Yazar: Üstat Hüseyin ensariyan


Aile ve Toplumda İlahi Takva



Yüklə 1,46 Mb.
səhifə3/32
tarix06.03.2018
ölçüsü1,46 Mb.
#45110
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   32

Aile ve Toplumda İlahi Takva




Takvanın Hakikati

Kavramsal olarak en güzel ve en asil kavrama sahip olan bu manevi kelimenin kökü ve terminolojik mastarı “veka” dır.

Veka” kelimesi ise kendini korumak, sakınmak, haramlar ve ilahi yasaklar karşısında varlığını tümüyle korumaktır.

Veka” hakikatte ruhiye, kudret, kuvvet ve bir güçtür ki, günahı terk etmek riyazet, nefsi haram lezzetler ve günahlar karşısında koruma yoluyla elde edilmektedir.

Takva elde etmek ve günahtan sakınmak ruhiyesini elde etmek için atılan adım en iyi adımdır ve ameller arasında da en beğenilmiş amellerdendir.

Takva elde etmek ibadettir ve bu ibadet Hz. Rabb’ın emriyle gerçekleşmektedir. Takva şüphesiz hakkın hoşnutluğuna sebep olan önemli programlardan biridir.

Bedensel, mali ve ahlaki ibadetleri yerine getirme felsefesi, insani hayat alanında takvanın tahakkuk etmesidir.

Takvayı vücuda getirmeyen bir ibadet, hareket ve amel, ibadet değildir.

Takva yüceliğin esası, şerafetin kökü, saadetin temeli, dünya ve ahiret hayrının anahtarıdır.

Bir toplum, binlerce aileden; bir aile, kadın, erkek ve birkaç çocuğun bileşimidir.

Hakikatte aile ve toplum binasının malzemesi bireylerdir. Eğer tüm insan bireyleri takva ruhuna sahip olursa, salim bir aile ve yüce bir toplum ortaya çıkar. Böyle bir aile ortamında iç ve dış güvenlik hakim olacaktır. Bireylerin tekamülü takva sebebiyle en iyi şekilde gerçekleşecektir. Sonuç olarak da bütün bireyler birbirine oranla hayır kaynağı olacak ve hepsi birbirinin kötülüğünden güven içinde olacaktır.

Takva ehli kimse, hakkın sevgilisidir. Peygamberlerin (a.s) imamların ve menfaat ve yücelik sahibi varlıkların inayetine mazhardır.

Takva ehli olan kimsenin, güzel bir sireti, ilahi ve melekuti bir sureti vardır. Bu kimseler ahlaki güzelliklerle birliktedirler. Çirkinlikler, kötülükler ve aşağılıklardan da uzaktırlar.

Fert, aile ve toplumun haysiyeti, ilahi takva iledir. Allah-u Teala katında hiçbir fert, aile ve toplum, takva ehlinden daha değerli değildir.

Kadın, erkek, baba, anne, çocuk ve toplum bireylerinin birbirlerinden gördükleri zararlar onların takvasızlığının sonucudur.

İnsanların evlerde ve toplumda birbirlerinden gördükleri vahşet, takvanın olmamasının acı meyvesidir.

İnsanların hayat sahasında gördükleri birçok zararlar takvanın olmamasından dolayıdır.

Gerçekten de sağlam bir aile teşkil etmek, takva ile süslenen kadın ve erkeklere ilahi bir farzdır. İlahi menfaat ile birlikte olan bu takva çocuklara da sirayet ettirilmelidir. Kadın ve erkek, işlerinin başlangıcında, çocuklarında takva ortamının hazırlanmasına olanak sağlamalıdırlar.

