(Vicdani'nin evi, elinde bavullar. Köşede beşikteki çocuğunu sever.) VİCDANİ - Aman da aman da yavrum benim.
LALÎFER - Erzincan uçağı kaçta kalkıyor?
VİCDANİ - 11.50'de konağım. Sizlerden ayrı geçen günler yaşanmamış gibi geliyor bana. Hele şu mınarıktan bir türlü ayrılamıyorum.
LALİFER••- Aaa. Onu benden çok seviyorsan, kıs-kanmm bak.
VİCDANİ - Onun yeri başka seninki başka gülüm. (Çocuğunu öperek) Hanimiş benim pom-pişim, hanimiş benim oğlum, bir tanecik Mağsumim.
LALİFER - (Sabırsızdır saatine bakar) Saat ll'e geliyor. Ayağını çabuk tut.
VİCDANİ - Geliyorum, kancığım. Sabahtan beri içimde bir hissikablelvuku var bir türlü sizlerden ayrılmak istemiyorum. (Bavulları bırakır.) LALİFER - (Çok telaşlanmıştır.) Hiç olur mu? Vazife.
VİCDANİ - Bak anneciği vazifeleri de öğrenmiş. Babacığın paraaklar kazansın da sana marn aaklar alsın.
LALİFER - Uçağını kaçıracaksın.
VİCDANİ - (Valizleri alır.) Gel seni bir öpeyim. (Üsküdar'a gidenken aldı da biryağmur'u.... mırıldanarak çıkar.) EFRUZ - (Gelerek) Gitti mi?
LALİFER - Gitti.
EFRUZ - Geliyor seninki. (Kapıdan aşağı seslenir.) Gelebilirsiniz patron.
LALİFER - Buyursun. (Telaşla çocuğu yatırmaya götürür odayı düzeltir.) EFRUZ - (Patrona yer verir çıkar.) Buyurun patron.
PATRON - Teşekkür ederim Efruz. (Elinde hediye paketiyle girer.) LALİFER - Mersi. Bu ne büyük ihtiyatsızlık, küçük tavşanım.
PATRON - Bir saattir Efruz'la yol başında jeep içinde bekliyorduk. Vicdani gidince Efruz merdivenleri kolaçan etti, sonra da işaret verdi.
LALİFER -Tıpkı polis romanlarındaki gibi!..
PATRON - Kalbim hâlâ küt küt atıyor.
LALİFER - Telefon etseydiniz. Ben gelirdim.
PATRON - Çok sabırsızdım bugün. Hem bu heyecanın da başka tadı var. Bu sefer çeşni değişsin istedim.
LALİFER - Sizi gidi sizi. İlahi siz yok musunuz?
PATRON - Gel bakayım benim yanıma ciğer parem. (Sedire çeker.) LALİFER - Çok yorgun görünüyorsunuz ama.
PATRON - Bu işler beni çok yoruyor Lalifer çok yıpratıyor!... Çok...
LALİFER - Biraz dinlenseniz.
PATRON - Sen benim sakin limanımsın. İhtiyar bir gemi sıcak bir huzur limanına giriyor.
LALİFER - Ne güzel teşbihleriniz var.
PATRON - Bende soycak şair kanı var. Babam ketenhelvası satarmış. Ben de edebiyatçı olabilirdim. Keşke de ölsaymışım. Zengin olduk tüccar olduk da ne oldu. (Yatağa uzanır.) Ah!. Yorgunum bitkin. Hani benim şekerim beni bugün ovmayacak mı biraz?
LALİFER - Sizi gidi sizi.
PATRON - (Lalifer ovmaya başlar.) Oh.. Şurasını da, gözüm açıldı biraz. Bu yaramaz burun senin mi?
LALİFER - Sizin.
PATRON - Bu minnacık ağız?
LALİFER - Sizin.
PATRON - Ya bu şeker omuzlar?
VİCDANÎ - (Gelerek) Bırakın bari o kadan da bana kalsın sayın patronum.
LALİFER - A.. Vicdani niye döndün?
VİCDANİ - Uçak kalkmadı konağım.
LALİFER - Neden?
RADYO - Bu gece Erzincan ve havalisinde çok şiddetli bir deprem olmuş, şehir ve köyler binaların yüzde sekseni yıkılmıştır. Nüfus kaybının muazzam olduğu ilk alman rakamlardan anlaşılmaktadır. Şehirde taş taş üstünde kalmamıştır. Kızılay ekipleri... (Fading.) LALİFER - Ben, sen gittin sanıyordum.
VİCDANİ - Görüyosun ki gitmemişim konağım.
PATRON - Tuhaf tesadüf, ben de biraz önce bir dosya sormak için size uğramıştım.
VİCDANİ - Büyüğüm, amirim, patronum olarak gerçi siz her şeyi benden iyi bilir, düşünürsünüz ama, affınıza mağruren eve dosya getirmek hiç âdetim değildir sayın patronum. Farzı muhal, getirdim diye kabul etsek bile onlan yatağa saklamak aklımdan geçmezdi -patronum. Hadi ona da peki diyelim. Affınıza mağruren bu bizim sakız gibi yeni serdiğimiz yatak çarşaflarının üzerine ayakkabıla-nnızla çıkmanızı gerektirmezdi, sayın patronum!
PATRON - Dur dinle Vicdani, vaziyeti yanlış tefsir ettin galiba. Sadece şaka ediyordum.
LALİFER - Evet, sinirlenme, serin kafa ile düşün. İlahi aklına neler geliyor, tuhafsın vallahi.
VİCDANİ - Serini, sıcağı yok konağım. Affınıza mağruren derhal işimden aynhyorum. Seni de vefakâr konağım bundan böyle bu tip hareketleri rahatça yapabilmen için hürriyetine kavuşturuyorum.
64
LALİFER - Yani beni boşuyorsun. Hayır bunu yapamazsın.
VİCDANÎ - Affınıza mağruren yaparım konağım. Şimdi bavullarımı alıp aranızdan uzaklaşacağım.
PATRON - Bavulun elinde ya..
VİCDANÎ - Sözgelişi söyledim. İki üç parça zati eşyamla çocuğumu alacağım..
LALİFER - Böyle çıkıp gidemezsin. Beni rezil edemezsin. Buna şantaj derler.
VİCDANİ - Benden can çıkar, sır çıkmaz konağım. Ne şantaj, ne rezalet, sadece onurum kmldı gidiyorum.
PATRON - Sen beni heyecandan öldürmeye mi kararlısın Vicdani?
VÎCDANİ - Ne bakıma sayın patronum?
PATRON - Bütün bunlan geç bir kalem, namus, iffet, skandal, o kadar mühim değil, bunların hepsinden önemli bir şey var. Bordrolar ne olacak?
VİCDANİ - Bordrolar mı?
PATRON - Tabii... Bordrolar. Bordrolar yetişmezse Maliye tepemizde. Kastin beni iflas ettirmek mi yoksa? Bunu bana yapamazsın Vicdani.
VİCDANİ - Ben gidiyorum patronum. Ve dahi sevgili konağım.
PATRON - Gidemezsin!. Hadi benim, Efruz'un hatınnı ezdin, diyelim. İlla velakin firmadan ,ekmek yiyen üç yüz ailenin ekmeği ile oynayamazsın. Yazıklar olsun Vicdani. Şahsi bir kmlmayı umuma, firmaya, cemiyete, milli menfaatlere kadar teşmil etmeye kalkıyorsun. Bunu beklemezdim senden. Cevap versene ne susuyorsun?
VİCDANİ - Affınıza mağruren vicdanımın sesini dinliyorum, sayın patronum.
PATRON - Vicdanın ne diyor?
VİCDANİ - Hak yok vazife vardır diyor. Birkaç gün için. Şahsi duygulanma gem vuracağım. Bordrolan tanzim edip, üç yüz aileyi, firmayı ve cemiyeti ve de milli menfaatleri koruyacağım. Ama ondan sonra affınıza mağruren firmadan da, karımdan da ayrılacağım.
PATRON - Bak bu olur.
VİCDANÎ - Nerde benim diş fırçam? (Alır bavuluna kor.) Bu benimki değil mi?
LALlFER - Evet.
VİCDANİ - Nerde benim yüz havlum? Bu benimkiydi, değil mi?
LALİFER - Evet.
VİCDANİ - Bir de ciğer paremi mağsumimi alacağım.
LALİFER - Affınıza mağruren onu alamazsın işte.
VİCDANİ - Neden?
LALİFER - Çünkü o senden değil de ondan.
VİCDANÎ - (Seyirciye dönerek) Ben size içimde kötü bir hissikablelvuku var dememiş miydim?