İzmir Devrimci Gençlik
ÜNİVERSİTELİLER EMPERYALİST SAVAŞA DUR DEDİ
İsrail'in Filistin halkı üzerinde uyguladığı soykırım ve katliam tüm Türkiye'de olduğu gibi Edirne'de de protesto edildi. Edirne öğrenci muhalefetinin emperyalist savaşlara dur demek için 11 Nisan günü 300 kişinin katılımıyla düzenlediği eyleme çeşitli kitle örgütleri de destek verdi. Edirne MYO önünde başlayan eylemde "Kahrolsun Amerikan Emperyalizmi!, Susma Haykır Halklar Kardeştir!, Yaşasın Filistin Halkının Direnişi!" sloganları eşliğinde Mimarlık Fakültesi önüne gelindi.Yürüyüş sırasında Filistinli öğrenciler de açtıkları Filistin bayraklarıyla eylemi desteklediler. Mimarlık Fakültesi önünde okunan basın açıklamasında emperyalizme, faşizme ve siyonizme karşı verilen mücadelenin süreceği vurgulanırken, Filistin halkı üzerinde oynanan emperyalist oyunlar ve yapılan katliamlar kınandı. Basın açıklamasının ardından marşlarla ,sloganlarla eylem sona erdi.
Edirne Devrimci Gençlik
1 MAYIS ÜNİVERSİTEYE ERKEN GELDİ
Her geçen gün üniversitelerdeki ve ülkedeki etkisi artan sermaye saldırılarına karşı üniversite öğrencileri Beyazıt Meydanı’nda miting düzenledi. Meydana iki koldan giren öğrenciler yaklaşık bir saat boyunca alanda kaldılar. 18 Nisan günü saat 14:00’da İÜ Edebiyat Fakültesi önünde toplanan öğrenciler "Sermaye Defol Bu Üniversite Bu Halk Satılık Değil" pankartı ve dövizleriyle alana doğru yürüyüşe geçtiler. Aynı saatlerde İÜ Hukuk Fakültesi’nde toplanan 300 üniversite öğrencisi de taleplerin yazılı olduğu pankart ve dövizlerle meydana doğru yürüyüşe geçti. Polisin tüm baskı ve engellemelerine rağmen iki grup alanda bir araya geldi. Öğrenciler 6 Kasım’da polis saldırısı sonucu giremedikleri Beyazıt Meydanı’na bu sefer kararlılıkları sayesinde girdiler. Hep bir ağızdan ‘Hürriyet Marşı’nı söyleyen öğrenciler tüm devrim şehitleri için bir dakikalık saygı duruşunda bulundular. Öğrenciler daha sonra üniversitede ve ülkede yaşanan sorunları anlattıkları bir açıklamayla taleplerini şöyle sıraladılar; "İşsizliğe ve yoksulluğa son verilsin, YÖK Yasa Tasarısı kayıtsız şartsız geri çekilsin; Soruşturmalara son verilsin, tüm cezalar geri alınsın; Kürt halkı ve Filistin halkı şahsında halkların inkar ve imhasına son verilsin, F tipi zindanlarda tecrite son, Üç kapı üç kilit açılsın ölümler durdurulsun". Yapılan açıklama sonrasında TUYAB temsilcisi hala devam eden ölüm orucu eyleminde ölenlerin sayısının 90’a ulaştığını ancak ölümlerin son bulması için yapılan "üç kapı üç kilit" önerisinin kabul edilmeyerek yaşanan ölümlere sessiz kalındığını ifade etti. Daha sonra şarkılarıyla Grup Yorum öğrencilere destek verdi. Eğitim-Sen, Halkevleri, İHD İstanbul Şubesi, Çağdaş Hukukçular Derneği, Birleşik Sendikal Hareket (BSH), Nakliyat-İş, EMEP temsilcileri de öğrencilere destek vermek için oradaydı. Alanda yaklaşık bir saat kalan öğrenciler "Her yer Filistin, Hepimiz Filistinliyiz", "Sermaye Defol Üniversiteler Bizimdir", "YÖK Kalkacak Polis Gidecek üniversiteler bizimle özgürleşecek" sloganlarıyla İÜ Merkez Kampus içine girerek, rektörlük binasına kadar yürüdüler. Burada halaylar çekildi, türküler söylendi ve üniversiteliler bundan sonra da üniversiteye yapılan saldırılara karşı her zaman alanlarda olacaklarını söyleyerek eylemlerine son verdiler.YÖK yasa tasarısından Kürtçe eğitime, tecritten savaşa sene boyunca öne çıkan tüm gündemlerin dile getirildiği eylem ‘Üniversitenin 1 Mayısı’ olarak dönem mücadelesi içinde anlamlı yerini aldı.
İstanbul Devrimci Gençlik
ANKARA SOKAKLARINA BAHAR GELDİ
Baharın gelmesiyle birlikte Ankara sokakları da hareketlenmeye başladı. 18 Nisan'da üniversite, yeni YÖK yasa tasarısına, savaşa, IMF politikalarına, paralı eğitime karşı sokaklardaydı. Hemen hemen tüm gençlik örgütlerinin katıldığı eylem saat12.30 da Fransız Kültür Merkezi önünde başladı. "BU YASA MECLİSTEN GEÇMEYECEK" ve taleplerin yazılı olduğu imzasız iki pankartın açıldığı eyleme 250 kişi katıldı. Ankara Emniyeti'nin klasikleştirdiği eylem öncesi öğrenci avı bu eylemde de yapıldı. Bir çok öğrenci sokaklardan kimlik kontrolü bahanesiyle göz altına alındı. Eylem basın metninin okunması ve ardından AÜ Cebeci Kampüsü'ne yürüyüşüyle sona erdi. Tüm teröre ve baskıya rağmen coşkulu ve kararlı bir eylemdi.
***
Üniversiteler kapanırken Yeni YÖK Yasa tasarısı karşıtı muhalefet yine sokaklardaydı. 18 Mayıs saat 12.30 da Çarşı Mağazası önünde başlayan eyleme polis müdahale etti. Öğrencilerin kararlı tavrı sayesinde polis barikatı aşılarak YKM önüne gelindi. Basın açıklamasının okunmasından sonra Zafer Çarşısı önüne doğru yürüyüşe geçen öğrencilere İzmir Caddesi’nde polis tekrar saldırdı. 17 kişinin göz altına alındığı eylemde bir çok öğrenci yaralandı. Öğrencilerin bir kısmı aynı gün serbest bırakılırken 5 öğrenci iki gün Ankara Terörle Mücadele’de tutulduktan sonra tutuklandı. 18 Mayıs eylemi yıllardır polis barikatı engeline takılan öğrenci muhalefeti için önemli bir eşik oluşturdu. Eylem, gelişim seyri itibariyle sıkıntılı da olsa üniversite ve yeni YÖK yasa tasarısı tartışmalarında öğrenci muhalefetinin kafa karışıklığını kısmen de olsa çözen, inadına sokağı zorlayan ve demokratik üniversite mücadelesinin önünü açan bir eylemdi.
Ankara Devrimci Gençlik
ANKARA’DA 1 MAYIS
Ankara'da 12 bin eylemciyle geçen yıla oranla 1 Mayıs'a katılım değişmezken, öğrenci kortejlerinde düşüş gözlendi. Hak-İş,Türk-İş, TMMOB, KESK ve çeşitli siyasi partilerin oluşturduğu eylem komitesinde solun yeterince etkin duramaması nedeniyle 1 Mayıs odukça gergin ve coşkusuz geçti. İlk kez sağ partilerin de dahil olduğu 1 Mayıs alanı gericilerin seçim arenası haline getirilmeye çalışıldı. Anavatan, DYP, SP ve AKP'nin katıldığı 1 Mayıs tertip toplantılarının çok geç başlaması ve Demokratik Kitle Örgütlerinin toplantılara yasak savma mantığıyla çağırılması havayı iyice gerginleştirdi. İşçi sendikalarının diğer yıllara oranla katılımı artarken, KESK kortejlerindeki erime gözden kaçmadı. Demokratik kitle örgütleri, siyasi partiler, öğrenci kortejleri, dergi çevreleri ve tutsak yakınları alanın diğer bileşenleriydi. Ankara Üniversiteleri Öğrenci Koordinasyonu, Gençlik İnisiyatifleri, Öğrenci Dernekleri'nin yanı sıra Hacettepe öğrencileri, DTCF öğrencileri, Gazi öğrencileri, ODTÜ öğrencileri, ODTÜ paralı eğitim karşıtı öğrencileri gibi, çok sayıda öğrenci korteji alandaydı. Öğrencilerin gündeminde Yeni YÖK Yasa Tasarısı, üniversiteye yönelen sermaye saldırıları ve emperyalist savaşlar vardı.
İSTANBUL’DA 1 MAYIS COŞKUSU
Türkiye halklarının, yoksulların ve emekçilerin birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs bu yıl da coşkuyla kutlandı. İstanbul'da Şişli Abide-i Hürriyet Meydanı'nda yapılan miting son yılların en kalabalık 1 Mayıs'ıydı. Sabahın erken saatlerinden itibaren alanda toplanmaya başlayan işçiler ve yoksullar alana iki ayrı koldan giriş yaptılar. Saat 11:00 da başlayan yürüyüşte PERPA tarafından DİSK, KESK, HADEP, ÖDP, Halkevleri ve diğer demokratik kitle örgütleri ve dergi çevreleri, Şişli tarafından ise Türk-İş, Hak-İş, TKP, İP, CHP ve EMEP alana girdiler. Kürsüden yapılan konuşmalar, Ferhat Tunç'un söylediği şarkılar ve çekilen halaylarla miting iki saat boyunca aynı coşkusuyla devam etti. Yaklaşık 50 bin kişinin katıldığı 1 Mayıs'ta alanın önemli bir kalabalığını 18 bin kişilik katılımla HADEP kitlesi oluşturuyordu. Bunun yanında geleneksel sendikaların sayılarında ise ciddi bir düşüş vardı. Alandaki sendikalı işçilerin sayısı yaklaşık 12 bin kişiydi. Sendikalar arasında 5 bin kişilik kortejiyle en kitlesel katılımı DİSK gösterdi, KESK ise 3 bin kişilik bir kortejle yürüdü. Siyasi partiler içinde en kalabalık korteji 2 bin kişiyle ÖDP, onun ardından Türkiye çapında katılımla 1700 kişilik TKP ve 1200 kişilik EMEP korteji oluşturdu. HÖP 1500, Atılım 550, Halkevleri 450 kişilik kortejleriyle alanda yerlerini aldı. Üniversite öğrencilerinin katılımında ise geçen yıla oranla düşüş vardı. Alana gelen toplam öğrenci sayısı yaklaşık 1500 kişiydi. İstanbul Üniversite Öğrencileri Koordinasyonu 200 kişiyle üniversiteliler arasında en kalabalık korteji oluşturdu.
15-16 HAZİRAN’DA DİRENİŞ VARDI!
Türkiye'de sınıflar mücadelesinin en önemli günlerinden biri olan 15-16 Haziran direnişi, bu sene de işçi sınıfı ve diğer toplumsal muhalefet bileşenleriyle beraber anıldı. 14 Haziran gecesi Kadıköy Caferağa Spor Salonu'nda Geçmişten Geleceğe 15-16 Haziran başlıklı bir dayanışma şenliği düzenlendi. Şenliğin geliri Tuzla'da direnişte olan Limter-İş'e bağlı tersane işçilerine verildi. 15 Haziran günü ise Tuzla tersane işçileri ziyaret edildi ve 15-16 Haziran'la ilgili bir basın açıklaması yapıldı. Basın açıklamasını Tuzla Tersanesi'nin içinde yapmak isteyen eylemcilere izin vermeyen polisle, işçiler ve sendika temsilcileri arasında yaşanan arbedede yaralananlar oldu. Sonuçta işçilerin dediği oldu ve basın açıklaması yapıldı. 400 kişinin katıldığı eylem 2 saat boyunca miting havasında büyük bir coşkuyla geçti. Eyleme Limter-İş, Basın-İş, DİSK'e bağlı çeşitli sendikaların yöneticileri, Halkevleri, İstanbul Üniversite Öğrencileri Koordinasyonu, Atılım okurları katıldı. "ÜRETEN BİZİZ YÖNETEN DE BİZ OLACAĞIZ", "SÖZ YETKİ KARAR İKTİDAR HALKA" sloganları atıldı. İşçi ve memur sendikalarının krizde olduğu bir dönemde yapılan 15-16 Haziran eylemleri, sınıf mücadelesinin yeni bir dönemin eşiğine geldiğini ve asıl şeklini işsizleştirilen ve işçileştirilen yoksul kitlelerin katılımıyla kazanacağını gösterdi.
LİSELİLER “ÖSS’YE HAYIR” DEDİ!
Üniversitelere girişte yapılan ÖSS sınavına ve eğitimde fırsat eşitsizliğine karşı bu yıl İstanbul Genç Umut, geniş içerikli bir kampanya düzenledi. Liseliler bu sene lise gençliğinin birincil sorunlarından olan bu konuyu ailelerinden, öğretmenlerine ve bilimcilere kadar geniş bir kesime tartıştırmayı hedeflediler. İlk olarak 2 Haziran günü “Eğitimde Fırsat Eşitsizliği ve Üniversite Sınavları” konulu bir panel düzenlendi. Panele Eğitim-Sen temsilcisi, İstanbul Üniversite Öğrencileri Koordinasyonu temsilcisi, Genç Umut temsilcisi, bir aile ve Prof. Dr. Kadir Erdin konuşmacı olarak katıldı. Panelde YÖK yasa tasarısı, sınav sistemi ve bu sistemin lise öğrencilerine etkisi tartışıldı. Kampanya süresince liselerde “YÖK’ süz, sınavsız üniversite, eşit parasız üniversite isteğinin belirtildiği kartlar yazıldı. Genç Umut 8 Haziran günü saat 12:30’da Galatasaray Postanesi’nden TBMM’ye liselerde yazılan kartları gönderme eylemi yaptı. Eyleme lise öğrencilerinin dışında öğretmenler ve aileler de katıldı. Yapılan basın açıklamasında, emekçi çocuklarına üniversite kapılarının kapandığı, geleceklerinin 3 saat içinde belirlendiği, bu 3 saatte farklı kesimlerden ve bölgelerden gençlerin yarıştırıldığı belirtildi. Liseliler taleplerini şöyle sıraladı.
AOBB Kaldırılsın, Dershaneler Kaldırılsın, Üniversitelere Girişteki Adaletsizlik Giderilsin, Herkese Sınavsız Üniversite Hakkı Tanınsın
Üniversite sınavlarına karşı bir diğer eylemi de İstanbul Demokratik Lise Birliği gerçekleştirdi. 9 Haziran’da İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde yapılan eyleme polisin saldırması sonucu 7 kişi göz altına alındı.
ÖSS öncesi liseliler geleceklerini ellerinden alan eğitim sistemindeki bozukluklara karşı tepkilerini sokaklarda göstermiş oldu.
HÜCRELERE
KARŞI DİRENİŞ DEVAM EDECEK
Hücrelerde tecrit koşulları ağırlaşarak devam ederken tecrite karşı başlatılan ve 600'lü günlerine yaklaşan ölüm orucu direnişindeki tutsakların ve demokratik kitle örgütlerinin "üç kapı üç kilit" önerisine devlet kayıtsız kalmaya devam ediyor. Ölüm orucu direnişine ve tecrit koşullarına karşı suskunluk devam ederken, Bayrampaşa Hastanesi’nden bir ölüm haberi daha geldi. TIKB davası tutuklusu olan Okan Külekçi 7. ekipte yer alıyordu. Geçen yıl yapılan hücre tipi hapishaneleri protesto gösterilerinde tutuklanan Külekçi, 22 Mayıs günü yaşamını yitirdi. Diğer taraftan TKP/ML, MLKP, TKP(ML), TIKB, TDP, Direniş Hareketi, MLSPB, TKP(K) davaları tutsakları yaptıkları açıklama ile 28 Mayıs 2002 tarihinden itibaren ölüm orucu eylemlerini sonlandırdıklarını duyurdular. Açıklamada son verilenin sadece ölüm orucu eylemi olduğu, hala sürmekte olan hücre ve tecrit saldırısına karşı direnişin kesintisiz devam edeceği vurgulandı. Bu süreçle yeni bir dönemin başladığı ölüm orucu eylemine, TKEP/L VE DHKP-C davaları tutsakları devam ediyor.
DÜNYA 1 MAYIS’I KARŞILADI
Sermayenin küresel çapta örgütlediği mülksüzleştirme ve işçileştirme saldırılarına karşı 2002 1 Mayıs’ı dünyada savaşa, yoksulluğa ve işsizliğe karşı yapılan gösterilerle karşılandı.
Berlin’de sokaklarda barikat kuran gençler polisle çatıştı. Taş ve şişe atan gençlere, polis göz yaşartıcı gaz ve tazyikli su ile saldırdı, 60 kişi yaralandı.
Roma, Bologno, Torino, Milano kentlerinde yeni iş yasası protesto edildi. Roma’daki gösterilere 600 bin kişi katıldı.
Moskova’da muhalefetteki Komünist Parti ve Bağımsız Sendikalar Birliği’nin yürüyüşlerine 250 binin üzerinde kişi katıldı.
Sydney’de hükümetin mültecilere muamelesini protesto eden göstericiler polisle çatıştı. Göçmenlerin tutulduğu kampları işleten Australasian Correctıonal Management’in bürolarını kuşatan eylemcilerden 31’i gözaltına alındı.
Atina'da Sintagma meydanında toplanan binlerce kişi, ABD ve İsrail büyükelçiliklerine yürüdü. Amerikan ve İsrail karşıtı sloganlar eşliğinde önce ABD ve İsrail büyükelçiliklerine gelen göstericiler, İsrail bayrağına sarılı ABD Başkanı George Bush ve İsrail Başbakanı Ariel Şaron'un kuklalarını yaktı.
Başkent Cakarta'da Devlet Başkanlığı Sarayı'nın önünde toplanan 3 bin gösterici, Parlamentoya yürüdü. Göstericilerin, maaşlarının artırılmasını, iş koşullarının iyileştirilmesini ve 1 Mayıs'ın resmi tatil ilan edilmesini talep ettiği gösteride olay çıkmadı. Bandung, Surabaya, Medan, Makassar’da da gösteriler yapıldı.
Başkent Manila'da yürüyüş düzenleyen göstericiler, hükümeti ve Amerikan askerlerinin askeri eğitim vermesini protesto etti.
Polis, devlet başkanlığı sarayı önünde gösteri yapmaya çalışanlardan, iki önde gelen muhalefet parti yetkilisiyle insan hakları savunucularını gözaltına aldı.
Başkent Kuala Lumpur'da yüzlerce tarım işçisi ücretlerinin artırılması talebiyle gösteri yaptı. Polis göstericilerden 17'sini gözaltına aldı.
Ülkenin en etkili sendikasının önderliğinde 500 kadar işçi, başkent Phnom Penh'de, çalışma saatlerinin azaltılması, ücretlerinin artırılması ve çalışma mahkemesi kurulması istemiyle gösteri yaptı. İşçi ailesi olduğunu belirten ayrı bir grup da 10 kamyon üzerinde geçit yaptı.
Güney Kore’de binlerce kişi, 1 Mayıs’ta, ücretler düşürülmeksizin çalışma saatlerinin azaltılmasını, öngören yasanın kabul edilmesi için çeşitli gösterile düzenlediler.
FİLİSTİN'DE İŞGAL DE DİRENİŞ DE DEVAM EDİYOR!
İsrail tarafından Filistin topraklarında gerçekleştirilen işgal ve soykırım, İsrail'in Filistin'den çekildiğini açıklamasına rağmen sürüyor. 29 Mart'ta başlayan açık işgal yerini İsrail’in kente istediği zaman girip istediği zaman kenti kuşattığı bir sürece bıraktı. Bu yolla İsrail girdiği kentlerde, evlerde arama yaparak yakalamak istediği Filistinlileri tutukluyor, “olabilecek saldırıları engellediğine inandıktan” sonra da kentlerden çekiliyor.
Haziran ayında inşa edilecek olan "Yeşil Hat" adı verilen duvarla Cenin, Nablus, Tulkarim ve Kalkilya kentleri, örülen tel örgülerle de Ramallah ve Batı Şeria ikiye bölünüyor. Filistin'den gelecek tehlikeleri önleme bahanesi altında, Filistin'de devam eden direnişi halkı tecrit ederek kırmak isteyen İsrail hükümeti artık daha fazla milliyetçi bir tutum izliyor, gazetelerde hükümete yönelik hiçbir eleştiri verilmiyor, ülkedeki daha ılımlı politikacıların gazetelerde açıklama yapmaları üniversitelerde konferans vermeleri engelleniyor. İsrail hükümetinin yaydığı bu ırkçılaştırma ve işgal politikalarına karşılık ise İsrail halkı 12 Mayıs günü son 20 yıldır düzenlenen gösterilerden en büyüğünü yaptı. Yaklaşık 60 bin kişinin katıldığı yürüyüşte İsrail'in tamamen Filistin topraklarından çekilmesi istendi.
Diğer yandan İsrail'in emperyalist ülkeler güdümlü yaptığı girişimlerle Filistin'de artık bir istikrarsızlık söz konusu. Süren işgale karşılık hala direnen Filistin halkı ise Arafat'lı ya da Arafat'sız Ortadoğu'da emperyalizme karşı mücadeleyi yükseltiyor. Bu durumu gözden kaçırmayan ABD ve İsrail ise yönetimin bugünkü haliyle yürümeyeceğini ve Arafat'ın yönetimini tartışıyor. ABD Dışişler Bakanı Colin Powell ve CIA Başkanı Tenet Arafat'ın alternatifi olmadığını savunurken, ABD Başkan yardımcısı Dick Cheney ise Arafat'ın devrilmesini istiyor. Yıllardır süren bu işgale karşı direnen Filistin halkı ise Arafat barış masasına da otursa topraklarını korumak için emperyalizmin Ortadoğu oyunlarını bozmaya devam edecek.
ŞER EKSENİ PENTAGON’UN İÇİNDEN GEÇİYOR
Dünyayı emperyalist politikalar ekseninde savaş ve terör saldırılarıyla yeniden yapılandıran ve bu süreçte olası bir Irak müdahalesi için Avrupalı müttefiklerinin desteğini sağlamak amacıyla destek turuna çıkan Bush’un Avrupa gezisinde gençlik bir kez daha emperyalizme karşı mücadelenin ön saflarındaki yerini aldı.
ABD Başkanı Bush’un ziyareti öncesinde, Berlin’de düzenlenen gösterilerde 20 bin kişi yürüdü. Göstericiler, ‘Şer Ekseni Pentagon’un İçinden Geçiyor’ yazılı pankartlar taşıdı. On binlerce gösterici, ABD’nin Irak’a saldırı planını ve İsrail’in Filistin’de gerçekleştirdiği işgali protesto ederken polisle göstericiler arasında çıkan çatışmalarda 210 kişi geçici süre gözaltına alındı, 58 kişi de huzur bozmak suçundan tutuklandı.
KANAYAN YARA KEŞMİR
Hindistan ve Pakistan arasında 55 yıldır süregelen Keşmir sorunu bu iki ülkenin bölgeye hakimiyeti çevresinde savaş öncesi bir duruma dönmeye başladı. Bu sorun 14 Mayıs’ta Hint askerleri kılığındaki Keşmirli militanların bölgede el bombası ve ateşli silahlarla kadın ve çocukları katletmesi ve Hindistan’a ait bir kışlaya yapılan saldırılar sonucunda tekrar tırmanışa geçmiş gözüküyor. Her gün daha fazla sivil halkın ölümüne sebep olan bu olaylar karşısında özellikle İngiltere ve ABD'den bölgede müdahil güç olabilme amacıyla sinyaller yükseliyor.
Bu yılın başlarında, Hindistan’a yaklaşık 1,5 milyar dolar değerinde Hawk savaş uçakları satışı İngiliz Parlamentosunun özellikle üzerinde durduğu askeri ihaleler arasında tartışılmaya devam ediyor. Hindistan ve Pakistan’a yönelik silah ve askeri malzeme satışlarında başı çeken ABD 1998 yılından beri bu iki ülkeye ambargo uyguluyor. Bugünse her iki ülkeye de vakit geçirmeden silah ambargosu başlatılması çağrısında bulunuyor. Avrupa ve Amerika egemenlerinin silah pazarı haline gelen bu ülkelere (özellikle Pakistan) silah ambargosu uygulanması ise emperyalizmin bir türlü tam olarak egemen olamadığı bölgede söz sahibi olma isteğinden kaynaklanıyor. İki ülke arasındaki ara buluculuk görevine soyunmaları da bunu kanıtlıyor. Bölgede kesin olan ise savaşın iki ülke halklarına ölüm ve katliamlardan başka bir şey getirmediği.
Dostları ilə paylaş: |