Yazan: Mezahiri



Yüklə 0,98 Mb.
səhifə8/19
tarix29.07.2018
ölçüsü0,98 Mb.
#62255
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   19

Kim müsamaha, bağışlama ve fedakarlık makamını bulabilir? Kim dar görüşlülüğü kendinden uzaklaştırıp onun yerine geniş kalpli (hazimliliği) (sindirimliliği) bulabilir? Kocasının kötülüklerine rağmen uyumluluk gösteren onun sözünü dışarı hatta anne ve babasının yanına götürmeyen kadın. Kocasının kötülüklerine sabredip Allah'ım senin için sabrediyorum çünkü sen sabrı emrediyorsun diyen, Allah'ım beni bağışla, onu da dövdüğü için bağışla, Allah'ım her ikimizi de hidayet et. Allah'ım bizim her ikimizi cennetlik eyle. Diyen bu kadın () kalp genişliği makamını bulur. Müsamaha bağışlama ve fedakarlık makamını bulur. Ve Hz. Zehra (sa) ile mahşur olur. Zira hazreti Zehra'nın () kalbi geniştir. Bağışlayıcı müsamahalı fedakardır. Ve üstelik onun fedakarlığı öyledir ki kendi oruç, misafiri de var mübarek eliyle beş ekmek pişirmiş ama fakir kapıyı çalıp: ey nübüvvet ailesi ben dilenciyim imdadıma yetişin deyince kendi ekmeğini veriyor çocuklarının ekmeğini veriyor ve suyla iftar ediyorlar. Birinci, ikinci üçüncü defa yiyeceklerini veriyor ve suyla iftar ediyorlar. Ve yemeksiz uyuyorlar işte o zaman onların hakkında ayeti kerime nazil oluyor.

Sanma ki ihtiyaçları yoktu, hayır hem de çok ihtiyaçları vardı o ekmeklere açtılar evvel iftar idi.

Onlar kendi canları çekmesine rağmen yemeği, yoksula, yetime, ve esire yedirirler.

Eğer bir kadın musibetlere katlanır, belalara katlanır ve eğer bir erkek belalara sabreder evde sabırlı ve fedakar olur müsamaha gösterir, fedakarlık ederse Hz. Ali (as) ile mahşur olur.

Kim nefsinin cimriliğinden korunursa işte onlar kurtuluşa erenlerdir.

Bu ayetin çeşitli indirilme sebepleri vardır ki şöyle buyuruyor kendisinin şiddetle ihtiyacı olmasına rağmen () etti. Bir nuzul sebebi şudur: Hz. Zehra hasta idi. Hz. Ali bir tane nar almıştı bu nar tanesini getiriyordu. Kör bir dilenci de hastaydı Hz. Ali (as) gidip ona başvurdular ve o: eğer bir nar olsaydı çok iyi olurdu dedi. Hz. Ali (as) o narı kırıp tanelediler ve o körün ağzına koyarak yedirdiler. Hz. Ali (as) ile olmak isteyenlerin bu şekilde olmaları gerekir, fedakarlık istiyor, müsamaha istiyor ve başka bir ibaretle (teşabüh) benzeme istiyor. Aslında şefaatin manası teşabühtür. Ehli beytin şefaatine nail olmak istiyorsanız eğer, ve eğer kadınlar Hz. Zehra'nın şefaatine nail olmak istiyorlarsa ona benzer olmalıdırlar. Yani müsamaha (, ) fedakarlık ve musibetlere sabır.

Şehit aileleri ! Eğer sabırlı olabilirseniz ne mutlu size. Gönlü yaralı babalar! Gönlü yaralı analar! Yaralılar ve gaziler! Dul kocasız kadınlar! Şehitlerden geriye kalmış yetim çocukları terbiye eden kadınlar! Ne mutlu sizlere ! Zira eğer sizin şehidiniz bir kere şehit oldu evliyalardan evsiyalardan sonraki makama eriştiyse bil ki sen her gün şehit sevabı almaktasın. Eğer o bir kere cepheye gidip şehit olduysa oysa sen ey hanım her gün cephedesin. Sen ey efendi her gün cephedesin. Her zaman şehit aileleri aklıma geldiği zaman bende deruni bir telatum meydana geliyor. Bakıcısı olmayan bu yetimli kadınların yaşamı müşkildir. Ama insan neticesini hesap edince müşküller kolaylaşıyor. Bu kadın sabrı vasıtasıyla sabır melekesi huyunu bulabileceğini gördüğü zaman, bu şehit anne ve babaları sabır vasıtasıyla () etmemekle tehliye () makamından tehliye makamına geçe bileceğini gördüğü zaman artık iş kendileri için çok kolaylaşır.

Fakirler için yaşamın çok zor olduğu malum şayet imansızlıktan sonra fakirlikten daha kötü bir bela yoktur. Ama hiç biliyor musunuz eğer bu fakir fakirliğe sabreder, eğer kocasının kazancı yeterli değilse sabreder yüzüne vurmayıp bilakis kocasına teşekkür edip ona moral veren bir kadının nereye varacağını biliyor musunuz? Rivayetlerimizde şöyle geçiyor: fakirler kıyamet günü mahşere gelirler ve Allah onlardan özür diliyor, yani kadın ve çocuklarının refah içinde olmalarını isteyen ama buna gücü yetmeyen erkek, çek ve borçların kendisini daima rahatsız ettiği bu adam çocuklarının refahta olmalarını isteyip ama imkanı sağlanamayan ve bunu kocasının yüzüne vurmayan belki onu teselli eden bu kadın işte bunların makamı mahşere geldiklerinde Allah'ın onlardan özür dilemesidir. Hangi makam bundan daha yücedir. Bu nedenle rivayetlerimiz diyor ki bu fakirler, musibet çekenler, kıyamet günü Allah onlardan özür dilediğinde o kadar mutlu olurlar ki keşke dünyada iken her gün makasla zerre zerre doğransaydık da bu gün daha yüksek bir makama sahip olsaydık diyorlar. Ama kıyamet gününden daha yüce olan ise dünyada kazanmış oldukları sabır melekesidir.

Ev yani mektep, nasıl bir mektep ! İki yönlü, hem sıfatı rezileyi yok edebilir hem de fazilet ağacını kalbinde yeşertebilir. Hanım! Eğer kötü bir kocan varsa Allah için sabret ki yavaş yavaş sabır melekesi sende meydana gelsin ve eğer bu sabır

Melekesi sende oluşursa dünyadan ve ahiretten daha hayırlıdır senin için. Efendi! Eğer kötü kavgacı bir hanımın varsa sabret dayanıklı ol. Onun kötülüklerine karşı uyumlu davran ki zamanla yavaş yavaş kendinden söküp atabilesin ve onun yerine sabır . Sini içinde yeşertebilesin. Ve bil ki o bertaraf ettiğin o rezile ve yerine yeşertmiş olduğun fazilet dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır. Belki cennet ve cennette bulunanlardan bile daha hayırlıdır. Ve Allah da sana selam gönderir Allah sabredenleri selamlar.


7- GECE NAMAZINDAN DAHA YÜCE

Aile teşkilinin bir başka faidesi şudur: ev ve aile teşkili mesciddir ve belki daha yüce zira bir kadının kocasına karşı görevlerinden dolayı kesbetmiş olduğu sevaplar bir erkeğin eşlik görevlerini yerine getirmesi ve çocuk terbiyesi bütün müstehap namazlardan daha yücedir. Hatta gece namazından bile, gece namazının ehemmiyeti oldukça fazladır ve kuranın deyimiyle gece namazının makamı mahmud makamıdır.

Gecenin bir kısmında uyanarak sana mahsus bir fazlalık olmak üzere namaz kıl. (böylece) rabbinin seni övgüye değer bir makama göndereceğini umabilirsin.

Gece namazı kıl ki Allah sana mahmud makamını versin ve o makama ulaşanlardan başkası o makamı derk edemez. Ama gece namazından daha sevap olan kadının gecenin kalbinde uyanıp çocuğunu emzirmesi onu nazlandırarak uyutmasıdır kocasına karşı eşlik görevini yapması ve kocanın karısına karşı eşlik görevlerini yapmasıdır.

Rivayete göre bir kadın ve erkek cenabet guslü döktükleri zaman onların bütün günahları temizlenir.

Bir rivayete göre eğer bir kadın ve erkek cenabet guslü dökerlerse her damla su bir melek olur ve kıyamet gününe kadar onlar için istiğfar eder. Eğer bir kadın hamile olursa aldığı her nefes ibadet, uykusu ibadet ve hamileliğin zorlukları ibadet olur. Ve çocuğu dünyaya geldiği zaman ise anneden yeni doğmuş çocuk gibi günahsız tertemiz olur. Bu annenin bütün günahları temizlenir. Ve hitap edilir ki ey kadın amellerini baştan al ve artık bundan sonraki yaşamında günah işlememeye dikkat et. Evde karısına yardım eden erkeğin sevabı çoktur.

Hz. Muhammed (sav) Hz. Ali (as) nin evine girdiler ve Hz. Ali'nin mercimek ayıkladıklarını gördüler ve şöyle buyurdular ya Ali eşine yardım etmenin sevabını biliyor musun? Söyledi ve söyledi ve söyledi ve şehit sevabına kadar ulaştırdı.

Bir kadın peygamberi Ekrem'in hizmetine şöyle arz etti: ey Allah'ın resulü! Benim bir mesajım var ve bu mesaj sadece Medine kadınlarının değil belki kıyamet gününe kadar bütün kadınların mesajıdır o da şudur: bu tabaka ayrılığı da nedir? Niçin erkeklerin kadınlara ayrıcalığı var? Peygamber (sav) buyurdular: İslam kadının karşısında erkeğe ayrıcalık tanımıyor, kadın: hanımlar çocuklardan dolayı Cuma ve cemaatlere gidemiyorlar, dini meclislerde şirket edemiyorlar, hasta ziyaretine gidemiyorlar, cenaze törenlerine gidemiyorlar müstehab hacca gidemiyorlar ve hepsinden önemlisi cihada şirket edemiyorlar. Ama siz erkekler bütün bunları yapıyorsunuz ve bizim yaptığımız tek şey çocuk ve ev bakmak. Peygamber (sav) çok hoşnut olup tebessüm ederek şöyle buyurdular: Medine ve kıyamete kadar gelecek olan kadınların mesajının cevabı şudur: ,

Buyurdular eğer kadın kocasına karşı görevlerini yerine getirir onu razı ederse onun Cuma ve cemaati, müstehab haccı hasta ziyareti budur. Cihad ve şehadet sevabı vardır. Doğrusu bütün kadınlar esnaf kadın, tüccar kadın, aydın kadın, aydın olmayan kadın, köyüsü, şehirlisi, minber görenler, görmeyenler duanın ucunu kaybettiler ne yapacaklarını bilmiyorlar. Allah ve peygamberinin söylediklerini unuttular.

Rivayete göre eğer bir kadın iftarlık pişirir bir yemek hazırlar ve sofra kurar ve kaldırırsa bunun bir şehid sevabı var kadın sadece her şeyin Mekke'ye gitmekle olacağını mı sanıyor.

Bir hanım bana yardım ette müstehab hacca gideyim dedi. Yetmiş haccın sevabını istiyorsan eğer paranı ver fukara ve zayıflara çaresizlere sarf edeyim. Şerefli kimselere sarf edeyim zira Hz. Musa ibni Cafer (sa) buyuruyor ki eğer ben bir fakir aileyi bir hafta idare edebilirsem benim için yetmiş hacdan iyidir.

Bu kadının sinirden rengi değişti ve hayır dedi eğer yardım edeceksen et yoksa edemeyeceğim de. Ben Mekke’ye gitmek istiyorum dedi. Biz kadının sevabının kocasına olan görevinde, çocuk bakımında, ev hanımlığında olduğunu unuttuk ve bir erkeğin sevabının karısı ve çocuğu için zahmete katlanarak kazanç sağlaması olduğunu unuttuk. Karısı ve çocukları için zahmete katlanan kimse cephede çaba harcıyor gibidir. Efendi eğer kadın ve çocukların için çalışırsan, işinin sevabı cephe sevabı kadardır. Hanımın yüzüne tebessüm etmen, ona teşekkür etmen onun için iş yapman bir cennet hurisine dönüşür. Cennet hurilerinin sıradan dünya kadınlarından biri gibi olduğunu sanmayın. Cennet hurileri öylesine güzeldir ki eğer onlardan biri dünyaya gelirse artık dünyanın güneşe ihtiyacı olmaz eğer bir tanesi bu dünyada olursa bütün erkekler aşkından ölürler. Eve gelince hanımının yüzüne tebessüm eden koca ve kocasını güler yüzle karşılayan kadın ve birbirlerini öven takdir eden sözlerle birbirlerinin kalplerini kazanan eşler kendileri için bir cennet hurisi yaratmışlardır. Öteki dünyada huri kızları, bağ bahçe saray ve daha başka şeyler isteyen herkes kendisi bu dünyada bunları hazırlamalıdırlar.

Peygamberi Ekrem miraç gecesi, cennette çalışanların bazen çalıştıklarını bazen durduklarını gördü Cebrail neden böyle olduklarını biliyor musun dedi ve cevapladı: bu yarım kalmış yerleri tamamlayacak şeylerin dünyadan gelmesi lazım.
ONİKİNCİ OTURUM

BEŞİNCİ BÖLÜM

EVDE MUHABBET VE RAHMET

MUHABBETİN AFATI:

1-ACI HUYLULUK

2-SÖVME VE DÖVME

3-DİL YARASI
EVDE MUHABBET VE RAHMET

Bahsimizin beşinci bölümü evde rahmet ve muhabbet hakkındadır. Belki de sunduğumuz bahislerin hiçbiri bu bahisten daha iyi değildi. Bu nedenle bu mevzu üzerinde daha fazla araştırma yapmamız gerekiyor. Ve ümit ederim ki Hz. İmam Zaman (sa) ın lutfuyla bu faslın konularına amel ederiz.

Muhabbet bu cihanda cazibe kanunu gibidir. Nasıl bu cihan cazibe kanunu üzerine ayakta duruyorsa, ev ve ailede rahmet ve muhabbet üzerine ayakta durmaktadır. Bu cihan zerreden yani atomdan saman yoluna kadar hepsi ama hepsi cazibe kanunuyla ayakta durmaktadır. Eğer cazibe kanunu bir an kainattan kaldırılırsa düzeni birbirine girer ve tabiat cihanı yok olur. Ailede muhabbette aynı şekildedir. Eğer evde muhabbet olmazsa yok olmaya mahkumdur. Eğer ailede muhabbet olmazsa o aile tamamen dağılır. Ve söylemeliyim ki kendisinde muhabbet olmayan ev azaplı bir kabir gibidir. Kendisinde muhabbet olmayan evde hakiki bir yaşam değil belki ölüm vardır. Yavaş yavaş gelen ölüm hem de işkenceyle dolu bir ölüm. Dolayısıyla alemlerin mürebbisi Allah u tealanın lutuflarında biri şudur ki aile teşkil edildiği zaman tabii bir muhabbeti inayet ediyor, tabii bir rahmet ve şefkati inayet ediyor. Kuran şöyle buyuruyor:

Kaynaşmanız için size kendi(cinsel)nizden eşler yaratıp da aranızda sevgi ve merhamet peyda etmesi de onun varlığının delillerindendir.

Allah’ın alemdeki nişanelerinden biri aile teşkil etsinler ve birbirleri için sükunet kaynağı olsunlar diye kadını erkek için erkeği de kadın için yaratmıştır. Ve aile teşkili için sizin aranızda muhabbet ve rahmet kılmıştır. Ve ailedeki eksikliği bertaraf etmiştir. Biliyorsunuz ki her bina için çimento lazımdır ve bir evi yalnızca taş pirket ve demirle yapmakla olmaz belki çimento lazımdır. Evlilik evinin bina edilmesi de aynı şekildedir. Eğer hatırlarsanız ilk günlerde Hz. Rasulullahdan bir rivayet okumuştum buyuruyor ki: (vesali şiye cild 14 saife 3)

,

Hiçbir bina aile teşkilinden daha faziletli değildir. Ve bu evin çimentosu (. ) muhabbet ve rahmettir. Nasıl ki bir binanın yapımında lazım olan şeylerden çimento eksik olursa o yapının viraneden fazla bir şey olmadığı gibi eğer ailede muhabbet olmazsa bir viraneden fazla bir şey değil.



Burada iki bahis söz konusudur. Bir bahis Allah’ın vermiş olduğu bu muhabbeti ne gibi şeylerin yok edeceği ve bir diğer bahis ise ne gibi şeylerin evdeki muhabbeti arttıracağıdır.
A: MUHABBETİN AFATI:
1- ACI HUYLULUK ()
Muhabbeti evden götüren ve muhabbet şişesini kıran ilk şey acı huylu olmaktır. İhtilaf, sertlik, acılık muhabbet şişesini çabuk kırmaktadır. Eğer kadın kocasının önünde dili uzar, kavga ederse daha ilk cümlede erkeğin hislerine darbe indirir. Eğer erkek sert huylu olursa, onun bu bağırması, sertliği daha ilk defada muhabbete darbe indirir. Ve eğer Allah göstermesin eğer bu sert huyluluk her ikisi tarafından devam ederse, muhabbet şişesinin kırılacağı kesindir. Daha fazlasını söyleyeyim, muhabbet nefrete dönüşür. Taş kalplilik ve katı kalpliliğe dönüşür. Özellikle bu kavga çıkışmalarda dil yarası varsa ve Allah korusun onun yüzüne bir başkasının hayatını vurmak (: ) mesela kadın bir başka erkeğin mutlu yaşamını kocasının yüzüne vurarak bak ne kadar mutlu yaşıyorlar ne iyi bir adam demesi gibi. Veya erkek bir başka kadını karısının yüzüne vurarak bak komşunun karısı ne kadar iyi demesi gibi. Bu söz o kadar yıkıcıdır ki muhabbeti yıkmakla kalmıyor belki nefret getiriyor, rahmet ve şefkati yok etmekle kalmıyor katı ve taş kalplilik getiriyor. Dikkatli olmalıyız ki bu gibi olaylar yaşamımızda vücuda gelmesin.
2- SÖVME VE DÖVME

Ama sövme ve yakışıksız şeyler ve dayak kesinlikle bizim bahsimizle ilgili değildir. Ve tekrar ediyorum eğer bir erkeğin veya kadının dilinde , sövme olursa bu kadın veya erkeğin şahsiyeti yoktur. Allah ve peygamberi ve ehlibeyt onlara küskündür.

Bir şahıs imam sadığın devamlı arkadaşı idi. İmam nereye giderse oradaydı. Bir gün imam sadık yolda idi ve o adam da imamın ardında bu adamın kölesi. Biraz geri kaldı adam seslendi köle duymadı ikinci defa seslendi köle duymadı ve cevap vermedi üçüncü defada sinirlendi ve ya ibnil faile sana sesleniyorum yani ey veledi zina. Bu adamın dilinden fuhuş ve sövme çıkar çıkmaz imam Sadık (as) durdu ve elini mübarek alnına vurdu, yani matem oldu. Sonra dedi ki: subhan Allah annesine zina iftirasında mı bulundun? Ben şimdiye kadar inanılır biri biliyordum ama şimdi böyle olmadığı malum. Adam ey Allah resulünün oğlu annesi sindi ve müşriktir dedi. İmam şöyle buyurdu acaba her kavmin kendine ait evlilik kanunu olduğunu bilmiyor musun? Artık benimle dost olmaya hakkın yok. Hadisi rivayet eden diyor artık onun imam sadıkla yol yürüdüğünü görmedim. (usuli kafi cild 4. Saife 6)

Bu hadisten nasıl yararlanıyoruz? Eğer bir adam suçlu dahi olsa çocuğuna söverse eğer karısına suçlu bile olsa söverse, eğer bir kadın suçlu dahi olsa kocasına söverse Allah ona küser peygamber efendimiz Hz. Zehra ve ehlibeyt ona küserler. Ve en başta efendimiz imam Zaman (af) ona küserler. Ve diğer taraftan bu fuhuş mücessem olur ve hem de kötü bir surette mücessem olur. Ve berzah alemi ve kıyamette onun arkadaşı olur ve kıyamette rezil olur.

Aişe peygamber efendimizin yanında oturmuştu iki üç kimse Yahudi peygamber efendimize cesarette bulunmak için tebanı etmişlerdi. Onlardan biri geçerken peygambere hitaben samun aleykum yani kılıç (ölüm) üzerine olsun, bu günkülerin deyimiyle sana ölüm(selamun aleykum yani Allah’ın selamı üzerinize olsun) peygamberi Ekrem buyurdular ki ve aleykum yani söylediğin şey senin üzerine olsun. Ayşe sabretti. İkinci Yahudi geldi ve samun aleykum dedi ve o Hazret aleykum dedi. Üçüncü geldi ve samun aleykum dedi. Ayşe artık tahammül edemedi insaflı olursak tahammül edilecek gibi de değildi. Ya ibnil guredete velhenezir ne diyorsun? Yani ey maymun ve domuzların oğlu ne diyorsun ve bunu ayşe kurandan almıştı zira bu Yahudiler büyük babaları (cedleri) maymun ve domuza dönüşen kimseler idiler sonuçta ayşe sövdü. Peygamber efendimiz sertleşti rengi değişti ve buyurdu ayişe ne dedin? Ayişe ey Allah ‘ın resulü baksana ne yapıyorlar? Peygamber efendimiz buyurdular ki onlar her ne söylediyseler ben cevaplarını verdim bu artık sövmeyi gerektirmiyor. Sonra buyurdular: ayişe ! Bilmiyor musun eğer fuhuş mücessem olursa kötü bir surette mücessem olur ve insanın arkadaşı olur kabirde. Berzah ve mahşerde insanın munisi olur. Kuran şöyle buyuruyor:

Herkesin iyilik ve kötülük olarak yaptığı her şeyi karşısında hazır bulduğu günde (insan) isteyecek ki kötülükleri ile kendisi arasında uzun bir mesafe bulunsun.

Buyuruyor ki yaptığınız her iyi iş kıyamet günü sizin munis ve yoldaşınız olur ve kötü işler kötü suretlere dönüşür. Ve insan o kadar rezil olur ki kuranın deyimiyle keşke kötü amelimle aramda mesafe çok olsaydı diyor.

,

Dolayısıyla bir müslümanın edepli olması gerekir. İmam sadığın defalarca şialara yaptığı siparişlerden biri şudur: Ey şia edepli ol öyle bir şekilde davranmalısın ki insanlar imam sadığı böyle şiaları olduğu için taktir etsinler. Şahsiyetli bir hanımın dilinde eş ve çocuklarına karşı ve diğerlerine karşı küfür olması çok çirkin bir olay! Özellikle sınıftaki öğretmenler ve kocasının karşısındaki kadın. Ve dolayısıyla diyorum ki fuhşu (sövmeyi) bahsimizden çıkarmalıyız. Dayak da aynıdır çünkü o kadar çok günahı var ki rasulü Ekrem minber üzerinde buyurdular ki eğer bir erkek karısının yüzüne bir tokat vurursa, kıyamet günü rezillikten sonra cehenneme gidiyor ve cehennem malikine yetmiş tokat (. ) cehennem azabından onun yüzüne vursunlar diye hitap edilir. Dayak hakiki bir müslümanın işi değil şahsiyetli bir müslümanın işi değil. Şahsiyetli insanın eli uzun değildir. Şimdi eğer kocasını döven bir kadın bulunursa artık bu kadın değil laubali ve ahmaktır. Dolayısıyla biz sövme ve dövmeyi bahsimizin dışında biliyoruz çünkü bunlar fakat muhabbeti değil insaniyeti bile yok ediyor.


3- DİL YARASI:

Diğeri dil yarasıdır ki muhabbet şişesini kırıyor. Ve günahı o kadar büyüktür ki imam Sadık şöyle buyuruyor: Alemlerin mürebbisi şöyle buyuruyor: .

“Herkim benim dostlarımdan birine ihanet ederse muhakkak ki benimle savaşmak için pusu kurmuştur. Herkim benim velilerimden birine () hakaret ederse benim ile savaşmış gibidir. Ve alemlerin mürebbisi buyurmuştur ki herkim benimle savaşırsa bende onunla savaşırım. Ve Allah'ın kendisiyle savaşacağı kimsenin dünya ve ahiretinin nereye varacağı malumdur. “

Bahsimiz: Erkek hanımına bak filanın hanımı ne kadar iyidir kadın kocasına filan kadının kocası ne kadar iyi biz senin evinde hayır mı gördük gibisinden çıkışmaları konusu idi.

Peygamberi Ekrem minberde buyuruyordu eğer bir kadın kocasına biz senin evinde bir hayır görmedik derse bütün hayır amelleri . Olur. Eğer erkek karısına biz senden bir hayır görmedik senden karı mı olur derse bütün amelleri , olur. Yani artık amel defterinde hayır iş olmayacaktır.

Elimizi hakaretten . Çekmeliyiz. Özellikle kadınlardan ve erkeklerden ricam başkasının yanında kocanızı küçük düşürmeyin karınızı küçük düşürmeyin. Bunun günahı çok büyüktür. Dil yarası iki kısımdır biri çabuk iyileşir mesela bir dil yarası vurur ama kalbi fazla yaralamaz kalbi. Bu kabirde bir akrebe dönüşür ama kısa bir süre sonra yok olur gider. Ama bazen dil yarası kılıç gibidir yarası derindir, bu kıyamet gününe kadar ona eziyet edecek bir akrebe dönüşür. Hatta cehennemde bile onu sokar ve onun sokması cehennem ateşinden bile beterdir.

Biri büyük alimlerden birini rüyasında gördü ve halini sordu: elhamdulillah . Durumum iyidir. Bahçem var, hurim var, sarayım var, başkalarıyla gidip gelmem var, melekler yanıma gelip gidiyorlar ve benim hizmetimdeler. Durumum çok iyi ama sabahtan sabaha bir akrep geliyor ve ayağımı sokuyor ve ağrısıyla yarına kadar ki o zaman iki kere geliyor inliyorum. Ne yaptın diye soruldu cevaben bir dil yarası vurmuştum tevbe etmeyi unuttum, hafife aldım tevbe etmedim bu akrebi öldürmedim.

Tevbe suyuyla her şey yıkanıp yok edilebilir. Evdeki bütün bereketsizlikler yok edilebilir. Ama . Hakaret ederek kalbim rahatladı diyen kimseye yazıklar olsun. Biri karıma birkaç ağır söz söylemeden oturamıyorum diyordu. Bu ne demek biliyor musun? Yani kabrin ilk gecesinden mahşere kadar bana acı verecek iki akrep iki akrep oluşturmadan oturamıyorum demektir. Kadın kılıç gibi dil yarası vuruyor sonra da içim rahatladı diyor, hayır hanım! İçine rahatlık gelmedi kendin için nasıl bir yılan hazırladığını bilmiyorsun! Basiret gözleri olan kimseler bu yılanı görüyorlar boğazına sarılmış ama sen görmüyorsun. Ne zaman göreceksin? Daha kabre varmadan göreceksin, Azrail geldiği zaman kuranın deyimiyle o an gözler keskinleşin işte o zaman kocasına vurduğu dil yarasını görür karısına vurduğu dil yarasını görür siyah bir yılan boynuna dolanmıştır ve bu siyah yılanla kabre girmesi gerektiğini ve kıyamet gününe kadar onun kendisini sokacağını görür, bu dil yaralarının ne kadar yıkıcı ve derin olduğunu görmek gerekir.

Karı ve kocanın teveccüh etmeleri gereken şey şudur: dil yarası, birbirini küçültme özellikle başkalarını önünde, başkasını birbirinin yüzüne , çekmek, muhabbete öyle bir darbe indiriyor ki bazen nefrete dönüşüyor, taş ve katı kalpliliğe dönüşüyor. Yaşam zor ve ev işkenceyle dolu bir kabir gibi oluyor. Bunun üzerine rica ediyorum sert olmayın.

Resulü Ekrem (sav) bir gün minberde şöyle buyurdular: imanın hangi yardım eli hepsinden daha sağlamdır? Yani insanın kurtuluşuna sebep olan ve ondan daha iyisi olmayan şey nedir? Biri ey Allah'ın resulü namazdır dedi, biri oruçtur dedi, bir diğeri zekat, biri Allah yolunda cihad dedi herkes bir şey söyledi ve doğru cevabı veremediler. Peygamber efendimiz (sav) buyurdular ki bu söylediklerinizin hepsi iyidir ama insan için en iyi kurtuluş .



Allah için sevmek ve Allah için buğzetmektir. En iyi kurtarıcı şudur ki insan Allah için Müslüman kardeşlerini sevmesi ve İslam düşmanlarını düşman bilmesidir. Yani karısını Allah için sevmelidir şehvetini doyurduğu için değil çünkü o bir müslümandır. Şehveti için karısını sevmek erkeklik değil hayvanlıktır. Ve biz önceden de söylemiştik şehveti doyurma aile teşkilini oluşturan küçük faidelerden biridir. Erkek karısını Müslüman olduğu için sevmelidir. Ve kadın kocasını Müslüman olduğu için sevmelidir, yoralı gazi veya şehit bir kocası olan kadınlar iftihar etmelidirler. Şehitten çocukları olduğu için övünmelidirler. Erkek karısının seyide olmasından, namaz kılıp oruç tutmasından gurur duymalıdır. Muhammed ibni hekim imam Bakır (as) hizmetinde oturmuştum diyor. Aydın düşünceli beli bükük . Yaşlı bir adam geldi önce imam Bakıra (as) selam verdi sonra herkese teker teker selam verdi sonra ey Allah resulünün oğlu senin yanında oturmak istiyorum dedi imam buyur otur dedi. İmamın yanında oturdu ve şöyle başladı: ey Allah resulünün oğlu ben sizin helallerinizi helal, haramlarınızı haram biliyorum. Ben sizin dostlarınızı dost biliyorum benim yakınlarım olduklarından dolayı değil belki sizin dostunuz oldukları için. Sizin düşmanlarınızı kendime düşman biliyorum onlarla şahsi bir düşmanlığım olduğundan dolayı değil belki sizin düşmanlarınız olduklarından dolayı benim durumum budur acaba ben kurtuluş ehlinden miyim. İmamın gözü aydınlandı sevindi ve buyurdular ki hoşnut ol ben babam imam seccad’ın (as) hizmetinde yanında idim biri onun yanına geldi ve bu senin dediklerini söyledi: Ey Allah resulünün oğlu ben sizin helallerinizi helal haramlarınızı haram biliyorum dostlarınızı sizden dolayı dost biliyorum ve düşmanlarınızı sizden dolayı düşman biliyorum. Acaba kurtuluş ehlinden miyim? İmam seccad buyurdular: hoşnut ol ölüm anı, peygamber (sav) gelir, müminlerin emiri Ali (as) gelir Hz. Zehra (sa) gelir ve imam hasan ve Hüseyin gelirler. Kevser suyundan içip doyacak ve mutluluk ile peygamber efendimizin (sav) Hz. Ali'nin Hz. Fatıma'nın, imam hasan ve Hüseyinin yanına gireceksin. Muhammed ibni hakim diyor ki bu rivayeti imam Bakır (as) ona okur okumaz yaşlı adam şevkle ağlamaya başladı. Ve ey Allah resulünün oğlu bu rivayeti bir kere benim için oku ve imam bakır bir kere daha okudu. Artık bu yaşlı adam öyle bir deruni telatüm buldu ki bayıldı imam bakır onu ayılttılar ve kendine geldikten sonra teberrük ve teyemmün için ellerini imam bakırın bedenine sürerek kendi bedenini müteberrik etti . Sonra ayrılma izni aldı ve kalkıp gitti. İmam bakır gidene kadar devamlı arkasından baktı ve sonra bize dönerek buyurdular: herkim cennet istiyorsa bu yaşlı adama baksın. Bu rivayet ne diyor? Başkalarını sevin. Şiadan nefret etmeyin müslümandan nefret etmenin günahı büyüktür. Bu kinler dualarınızın kabul olmamasına sebep olur. Bu kinler ve kavgalar evinizin bereketsiz olmasına sebep olur şehrinizin bereketsiz memleketinizin bereketsiz olmasına sebep olur. Birbirinizi sevin.

Müminin alameti kendisi için beğendiğini başkaları için de beğenmesi ve kendisi için beğenip hoşlanmadığı bir şeyi başkaları için de beğenip hoşlanmamasıdır.


Yüklə 0,98 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   19




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin