Yazan: Mezahiri



Yüklə 0,98 Mb.
səhifə6/19
tarix29.07.2018
ölçüsü0,98 Mb.
#62255
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   19

İmam Hüseyin (as) dan bir rivayet nakledilmiştir ki Tuhefi el uğul bu rivayeti imam Seccad (as) dan da naklediyor ki çok kısa ve manalı buyuruyor ki: Gıybet cehennem köpeklerinin yiyeceğidir. Gıybetin manası şudur: Hanım ! Efendi ! Gıybet üstüne gıybet sende bağımlılık () yapar. Yani gıybete alışırsın ve bu alışkanlık sana hüviyet kazandırır. Zira gıybet seni insan suretinden köpek suretine dönüştürür, bu köpek cehenneme gidiyor ve orda yemek istiyor ve yemeği imam Hüseyin ve imam Seccad (as)’dan nakledilen rivayete göre, dünyada yapmış olduğu gıybetlerdir. Yani kokmuş etler, işte o kokmuş kızgın etleri cehenneme götürüyorlar ve bu cehennem köpeklerinin onları yemeleri gerekir. Ve mütessifane hangi ev vardır ki kendisinde gıybet olmasın? Hangi evdir ki kedisinde maskaralık olmasın? Efendi ! Çocuğunu maskara etme, hanım ! Çocuğuna kötü söz söyleme çocuklarına saygılı ol kocana saygılı ol. Efendi ! Hanımına karşı saygılı ol. Allah korusun eğer birbirinizin şahsiyetine darbe indirirseniz, eğer birbirinizin gıybetini ederseniz, biliniz ki eğer bu günahın ubuhheti kalbinizden giderse alışkanlık olur ve eğer alışkanlık olursa, tecessüm kanunu açısından insanın hüviyeti yok olur. Ve yırtıcı bir hayvan suretine dönüşür.

Bundan daha kötü olan iftiradır. Yani bir insanda olmayan bir şeyi onun yüzüne karşı veya arkasından söylemek, gıybetten farkı şudur eğer ayıplarını onun arkasından söylerseniz gıybettir. Ama birde onda olmayan kötü bir sıfatı onun arkasından söylüyorsunuz ki bu iftiradır. Ve eğer bir kimseyi kınar (. ) ederseniz, dil yarası vurursanız ve Arap lisanıyla lumeze (. ) diyorlar.

Halk arasında avamane olan bir söz var ki, birbirlerine gıybet etme denildiği zaman ben onda olan şeyi söylüyorum diyor! Bu şeytani bir sözdür onda olan bir ayıbı söylersen bu gıybettir ve köpek olursun. Ve eğer Allah korusun onda olmayan bir şeyi söylersen bu iftiradır. Biliyor musun günahı nedir? Kuranı şerif kendine has bir tekidle şöyle buyuruyor: Birbirlerine iftira eden kimseler bunlar muhakkak Müslüman değiller.

İmam Sadık şöyle buyuruyor: birbirlerine iftira atan kimseler, işte bunlar, kan ve () de tutarlar elli bin sene bu kan ve çirkten telin üzerinde tutulmaları gerekir ki halkın hesabı tamamlanmış olsun. Bu utançtan sonra cehenneme götürürler onu ve müteessifane evlerimiz oldukça fazladır. Amellerin sureti kanunu açısından size söyleyeyim ki melekler kendisinde iftira olan evlerin kan ve çirkle dolu olduğunu görürler sen gerçi sen görmüyorsun çok şeyler vardır ki göz sahipleri görürler. Çok gözler vardır, çok kulaklar vardır ki, çok şeyleri görürler ve işitirler. Dikkat edin; melekler evlerinize baktıkları zaman mukaddes şeyler yerine evlerinizin kan ve çirkle dolu olduğunu görmesinler. Kan ve çirkle dolu bu ev ne zaman bariz olur? Eğer tövbe etmez ve yok etmezsen, kıyamet günü bariz olur. Eğer kıyamet günü çirk ve kan teline sahipsen bu dünyada hazırlanmıştır. Yani bu dünyada iftira etmişsin ve o çirkin teli ve kana dönüşmüş ve sen üzerinde durmaktasın. Kıyamet günü herkes çok keskin görüşlü olur. Kendin ve diğer herkes kan ve çirkten bir telin üzerinde durduğunu görürüsünüz. Haber yaymayın () yani delilsiz olarak bir şeyi kabul etmek ve delilsiz olarak başkasına söylemek. Şimdi bu oturumda ben şayia duymuyorum ve söylemiyorum diyebilecek var mı? () zahitler bile şu anda oruçlu dille şayiamız yoktur diyecek durumda değiller. Ve Allah'a andolsun ki böyle bir musibete kan ağlamak gerekir. Kuran şöyle buyuruyor: Ey şayia yayıp günahına teveccüh etmeyen kimse, günahı büyüktür. Kuran buyuruyor ki: çünkü siz bu iftirayı gelişi güzel birbirinizin ağzından alıyor ve hakkında bilgi sahibi olmadığınız (bu uydurma haberi) ağızlarınızda geveleyip duruyorsunuz. Bunun önemsiz olduğunu sanıyorsunuz . Halbuki bu, Allah katında çok büyük (suç)tur.

Buyuruyor: Bazı şeyler söylüyorsunuz alışkanlık haline de getirdiniz ona ehemmiyet vermiyor hafife alıyorsunuz ama Allah yanında çok büyüktür.

Hakkında bilgin bulunmayan şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi yaptığından sorumludur. Şekke tabi olma, zanna tabi olma, eğer bir şeyi duymak ve kabul etmek istiyorsan delili olsun. Ve eğer bir şey söylemek istiyorsan delili olsun, yoksa bil ki kıyamet günü gözlerinden, kulağından ve kalbinden sorguya çekileceksin. Ve kalbin, kulağın, gözün ve dilin kıyamet günü aleyhine şehadet verecekler.

O gün onların ağızlarını mühürleriz. Kazandıklarını (yaptıkları iyi yada kötü amelleri) bize elleri anlatır ayakları da şehadet eder.

Kıyamet günü ağızlar mühürlenecek, insanın el ve ayakları, dili, kulağı ve kalbi onun aleyhine şehadet verecekler. Gıybet eden sendin diyor, gıybet duyan yine sendin, sendin iftira eden, sendin iftira kabul eden ve yine sendin haber yayan. Bu günahları yapmayın bunun için bir şeyler düşünün, erkek karısının karşısında sadakatli olmalıdır. Kadın kocasına karşı sadakatli olmalıdır. Yaşamda, evde yalan olmamalıdır. Eğer evinize yalan gelirse artık meleklerin girip çıkmaları bir yana belki lanet ederler rivayetlerde okuduğumuza göre eğer kimse, bir yalan söylerse onun ağzından çok kötü bir koku semalara doğru çıkar ve melekler onu lanetler. Hanım ! Kocana yalan söylememeye dikkat et. Efendi ! Dikkat et hanımına yalan söyleme: bundan daha önemlisi, çocuklarınıza yalan söylememeye dikkat edin. Eğer onlara bir şey söylediyseniz mutlaka ona amel etmeye çalışınız. Dikkat edin onlara yalan vaatlerde bulunmayın. Ve netice itibariyle eğer kıyamet günü hakiki bir Müslüman olmak istiyorsanız, saf, hakikatli ve sadakatli olun. Kendisinde ikiyüzlülük olan o evin hali ne kötüdür, kendisinde karısına yalan söyleyen, kocasına yalan söyleyen evin hali ne kötüdür. Bu ev (pis su birikintisi) gibi kötü koku verir melekler bu eve bakıyor ve lanet ediyorlar ve ev sahibine kadınına ve erkeğine lanet ediyorlar ki Müslüman ve yalan !

Kuran buyuruyor ki ey Müslüman iki şeyden kaçın: biri puta tapmamaya dikkat et ve diğeri yalancı olma. Yani yalancılığı putperestlikle yan yana koyuyor. Ve müteessifane bizim evlerimizde yalan çoktur. Bizim pazarlarımızda kesbimizde yalan çok caddelerimizde yalan çok ve yalan yere yapılan yemin lanetlenir. Eğer bir şehirde yalan çok olursa, kötü bir koku o şehirden göklere doğru çıkar ve melekler o şehri lanetlerler.


DOKUZUNCU OTURUM

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM


AİLE TEŞKİL ETMEK

KISKANMA (NAMUSUNU KORUMA), HAYA

SALİH BİR NESİL TAHVİL ETMEK
AİLE TEŞKİL ETMEK:

Bahsimiz ailede ahlak konularıyla ilgiliydi onun fasıllarından üç faslını işledik. Dördüncü bölüm aile teşkili ve faydaları ile ilgilidir fevkalade faydalı ve değerli bir bahistir. Bu bölümde içtimai düğümlerden birini çözebilmeyi ümit ederim. Aile teşkilinin faydaları oldukça fazladır. Cinsel içgüdülerin doyurulması o faydaların karşısında oldukça küçük kalır. Bu farzla ki geçmiş bahislerden yararlanabildiğimiz kadarıyla, nefsi emmareyi öldürmek yani temayulat ve başta cinsel içgüdü olmak üzere, İslam açısından doğru değil ve cinsel içgüdünün doyurulması gerekir. Çünkü cinsel içgüdünün doyurulması mühimdir. Ama aile teşkilinin sunduğu faydalar karşısında oldukça küçüktür. Aile teşkilinin ilk faydası fıtrata cevap vermesidir. Ve bu fayda çok mühimdir. Kadının erkeğe ve erkeğin kadına ait olması ve çocukların da bu kadın ve erkeğe ait olması tabii bir olaydır. Bu nedenle insan yeryüzüne ayak bastığı ilk gün bir kadının bir erkeğe ihtisası ve bir erkeğin bir kadına ihtisası ve bu kadın ve erkeğe ait çocukların ihtisası vücut bulmuştur. Önce Hz. Adem ile Havva (as) idiler. Ve bu şekilde bu fıtrat diriydi şimdiye kadar. Eğer bir aile salim bir nesil, Salih bir evlat topluma kazandırabilirse, İslam açısından çok sevabı vardır. Şayet İslam'da bundan daha büyük sevap yoktur. Kuranı kerimde bir ayet vardır ki insanların değeriyle ilgilidir.

Kim bir cana karşılık veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya karşılık olmaksızın (haksız yere) bir cana kıyarsa bütün insanları öldürmüş gibi olur. Herkimde bir canı kurtarırsa bütün insanları kurtarmış gibi olur.

Eğer bir kimse bir insanı şer-i delili olmadan öldürürse dünyadaki bütün insanları öldürmüş gibidir. Ve eğer bir kimse ölümle yüz yüze gelmiş bir kimseyi ölümden kurtarırsa bütün dünya insanlarını kurtarmış gibidir. Bu ayetin zahiridir.

İmam Sadık bu ayetin açıklamasında batıni ve dakik bir mana beyan ediyorlar ki eğer bir kimse, bir başkasını saptırır, onu müstakim (doğru ) yoldan dışarı çıkarırsa günahı o kadar büyüktür ki bütün dünya insanlarını öldürmüş gibidir. Ve eğer bir kimse bir kimseyi yola getirip onu sapıklıktan kurtarır, onu Salih ve değerli biri etmeyi başarabilirse cihanı diriltmiş gibi olur. İmam Sadık (as) buyuruyor: sözlerinizde kimseyi saptırmamaya dikkat edin, çocuklarınızın ruhaniyete karşı kötümser, minber ve mihraba karşı kötümser etmemeye dikkat edin ki eğer böyle yaparsanız bütün cihanı öldürmüş gibi olursunuz. Diliniz, kaleminizle tarzınız ve ilminizle halkı düzeltmeye dikkat edin ki eğer bir kimseyi yola getirebilirseniz dünyayı diriltmiş gibisinizdir. İmam Sadık'ın tefsiri üzerine bu ayet bizim için has bir mana buluyor ve o mana şudur: Eğer bir hanım bir erkek, bir karı koca Salih bir evlat yetiştirip topluma sunmayı başarabilirlerse, sevabı mescit medrese yapmanın sevabı değil, sevabı bir kimseyi iki kimseyi diriltmenin sevabı değil, sevabı bütün dünyayı diriltmenin sevabıdır. Topluma salim nesil kazandırmanın sevabı, İslam’da her sevaptan daha büyüktür. Ve salim bir nesil ne zaman topluma kazandırılabilir? Aile teşkil edildiği zaman.

Bir çok rivayetlerde peygamberi Ekrem ve masum imamlarımızın şöyle buyurduklarını okuyoruz: ölen kimsenin ameli kesilir. Bilindiği gibi artık ona faidesi olacak bir ameli yoktur, yalnız kendisinden sonra baki kalacak salihatı bırakanlar hariç. Sonra şöyle buyuruyor: baki kalacak salihat örneklerinden biri salih evlattır. Salih evlat bırakarak ölen kimseler, bu kız, bu oğlan, eğer namaz kılıyor iseler sevabı anne babaya da mal olur. Yani bu kız ve oğlana verilen sevap kadar da anne ve babalarına verilir. Oruç da tutsalar böyledir, ve netice itibariyle bu kız ve oğlanın işledikleri bütün hayır işlerinden aldıkları sevap kadar anne ve babalarına da verilir. Bu nedenle imam Sadık böyle kimselerin amellerinin kesilmediğini buyuruyor. Şia ve Sünniler arasında meşhur olan bir rivayeti merhum sedoğ (ra) sevabul e’mal de imam Bakır (as) dan naklediyor. Rivayet şöyledir: “Allah‘ın her bir bendesi hidayet sünnetinin temelini atarsa, ona verilen mükafat amel edenlere verilen mükafat gibidir. Amel eden kimsenin sevap ve mükafatından bir şey eksilmeksizin. “

Eğer bir kimse bagiyatı salihat karar kılar, mescid medrese yapar, köprü yapar bayındırlık işleri yaparsa, ve bunların hepsinden daha önemli topluma Salih bir evlat kazandırmasıdır. Bunlar Müslüman bir çocuk topluma kazandırdıklarından dolayı mükafatlandırılırlar bir ikinci mükafatlarıysa evlatlarının işlediği her hayır iş için onlarda mükafatlandırılırlar. Oğlan iki rekat namaz kılıyor bir sevap kendisine bir sevap babasına bir sevapta annesine yazılıyor. Bu okuduğumuz rivayet gibi insanın aile teşkil edebilmesi ve sağlıklı nesiller topluma kazandırabilmesiyle ilgili daha bir çok rivayetlerimiz var. Bu fıtrat görüşüyle İslam’ın görüşü ise ilk günden anlamıştık ki yüzde yüz fıtratla uyumludur. Ama düşman, yani, beşeriyet düşmanı ilk günden bu güne kadar özellikle şimdi salim nesli toplumdan koparabilmek için uğraştı durdu. Hatta o kadar hayasızlık etti ki aile teşkilini insanlardan alabilmek için mektep kurmaya kalkıştı. Kuranı kerim bununla ilgili şöyle buyuruyor:

İnsanların öyleleri vardır ki, dünya hayatı hakkında söyledikleri hoşuna gider. Hatta böyleleri, söylediklerinin kalpten geldiğine (samimi olduğuna) Allah’ı şahit tutar. Halbuki o hasımların en yamanıdır.

Bazılarının dilleri çok yağlı ve yumuşaktır, delilleri avam için oldukça tutucudur. Hatta mektep bile kuruyorlar, Marks, Darkhim, Niçe, Sigmund Freud gibi kitap bile yazıyorlar ve mektep kuruyorlar şark ve garbın istismarcıları bu mektepler üzerinde çok ayak diretiyor tebliğini yapıyorlar ama Allah biliyor bunların kalplerinde ne olduğunu, sonra kuran şöyle buyuruyor: Bunlar o kimselerdir ki beşeriyetin en inatçı düşmanlarıdırlar. Müslümanların düşmanıdır demiyor, buyuruyor: . Beşeriyetin en inatçı düşmanıdırlar. Sonra bunların bir sıfatını zikrediyor ki bunların işi şudur: eğer kudret bulmazlarsa, kendi evlerinde kendi dostlarıyla anlaşmazlık ederler, ama eğer kudret bulurlarsa:

O, dönüp gitti mi (senden ayrılıp bir başına geçti mi) insanlar arasında bozgunculuk etmek, ekinleri tahrip edip nesilleri bozmak için yeryüzünde koşar. Allah bozgunculuğu sevmez.

Bunların işi şudur eğer kudret bulur iseler halkı saptırıyor . Ve nesli helak ediyorlar. Bunun iki manası vardır ve bir başka ibaretle iki misdağı kanıtı vardır biri hemen bizim inkılabımızda vaki olan olaylardan biridir. Yani o zincirli köpek Amerika zincirinden kurtulup İran’a geldi ve işi köylere girip katliam yapmak idi, halkı öldürüyordu, kadını, çocuğu öldürüyordu sonra da ne kadar şen ve mamurluk varsa hepsini yakıp yıkıyordu. Sadece ev ve mescitleri yıkmakla kalmıyordu, ağaçları kesiyor ziraatı yok ediyordu bu bir manada Kuranın buyurduğu ziraat ve nesli yok etmektir. Eğer Saddam ve saddam gibileri, eğer şark ve garb eğer güçlü devletler bir millete galip olurlar ve o millet onların karşısında durursa bunların işi şu: halkı saptıracak bir kudret bulur iseler halkı saptırıyorlar ve bu halkı katliam ediyorlar ve nerde mamur ve şenlik varsa yok ediyorlar.

Ayetin diğer manası şudur. Güçlü devletler, beşeriyetin düşmanı olan kimseler, mesela Siyonistler gibi, bunların işi mevcut nesli saptırmaktır, hicaplıyı hicapsız ediyorlar, kadını zavallı bir görünüşle medeniyet adına topluma sokuyor ve bu vesileyle erkekleri de fasit ediyorlar. Kendileriyle meşgul, kendi şehvetleriyle meşgul ediyorlar ve gelecek nesli de yok ediyorlar. Şimdiki nesil yok olur fasit olursa, gelecek neslinde fasit olacağı malumdur. Bu nedenle bunlar, ilkokul, ortaokul, lise, üniversite ve çocuklar üzerinde çok çalışıyorlar. Bunları daha çok minber ve mihraptan vazgeçiriyorlar. Şimdiki nesille işleri olmasa bile gelecek nesli fasit etmek için programlar yapıyorlar. Yani Durkhim mektebi, aile teşkil etmek de ne demek? Diyor hayasızlığı buraya kadar vardırıyor işte. İngiliz rasil bir filozoftur ki dünya onun üzerinde hesap yapmaktadır. Gerçi bizim nazarımızda bir şey bilmeyen biridir ama sonuçta dünya onun üzerinde hesap yapıyor ve onu bir filozof biliyorlar. Bu cahil kimse ömrünün sonunda ölüm anında aile teşkilini yanlış biliyordu. Firavun da böyle idi:


Firavun; (Mısır) toprağında gerçekten azmış, halkını parça parça etmişti. Onlardan bir zümreyi güçsüz buluyor, bunların oğullarını boğazlıyor kızlarını ise sağ bırakıyordu, belki o bozgunculardandı.

Firavun basit bir kimseydi. İsrail oğullarına musallat olmayı başarınca onlar için büyük bir bela öne getirdi ve kuran şöyle buyuruyor: musallat da oldu zira önce ihtilaf soktu ve bu ihtilaf vesilesiyle kullanmayı başardı bu cümle . Oğlanlar öldürülüyordu. Bu cümleyi müfessirler şöyle mana ediyorlar: Hz. Musa’nın dünyaya gelmemesi için oğlan çocuklarının kafasını kestiriyordu ama kız çocuklarını bırakıyordu ama bazı muhakkik ve kalp ehli kimseler ayetin manasını

Şöyle açıklıyorlar. İnsaniyet ve mertlik ruhunu erkeklerden ve oğlanlardan götürüyor ve kızları hayasız ediyor ve topluma hayasız kızlar kazandırıyordu.

Firavunun işlerinden birisi gelecek nesli harap etmesiydi kadınları hayasız yetiştiriyordu. Kadınların hayasız olduğu vaktin vay haline. Rivayetlerde okuyoruz ki hayayı on kısma ayırmışlar dokuz kısmını kadınlar ve bir kısmını erkekler için kılmışlar. Ama dokuz kısım hayanın kadından gideceği vaktin vay haline yani kadının işi o yere varıyor ki güzel koku kullanarak dışarı gidebiliyor. O kadar hayasız olmuştur ki yüzü açık, süslenmiş, çorapsız veya ince çorapla, hicapsız veya bozuk hicapla, sokağa ve pazara gidebiliyor ve halka söyleyip gülebiliyor. Vay o toplumun haline vay bu kadının haline! Firavun kendi mekanını . Sağlamlaştırmak için böyle yapıyordu istismarcılar da şimdi böyleler. Yani genellikle istismarcılar gelecek nesilleri istismar etmenin peşindeler.


KISKANMA (NAMUS KORUMA) HAYA

Kadınlardan hayalarını alıp onları şehvetle meşgul ettikleri ve erkeklerin mertliklerini yok ettikleri zaman, hedeflerine ulaşabilirler. Yani adam, namahrem birinin şehvetle kızına baktığını görüyor ve bundan rahatsızlık duymuyor, karısı ve kızının ince çorapla dışarı çıktığını görüyor ve karısına ince çorap alıyor. Karısının yüzünü örtmediğini görüyor, ziynetini kendisi için değil de başkaları için olduğunu görüyor, ve aldırmıyorsa bu toplumun fatihasını okumak gerekir. Siz üçkağıtçı haydut Rıza han ve Türkiye cumhurbaşkanının aynı zamanda . Karar almalarının sebebini ne sanıyorsunuz? Kadınların beraberce hicapsız edebilmek için.

Önceleri üçkağıtçı Rıza bu korkunç belalı durumun olmasını istemiyordu bu nedenle bu şerefsizin bahanesi de vardı. Gittiği her celsede ben kadınlar için böyle bir durumun oluşmasını istemiyordum kadınlar kendileri istediler ben sadece çarşaf takmamalarını istiyordum diyordu.

Ben çok küçük bir çocuk idim şayet dört veya beş yaşındaydım ki bütün şehirlerde başta isfehan olmak üzere bu rızahan ne yapıyordu! Bu mahallin yaşlıları iltimas ediyorlardı, onlar sizinle bir işimiz yok tek istediğimiz çarşaf giyinmemeniz çarşaftan başka nasıl bir hicap kullanırsanız serbestsiniz ama çarşaf takmayın. Rızaşahın istediği kadınların üzerinde çarşaf olmamasıydı başka neyle örtünürlerse örtünsünler. Zira İngilizler kadın çarşafsız olunca nereye varacağını çok iyi biliyorlardı ve gördüğünüz yere ulaştırdılar. Öyle bir yere vardırdılar ki kadın çıplak bir şekilde sokağa çıkabiliyor ve bundan da iftihar ediyordu.

Tağut döneminde bir dergide okumuştum bu hanımlardan biri tam manasıyla fasit bir sinema yıldızıydı. Kocasıyla beraber gidiyordu, fotoğrafçılar onu görünce fotoğraf çekmeye geldiler. Elbisesi gecelik gibiydi bilerekten elbisesinin bağını açtı fotoğrafçılar yabancı erkeklerin onun bedenini görmemeleri için etrafını sardılar! Yavaş yavaş elbisesinin bağını bağlamaya mecbur oldu. Kocasına dönerek bu fotoğrafçıların ne tuhaf ahmakane asaletleri var! Dedi. Yani toplumda beni çıplak görmelerini ve bu şekilde fotoğraflarımı çekmelerini istiyorum ama bu fotoğrafçılar etrafımı sardılar ve bende elbisemin önünü bağlamak zorunda kaldım!

Rıza şah ve Türkiye’nin devlet başkanı İngilizlerin emriyle İran ve Türkiye’yi böyle bir duruma getirmek istiyorlardı. Bütün istismarcılar, firavun ya İngilizler, haman veya Amerika, şurevi veya başka bir bela hepsinin ama hepsinin işi gelecek nesli fesada çekmektir. İslam ve insan fıtratının söylediğini yerine getirmeye dikkat edin. Çok dikkatli olun bunların istediği herkesi fesada çekmektir. Bu nedenle ki kuranda geldi muhakkiklerden bazılarının mana ettiği gibi mana etmeliyiz. Firavunun işlerinden biri gelecek nesli yok etmekti. Bu nedenle mertlik ruhunu erkeklerde öldürüyor kadınları hayasız yetiştiriyordu. Yani kız çocuklarını hayasız büyütüyordu bu erkekler bu kızlar büyüsünler kadınlarda haya, erkeklerde mertlik olmayınca böyle bir millete musallat olunacağı malumdur bu nedenle eğer kuran ve rivayetlerimizin aile teşkili üzerinde bu kadar ayak direttiğini gördüğünüzde şaşırmayın. Ancak salim bir nesil medeniyet getirebilir, salim bir nesil ancak topluma acır, ancak salim bir nesil mamur ve şenlik getirebilir. Belki icat etme açısından bilim açısından başkalarının hasretini çekeceği dereceye yükselir. Yoksa eğer nesil sağlıksız olursa artık Siyonist hizbin istediği olur. Siyonist hizbin programı şudur: ben bütün dünyaya musallat olmalıyım cihanın üçte ikisini öldürmek pahasına dahi olsa. Yaptığı program Darkhim mektebini kurmaktır Darkhimin kendisi siyonisttir. Marks mektebini kurmak, cinsel kominizmi kurmak, oda yahudidir. Sigmund Freud mektebini kurmak oda yahudidir. Niçe mektebini kurmak, bu da yahudidir. Batı garb mekteplerinin sahiplerini görürsek Siyonist hizbten oldukları malum oluyor ve bunların hepsi yahudidir. Gelecek nesli harap etmek istiyorlar. Karşısında İslam diyor ki, efendi! Eğer efendilik istiyorsan çocuklarına dikkat et ki topluma Salih bir oğul hayalı bir kız kazandırabilesin. Eğer bunu yapabilirsen sevabı mescit yapmaktan, mekkeye gitmekten, her ibadetten büyüktür. Eğer bir kimse birçok hayır işlerde bulunur ama diğer taraftan iki Salih çocuğu topluma kazandıramazsa veya iki Salih çocuğu topluma kazandırır ama diğer hayır işleri işlemeye muvaffak olamazsa bunların hangisi daha faziletlidir? İslam görüşüyle sağlıklı çocukları topluma kazandıran daha faziletlidir. Bu nedenle hanımları tebrik etmeliyim evinde oturup çocuğunu terbiye eden ve topluma iki üç Salih evlat kazandıran hanımları bunlar cephenin mukaddem hattında olmalarına ilaveten evleri de kendileri için mekteptir. Ve cihanı diriltmiş kadar sevapları var bu nedenle siz kadın ve erkeklerden ricam, kimleri topluma kazandırdığınıza dikkat edin.


SALİH BİR NESLİN KAZANDIRILMASI:

İslam diyor ki; Efendi! Hanım! Mübaşeret vaktinde . Başkasını düşünme. Yani eğer bir kadın veya bir erkek mübaşeret halinde bir namahremi düşünürse, mesela bir erkek karısıyla mübaşeret halindeyken başka bir kadını düşünür veya . Bir kadın kocasıyla mübaşeret halinde başka bir erkeği düşünürse birçok rivayetlerimizde diyor ki eğer bu çocuk fasit olursa kendinden başkasını melamet etme. İslam o kadar çocukların ıslahını hesap ediyor ki buyuruyor: eğer on günlük çocuk beşikte uyak ise eşinizle yatmayın başka bir odada olun. Çocuk yatıyor olsa sorun değil, dikkat edin nefeslerinizi namahrem duymasın, sözlerinizi namahrem duymasın. Dikkat et yüzünü namahrem görmesin, dikkat et bedenini namahrem görmesin göz atmamaya dikkat et bunların hepsinin gelecek nesiller üzerinde etkisi var. Göz atlatan kimse, namahrem kadınla söyleyip gülen esnaf salim bir nesli topluma kazandıramaz. Dikkat et İslam senin için tehlike alarmı çalmaktadır. Namahremin kendisini görmesinden korkmayan kadın için İslam tehlike alarmı çalmakta ne yapmamız gerektiğine dikkat etmeliyiz. İslam daha çocuğun mütevellit olduğu ilk günden buyuruyor ki: sağ kulağına ALLAHU EKBER de sol kulağına ALLAHU EKBER de. Sağ ve sol kulağına ezan ve igame oku. Eğer şia olmasını istiyorsan imam Hüseyin’in türbesinin toprağıyla ağzını aç önce imam Hüseyin’in türbeti sonra annenin sütü ve ona verdiğin yemeğe ve süte dikkat et. Anne sütünün çocuğun selameti ve yeteneği için ehemmiyeti vardır. Sonuçta helal süt ve yemeğin çocuğun selameti ve büyümesinde ehemmiyeti vardır. Dikkat edelim eğer Allah göstermesin senin dilinin gevşekliği çocuğunun dilini gevşek ederse, peygamber i Ekrem buyuruyor: bu çocuğun dilinin gevşekliği bu çocuğun günahı büyüdüğünde anne ve babasının da amel defterlerine yazılacaktır. Ama onun kendi amel defterine de yazılacaktır. Çünkü sövmüştür. Annesinin ve babasının amel defterlerine ölmüş olsalar bile yazılacaktır çünkü buyurdular: sağlıksız bir nesli topluma kazandıranlar, rivayetlerde var ki dünya azabını ki bu çocuk günah etmiştir her zaman tatmalıdır.

Bir hanım diyor ki eğer ben kocamla bir çekişmem olursa çocukları anne ve babamın evine götürüyorum ve bu çekişmemiz bitip aramız düzeldiğinde çocukları eve getiriyorum. Bu iş ne kadar güzeldir.

Hanım! Efendi! Eğer gıybet etmek istiyorsan eğer gevşekliği harç etmek istiyorsan bu çocuğu beşikte korların üzerine koy, dilinin gevşekliği bittiği zaman getir. Zira eğer cismi ölürse ruhunun ölmesinden daha iyidir. Ve siz kadın ve erkekler gerçekten gelecek nesli düşünmelisiniz.

Bir tehlike alarmı vereyim şöyle ki: bizim annelerimiz çarşafları vardı şalvarları vardı yüzleri örtülü idi namahremle sohbet etmek istedikleri zaman seslerinin cazibeli olmaması için ağızlarına çakıl taşı koyarlardı, babalarımız kuranla beraberdiler gündüz kuran okuyor gece kuran okuyorlardı mihrap ve minberleri olmasına rağmen biz buyuz bu halde bizim çocuklarımız nasıl olacak. ?

Çarşaflı ve (şalvarlı) kadınlar bu kadınları topluma kazandırdılar ki müteessifane kemali cüretle büyük çocuğunu çarşafsız dışarıya getiriyor ve eğer korkmasaydı kendisi de çarşafsız dışarı çıkardı. Kemali hayasızlıkla yüzü açık olarak gelip Hz. Masume’in (as) avlusunda oturuyor.

Bir hanım bana diyordu ki Hz. Masumeyi rüyamda gördüm şöyle buyurdu: önceden batılıların durumuna feryat ediyordum şimdi vay bizimkilerin haline.


Yüklə 0,98 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   19




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin