başlar.) ANLATAN - İşte o tarihten beri
Vicdanide
Bir Çin allerjisi
O gün, bugün
Çin çayına bile
Rest çeker getirseler
Efruzda ise
Şeytan tüyü var
Nereye gitse
Sevilir, beğenilir
Yaradılış mı?
Şans mı?
Nedir?
Efendim siyasi duruma gelince
Vatan düşmandan temizlenmiş
(Hürmet Sana Ey Şan Dolu Sancağım marşı.) Lloyd George mat edilmiş
İşgal kuvvetleri def olup gitmiş
İstanbul'dan
İşte o sırada
Ankara'nın ilk elçisi
Kısa boylu güler yüzlü sevimli,
Kuvayimilliye kumandanı
Refet Paşanın
İstanbul'a gelişi
Her taraf donanmış
Kurulmuş tak-ı zaferler
Bütün İstanbul hasretle
Paşayı bekler
ŞARK MAHFİLİ
(Şark mahfilinin önü: Efruz keşşaf kılığında elinde trampet. Cemalifer Hürriyet Perisi, Vicdani bahriyeli kılığı ile şemsipersiz kasketinde Yavuz yazılı.) MÜDÜR - Herkes hazır mı?
EFRUZ - Hazır efendim.
MÜDÜR - Hürriyet perisi nerde? Git bak bakalım. Sen okuyacağın nutku hazırladın mı?
VİCDANİ - Hazırladım.
MÜDÜR - Oku öyleyse.
CEMALİFER - İşte geldim muallim bey.
MÜDÜR - Kanatlarını kabartın biraz. Sen ne yapacağını biliyor musun?
CEMALİFER - Evet efendim kırmızı beyaz çiçekleri vereceğim.
VİCDANİ - (Nutku prova eder.) Ey Fatih'ten sonra İstanbul'u ikinci defa fetheden kahraman ordumuzun öncü mümessili Refet Paşa hazret-
leri. Ey... iki cihanın eşsiz incisi İstanbul'un... (Yüzü birden ekşir, elini karnına götürür.) MÜDÜR - Nen var oğlum. Rahatsız mısın?
VİCDANİ - Çok heyecanlıyım muavin bey. 418 Efruz, sağ olun, gitti evden heyecan ilacı getirdi. Geçer birazdan bir şey değil. (Efruz kıs kıs güler.) VİCDANİ - İki kıt-anın müntehasındaki bu eşsiz şehrin bu emsalsiz beldenin ay ay ay ay... (iki büklüm olur.) MÜDÜR - Nen var oğlum? Ne oluyorsun?
VİCDANİ - Biraz karnım ağrıyor da muallim bey, herhalde ilaçtandır. Bütün asırlık surları, mukaddes camileri, minareleri, tarihi abideleri ile ay ay ay ay... Sizin yüksek şahsınızda Kuvayimilliye ordularını selamlıyor. Ay ay ay'ay ay...
MÜDÜR - Okuyacak mısın, yoksa? . VİCDANİ - Ben sınıfın mümessiliyim muallim bey. Affınıza mağruren bu tarihi günde bu şerefi ölürüm de kimseye kaptırmam. Anadolu bozkırının kavurduğu tunç yüzünüzde hürriyet rüzgârlarının izi, çizmelerinizde ise anavatanın mukaddes tozu var.
MÜDÜR - Tam burda eğilerek ne diyeceksin bakayım?
VİCDANİ - Bu tozu öpmek (Eğilir) vatanımı öpmek gibi geliyor bana. Ay ay ay ay.. Affedersiniz muallim bey eğildim de ondan oldu, vallahi geçmiş gibiydi. Bir dakika ben şimdi geliyorum. Şu kadarcık bir şey. (Koşarak çıkar.) MÜDÜR - Efruz!
EFRUZ - Efendim.
MÜDÜR - Efruz bundan hayır yok. (Gürültüler çoğalır.) İşte geliyorlar, karın ağrısı Refet Paşanın yanında tutarsa rezil oluruz. Al kâğıttan sen oku oğlum.
EFRUZ - Okuyayım hocam.
MÜDÜR - Hürriyet perisi nerde? CEMALİFER - Efendim.
(Sesler, gürültü çoğalır. Sesler: Yaşasın Kuva-yimilliye. Yaşasın Baş Kumandan Mustafa Kemal Paşamız. Yaşasın gözbebeğimiz, Refet Paşamız. Refet Paşa görünür. Çok şıktır, ayağında pınl pırıl rugan çizmeler etrafa selam ve öpücük yağdırmaktadır.) VİCDANİ - îşte geldim muallim bey. Versin nutku ben okuyacağım.
MÜDÜR - Efruz okuyacak. Sen al şu trampeti. (Vicdanı ile Efruz itişirken kâğıt yırtılır.) (Muallim işaret vermiştir hürriyet perisi üstünü düzelttiğinden görememiştir. Efruz kendine sanıp ilerler.) EFRUZ - Refet Paşamız. (Arkasını getiremez) Paşamız size çok güzel bir nutuk hazırlamıştık. Şimdi heyecandan yırtıldı unuttuk. Çizme-nizdeki Anadolu toprağını öpecektik, onlan da boyatmışsınız o iş de yattı. Veriniz bari mübarek elinizi öpeyim. Refet Paşamız. (Çiçeği hürriyet perisinin elinden kapıp uzatır.) Bunu da babam size yolladı.
REFET PAŞA - Berhudar ol evladım. Sen kimin oğlusun bakayım?
EFRUZ - Firuz Beyin oğlu Efruz'um efendim.
HOCA - Firuz Beyin oğlu 418 Efruz kulunuz.
REFET PAŞA - Sen ne hamiyetli çocuksun. Gel seni alnından öpeyim.