Avrupa Birliği Komisyonu, Avrupa Birliği’nin ekonomisinin Amerikan ve Japon ekonomileriyle rekabet edebilir bir düzeye getirmek amacıyla, piyasaların rekabete açılması ve tekelci kamu teşebbüslerinin özelleştirilmesine ayrı bir önem vermektedir. Bu çerçevede Avrupa Birliği Komisyonun, 26.2.1994 tarihli Official Journal L 55/52 sayısında yayınlanan kararı piyasaların özelleştirilmesi ve rekabete açılması açısından ayrı bir öneme sahiptir. Komisyonun bu kararına konu olan olaylar şöyledir;
Danimarka ile Almanya arasında feribot işletmek isteyen İsveç uyruklu Stena Rederi AB adlı şirkete bağlı Danimarka uyruklu Europort A/S adlı özel teşebbüs Danimarka Ulaştırma Bakanlığı’na Rodby limanı yakınına bir ticari liman yapmasına izin verilmesi için başvurmuştur. Danimarka Ulaştırma Bakanlığı bu başvuruyu reddetmiştir. Bu ret kararının ardından aynı teşebbüs Danimarka kamu kuruluşu olan DSB tarafından işletilen Rodby limanından yararlanma isteminde bulunmuştur. Ancak Danimarka Ulaştırma Bakanlığı bu istemi de reddetmiştir. Bunun üzerine Europort A/S adlı teşebbüs, Avrupa Birliği Komisyonuna Danimarka Ulaştırma Bakanlığını şikâyet etmiştir.
Komisyon yaptığı araştırmalar neticesinde aşağıdaki bilgilere ulaşmıştır;
1-Rodby-Puttgarden güzergahında (rotası) DSB adlı Danimarkalı ve DB (Deutsche Bundesbahn) adlı Alman kamu kuruluşları, feribot işletmektedirler. Bu güzergahta başka bir feribot işletmesi bulunmamaktadır.
2-Rodby-Puttgarden güzergahı haricinde güzergahlar bulunmasına karşılık Rodby-Puttgarden güzergahı yolcu ve araba taşımacılığı için Rodby ve Puttgarden arasındaki mesafenin yakınlığı , Rodby limanın yapısının uygunluğu ve coğrafi konumu nedeniyle feribot işletmeciliği için kullanılması gerekli bir güzergahtır.
3-Rodby-Puttgarden güzergahına alternatif bir ulaşım imkanı hava ulaşımıdır. Hava ulaşımı maliyetinin yüksek olması nedeniyle çok fazla taleple karşılaşmamaktadır. Bu nedenle hava ulaşımı Rodby-Puttgarden güzergahına önemli bir alternatif değildir.
Komisyon bu bilgiler ışığında aşağıdaki değerlendirmeyi yapmıştır;
Avrupa İlk Derece Mahkemesi ve Adalet Divanı İçtihatlarına göre tekelci bir devlet teşebbüsü Avrupa Birliği Kurucu Anlaşmasının 86.maddesi anlamında hakim durumdadır. Bu nedenle Rodby liman işletmeciliğinin tek sahibi olan DSB adlı Danimarka devlet kuruluşu hakim durumdadır. DSB adlı Danimarka devlet kuruluşunun hakim durumda bulunduğu ilgili pazar Rodby liman hizmeti pazarıdır.
Yine Avrupa İlk Derece Mahkemesi ve Adalet Divanı İçtihatlarına göre hakim durumda bulunan bir teşebbüsün ilgili pazardaki faaliyetinden yararlanmaksızın komşu pazarda faaliyet göstermenin mümkün olmaması halinde, hakim durumda bulunan teşebbüsün diğer teşebbüse ilgili pazardaki faaliyetinden yararlandırmayı reddetmesi hakim durumun kötüye kullanılmasıdır. Bunun gibi kamu kuruluşu olan bir teşebbüsün hakim durumunu güçlendirmesi hakim durumun kötüye kullanılmasıdır.
Euro-Port A/S teşebbüsünün, Rodby-Puttgarden güzergahında feribot işletebilmesi için Rodby liman hizmetinden yararlanması zorunludur. Bu nedenle Euro-Port A/S teşebbüsünün liman yapmasına izin vermeme ve adı geçen teşebbüsü Rodby liman hizmetinden yaralandırmamak hakim durumun kötüye kullanılmasıdır. Çünkü bu durumda potansiyel rakibin bertaraf edilerek rekabetin bozulması söz konusudur. Bunun yanında DSB adlı kamu kuruluşu, hakim durumunu güçlendirmesi nedeniyle, hakim durumunu kötüye kullanmıştır.
Danimarka Ulaştırma Bakanlığı, feribot işletmeciliği yapabilmek için yeni bir liman yapımını gerektirecek derecede hizmet talebinin olmadığı gerekçesiyle izin başvurusunun kabul edilemez olduğunu ve Euro-Port adlı teşebbüsün Rodby limanından yararlanması durumunda liman hizmetinden yararlanan kamu kuruluşlarının faaliyetlerini etkileyeceği bu nedenle Euro-Port adlı teşebbüsün Rodby liman hizmetinden yararlanmasının mümkün olmadığını komisyona bildirmiştir.
Komisyon Danimarka Ulaştırma Bakanlığının bu gerekçelerinin inandırıcı bulmamıştır. Nitekim 1990 yılında DSB ve DB adlı kamu kuruluşları artan hizmet talebi karşısında hizmetlerini genişletmişlerdir. Bunun yanında Euro-Port adlı teşebbüs halen var olan şirketlerin faaliyetlerinin etkilenmemesi için liman genişletilmesi için her türlü yardıma hazır olduğunu komisyona bildirmiştir.
Komisyon sonuç olarak Danimarka Hükümetinin Euro-Port A/S adlı teşebbüse yeni bir liman yapımına izin vermesini ya da Rodby liman hizmetinden adı geçen teşebbüsün yararlandırılmasını talep etmiştir.
4628 ve Çam Fıstıklı İrmik Helva* Prof. Dr. Osman SEVAİOĞLU
Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü,
Orta Doğu Teknik Üniversitesi,
06531, Balgat, Ankara,
sevaiogl@metu.edu.tr
(*) Global Enerji, Temmuz 2005, Sayfa 31
“Elektrik enerjisi satma yetkisine sahip üçüncü şahıslardan alınacak elektrik enerjisinin alış-veriş suretiyle ticaretini yapmak yetkisi münhasıran Şirkete aittir” Ocak 1999 tarihli bir Dağıtım İmtiyaz Sözleşmesinden alınan yukarıdaki düzenleme dağıtım sektöründe özelleştirmenin kilit noktalarından birisidir.
Yani denilmektedir ki, “Ey dağıtım işini üstlenen şirket; bu bölgede toptan perakende her türlü elektrik ticareti yapma yetkisi sadece sana aittir. Burada, otoprodüktörler ve daha önce imtiyaz hakkı almış diğer şirketler hariç, burada senden başka hiç kimse elektrik ticareti yapamaz”. Sonunda teklifler verilmiş ve 14 firma ile İşletme Hakkı Devri (İmtiyaz) Sözleşmeleri imzalanmıştır. Bunlardan dördü daha sonra RTÜK Yasasına aykırılıktan dolayı iptal edilmiş, geriye kalanlardan beşi 4502 sayılı yasaya göre tahkimde, diğerleri ise imtiyaz statüsünde kalmayı tercih etmiştir.
Sözleşmelerin imzalanmasından iki yıl sonra yürürlüğe giren 4628 ile ise dağıtım bölgelerinde; bu sözleşmelerle taban tabana çelişen “perakendecilik” ve “serbest tüketicilik” kavramları ortaya konulmuştur.
Fizibilite analizlerini bu iki kavramı göz önüne almadan yapan firmaların 4628 ile getirilen bu değişikliklere şiddetle itiraz etmeleri üzerine kendilerine lisans verilmemiş ve iş sonunda Danıştay’da, yani karakolda bitmiştir. 2002 yılı ortalarında Danıştay tarafından alınan bir dizi kararla, bu firmaların İmtiyaz Sözleşmeleri “Kamu yararı olmadığı” gerekçesi ile iptal edilmiştir.
Sonunda aradan tam altı yıl geçtikten sonra, 2005 yılında, 1999 yılındaki ilk noktaya geri dönülmüş ve firmalarla işletme Hakkı Devri Sözleşmesi imzalanma noktasına gelinmiştir. Ama aradan geçen bu kadar zaman içinde dağıtım sektöründeki kaçaklardan dolayı her yıl 1.17 milyar USD hesabı ile toplam 7.2 milyar USD para kaybetmiştir. Değil, TEDAŞ, veya Türk Telekomünikasyon A.Ş. özelleştirmesi, hiçbir özelleştirme ile bu kadar büyük bir kaybın geri kazanılması mümkün değildir.
Şimdi, insan sormadan edemiyor;
Ey “Kamu yararı olmadığı” gerekçesi ile daha üç yıl önce İmtiyaz Sözleşmelerini iptal eden Yüksek Yargı; Lisans satışı adı altında makyajlanan, ama aslında bal gibi İşletme Hakkı Devri (İHD) statüsüne sahip olan bu sözleşmeler bugün “görüş için” masaya geldiği zaman bu yeni sözleşmelerde “kamu yararı” olduğu hukuken nasıl izah edilebilecektir ?
Ey Düzenleyici Otorite; daha üç yıl önce “Bölgelerinde elektrik enerjisinin alış-veriş suretiyle ticaretini yapmak yetkisi münhasıran bu şirketlere ait” olduğu için “rekabet olmazsa olmaz” söylemi ile lisans verilmeyen bu İHD sözleşmeleri bugün nasıl birdenbire “rekabete uygun” hale gelmiştir ? Bu üç yıl içinde ne değişmiştir ? 4628 üzerinde “Perakende satış şirketleri bu bölgelerde serbest olmayan tüketicilere elektrik enerjisi satışı faaliyetini ancak 2010 yılından sonra gösterebilir” şeklindeki yasa değişikliği ile bu şirketler bölgelerinde güçlü birer dağıtım monopolü haline getirildikten sonra o “olmazsa olmaz” rekabet nasıl sağlanacaktır ?
Ey Siyasi İrade; 1999 ve 2001 yıllarında iki yıl gibi kısa bir süre içinde aynı Makam tarafından düzenlenen bu sözleşmeler ile 4628 Sayılı Yasa arasındaki affedilmez bu derin çelişkiyi haydi, bir an için görmezden gelelim, bu kanun değişikliğinden sonra, AB direktifleri doğrultusunda kurulmaya çalışılan “rekabete dayalı serbest piyasa modeli”nden geriye ne kalacaktır ? Yoksa, “Türkiye geri dönülmez bir şekilde AB yolundadır (!)” şeklindeki siyasi söylemde artık apaçık ortaya çıkmış olan inançsızlık, burada da aynen var mıdır?
Ey dağıtım ve üretimde imtiyaz ve ayrımcılık peşinde koşan özel girişim; Siz 4628 ile getirilmek istenen rekabete dayalı piyasa modeline hiçbir zaman inanmadınız. Siz aslında üretimde de dağıtımda da hep münhasır imtiyaz, alım ve hazine garantileri peşinde koştunuz. Her fırsatta; “Bu kanun Türkiye’ye uymaz. Bu kadar radikal değişiklik Avrupa ülkelerinde bile bu kadar hızla yapılamaz. Bir geçiş dönemi (ve bu dönem için uygulanacak monopol bir piyasa yapısı) şarttır” dediniz. “Dağıtım bölgesinde elektrik enerjisinin alış-veriş suretiyle ticaretini yapmak yetkisi münhasıran size ait” olduğu yönündeki sözde hakkınızdan Danıştay tarafından iptal edilinceye kadar hiçbir zaman vazgeçmediniz. Sivil toplum örgütlerinize bağlı “Enerji Komisyonları” vasıtası ile ülkenin AB Direktifleri doğrultusunda rekabete dayalı serbest piyasa modeline doğru ilerlemesi yönünde değil, hep kendi dar menfaatleriniz doğrultusunda raporlar hazırladınız. Daha geçen ay bile Yenilenebilir Enerji Yasası ile ilgili görüşmelerde serbest piyasa ve rekabet modeline açıkça aykırı olan; “Üretilen elektriğin piyasa fiyatından 1-2 Cent daha yüksek fiyatla alınması” şeklindeki bir hükmün kabul edilmesi için TBMM koridorlarında çalmadığınız kapı kalmadı. OSB’lere imtiyaz ve monopol hakları veren ve 4628’i bu kısmını darmadağın eden değişikliği bile hiç çekinmeden yasa değişiklik taslağına dahil etmeye çalıştınız. Sonunda 4628 üzerindeki değişiklik talepleriniz ile büyük ölçüde kabul noktasına geldi.
Ey Ülkem; AB direktifleri doğrultusunda 4628 sayılı yasa ile sana getirilmek getirilmek istenen “rekabete dayalı serbest piyasa modelini” savunmak artık hiç kimsenin ciddiye almadığı birkaç üniversite hocasına kalmıştır.
Elektrik enerji sektöründe 4628 ile AB direktifleri doğrultusunda getirilmesi öngörülen “serbest piyasa modeli” ise sonunda ölmüş, ölüsü gömülmüş 40’ı çıkmış, duası okunmuş ve bize de, geriye onun çam fıstıklı irmik helvasını yemek kalmıştır.
BASINDA REKABET
BASINDA DÜZENLEYİCİ KURUMLAR VE REKABET POLİTİKASI
Telekomünikasyon Kurulundan AR&Ge Fonu
Yerli Cep Üreticierine TK dan parasal doping Sabah 18 Ağustos 2005
BASINDA BİRLEŞME –DEVRALMALAR YENİ ÖRGÜTLENMELER
Gima ve Endy’e Rekabet Onayı
Rekabet Kurulu Gima ve Endi ‘nin Crrefour SA ya devrine İzin Verdi
Milliyet 6 Ağusto 2005-08-16
Ortaklık Kültürü Geliştirilmeli
Global Oyuncu olamazsak amele olmaya mahkumuz Hürriyet 17 Ağustos 2005