Yaşanan aleviLİK



Yüklə 1,05 Mb.
səhifə9/15
tarix02.11.2017
ölçüsü1,05 Mb.
#26685
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   ...   15

Düşkünlük Alevi ananelerine ve kurallara göre Hz.Ali ye kastetmiş biri kadar ağır suçlu sayılır. Nedir bu suçlar ;

-Zina etmek,

-Cinayet,adam öldürmek,

-Bele-dile sahip olmamak,

-Toplumu satmak.

-İkrardan dönmek

Bu suçları işleyenler düşkün sayılır ve düşkünlüğü kalkmayacak suçlardır.

Cemde bütün görgü ve işlemler tamamlandıktan sonra dede tüm hizmet sahiplerini huzura çağırır ve kapanış duasını okur.

Cemde bulunanlar ve görevliler biribirlerinden tutunurlar ve dede duasını okumaya başlar :

Bu dua Ali Haydar Celesun dede tarafından günün şartlarına göre düzenlenmiştir.


Bismi Şah Allah Allah

Üçlerin himmetiyle

Beşlerin gayretiyle

Yedilerin eliyle

On ikilerin gözüyle

On dörtlerin sözüyle

On yedilerin temizliğiyle

Kırkların yardımıyla

Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli irşadiyle

Anadolu evliya ve enbiyaların gücüyle

Anadolu Alevilerinin kültürel birikimiyle

Sen topluluğumuzu birlik eyle,dirlik eyle

Siyasal güç eyle

Hastalıktan uzak eyle

Mutlulukta daim eyle
Onları

Kazalardan

Belalardan

İftiralardan

Kötülüklerden koru
Onları

İnsanlığın yolunu

Yardımların kolunu

Düşüncenin yorumunu tamam eyle

Kötülükten uzak

Tuzaklardan ırak

Pisliklerden ayrı tut

Sevinçler

Aşklar

Bayramlar nasip eyle



Dedikodu,karalama

İftira ve husumetlerden muaf kıl

Hanelerini ışıklı

İşlerini başarılı

Sofralarını açık eyle

Onları


Çağdaşlık yolunda

İnsanlık onurunda

Sanat dalında

Ve Felsefe alanında

Muzaffer eyle
Onları

Siyasi çatı altında

Ekonomik yapı altında

El ele,el birlikte başarılı eyle

Kadınlarımız,kızlarımız,gençlerimiz

Bilimde,teknolojide başarılı olsunlar

Anadolu Aleviliği zulümlerden kurtulsun !
Ey halk

Bu cemi sunduk erenler yoluna,

Bu duaları sunduk Pirimiz yoluna,

Dil eyledik,nefes eyledik,

Semah eyledik,

Lokma eyledik,kurban eyledik.

Saz eyledik,söz eyledik,

Musahip eyledik

Her ne eyledikse

Hak yoluna ve halk yoluna eyledik.

Dil Bizden nutuk Şah-ı Merdan Ali’den ola.

Hu diyelim gerçeğe,

Duralım hakkın divanına

Cemimiz mübarek ola,

Yüzünüz ak ola,

İşiniz kavi ola,

Sıhhatiniz daim ola,

Allah Muhammed Ya Ali,

Cemimizi kabul eyle Ya Hazreti Hüseyin

Hû gerçeğe,Hû Mümine.

Daha uzun Cem dağılma Gûlbengi olduğu gibi daha kısa olanları da vardır.

“Oturan,duran,koğsuz,gaybetsiz,evine varan,

Hazıran.gaiben,piran,civanan.üçler,beşler,yediler,kırklar,keremi evliya. Allah eyvallah; Cümle gerçekler demine hû dost.”

Burada cem sona ermiş olur.


Ceme katılanlar dedenin elini öper ve cemevini terk ederler.

Dede postu niyaz eder ve kapının önüne kadar gelir. Süpürgeci Postu süpürür,meydana üç kere süpürge vurur ve son defa süpürgeci duasını okur.

“Üç bacıydık,güruhu Naciydik,

Kırklar ceminde süpürgeciydik.

Süpürgeci Selman

Kör olsun Mervan

Yezide nalet

Pirimize rahmet.” der ve dedenin yanına durur. Çerağcı yanan mumları yada lambaları söndürür. Kapıcı gülbangını okur ve hep beraber çıkarlar ve kapıcı kapıyı kilitler.


16 Ağustos 2001 Hacı Bektaşi Veli anma törenlerinin ikinci gününde (17.8.2001) Hacıbektaş kapalı spor salonunda İstanbul Cemevleri dedelerinin ortaklaşa yürüttükleri cemi ilgi ile izleyen Sünniler ile ilk defa cem gören bazı Alevilerin arasında oturarak izlediğim bir cem başlarken bir görevli anons ederek isteyenlerin alana inip ceme katılabileceklerini duyurdu. İçinden gelen bir hayli insan aşağıya inerek meydanda yerlerini aldılar.

Dört dede sırasıyla gelerek posta oturdular. Zakirler deyişler okumaya başladı. Deyişler okunurken semazenler meydana gelip dedelerin huzurunda üç defa niyaz oldular ve halkın önünde (ön sıralarda)oturdular.

Zakirler üç deyiş okuduktan sonra,dede Cemin önemini ve Ehlibeyt hakkında çok güzel açıklamalarda bulundu.

Dede,dar duası verirken halk ayağa kalktı. Oniki hizmetlerin sahipleri okundukça görevliler meydana gelip yan yana durdular. Dedelerden biri de meydanda yerini aldı. Toplu duaları verildi. Görevliler yerlerine geçtiler.

Dedeler ayağa kalkarak post duası okundu.

Dedeler postta yerlerini aldıktan sonra, Saka su ve elleğen ile meydana durdu. Dede duasını verdi. Dedeler su ile usulen abdest aldılar,dede dua verdi ve saki yerini aldı.

Çerağcı meydana geldi, Allah,Muhammed,Ya Ali diyerek çerağı yaktı,gülbangını okudu,dede duasını verdi. Çerağla ilgili çok geniş bilgiler verildi,özellikle Mum söndürdü dedikodularına açıklık getirdiler.

Ferraş meydana geldi,meydanı üç defa süpürdükten sonra gülbangını okudu,duasını aldı.

Gözcü meydana geldi,gülbangını okudu,duasını aldı.

Dede aralarında küskün,dargın olup olmadığını üç defa sordu,herkes yanındakilere niyaz oldular ve rızalık aldılar. Dede duasını okurken halk secdeye vardı. Dualar bittikten sonra halk secdeden doğruldu, dede dua okumaya devam etti.

İkinci defa secdeye varıldı,dua okundu,secdeden kalkıldı.

Hep birlikte Tevhid okunmaya başlandı,oniki imamlar sırayla anıldı.

Üçüncü kez secdeye varıldı,dua bittikten sonra secdeden kalkıldı, zakirler üç düaz okuduktan sonra tekrar secdeye varıldı. Secdeden sonra ikinci kez Tevhide başlandı. La İlaha İllallah eşliğinde Zakirler üç deyiş daha okudular.

Deyişlerin bitimi ile tekrar secdeye varıldı,secdeden sonra Miraçlama okunurken dedenin uyarısı ile hanımlar ayağa kalktılar ve herkes olduğu yerde Dara durdular.

Miraçlama okunurken,Muhammed ayağa kalktı dendiği yerde bütün erkeklerde ayağa kalktılar.

Duaz söylenirken erkekler tekrar yerlerini oturdular. Miraçlama okunmaya devam ederken hanımlarda yerlerine oturdular. Semah çalınınca semazenler semah dönmeye başladılar. Semah bitiminde dede dua verdi ve semazenler secdeye vardılar. Secde bitiminden sonra Gözcü dara durdu gülbangını okudu duasını aldı.

Bir semah daha dönüldü,semazenler duasını aldılar.

Süpürgeci bacılar meydana geldi,meydanı süpürüp gülbangı okuyup dualarını aldılar.

Hz.Hüseyin’den mersiyeler (Ağıtlar) okunmaya başladı, bitiminde secdeye varıldı. Secde sonrası Saka elinde su ile dara durdu,gülbangını okudu. Dede,Hz. Hüseyin ve susuzlukla ilgili şiir şeklinde deyişler okudu. Yezid’e lanetler okundu.

Selavat getirildi.

Saki dedenin eline niyaz olduktan sonra bir bardak su verdi. Dede İmam Hüseyin için dualar okudu,dedeler sudan içerlerken saki halka su serpti ve su serpme ile ilgili bilgiler verdi.

Su için helallık istedi.

Dede sakiye duasını verdi.

Lokmacı huzura geldi,elinde bir tepsi içerisinde lokmalar vardı. Gülbangını okudu,duasını aldı.

Çerağcı eline çerağı alarak dara durdu,dede duasını verdi ve çerağlardan birini söndürerek cemin sonuna gelindiğini anlatmaya çalıştı.Görevliler toplu halde dara durdular ve dualarını aldılar.

Dede dağılma duasını oldukça uzun bir şekilde verdi ve Cemi bitirdi.Birçok insan bir cem görmenin mutluluğunu yaşarken bazıları hala cemde eksiklerin olduğunu,bizim yörede bu böyle değildi diyenleri duymak zor olmadı.

Cemde okunan deyişler,dualar,gülbanglar daha evvelki bölümlerde okunanlardan pek farklı değildi.

Bir nevi eğitim cemi olduğu için dedeler sürekli bilgiler verme gereği duyuyorlardı. Türibinlerde oturan halktan büyük bir kısmı Allah Allah nidalarıyla eşlik ediyorlar ve diğer halkında dikkatlerini çekiyorlardı.

Birçok insan yanlarındakilerden fısıldıyarak bilgiler alıyor,bazıları da notlar almaktaydılar.

ALEVİ - BEKTAŞİLERDE ÜÇLER

Alevilikte üçün anlamı oldukça önem taşımaktadır.

Allah - Muhammed - Ya Ali

Tanrı’nın evrenin yaratıcısı,koruyucusu,yok edicisi

Tanrı-Doğa-İnsan

Talip-Rehber-Mürşit

Bazı hakikati bilmeyen Aleviler ve Aleviliği asimile etmek isteyen yada gerçekleri saptırmak isteyen bazı yobaz sünniler, Alevileri Hz. Peygamberi sevmezler diye suçlamalarda bulunur çeşitli yalanlar uydururlardı. Bunları doğru kabul edenlerde vardı.

Son dönemlerde Alevilik su yüzüne çıkmaya başlayınca, Alevilik anlaşılınca bu düşüncelerde yok olmaya başlamıştır.

1960 lı yıllarda bir Alevi araştırmacısı olan ve bu konuya kendini adamış,şair Sarız’lı Cafer Tan (büyük babam) bir sünni insanla konuları tartışırken Sünni insan aynı suçlamada bulunmuş ve siz Peygamberi nasıl seversiniz deyince dedem


Cafer TAN şöyle anlatıyor,Alevilerin sevgisini :

Medet mürüvvet dedim dergahan düştüm

Ya Muhammed veladetin aşkına

Aşkın ateşine yandım tutuştum

Ya Muhammed mübüvvetin aşkına
Senin gül cemalin yareme melhem

Alem düşman olsa hiç çekmezem gam

Senden ayrılırsam ben kime gidem

Ya Muhammed mürüvvetin aşkına

Günahkar asiyim çoktur noksanım

Kurtar fakirini nebi müşnanım

Senin yollarına haki yeksanım

Ya Muhammed adaletin aşkına


Mücriyim boynuma taktım urganı

Lütfeyle kapında kul eyle beni

Olur elbet cömertlerin İhsanı

Ya Muhammed şehavetin aşkına


Elestü gününde vardır ikrarım

Dönmezem ahdımdan yoktur tekrarın

Tükenmez feryadım ahile zarım

Ya Muhammed Kemaletin aşkına


Ciğerim sızlıyor göz yaşım alkan

Yalan değil sözüm sevdiğim inan

Fedadır yoluna hem baş hemde can

Ya Muhammed merhametin aşkına


Rahmeyle halime gayet zebunum

Yüz sürdüm eşiğen hemde düşkünüm

Red edersen beni kararır günüm

Ya muhammed hidayetin aşkına


Yalvaranı kovmak düşmez şanına

Rahimsin bakmazsın kul isyanına

Kara yüzüm sürdüm asi tanıma

Ya Muhammed faziletin aşkına

Yevmi kıyamette ol sen bize yar

Vaz geçmezem senden olsamda berdar

Bi hakkı Fatima,Haydarı kerrar

Ya Muhammed muhabbetin aşkına


Sevgi muhabbetin yaşıyor canda

Namaz niyazımsın iki cihanda

Utandırma beni ulu cihanda

Ya muhammed hakikatın aşkına


Cafer Tan’ın haline eyle merhamet

Sensin alemlere deryayı rahmet

Göster cemalini istemem cennet

Ya Muhammed şefaatin aşkına

Bir alevi olarak Peygamberi nasıl sevdiğini ve ondan neler beklediğini yada neler yapabilecek kadar güçlü bir Peygamber olduğunu şiirleriyle anlatmaya çalışmıştır. Cafer Tan bir alevi dedesi değildir. O sadece,bir Alevidir. Aleviliği, sadece üçler, beşler, yediler, onikiler, ondörtler, onyediler, kırklar,yetmiş ikiler ile yaşamamıştır. tüm insanları eşit görmüş ve biribirlerini horlamalarını kabullenmek dahi istememiştir. Çünkü her alevi dünya insanlarının kardeşliğini savunmaktadır o yüzdende insanları eşit görmeye çalışmışlardır. Böyle bir ayrım yapan,insanları beğenmeyen bir vatandaşa bakın Cafer dede neler demiştir.
Kendini beğenip ariflik satma

Arif olanların olur nişani

Nefsine beyhude eziyet etme

Boş görme dolu dolu bil hep cümle canı


Arif isen her şahsı sen insan sanma

Farkı temiz eyle renge aldanma

Kamille otur kalk asla usanma

Zira kamillerin yücedir şanı


Kamille otur kalk kesb eyle kemal

Kamil meclisinde olmaz kilikal

Kamille olursan daima hoş hal

Kamiller artırır kalbde imanı


Sakın muraiden sıfat satandan

Karga olup bülbül gibi ötenden

Tanrı buyruğuna hile katandan

Dök öğüne yesin kuru samanı


Yüzünü görenler bir adam sanır

Zikri tevhid ile hemen sallanır

Ne Allahtan korkar nede utanır

Fakir fukaraya erer ziyanı.


Menfaati için zengini över

Bu doğrudur diye döşünü döver

Bir fakir görürse ağzını eğer

Görmedim böylesi çürük imanı


Kendini met eder sel gibi coşar

Mümin kıyafetle münafık yaşar

Kendi ettiğine kendide şaşar

Daim pişman gezer Hakkın düşmanı


Kibirlikten bilmez olmuş dostunu

Giyinmiştir mağrur hasut postunu

Saçı sakalıyla elde bastonu

Çıkar gök yüzüne bir gün dumanı

Yeter Cafer Tan artık sözü uzatma

Noksanı sende gör ele söz atma

İçeri girersen köşe gözetme

Sonra sana uğrar nuhun tufanı.


Üçler hiç bir zaman Alevilikte ikinci planda kalmamıştır. Bu üçlü de Hz. Ali’nin yeri daha farklı algılandığı söylense de bunu söyleyenler ya Aleviliği yeterince bilmemekte yada Alevileri tanımamaktadır. Ama Ali adına daha fazla söylemler vardır.

Bir gün Hz. Peygamber,sahabelerle konuşurken sahabeler sorarlar;

Ya Resulullah! Niçin Ali’yi çok seviyorsunuz?

Hz. Peygamber sahabelere sorar;

Size biri kötülük yapsa ne yaparsınız?

İyilik yaparım.

Yine kötülük yaparsa ne yaparsınız? Yine iyilik yaparım.

Yine kötülük yaparsa ? yine iyilik yaparım

Dördüncü kez sorduğunda, bende ona kötülük yaparım

Hz. Peygamber,Hz. Ali’yi çağırtıyor ve aynı soruyu ona soruyor,oda aynı cevabı veriyor,iyilik ederim.

Bu soruyu yedi defa soruyor yedisinde aynı cevabı alıyor ve sebebini soruyor.

Hz. Ali, O kötülük etmekten usanmıyor da ben neden iyilik etmekten usanayım diyor.

İşte Aleviler bu yüzden Hz. Ali’ye değer vermektedirler.


Hz. Ali’den Özdeyişler.
Hz. Ali’nin hiç unutulmayacak ve her fırsatta ders alınacak özdeyişleri vardır.
Dünya görüşü yumuşak olan,içinde öldürücü zehir bulunan bir yılana benzer. Aldanan bilgisiz ona meyleder,akıllı kişiyse ondan çekinir.

Zaman ikidir: Ya sana yar olur,ya aleyhine döner.


Yar oldu mu,aldanıp gaflete düşme;aleyhine döndü mü de dayan.
Kılıç yarası iyileşir,dil yarası asla.
Akıllı düşman,ahmak dosttan yeğdir.
Akıl gibi mal,iyi huy gibi dost,edep gibi miras,bilgi gibi şeref olmaz.
Azgınlığın sonu ya rezil veyahut yok olmaktır.
İnsanların mahiyeti,düşüp kalktığı ve beraber yaşadığı insanlardan anlaşılır.
Haksızlıklara isyan etmeyenler,onlardan gelecek her musibete katlanmalıdır.
Geçimini mertçe kazanmaya çalış. Nefsini alçaklıktan koru ki,fakir olsan bile,şerefli kalasın.
İnsanı vaktinden önce yıpratan bir şey varsa o da tembelliktir.
Evlatlarınızı,yaşayacakları zamana göre terbiye ediniz.

İnsana kıymet ve şeref veren,yalnız ilimdir.


Bir gerçeği savunurken,ona önce kendimiz inanmalıyız.

Sonra da,başkalarını inandırmaya çalışmalıyız.


Her şey yok olmaya mahkûmdur. Bunun,yalnız bir istisnası vardır. o da fazilettir.
Dilinizi daima iyi kullanınız. O sizi saadete götürdüğü gibi,felakete de götürebilir.
Haksızlık önünde eğilmeyiniz. Çünkü,haksızla beraber,şerefinizi de kaybedersiniz.

...........



ALEVİ - BEKTAŞİLİKTE “ BEŞLER “
Hz.Muhammed-Hz.Ali-Hz.Fatıma,Hz.Hasan-Hz.Hüseyin.

Başka bir deyişle Beşler olarak anılanlar Hz. Ali, Hasan, Hüseyin, Fatımatül Zehra,Hatice-i Kübra, Alevi-Bektaşilerde oldukça farklı bir yeri olan bu beşliye Al-i Aba derler. Pençei Al-i Aba da denen bu saygın isimler Ehl-i Beyt’i oluşturmaktadırlar.

Her Alevi mutlaka üçler,beşler,yediler ve Oniki İmamları bilmeleri gerekir. Aleviliğin doğuşu farklı farklı yorumlanmaktadır ve de bunların hepsi doğru kabul edilecek tariflerdir ama Anadolu Aleviliğinin özünü oluşturan ve Hacı Bektaşi Veli öğretilerini içine alan bu yaşam biçiminin özünü beşler oluşturmaktadırlar.

Aleviler Üçleri,Beşleri,Onikileri anarken mutlaka Kerbeladan söz ederler.

Kul Sofu duygularını dile getirirken;

Kalktı göç eyledi gönül kervanı

Tütüyor başımda derdin dumanı

Yetiş imdadıma Bektaşi Veli

Dedim şaha gidem yol parça parça
Şahin gibi sarp kayadan uçarken

Tükenmez derdimi dosta açarken

Geyik oldum kerbeladan geçerken

Yaralandı sinem ten parça parça


Arşa çıkar ehlibeytin feryadı

Aşkın ateşiyle ciğerim yandı

Yezit Hüseyine suyu vermedi

Kurudu dudağım dil parça parça


Kul sofunun hakka bağlıdır özü

Yetiş imdadıma hüseyin gazi

Hergün çağırıyom Celal Abbas’a

Sorman ker belayı çöl parça parça

*********

ALEVİ - BEKTAŞİLİKTE “ YEDİLER “

Hz. Muhammed-Hatice-Ali -Fatime -Hasan - Hüseyin -Salman Farisi


Alevi-Bektaşilerin tüm Cemlerinde,Gulbanglarında, Dualarında mutlaka Üçler, Beşler, Yedilerden bahsedilir. Onlardan geçmişte olduğu gibi gelecekte de çok şeyler beklerler.

Yediler başka yerlerde ve başkaları olarak da anlatılır.

Tarsus’ta,Afşin’de ve birkaç yerde Yedi uyuyanlar vardır. bahsedilen bu yedi uyuyanlarla Yedilerin bir ilgisi olmaması gerekmektedir.

Yediler arasında sayılan Salman Farisi’nin Kırklar ceminden başlayarak gerek Alevilik gerekse Müslümanlığın yayıldığı dönemlerde yeri oldukça büyüktür.


***********

ONİKİ İMAMLAR
On iki imamlar her Alevi tarafından bilinmesi gereken isimlerdir. Aleviler her fırsatta on iki imamlardan bahseder,onlar için dua ederler ve onlardan şefaat beklerler. Günümüzde birçok Alevi bu isimleri bilemezler. ilgi duyanlara bilgi olması bakımından kesin olmamakla birlikte doğum,ölüm tarihleri ve yaşadıkları süreleri vermeye çalışacağım.
12 İmamlar

1. İmam Ali el-Mürteza



  1. İmam Hasan Hulki Rıza

  2. İmam Hüseyin Şahı Şehidi Kerbela

  3. İmam Zeynel’i Aba

  4. İmam Bakır beka

  5. İmam Caferi Sadık ilmi huda

  6. İmam Kazım-ı Musa

  7. İmam Ali Rıza

  8. İmam Muhammed Taki

  9. İmam Ali ba-Naki

  10. İmam Hasan el-Askeri liva

  11. İmam Muhammed Mehdi sahibil zeman.

I. İmam ; Hz. İMAM ALİ,

Hz. Muhammedin en yakın fikir ve mücadele arkadaşı olan Hz. Ali aynı zamanda damadı ve amca çocuğudur.

598 yılında doğduğu tahmin edilen İmam Ali’nin doğum tarihi olarak 21 Mart denirken bazı kaynaklar ise 29 Temmuz demektedirler ancak bu konuda kesin bir tarih yoktur. Mekke’de (Kabe’de) dünyaya gelen Hz. Ali’nin babası Ebu Talib,annesi Fatma.

Şiirleri “Ali Divanı”adlı yapıtta toplandı.

Vecizeleri (güzel sözleri) ve hutbesi ise “Nach’ül-Belaga” adlı kitapta toplandı ve daha sonra birçok kitaplar yazıldı.

Seçkin kişiliğe sahip olduğu için Ali-yel Murtaza, Davasında inançlı mücedeleci kişiliğiyle sarıldığı için Haydar-ı Kerrar,
Alçak gönüllü olduğu için Ebu Türab,

Üstün kişiliğinden dolayı Şah-ı Merdan,

Ermişliğinden dolayı Şah-ı Velayet... gibi isimler verilmiştir.

661 tarihinde Mülcem tarafından Küfe’de zehirli kılıçla başından vurularak öldürüldü. Irak’ın Necef kentinde bulunan türbesi son dönemler daha çok ziyaretçi ağırlamaya başladı.

“La feta illa Ali,la seyfe illa Zülfikar,Aliden yiğit er, Zülfikardan keskin kılıç yoktur.”


  1. İmam. İMAM HASAN

Hasan’ül Mücteba (624-669).

624 yılında Medine’de doğdu. Babası Hz. Ali, Anası: Fatma (Fatimatül Zöhre) (Hz.Muhammed’nin kızı).

670 yılında Medine’de Muaviye ve İmam Hasan’ın karısı Cude tarafından zehirlenerek öldürüldü. Onbeş çocuğu olduğu bilinmektedir. Muaviye ile ihtilafın sona ermesi için anlaşma yaparak Halifelikten vaz geçmesine rağmen yinede hak etmediği sonu yaşadı.


  1. İmam İMAM HÜSEYİN

Şah-ı Şehidan (626-680)

Seyyid-us-Şuheda

626 yılında Medine’de doğan Şah-ı Şahidi Kerbela İmam Hüseyin Hz. Ali’nin oğludur. Annesi, Hz.Muhammedin Kızı olan Fatma’dır. Üç erkek,üç kızı vardır. 54 yaşındayken davasına olan inancının mücadelesinden vazgeçmediği,

Yezit ve Muaviye’ye boyun eğmediği için 1300 yıldır hiç unutulmayan bir acı sonla Kerbela olayıyla tarihe ayrı bir şekilde siyah kalemle geçen Hz. İmam Hüseyin’in türbesi Kerbela’da.





  1. İmam ZEYNEL ABİDİN(Seyyid-üs-Sacidin)

İbnu’l-Hayreteyn(iki hayırlının oğlu)

659 yılında Medine’de doğdu. Babası İmam Hüseyin, Annesi Şer-i Banu, onbir erkek ve dört kız olmak üzere toplam onbeş çocuk babası idi. Halife Abdulmelik tarafından zehirleterek öldürtüldü. Aslında Kerbela olayına hastalığı nedeniyle katılamadığı için 36 yıl fazladan yaşayarak 60 yaşında 719 yılında Medine’de zehirlenerek öldü.

Türbesi Medine’de.Ravdatü-l Bakıy’da İmam Hasan’ı yanında. Kerbela olayına gidememesi belki de Ehlibeyt soyunun İmam Zeynel Abidin’den devam etmesi için bir gerekçeydi.

Parayla köle satın alıp serbest bırakması ile İnsanın Parayla alınıp satılmasına karşı olduğunu ve İnsan Haklarını savunan bir düşün adamı olduğu bundan da anlaşılmaktadır.




  1. İmam MUHAMMED BAKIR

677 yılında Medine’de dünyaya geldi.

Babası Zeynel Abidin,Annesi Fatma.

Altı çocuğundan dördü erkekdi. Oldukça zeki ve bilgili olduğu için Bakır lakabını almıştır. 58 yaşında iken Emevilerin zalim Halifelerinden Hişam tarafından zehirlettirilerek 735 yılında Medine’de öldürüldü. Türbesi Medine’dedir.


  1. İmam CAFER es-SADIK

699 yılında Medine’de doğdu. Babası İmam Muhammed Bakır, Annesi Ümmü Ferve. On çocuğun yedisi erkek olduğu söylenir. İmam Cafer mezhebinin kurucusu kabul edilen İmam Cafer Sadık büyük bir Bilim adamı idi özellikle Kimya ve Felsefe konularında bir çok eserleri olduğu araştırmacılar tarafından yazılmaktadır.

İslam Hukukunu en iyi bilen ve yorumlayan,Tasavvufun önde gelen ismi ne yazık ki bu kadar engin bilgisini tam olarak değerlendirip yaşadığı dönemin insanlarına aktaramadan 66 yaşındayken 765 yılında Abbasi Halifesi Mansur tarafından zehirletildi. Türbesi bazı İmamlar gibi Medine’de bulunmaktadır. Sadık lakabı günümüzde de kullanıldığı anlamı ile dostuna iyi bir dost olan,hakikatli anlamında kullanılmıştır.

(Mehmet Ali Demirbaş,17 Eylül 2000 tarihli Türkiye Gazetesindeki

Sohbet adlı köşe yazısında Cafer-i Sadık hazretleri başlıklı yazısında şöyle yazmaktadır.

Ehl-i beytten olup on iki imamın altıncısı,insanları hakka davet eden;doğru yolu göstererek saadete kavuşturan ve kendilerine“Silsile-i aliyye” denilen büyük alim ve velilerin dördüncüsüdür... İmam Cafer’in en meşhur talebesi, olan İmam-ı Azam,Cafer-i Sâdık ın sohbetlerine iki sene devam ederek,o gizi ve açık marifet kaynağından ilim ve evliyalık yolunda çok faydalandı...
Bir sohbette; “Şunlarla beraber bulunmaktan sakın: 1.Yalancıdan, 2.Cimriden. 3.Ahmaktan. çünkü en çok işine yarayacağı zaman,seni bırakır. 4.Fâsıktan yani günah işlemekten utanmayandan!”.....

“Şu dört şeyin azı da çoktur: Ateş,düşman, fakirlik, hastalık.”

“Şu üç şey İnsanlara şeref verir: Kendisine zulmedeni affetmek,bir şey vermeyene iyilikte bulunmak ve kendisini aramayanı arayıp soymak.”

İmam-ı Azam denilen zat İmam Cafer-i Sadık’tan ders alacak,ondan ilim irfan öğrenecek,onun yolundan giderek ve İslamiyetin önde gelen insanlarından olacak, mezheplerin öncüsü olacak ama ona islamiyeti, yolu erkanı,insanlığı öğreten büyük insanın Tarikatı dört Mezhep haktır diyen çıkarcılar tarafından kabul görmüyor. Buna itibar etmeyen Aleviler veya aydınlar haksız mıdırlar.




  1. İmam MUSA el-KAZIM

er-Racülü-s-Salih (Salih;iyi adam)

745 yılında Medine’de doğmuştur. Babası Cafer Sadık,annesi Hamide. 56 yıla sığdırdığı hayatında on çocuk babası olduğu bir çok kaynakta yer almaktadır. Belki de döneminde İmamlığın gereği kendini tasavvufa verdiği kadar da ilme vermiş.

İlim ve irfan gereği sakin ve sabırlı bir kişiliğe sahip olduğu için Kazım lakabını almıştır. Kazım’ın anlamı Sinirlenmeyen yada öfkesine hakim olan kişidir.

Abbasi Halifelerinden ismi çok değişik yerlerde geçen dönemin halifelerinden Harun Reşit ile bir türlü anlaşamamış ve Harun Reşit tarafından uzun süre zindanlarda hapsedilmiş ama hiç bir zaman taviz vermemiştir. Ne yazık ki yıllarca zindanlarda kalması onun sağlığını bozmuş ve 799 yılında hayata veda etmiştir.

Bize bıraktığı en büyük hediyesi ise onun oğlu Muhammedden onuncu torunu Hacı Bektaşi Velidir.Türbesi Bağdat Kazimiyyededir.


  1. Yüklə 1,05 Mb.

    Dostları ilə paylaş:
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   ...   15




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin