Hz.Ali ye biat etmiş ve sonuna kadar onun yanında olacağına dair söz vermiş Hz.Ali nasıl inanacağını sorduğunda “Sana nüsret ve ianet edem,yar’lık kılam ve başımı top gibi yolunda feda edem”diye güvence vermiş ve orada da ölmüş.

6.)Ebu-Zer-i Gaffari ; Osman’ın halifeliği zamanında ölmüştür.

7.)Hüzeyme İbn-i Haris ; Saffeyn savaşında Muaviye tarafından öldürtülen Hüzeyme için Hz.Peygamber (şehitliği iki kişi yerine geçeceği anlamında ) Züşşehadeteyn demiştir.

8.)Abdullah İbn-i Bedi-i Hazai ; Saffeyn savaşında öldü.

9)Abdullah İbn-i Adil Haris ; Saffeyn savaşında öldü.

10)Ebül-Heyşemut-tihani ;Saffeyn savaşında öldü.

11.)Haşim İbn-i Utbe İbn-i Ebi-Vakkas ;Saffeyn savaşında öldü.

12)Haris-i Şeybani ; Saffeyn savaşında öldü.

13)Muhammed İbn-i Ebi-Huzeyfe ; Şamda yapılan ihbar üzerine şehit edilen bu zat Hz.Ali tarafından Mısır’a memur edilmesi nedeniyle ihbar edilmiştir.

14)Kamber Ali Sultan ;Zalimlerin zalimi Haccac bir sohbette Ali’yi seven başka kim kaldı dediğinde,uzun Kamber var derler, derhal getirtir ve huzura gelindiğinde saygının bir ifadesi gereği ayakkabılarını çıkartması gerekirken çıkartmadan girer. Haccac kızınca “burası Tur-i sinamıdır” der. Haccac dahada kızarak (Kanber uzun olduğu için) Göklerden ne haber der.

Kanber kahredercesine Azrail peşinde dolaşıyor der. daha fazla dayanamayan Haccac Kanberi orada şehit eder.

15)Mürtefi İbn-i Vezza ;Saffeyn savaşında öldürüldü.

16)Sa’d İbn-i Kays-, Hemedani ;Saffeyn savaşında öldürüldü.

17)Abdullahİbn-i Abbas ;Alim olan bu zatın nerede nasıl öldüğü bilinmiyor.

KIRKLAR
Kırklar Meclisinin Alevilerde özel bir yeri vardır. Kırklar Meclisi daha sonraları Kırklar Cemi olarak hayata geçirilmiş ve Osmanlı döneminde daha da genişletilerek sorunların çözülmesinde ciddi bir makam olmuştur. Asıl önem Kırklar Meclisinde Hz. Ali’nin konumundan kaynaklanmaktadır. Alevilerde var olan Hz. Ali sevgisi ve bağlılığı kırklar meclisinin oluşumunu dinledikçe daha da artmaktadır.

Alevi-Bektaşilere göre Kırklar,Rical-ül Gayp yani Gaip Erenler’dir.

Alevilerce kutsal sayılabilecek kitaplardan İmam Cafer-i Sadık Buyruğu,Kırklar Meclisini şöyle anlatmaktadır.

Hz. Muhammed,miraca gidiyordu,yolda karşısına bir aslan çıktı ve hücum etti. Ne yapacağını şaşıran Hz. Muhammed’e kayıptan bir ses geldi. “Ey Muhammed Aslan senden bir nişan ister. Yüksüğünü ağzına ver.” Hz. Muhammed parmağındaki yüzüğü çıkartıp Aslanın ağzına verince Aslan bir anda sakinleşti ve yolu terk etti.

Miraçtan dönerken yolda gördüğü Safayı Safa denilen kubbe ilgisini çekti ve içeri girmek istedi. İçeriden bir ses kimsin diye sordu.

Hz. Muhammed ; “Ben Peygamberim. Açın içeri gireyim” deyince içeriden bir ses, bizim aramıza Peygamber giremez,git Peygamberliğini ümmetine yap” dedi. İçeri girebilmek için çeşitli yollar deneyen Peygamber bir türlü içeriye giremedi. Tanrının buyruğu üzere yeniden kapıyı çaldı. İçeriden sordular “Kim o” diye.

Hz.Peygamber , “Yoksul bir yol oğluyum,sizleri görmeye geldim” deyince kapı açıldı.

Özden fahrı attı açıldı kapı

Birayağa durdu oturdu hepi

Muhammed der taptığınız ne tapı

Medet Allah,ya Muhammed ya Ali
İçeriye giren Peygamber bunların kim olduklarını bilemedi ancak Hz. Ali’nin yanına oturdu. Salonda yirmi iki kadın ve on yedi erkek gördü ve sordu, sizler kimlersiniz ? hep bir ağızdan “Bizler Kırklarız” dediler. Sizin ulunuz kim diye sordu, cevap; Bizim ulumuzda ulu küçüğümüzde ulu bizim kırkımızda birdir cevabı verildi. Her şeyi merakla izleyen Hz. Muhammed dayanamayarak sordu ! İçinizde bir kişi eksik,kimdir o eksik olan? hep bir ağızdan

“O birimizde Salman Farisi dir,pars’a toplamaya gitti” dediler. Hz. Muhammed bu söylediklerini Kırkların ispat etmelerini istedi.


Muhammed der sizden nişan isterem

Kırkınız da bir nişanı gösterin

İbrevan koluna vurdu neşteri

Medet Allah ya Muhammed ya Ali

Hz. Ali kolunu uzatınca içlerinden birisi Destur diyerek bıçağı Hz. Ali’nin koluna vurdu. Hz. Ali ile birlikte içeridekilerin tamamından kan akmaya başladı. Bu arada pencereden bir damla kan içeriye düştü,bu bir damla kan da Salman Farisi’nin kanı idi. Kırklardan biri Hz. Ali’nin kolunu bağladı ve tamamının kanı durdu.

Muhabbetin ilerleyen saatlerinde Salman Farisi içeriye elinde bir üzüm tanesi ile girdi. O üzüm tanesini Hz. Peygamberin önüne koyarak “Ey yoksulların hizmetkarı,bu üzümü bizlere paylaştır” dediler. Nasıl paylaştıracağı konusunda zora düşen Peygambere Cebrail aracılığıyla bir nida geldi, Peygamber bir tabak içerisinde üzüm tanesini ezerek şerbet etti ve Kırklar bu şerbetten tatdılar ve hepsi mest oldular. Kalkıp hep birlikte Hakla bütünleşmek üzere semah döndüler.

Hz. Muhammed’de onlarla birlikte semah dönerken başındaki İmame tacı düştü ve kırk parça oldu. Kırklar her biri bir parçayı alarak kendilerine etek yaptılar. Hz.Muhammed bu defa sordu ki sizin Piriniz kimdir ? “Pirimiz Şah-ı Merdan Ali’dir” diyerek hep bir ağızdan haykırdılar.
Kırklar derki taptığımız Ali’dir

Kırkımızın bir cömert velidir

Şah’ı Merdan cümlemizden uludur

Medet Allah ya Muhammed ya Ali

Hz. Muhammed, Hz. Alinin içeride olduğunu anladı ve kalkıp Hz. Ali’ye doğru yürüdü, Hz. Ali’de onu karşıladı. Bu arada Aslanın ağzına verdiği yüksüğü Hz.Ali’nin parmağında gören Hz. Peygamber, Hz.Ali’nin Allah’ın Aslanı olduğunu anlar. İşte bu mecliste Hz. Peygamber ile Hz. Ali Musahip oldular. (Hz. Peygamber bu sırada şu hadisi okudu

Lahmike lahmi,demmike demmi,ruhike ruhi, cismike cismi”



Senin kanın benim kanım,senin etin benim etim,senin vücudun benim vücudum,senin ruhun benim ruhum,senin canın benim canım dır.”
Aleviler için önem taşıyan Kırklar meclisi daha da genişletilerek günümüze kadar Kırklar Cemi olarak sürdürülmektedir. Aleviler, büyüğü,küçüğü, kardeşliği, insan ilişkilerini, eşit paylaşımı burada öğrendiler.

Kırkların çoğunluğunun kadın olduğu söylenmektedir. Bazı kaynaklar yirmi iki kadın,on sekiz erkeğin olduğunu söylemekte bazıları on yedi kadın demektedir. Bu güne kadar kırkların tam listesi herhangi bir kaynaktan yayınlanmadı.

Vardım kırklar meydanına,gel beri ey can dediler.

İzzet ile selam verdim geç otur,hey can dediler.


Kırklar yerinde durdular,yerlerinden yer verdiler.

Meydana sofra serdiler,lokmaya suncan dediler.


Kırkların gönlü Uludur. Müminler kalbin eridir.

Gelişin kândan beridir,söyle be hey Can dediler


Kalk sema’da bile oyna,silin sün pak olsun ayna,

Kırk yıl bir kazanda kayna dahi,çeksin can dediler.


Düşme dünya kısvetine,talip ol hak Hazretine,

Ab-ı kevser şerbetine,parmağını ban dediler.


Gördüğünü gözün ile beyan etme,sözün ile,

Bir gececik bizim ile olasın,Mihman dediler.


Şah Hatayım nedir halin,hakka şükret kaldır elin,

Kese gör gıybetten dilin olasın,Sultan dediler.


Bir başka anlamsa Hacı Bektaş-i Veli’nin kırk yol arkadaşını simgelemesidir. Bunlara Rum erenleri de denilmektedir.

Dört Kapı Kırk Makam da bu anlamda değerlendirilmektedir


YETMİŞİKİLER (Kerbela Şehitleri)
1-Hur (İbn-i Riyah). 2-Ali (İbn-i Hur).

3-Urve (Gulam Hur). 4-Mıs’ab (Hur’un kardeşi ).

5-Abdullah. 6-Berir (Hasini Hemedani).

7-Veheb(Kelbi). 8-Ömer(Halid).

9-Halid(İbnimer). 10-Said(Hanzali).

11-Ömer.(Abdullah-i Muhyi). 12-Vekkas (Malik).

13-Şerih(Ubeyd). 14-Müslim(Avsece-i Azerbeycani).

15-Mahdum(Müslimi Azerbeycani). 16-Hilal(Rafi).

17-Abdurrahman(Abdullah-i Yezni).

18-Yahya(Müslim Mazeni). 19-Abdurrahman(Urve).

20-Malik(Enes) 21-Ömer(Muta)

22-Haşim(Utbe-i Vekkas. 23-Fazl(Aliyyel-Mürteza)

24-Habib(Mezahir). 25-Hamza(Harir).

26-Zeyd(Muhacir-i afi). 27-Enes.

28-Zehir(Hassan). 29-Cafer.

30-Yusuf (Haris). 31-Malik(Utbe).

32-Faris(İmam Zeynel’abidin’in kölesi)

33-Hanzala (Sa’d). 34-Zeyd(Ziyad Şaabi).

35-Sa’d(Abdullahın oğlu) 36-Cebave(Haris)

37Ömer (Cebave. 38-Muhammed(Mikdad).

39-Abdullah(Deccane).

40-Saad(Gulam Mevlay-i Ebi Talib).

41-Kays (Rebia). 42-Şit-(Seviyd).

43-Ömer(Farrat). 44-Müslim(Hammad).

45-Abdullah(Müslim Akil). 46-Cafer(Akil).

47-Abdurrahman (Meczub İlahi Şarib) 48-Muhammed (Abdullah,İbn-i Cafer).

49Muhammed (Avf,İbni Abdullah). 50-Avn(Avf).

51-Abdullah(İmam Hasan). 52-Muhammed(Enes).

53-Sa’d(Deccane). 54-Firuzan(İmam Hüseyinin kölesi). 55-Kasım(İmam Hasan). 56-Ebu-Bekir (Aliyyel Mürteza).

57-Osman (Aliyyel Mürteza). 58-Avn(Aliyyel Mürteza).

59-Abdullah(Aliyyel Mürteza).

60-Abbas(Aliyyel Mürteza). 61-Ali Ekber(İmam Hüseyin).

62-Ali Asgar diğer adı Abdullah Ekber”masum” (İmam Hüseyin). 63-Müslim(Akil). 64-Muhammed (Müslim oğlu Akil).

65-İbrahim(Müslim-Akil). 66-Meşkür (Hz.Müslimin zindancısı).

67-Hani(İbn-i Urve,Hz.Ali’nin hemşiresi Ümmehani nin oğlu).

68-Muhammed-i Kesiyr. 69-Mahdum Muhammed Kesiyr.

70-Kays A’rabi. 71-Gulam Selman (Basrada şehit oldu).

72-İmam Hüseyin Aleyhisselam

(Aliyyel Mürteza’nın oğlu).
İmam Hüseyin’i bir çok isimle anarlar.Bunlar” Şahı Şehidi Kerbela-Serdarüşşüheda-Sultanüşşeda,

Seyyidüşşüheda...”Şehitlerin başı,bütün şehitlerin efendisi Hüseyin anlamında kullanılmaktadır.



DÖRT KAPI-KIRK MAKAM

Alevilikte tanrıya ulaşmanın yolu insana olan sevgi ve ibadet etmektir. Bu ibadet tanrının ihtiyacı olduğu için değil,tatmin olmak içindir. Alevilikte Tanrı anlayışı gereği.


Dört kapı Şeriat,Tarikat,Hakikat,Marifet tir. Kırk makam bu dört kapının içerisinde sayılmaktadır.

Şeriat; henüz olgunlaşmamış,inancı ve kurallarını yeterince bilmeyen insanların topluma zarar vermemesi için din kuralları içerisinde eğitilmesi.

Tarikat; Dış engellemelerden kurtularak kendi istek ve arzuları doğrultusunda,iyilikleri esirgemeden yaşama dönemidir.
Marifet; Eğitim seviyesini yükseltmek,düşünce ve duygularıyla yaşamak,inançta tanrısal sırlara ermek.

Hakikat ; İnançsal anlamda en yüksek mertebeye ulaşmak, kendisini hakla bütünleşmiş olarak görmek.

Hacı Bektaşi Veli bir söyleşinde Dört kapıdan bahsederken ;


“Kul,Tanrı’ya Kırk Makamda erer,ulaşır,dost olur. Bu makamların onu Şeriatın içinde,onu Tarikatın içinde,onu Hakikatın içinde,onuda Marifetin içindedir.
Dört Kapı,İnsanın yaşamında Hak’ka ulaşma için verdiği manevi uğraşıda birer aşama olduğu söylenir.

Şeriat Makamları :
1.İnanmak,2. İlim irfan öğrenmek,3. İbadet etmek,
4.Kötülüklerden uzaklaşmak,5. Ailesine faydalı olmak,
6.Çevreye ve topluma zarar vermemek,
7.Yol önderinin emirlerine uymak,
8.Şefkatli olmak,9. Temizliğe önem vermek,
10. Zararlı işlerden sakınmak.

Tarikat Makamları :
1.Kendi kendisine söz vermek, 2. Mürşidin öğütlerine uymak,
3. Temiz giyinmek, 4.İyilik yolunda mücadele vermek, 5.İnsana hizmet etmeyi sevmek, 6.Haksızlıktan korkmak, 7.Ümidi yitirmemek,8.İbret almak,9. Cömert olmak, paylaşımcı olmak, 10. Özünü fakir görmek.

Marifet Makamları :
I.Eline-diline-beline (edep) sahip olmak,2.Bencillik,kin ve nefretten uzak olmak, 3. Perhizkarlık,4. Sabırlı ve kanaatkar olmak,5. Utanmak(Haya),6.Cömertlik,7.İlim sahibi olmak,8. Hoşgörü sahibi olmak, 9.Özünü bilmek, 10. Ariflik.

Hakikat Makamları:
l.Alçak gönüllü olmak,2. Kimsenin ayıbını görmemek,
3. Yapabileceği hiçbir iyiliği esirgememek,4. Bütün varlıkları sevmek, 5. İnsanlar arasında ayrım yapmamak,
6. Birliğe yönelmek ve yöneltmek,7. Gerçeği gizlememek,
8. Mana’yı bilmek,9. Sırrı öğrenmek, 10. Tanrıya ulaşmak (bütünleşmek).
Dört kapıyı bir çok araştırmacı yazar farklı değerlendirmiştir.
Şeriat,anadan doğmak.
Tarikat;ikrar vermek.
Marifet ; nefsini bilmek.
Hakikat ; Hakk’ı özünde bulmak. gibi tarif etmektedir.

Bazı yazarlara göre ;


Şeriat ; Hz. Muhammed devri.
Tarikat ; Hz.Ali ve Hacı Bektaşi Veli dönemi.
Marifet ; Bilimin ve fennin geliştiği yeni çağ.
Hakikat ; İnsanlığın mutluluğa ve kesin barışa ulaşacağı devirdir.

Dört Kapı farklı bir şekilde de tarif edilmektedir.

Şeriat : İlkokul.
Tarikat : Ortaokul
Marifet : Lise
Hakikat : Üniversite.

Dört kapıyı anlayabilmek için Aleviliği kabullenmek ve yolu benimsemek gerekir. Alevi inanç ve ibadetini yukarıda saydığım gibi temelden başlayarak öğrenmek yaşayarak öğrenmek gerekir.

Bütün bunları yaşarken biraz da bilimsel bakıldığında Dört kapının çok daha farklı bir tarifi ile karşılaşırsınız.

İnsanın hatta canlının yaşayabilmesi için mutlaka Hava,su,ateş ve toprağa ihtiyaç vardır. Bunların tamamını Alevilik bir arada tutarak yaşamaktadır ve bunun adına da Dört Kapı diyoruz.

Şeriat : Hava
Tarikat : Su
Marifet : Ateş
Hakikat : Toprak.
Alevilikte sadece Dört kapı Kırk makam değil,
Üçler de farklı değerlendirilir.

Üçler :
Allah – Muhammed – Ya Ali


Hak – Muhammed – Ali
Tanrı – Doğa – İnsan
Dün – Bugün – Yarın.

Alevilerde bu üçlü ayrı ayrı değerlendirilmez,üçünü bir bilirler. Yukarıda yazdığımın tersine Hak Muhammed Ali diyerek ifade ederler. Üçü birdir. Üç ayrı varlıktan bahsedilmez.

Olayı başka bir boyuttan ele aldığımızda bu üçlü yaratıcılığın birer simgedir. Üçüde doğurgandır. Yaratıcıdır.

İnançsal boyutu ile değerlendirildiğinde


Tanrı yaratıcıdır.
Doğa yaratıcıdır.
İnsan yaratıcıdır.

İşte bu açıdan bakıldığında bunları biri birinden ayırt etmezler.

Elbette Alevi İnanç önderleri ve Bilim adamları bu konuda yeterli açıklama yapmamışlardır.
Özellikle Aleviliğin Dört kapı anlayışının içerisindeki Marifet ve Hakikat yeterince açıklanmamıştır ve bunu bir sır olarak kabul etmişlerdir.

Bunun gizlenmesinin gerekçelerini öğrenmeden önce Aleviliğin Şeriat ve Tarikat anlayışını en ince detayına kadar öğrenilmesi gerekir.


Yine bu konuları anlayabilmek için.

Ali’yi hak bilip


Hakkı Ademde görmenin ne olduğunu kabullenmek gerekir.
Dört kapı Kırk makamı başka türlü tarif edenlerde vardır.
Şeriat : Gemidir.

Tarikat : Deniz,

Marifet : Dalgıç(Gavvas),

Hakikat : Mücevher (İnci,elmas,yakut)

İnci günümüzde en değerli mücevherlerden birisidir,buna ulaşmak için mücadele etmek,çaba sarfetmek gerekmektedir. Verilen örnekte bu mücevhere (İnci) ye Hakikat aşamasına ulaşmak için nelerin gerektiği ve nasıl mücadele verilmesi gerektiği vurgulanmaktadır
Alevilikte Hakikat kapısından içeri girebilmek yani sırrı hakikata ulaşmak farklı bir şekilde örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Şeriat : Yakın olmak

Tarikat : Kendini ispat etmek,

Marifet : Sözün nereye gideceğini bilmek,

Hakikat : Hedefe ulaşmak.

Şeriat : Uyumlu olmak,

Tarikat : Bilmek,

Marifet : Ermek,

Hakikat : Görmek.

Şeriat : Tendir,

Tarikat : Ettir,

Marifet : İliktir,

Hakikat : Candır. Anlaşılacağı üzere dört kapıyı biri birinden ayırmanız mümkün değildir birisi olmadan diğeri de olmuyor.

Olaya biraz da bilimsel olarak bakabiliriz. Bunu inceleyebilmek için şu örneği daha iyi irdeleyelim.

Şeriat : İşitmek,

Tarikat : Görmek,

Marifet : Anlamak,

Hakikat : Bilmektir.
Alevi inanç önderleri,Pirler,Mürşitler dört kapıyı anlatırken birinci kapı Şeriat konusunu anlatırken Eşikten girmeden önce nelere dikkat etmek gerektiğini sıkça anlatırlar.

Şeriat : Kapıdır,

Tarikat : Eşik,

Marifet : Söve,

Hakikat : Kilittir.
Her Alevi dedesi,yazarı,okuru,yaşayanı kendisine göre dört kapıyı tarif ederler. Görünüşte biri birinden farklı tarifler yada farklı örnekler olarak değerlendirilebilir. Netice olarak birazıcık Alevilik bilgisi olanlar bu örneklerden alabileceği kadarasını alır ama bunlardan birinci kapıyı öğrenmeden, ikna olmadan diğer kapıları inceleme çok anlam ifade etmez.
Şeriat : Çerrağ,

Tarikat : Fitil,

Marifet : Yağ,

Hakikat : Işıktır.

Alevilikte talip Çerağ gibi doğru durmalı,Fitil gibi yanmalı,Yağ gibi erimeli ki Nur gibi ışık vermelidir.

Bütün bu tariflerden sonra bir sonuç çıkartmak mümkündür.

Alevilikte var olan dört aşamalı yol,biri birinin tamamlayıcısıdır.

Birisi olmadan diğeri olmaz. Tıpkı Ten,Et,İlik,Can gibi yada İşitmek,Görmek,Anlamak ve Bilmek gibi.


Bu örnekler daha da çoğaltılabilir ama insanları sıkmanın anlamı yoktur.


Yüklə 1,05 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   15




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin