Sayın Süleyman DİNÇ ve Fatma ERDOĞAN; Yazdıklarınızın içeriğine bir yönetici olarak lehde yada alehde cevap yazmak etik olmaz.Ancak bu sayfayı ziyaret eden değerli ziyaretçilerimiz lehde yada alehde fikirlerini beyan etmek isteyebilirler.Onlarda sizin yazdıklarınız kadar yada yarısı kadar yazacak olsa bu sayfanın kapasitesi açısından her gün bu sayfayı yenilememiz gerekecektir.Bu itibarla bu tür konuları, dileyenlerin cevap yazabilmesi ve bir konu başlığı olarak sürekli kalabilmesi için "FORUM" bölümüne yazmanızı öneririm.Bu öneriyi dikkate alacağınızı düşünerek şimdiden teşekkür ederim.
Ad: Fatma ERDOĞAN
ePosta: fatmaerdoganak@hotmail.com
Mesaj
Başörtülü bir bayan olarak bir kaç cümlede ben söylemek istiyorum.Ve daha öncesinden hiç bir abiyi tanımıyorum ama hepinize saygılarımı sunuyorum. Ben kendi adıma bir kaç birşeyler eklemek istiyorum. Özellikle şu söze binaen*benimde ailemde başörtülü var*. Evet çok şükür içimizde birçok kişinin ailesinde başörtülü var ama olayın acıklı yönü içimizde onlara karşı bile bir damlacık saygının kalmayışıdır. Şöyleki bizler Çanakkale savaşına şehit yetiştiren anaların torunlarıyız. Ve o yüce ruhlu kadınlarda çok şükür ki müslümanlığı en üst seviyede yaşayan ve düşman taraflarının en büyük korku kaynağı olan başörtülu kadınlar bizim ninelerimizdi. Bizler onlar kadar olamasak da en azından hala onların emarelerini ama daha zor şartlar da taşıyan zavallılarız. Daha zor şartlarda diyorum çünkü ozamanda düşman belli karşıt belli oysa bu gün malesef çoğu zaman kendi içimizdekiler bile üstelik müslümanlıkta yoldaş olduğunu söyleyenler bize en büyük düşmanlığı yapıyorlar. Ve malesef en büyük darbeninde bize siyasi taraftarlıkları yüzünden inançlı erkekler tarafından vurulmasıdır.Evet belki sizlerde haklısınız ama yıllarca körü körüne siyaset yapılır bu memlekette birkere bir parti tutularsa o sonuna kadar iyisiyle kötüsüyle savunulur.Kendi fikirlerini bile o partinin felsefesi doğrultusunda yönlendirir benim insanlarım. Bunları eleştirmek bana düşmez işin siyasi boyutundan hiç anlamıyorum ama başörtü maduru olarak siz erkekleri suçlu buluyorum. Yüce Yaradan size kadınları emanet olarak gönderdi ve malesef en korunmasız varlıklarda yine biz kadınlar olduk. Yıllarca bu memleketi yöneten yasaları siz erkekler belirledi. Kızlar okutulmadı görüşleri alınmadı ve hep ikinci planda bırakıldı. Şimdi kalkıpta başörtüyü problem gibi gösteren sizler savunucu rolünü oynuyorsunuz. Bu yasalar böyle konulurken Allah*ın kelamını tartıştınız da bir türlü bunu yerleştirenlere karşı duramadınız. Bence söylenecek bir sözünüz kalmadı.Artık başörtüsü, sahipleri tarafından savunulmalı. Yani kadınlar kendi namuslarına sahip çıkmalı. Birilerinin oy malzemesi birilerinin meydan gösterisi olmaktan çıkmalı bu konu. Eskiden bir ülkenin gelişmişlik düzeyi bebek ve anne ölümleriyle hesaplanırdı ama Türkiye*ye has ayrı bir düzey oluştu başörtülüleri soyutlayabilme düzeyi! Ne yazık....!Dış destekli bölücü bir soğuk savaştır bence ve malesef hepimiz birer neferi olup çıktık. Sadece askeri üniforması bile koca avrupayı titreten Osmanlıyı silahıyla yenemeyen haçlı zihniyetinin torunlarının yönetimini elinde tutabilmek için yazdığı senaryoların oyuncusu kesildik malesef. Ve bunu kendi ideolojimiz diye benimsedik. Görünürde hükümeti destekleyen yabancı devletler aslında ülkemizin en büyük düşmanları inançlı insanlardan hem korkuyorlar hemde nasıl yokedeceklerinin hesabını yapıyorlar ve malesef biz vatan evlatları da birbirimizi yiyoruz. Şu görünen tabo malesef yanlızca başörtüsü karşıtlarının ülkeyi kaosa sürükleme çabalarıdır. Ben okurken ilk dönemi başörtülü okudum ve benimle birlikte beş altı arkadaşımda kapalıydı. Aynı zamanda açık olan arkadaşlarımızda vardı biz kıyafeti farklı diye hiç tartışmadık yada sen kapalısın ancak o sırada oturabilirsin diye kimse söylemedi. Ne olduysa ikinci dönem oldu ve birden bütün kampüs kamusal alan ilan edildi. Sanki üniversite birden başka bir boyuta geçti. Değişen neydi yeni bir çağmı başlamıştı, yoksa yeni bir çığır mı aşılmıştı? Hayır biz yine bizdik ama üç beş soysuzun keyfine kahya olduk hepsi bu. Şimdi bir abim bu güne dek hiç bir müdahale olmamıştır diyor olamaz diyor. Ya ne kadar rahat bir söylenti acaba ben başka bir dünyadamıyım diye düşünmedim değil. Erkekler olaya demek bu kadar rahat bakabiliyorlar. Demekki hiç kendini farklı bir ınsan soyu gibi hissetmemiş yada birileri öyleymiş gibi davranmamış. Oysa başörtüsü kapanan kime sorsan herzaman ikinci sınıf vatandaş muamelesi gördüğünü çok rahatlıkla söyleyebilir. Ben kendimden bir örnek vereyim* Okul bittti diploma için 3-4 ay sonra üniversiteye gittim. Kapıdakı güvenlik görevlisi beni kampüse alamayacağını söyledi. Ben öğrenci değilim sivilim dedim ama görevli benim genç oldğumu ve öğrenci gibi görüneceğimden içeri alamayacağını yineledi..Uzunca bir münakaşadan sonra eşinin de kapalı olduğunu ancak beni içeri alırsa işine son verilebileceğini böyle bir riski göze alamayacağını benden özür dileyerek belirtti. Şimdi sorarım size bu tablodan ne anlarsınız. O haklıydı ama bence ben daha haklıydım kime sorsam bana başörtüme saygı duyduğunu söylerdi peki problem nerede. Kamusal alan ne neye hizmet ediyor. Kimin için özelleşti bu vatan toprağı. Benim atalarım uyuyormuydu bu vatan bu hale gelirken. Galiba uyuyorlardı çünkü ben madem bu muameleyi görüyorum demekki benim atalarım biryerlerde geri kaldı. Ve doğal olarak karşıt görüştekiler beni yönetebiliyorlar.Ne yapmalıydım baston alıp ihtiyar gibi mi davranmalıydım yoksa tecrit edilmemin bilmem kaçıncı ezikliğiyle yıkılan insanlığımdan utanmalımıydım. Yapmayın Allah aşkına başörtüsü bir sorun değildir sadece kalın kafalı geri kalmış bir zihniyete sahip üçbeş düşünce özürlü insanın pişirip pişirip bu milletin her seferinde önüne getidiği inançlı insanların çiğ etidir diye düşünüyorum. Ve şu yaşanılan da tamamen bu düşünceye bağlı güdümlemelerdir.Kamusal alan denilen bir yasa değilmidir yani değiştirilebilir bir yönetmeliktir. Bu ülke ne zaman osmanlı kadar ihtişamlı bir seviyeye ulaştı ki şimdi osmanlıyı osmanlı yapan değerleri dışlayabilecek seviyeye geldi. Birbirimizi dışlaya dışlaya kendi kabuğumuza kapandık. Mevlananın terbiyesi hoşgörüsü dünyayı sararken bizler tahammülsüzlük sınırlarını aşıp aşıp kendimizi bile kabullenemez hale geldik. Lütfen bir gün oturun da kendi içinizi sorgulayın aslında içinizden geçenle şu yazılanların aynı olmadığını eminim sizde göreceksiniz. Biz hala birçok değerin mirasçılarıyız onları koruyalım kendimizi kolay kıvrım alan kumaşlar gibi gösterdikçe daha çok şekil verenimiz çıkacaktır. Bir önemlidir bir olmazsa biz olamayız. Önce kendimizi tanıyalım sonra bizle tanışalım ki göreceğiz ki aslında söylendiği kadar kolay değildir karşımızdakilerin bizi sömürmesi. Şimdi gidip sorun başörtülü olupta başını açan ve okuyan kız öğrencilerine size başlarını açıpta okumalarının sebebini şu şekilde açıklayacaklardır; "benim atalarım herşeyden kendilerini soyutladılar o gavur icadıdır bu gavur icadıdır diye her yenilikten kendilerini geri çektiler ve başımıza bizden olmayanlar geldi şimdi ben de bazıları beni sahada yürürken görmek istemiyorlar diye çekilirsem benim çocuklarım benden hesap sorarlar bize nasıl bir dünya bıraktınız diye". Evet bütün amaçları sadece birlikte yaşanılabilir bir hayat oluşturmak için ve kendi inançlarını birileri müdahale etmeden yaşamak olan insanları biraz daha anlayışla karşılamanız ve dönen dolapları objektif bir anlayışla incelemenizdir. İnanın çok zor değil sadece annenizin yüzünde parlayan nura bakın doğruyu orda göreceksiniz. Saygılar....
Ad: Süleyman DİNÇ
ePosta: argo619@hotmail.com