Kur’an ayetlerinde ve rivayetlerde yer alan takvanın birçok menfaatlerine bakmak ne de güzeldir! Böylece bunun bir değerlendirmesini yapınız ve bu gerçeğin bir panoramasına bir göz atınız. Eğer kız ve erkek çocuklarının tümü takvalı olursa ve bunlar da bu melekuti sermaye ile evlilik işine teşebbüste bulunurlarsa nasıl bir aile ve nasıl bir toplum vücuda gelir?
Takva ve Değerli Aşamaları

Bilinç ve basiret sahibi olanlar Kur’an'ın tabiriyle basiret ehli olan kimseler, ruhsal ve manevi yolculuğu kat edenler, takva için üç aşama zikretmişlerdir:

Hass’ul hassın takvası, hassın takvası ve halkın genelinin takvası.

İmam Sadık (a.s) çok önemli bir rivayette bu üç mertebeyi şu şekilde açıklamaktadır: “İlahi takvasının ilk mertebesi; Allah rızası için olan takvadır. O da bırakın şüpheyi terk etmeyi, helalı bile terk etmektir ve işte bu, hass'ul hassın takvasıdır.

Takvanın ikinci aşaması Allah’tan olan takvadır. Bu da kendisini bütün şüphelerden korumaktır. Nerede kaldı ki harama bulaşsın! Bu ise hassın takvasıdır.

Takvanın üçüncü mertebesi ise cehennem azabı ve Allah’ın elim cezası sebebiyle korkudan kaynaklanan takvadır ve bu takva, bütün günahları ve haramları terk etmekten ibarettir. Bu takva ise genelin takvasıdır.”1

Elbette İmam Sadık’ın (a.s) sözündeki helali terk etmekten maksat, bu tür bir takvaya sahip olan kimselerin helal olan birçok şeyin ardından gitmemeleridir. Zira onlara bir ihtiyaç duygusu içinde olmazlar. İhtiyaç duydukları helal hususunda da tam bir kanaat içinde bulunurlar.

Herkesin kanaate gücü yeter ve eğer bir kimse kanaate gücünün yetmediğini söyleyecek olursa bu söz pek inandırıcı olmaz.

Helal ile yetinmek, hayatın maddi işlerini sınırlandırmak, lüks evlerde oturmaktan sakınmak, pahalı bineklere binmekten sakınmak, pahalı elbiseler giyinmekten kaçınmak ve renkli sofralar kurmaktan imtina etmek ahlaki bir iştir, beğenilmiş bir programdır ve ilahi takvanın hayatın bütün boyutlarında gerçekleşmesi için bir ortamdır.
Hacı Sebzevari ve Kanaat

1983 yılında tebliğ için Sebzevar şehrine gitmiştim. Orada büyük filozof ve değerli arif Hacı Molla Hadi Sebzevari’nin ailesini araştırdım. İlim, bilgi, hikmet, felsefe ve Kur'an-ı Kerim'in tefsiri hususunda derin bilgisi olan torunlarından birinin hayatta olduğunu söylediler. İmamı olduğu camide iki defa Kur’an-ı Kerim'in tümünü tefsir ettiğini belirttiler. Bu yüzden onu görmeye gittim. Onun ahlaki durumu, tutumları ve hayat modeli Hacı Sebzevari’nin temiz hayatının bir panoraması gibiydi. Değerli atasının durumu hakkında bilgi istedim. Benim için onun haletlerinden ve programlarından uygun şeyler söyledi. Örneğin dediğine göre Hacı Sebzevari ülke büyüklerinin ve ilmi şahsiyetlerin teveccüh ettikleri bir kimseydi. Farklı bölgelerden hatta en uzak mekanlardan onun ilminden istifade etmek için yanına geliyorlardı. Hacı Sebzevari ev, hayat, yiyecek, elbise hususunda az ile yetiniyordu. Hacı Sebzevari bazen temizlik ve sağlığına riayet ederek bir elbiseyi on yıldan fazla giyiniyordu. O elbiseyi yamamaktan asla utanmıyordu ve bu program ilahi veli kulların ve peygamberlerin metodudur.



Gösteriş ve İsraf

Gösteriş ve israf hak açısından şeytani, beğenilmeyen bir iştir. Nefsani istekler ve hayvani şehvetlerle uyum içinde olan bir programdır. İnsanın hayatın bütün kesimlerinde ilahi hadlere ve özellikle de kanaate riayet etmesinin ne sakıncası olabilir ki? Kanaat rahatlık sebebi, özgürlük nedeni, ıstırap, endişe ve deruni güvensizliğin devasıdır. Kanaat olduğu takdirde kendine yakışır bir ev, bir araç, sıradan bir taşıt, elbise ve yeterli derecede yiyeceklere olan ihtiyaç giderilir.

Hayatı yaşarken gösteriş yapmaktan sakınmak gerekir. Normal harcamalarda bulunmaya alışmak gerekir. Fazladan masraflardan ve moda diye adlandırılan şeylerden kaçınmak gerekir.

Kıyafet ve hayat modeli hususunda batıyı örnek almamalıyız. Onların birçok hataları ve yanlışlıkları vardır. Sanat ve teknik, onların dedikleri, yazdıkları, söyledikleri ve ifade ettikleri her şeyin doğru olduğunu bize düşündürmemelidir. Onların kıyafet ve yaşam modeli hakkındaki tutumlarının gerçeklerle mutabık olduğu kanısına kapılmamalıyız.

İslam dininde önemli olan şey ruhsal, bedensel, şehirsel, bölgesel, mahalle ve çevre temizliğidir. Bu kültürde maddi, manevi, ahlaki, ferdi ve toplumsal olarak göz önünde bulundurulan şey, insanın ahiret ve dünya maslahatına olan şeylerdir.

İsraf, gösterişe kaçmak, ağır masraflara katlanmak, kanattan ve iktisattan uzak hayatın zahiri şeklini süslemek hatta Müslümanların ibadet yeri olan mescitlerin yapımında bile gösterişe kaçmak bu temiz kültürde ve insan yetiştiren ekolde kınamıştır.

Mescitler ve evler, batın açısından maneviyatın en üst düzeyinde ve zahir açısından ise sade ve süssüz olmalıdır. Böylece kalpler heva ve hevese düçar olmaz ve ruhlar haktan uzaklaşmaz.

Sade elbiseler giyiniz ama giyinmenin adabına riayet ediniz. İhtiyaç duyduğunuz kadar yiyecek temin ediniz ama yeme adabına riayet ediniz. Size uygun bir taşıt temin ediniz ama sürücülük kurallarını görmezlikten gelmeyiniz. Yaşamak için bir ev alınız ama bu ev ruhunuzu esir almamalıdır. Bütün bunlar takvanın ve Hak Teala’ya teveccühün sonuçlarıdır.

Yahudi ve Hıristiyanların hayatı, ev, ev eşyası, taşıt, giyecek, yiyecek ve süslenme hususunda israf içindedir. Hıristiyanların kiliseleri ve havraları altınlarla süslenmiş heykellerle, antika, tablo ve milyonlarca dolar değerindeki mobilyalarla döşenmiştir.

Hahamların, keşişlerin ve hatta Hıristiyanların önderi Papa’nın bile insanı hayrete düşüren israf ve savurganlık derecesinde bir yaşamı vardır. Eğer Papa’nın özel başlığını veya elbisesini satacak olurlarsa milyonlarca insan açlıktan kurtulur. Mal biriktirmek, faiz yemek, gün ortasında büyük yolsuzluklar yapmak ve diğer binlerce rüsva işler Allah’ın düşmanlarının işidir. Hakkın dostları ise hak isteklerle uyum içinde olmalı, israf ve savurganlığa düşmekten kendini korumalıdır.

Bütün bu konumların etkeni ve koruyucusu şüphesiz takvadır. Takva ile süslenmiş bir ev, takvalı kadın ve erkek ilahi bir hazineye ve arşi/ilahi bir sermayeye sahiptirler. Onların hayatı mutluluk, incelik, sefa, samimiyet, rahatlık, güvenlik, insaf, yücelik ve şerafet ve gerçeklerle iç içedir.

Ev ve ibadet yerleri öyle bir şekilde olmalıdır ki, insan onda güvenlik içinde olmalı ve kendisi için Hz. Maşuka (Allah) kavuşacağı bir platform konumunda olmalıdır.

Özetle evin temellerini takva ve kanaate riayet, Allah’a ve kıyamete teveccüh ederek öyle bir şekilde bina etmek gerekir ki ahireti bayındır kılmak için bir vesile olsun ve insana Allah’ın rızayetini kazandırsın.

Bugün de, takva ve kanaat şartıyla az bir gelirle dahi yaşamak mümkündür. Eğer program boyunca bir sorun ortaya çıkar ve mümin de az bir geliri ile bu sorununa karşı koyamazsa, diğer müminlerin ve Allah-u Teala ehli kimselerin hiç vakit kaybetmeksizin mümin kardeşinin yardımına koşmaları, onu sıkıntı, zorluk, zahmet ve acıdan kurtarmaları gerekir.



Birbirinizi Takvaya Davet Ediniz

Bütün kadın ve erkeklerin takvanın iki mertebesine yani hasların hassının takvası ile hasların takvasına gücü yetmeyeceğine teveccüh ederek genel kadın ve erkekleri takvanın bu iki aşamasına davet etmekten sakınmak gerekir. Zira takvanın bu iki mertebesi peygamberlere, imamlara ve Allah’ın has velilerine aittir. Ama bütün kadın ve erkeklerin genel takva ile süslenmesi yani ahlaki, şehevi ve mali haramlardan sakınması mümkündür. O halde insanlar birbirlerini yumuşak bir dille ve güzel bir ahlakla genel takvaya davet etmelidirler ve birbirlerini çeşitli haramları terk etmeye teşvik etmelidirler. Böylece takva melekuti perdesini ve arşi/ilahi sevgisini hayat çölüne rahatlıkla serebilsin ve herkes özellikle de aile ve toplum onun menfaatlerinden istifade edebilsin.

Bütün boyutlarıyla halkın genelinin takva ile süslenmesi, özellikle de kadın ve erkeğin takvalı olması ve takvayı çocuklarına da intikal ettirmesi ilahi bir görevdir.

Hak ve hakikat ehli kimseler şöyle demektedirler: “Çocuk ilahi bir emanettir. Çocuğun kalbi, ruhu, nefsi ve batını her türlü resimden ve suretten arınmış bir cevher, tablo ve temizlik sebebidir.

Bu resimsiz ve şekilsiz tablo, her türlü resim ve şekli kabullenme kabiliyetine sahiptir. Eğer evde çocuğu her türlü hayırlı söz, amel ve ahlaka alıştıracak ve yüzüne gerçekleri öğrenme yolu açacak olurlarsa, çocuk dünya ve ahiret saadetine ulaşır. Onun böyle bir makama ulaşmasına sebep olan anne ve baba da onların sevabına ortak olur. Bu anlamda çocuk pedagogları ve çocuğu terbiye eden kimseler ortaktırlar.

Ama eğer baba ve anne, günah ve takvasızlık sebebiyle çocuğun nefis, ruh ve kalp sayfasına şeytani resimler ve çizgiler çizecek olurlarsa ve çocuk onların yanında ahlaki rezaletlere ve aşağılıklara bulaşacak olursa, dolayısıyla tıpkı hayvanlar gibi sadece karnını ve şehvetini düşünecek; şekavet ve helak olma meydanına oturacak olursa onun da günahı şüphesiz anne babasının veya öğretmen veya pedagogunun boynunadır.

Kendinizi ve ehlinizi ateşten koruyun.”1

Anne ve baba, çocuklarını tandır veya mangal ateşine düşmesinden korudukları ve gaz alevlerinden sakındırdıkları ve çocuğun tehlikeli yerlere yaklaşmasına engel oldukları gibi daha sıkı bir şekilde çocuklarını Hak Teala’nın kıyamette kahır ateşine düşmesinden sakındırmalıdırlar. Zira kıyamette Hakkın gazap ateşi de insanın takvasızlığının, kötü amellerinin, kötü ahlakının, iman ve salih amelden yoksunluğunun bir ürünüdür. Çocuğu yarınki azaptan kurtarmanın pratik yolu, ilk aşamada anne babanın takvalı olması, sonraki aşamalarda ise takvayı çocuğa da öğretmeleridir.

Anne ve baba çocuğunun gelişimi cihetinde değerli bir davetçi, yüce bir öğretmen, iki merhametli ve hayra davet edici kimse olmalıdırlar. Onlar kendi vücutlarını takva, iman ve salih amelle süslemelidirler. Daha sonra da çocuğun terbiye ve tezkiyesine, ahlaki yücelikleri öğrenmesine, kötü arkadaşlardan sakınmasına, çirkin öğretmenlerden uzak durmasına yardımcı olmalıdırlar. Onlar, çocuğun haddinden fazla süs ve ziynete, israfa, servete ve mala yönelmesine ve kalbinin dünya sevgisiyle dolmasına müsaade etmemelidirler. Aksi takdirde yarın savurgan, tamahkar, yağmacı, bencil, şehvetine düşkün ve kıskanç bir kimse olur. Eğer toplumun binası bozuk malzemelerden ve başka bir tabirle; takvasız kimselerden kurulacak olursa, o bina o toplumun başına yıkılır ve o toplumdaki hayat herkes için dayanılmaz bir hale gelir.

Eğer bütün evlerin temeli takva üzere olursa, eğer kadın ve erkek takva ile süslenirse, eğer anne ve babanın takvası çocuklara sirayet ederse toplum, zindan, sayısız memur, mahkeme, adliye ve benzeri kurumlara fazla ihtiyaç duymaz ve böyle bir durumda da devlet ve milletin omuzları, insanların refahı yolunda harcanması gereken çok ağır bir yükten kurtulmuş olur. Zira hırsızları, fesat ehlini ve yağmacıları engellemek için yapılan harcamalar azaltılacak olursa şüphesiz toplumun yükü de azalır.


Takva Ehlinin Nişaneleri

Din büyükleri takva ehlinin nişanelerini, Kur’an ayetlerinden ve rivayetlerden istifade ederek aşağıdaki meselelerde sıralamaktadırlar:

Mükellefin amel, ahlak, muamelat, ailevi ve toplumsal ilişkilerinde ihtiyaç duyduğu ölçüde şer'i ilimleri elde etmek.

Sağlığa riayet yoluyla bedensel sağlığını korumak, içme ve yemek adabıyla amel etmek.

Hayat işlerinde feraset ve zekasını kullanarak hayatın tüm boyutlarında emin olmak.

Nefsin iffetini korumak, sözde doğru olmak, ahlaki güzelliklerle süslenmek, rezaletlerden uzak durmak, riyadan ve iki yüzlülükten temizlenmek, hayatında dünyanın fazlalık maddelerinden beri olmak. Hıyanet, özür ve desiseden beri olmak, ilim ve fazilet ehline saygılı davranmak, farz ve nafile bütün şer’i görevlerini yerine getirmek, insanı Allah’ın dini, helalı ve haramı ile tanıştıran, insanın kemal ve gelişiminden başka bir beklentisi olmayan rabbani bir alimin elinden tutmak. Zira rabbani olmayan bir alime yönelmek şekavet ve helak oluş sebebidir.

İmam Sadık (a.s) bu hakikati yani rabbani alime uyma hususunu tavsiye ederek şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz yalancı insanın nişanesi, sana yer ve göklerin haberini verdiği halde helal ve haram konularından bir şey sorulduğunda, nezdinde(cevap verecek) hiçbir şeyin olmamasıdır.”1

Hakeza takva ehlinin nişanesi olaylar karşısında sabretmek, bütün işlerinde İslami sünnet ve adaba riayet etmek, zikir ehli olmak, sürekli zikretmek, ihlaslı bir niyete ve batın sefasına sahip olmak ve nefsini kontrol etmektir. Böyle bir insan bu yolu kat ederek ilm’ul yakine, ilm’ul yakinden ayn’ul yakine ve ondan da hakk’ul yakin’e ulaşır.


Takvalı Kadın ve Erkek

Takvalı erkek, evinin giderlerini temin etmek için sadece helal kazançlara yönelir. Helal mal dışında bir şey kabul etmez. Böyle bir erkek ilahi helali elde ederek kendisiyle ticaret yoluyla ilişkide olduğu herkesin hakkına riayet eder. Başka bir tabirle, evin dışında hiçbir Allah’ın kulu onun varlığından dolayı zarar görmez. Bu kimse sahip olduğu ilahi takva sebebiyle haramın etrafında gezmez. Nefsin iffetini ve kanaat hazinesini asla terk etmez.

Takvalı bir erkek, işini gücünü bitirdiğinde ve evine döndüğünde bütün sıkıntılarını evin kapısında döker. Sevinç, mutluluk, hoş kalplilik ve hoş bir halle eve girer. Eşine sevgi tebessümünde bulunur. Ev temizleme, yemek pişirme ve çocuklara bakmaktan dolayı çektiği sıkıntıları takdir eder, ona değer verir, eşine ve çocuklarına karşı sevgi ve muhabbetle davranır. Her birine makamına uygun olarak saygı gösterir.

Takvalı bir erkek, bazen aile bireylerine helal ve haramı, iyiliği ve kötülüğü, güzellikleri ve çirkinlikleri hatırlatır. Onların din ve dindarlık konusunda gaflete düşmesine izin vermez.

Takvalı bir erkek, bütün ömrünü ve vaktini dışarıda geçirmez. Gülme ve sevincini sadece dostlarına ayırmaz. Dini merasimlere katılma ve camiye gitme hususunda ifrata düşmez.

Takvalı bir erkek, İslam’ın bütün işlerde, hatta ibadetlerde bile itidali emrettiğini ve dostlarına gidip gelmek veya toplantılara katılmak bahanesiyle eşinin ve çocuklarının haklarını çiğnemeyi yasakladığını bilir.

Burada İslami emirler esasınca mescitler ve heyetleri idare eden azizlere tavsiye ediyorum ki, camilerdeki toplantıları ve merasimleri kısa tutunuz. Cemaat namazı, bir saat da hüküm ve marifetleri beyan etmek ve birkaç dakika da Ehl-i Beyt’e yapılan zulümleri zikretmekle kanaat ediniz. Bu metod, Hak Teala’nın Resulü ve büyük İmamların metodudur. Onlar az bir vakitle ve sözlerde kanaatle yetinerek birçok büyük kadın ve erkek terbiye etmişlerdir.

İbadetlerde özellikle de müstahaplarda aşırı gitmek, toplantıları uzatmak, dinleyicilerin sevincini ortadan kaldırır. Yavaş yavaş insanda dini programlara karşı bir nefret uyandırır. Bu programlar cami ve heyetler için hüsrana sebep olur. Halka zarar verir. Özellikle de yüksek seviyeli olmayan kimseler için hüsran nedeni olur.

Her haliyle takvalı bir erkek hayatın bütün boyutlarında gerekli adaba riayet eder, bu yolla aile binasını güçlendirir, kadın ve çocukların sevgisini elde etmeye yardımcı olur.

Takvalı bir kadın ise ismet, iffet ve namusunu korur, büyük bir şevkle ev işlerine koyulur ve eşinin dışarıda çalışmasından oluşan yorgunluğunu ortadan kaldırmaya çalışır. Çocuklarını en güzel bir şekilde büyütür. Eşine ve çocuklarına karşı İslami ahlak üzere davranır. İbadetinden gaflet etmez. Evini aşk, sefa, sevgi, muhabbet, heyecan ve şevk ocağı haline getirir.

Takvalı bir kadın, ilahi ilkelere dayanarak eşine itaat eder, onun haklı isteklerine olumlu cevap verir, sinir, gazap ve kibirden uzak durur. Eşinin akrabalarına karşı sevgi, muhabbet ve İslami ahlak üzere davranır. Eşinin, işinden eve döndüğü vakit evin kapısına kadar onu karşılamaya gider. Eşi evden çıkarken onu uğurlar. Eşinden, Allah’ın helali dışında eve bir şey getirmemesini ister. Az da olsa Allah’ın helaliyle kanaat ettiğini ifade eder. Haram yükünü yüklenmez. Eşine, evin giderlerini karşılama bahanesiyle ilahi sınırları çiğnememesini öğütler ve ondan hayatı haramla kirletmemesini talep eder.

Takvalı bir kadın, başkalarına gösteriş yapmaktan sakınır. Eşini, akrabalarının veya kendi yakınlarının hayatı gibi yaşama uğruna zorluğa düşürmez ve onu utandırmaz.

Böyle bir kadın ve erkek Hak nezdinde makbul olur. Hayır kaynağı haline gelir. İlahi bir insanın en açık örneğini teşkil eder. Bu ikisi sayesinde Allah’ın istediği bir ev oluşur ve o evin atmosferinde hakkı talep eden çocuklar terbiye olur. Her haliyle kadın ve erkek hayatının bütün boyutlarında tıpkı ilahi veliler gibi ilahi marifetler, İslami kaideler ve fıkhi kanunlar esasınca birbirine yardımcı olur.
Örnek Tüccar

Babaannem şöyle diyordu: “O zamanlar bir şehirden diğer bir şehre dört ayaklı hayvanlarla yolculuk ediyorduk. Dostlarımla birlikte İsfahan’ın etrafındaki Hansar bölgesinden Hz. Rıza’yı (a.s) ziyaret için yola koyulduk. Ben dostlar arasında ihtiyaç duyduğumuz şeyleri almakla görevlendirildim. Damğan şehrinde sabahın ilk saatlerinde bir markete girdim ve bir şey istedim, beni dükkanın içine davet etti ve ziyaretçi olduğumdan bana ikramda bulundu. Bir şahıs bir şeyler almak için dükkana girdi ve birçok şeyler almak istedi. Dükkan sahibi o gelen şahsa, istediği malları karşı dükkandan almasını söyledi. Müşteri gidince ben ona; müşterinin istediği mallar dükkanda olduğu halde neden ona satmadın? dediğimde şöyle dedi: “Sabahleyin karşı dükkanın sahibini üzüntülü gördüm. Ona sebebini sorunca borçlu olduğunu ve bugün de borcunu ödeme günü olduğunu ve dünden bugüne borcunu ödeyecek miktarda alışveriş yapmadığını söyledi. Ben de onun sıkıntılarına göz yumamazdım. Dolayısıyla müşterimi ona gönderdim ki sıkıntılarından kurtulsun. Zira mümin diğer mümin kardeşine yardımcı olmalıdır.”

Evet, bütün işlerde birbirimize yardımcı olmalıyız. Özellikle de evin erkeği eşine yardımcı olmalı ve kadın da eşine yardımcı olmalıdır ki evi ve yuvası ilahi ve insani adab üzere şekillensin ve o evden keramet ve yücelik sahibi çocuklar topluma kazandırılsın.

Değerli kardeşlerim! Evinizi, özellikle de sabah namazında Kur’an okuyarak güzel kokuyla doldurunuz ki melekuti sesiniz Kur’an okurken çocuklarınızın ve eşinizin kalp ve yürek kulağını okşasın, onları ibadet ve Kur’an'la daha çok tanıştırsın ve onlardan böylece hayır, takva ve yücelik kaynağı vücuda gelsin.


يُرِيدُ اللّهُ أَن يُخَفِّفَ عَنكُمْ

Allah sizden yükü hafifletmek ister.”



(Nisa/28)




Yüklə 1,46 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   32




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin