TOPLANMA NOKTALARI BELİRLENİYOR “Yenilmezler”in yetenekli isimlerden oluşan oyuncuları rollerine hazırlanırken, film yapım ekibi film için çekim yerlerini belirlemekle meşguldü. “Yenilmezler”in hikâyesi New York City’de gelişirken, bu büyük prodüksiyonu tamamıyla şehirde konumlandırmanın ne kadar zor bir şey olduğu ortaya çıktı.
Uygulayıcı yapımcı Louis D’ Esposito şöyle açıklıyor: “Filmin çekim yerinin New York City olması bizim için çok önemliydi. ‘Demir Adam’da Tony Stark’ı Malibu’daki inanılmaz eviyle birlikte West Coast’a yerleştirdik, ayrıca onun New York City’de Stark Tower’ı olmasını istedik. Dolayısıyla ‘Yenilmezler’ setinin New York olması önemliydi ama bu kez de ortaya şu soru çıktı: ‘Büyük bir saldırıyı ve savaşı sokaklarda nasıl sahnelersin ve New York City’yi nasıl havaya uçurursun?’. Bu durum ortaya, New York’un dublörlüğünü yapacak başka şehirlerde çekim yapabileceğimizi ve görsel efektlerle tüm parçaları bir araya getirebileceğimizi düşünmemize neden olan, konumlandırmayla ilgili büyük zorluklar çıkardı”.
Çekimler, çekim programının sonunda bir hafta boyunca New York City’deki dış mekanlarda yapılacaktı. Film yapımcıları çekimlerinCleveland, Ohio-Wilmington, Ohio-Sandusky, Ohio-Worthington, Pennsylvania ve son olarak da New York City’ye taşınmadan önceki üç ay boyunca Albuquerque-New Mexico’da yapılmasına karar verdi.
“‘Thor’un çekimlerini yaparken New Mexico’da harika bir deneyim yaşadık, Albuquerque Studios dünya çapında bir tesis. Yepyeni ve yapmamız gereken büyük yapılara yer sağlayabilmenin yanısıra, yapıma her şeyi birarada sağlayabilen, kendi kendine yetebilen bir tesisti” diye açıklıyor uygulayıcı yapımcı Patricia Whitcher. “Böyle bir prodüksiyonda çok fazla hareketli parça olmasından ötürü bu, çekim programının son kısmını tamamlamak üzere yola devam etmeden önce, üç ay boyunca bir mekanda çekim yapabilme açısından gerçekten herkesin yararına oldu”.
“Yenilmezler” prodüksiyonu 92 günlük çekim programına, 24 Nisan 2011’de Albuquerque’nin merkezinde Nick Fury’nin yeni bir görev için eski bir boks salonunda Steve Rogers’la biraraya geldiği bir sahneyle başladı. 70 yıl boyunca bilinci kapalı bir şekilde kalmış olmanın getirdiği şiddetli gerçeklerle yüzleşmişti ancak görev, geçmişine dair bir unsuru içeriyordu. Rogers, Tesseract’ın yıkıcı gücüne çok aşinaydı.
“Bence eğer görevin içeriği farklı olsaydı bu dünyaya geri dönme konusunda çok tereddüt ederdi” diye açıklıyor Chris Evans. “Tesseract’la,Steve Rogers’dan daha fazla temas sağlayan biri yok. Bu yüzden hala yeni hayatına alışmaya çalışıyor ve kendini onunla mücadele içinde hissediyor olmasına rağmen, her şeyini bu göreve verip yardım edecek. Bu tam Steve Rogers’lık bir durum. Çözmesi gereken bazı şeyler var ama ülkesinin ona ihtiyacı olduğunu biliyor ve her şeyi yapmaya hazır”.
“Film başladığında Steve Rogers’ı yalnızlığının ve soyutlanmışlığının ortasında görüyoruz” diyor yönetmen Joss Whedon. “Küçük bir travma sonrası stres rahatsızlığı yaşıyor çünkü sadece yaklaşık bir aydır buzun dışında ve kendisini çok yalnız hissediyor. Sahneyi eski bir spor salonunda çekmeyi, orasının kendini rahat hissedebileceği bir yer olduğunu düşündük. Çünkü bu yer yıllar içinde pek fazla değişmemişti. Bu çekim yeri 1940’ları hatırlatıyor ve ışıklandırma şeklimiz ‘The Godfather’ hissi veriyor. Bu, Nick Fury’nin Steve Rogers’a görevini verdiği ve ona Tesseract’ın hala aktif olduğunu gösterdiği bu sahne için gerçekten istediğim bir şeydi”.
HELLICARRIER: S.H.I.E.L.D.’IN KUMANDA MERKEZİ İlk iş gününün tamamlanmasının ardından “Yenilmezler”in oyuncu kadrosu ve ekibi, 14 gün boyunca prodüksiyona ev sahipliği yapacak olan Albuquerque stüdyolarına taşındı. Joss Whedon ve onun yapım ekibi için yapılması gereken ilk iş, filmin en büyük ve en simgeleşmiş seti olan S.H.I.E.L.D.’ın merkezinde, yani Helicarrier’da geçen sahneleri çekmekti.
“Bu, temel olarak gökyüzündeki bir uçak gemisi” diyor yönetmen Whedon. “Yıllar içinde çizgi romanlarda Helicarrier’ın görünümü gelişti ama her zaman için bu gezici kale fikrine dayanıyordu. Senaryo yazımı konusundaki anlaşmanın bir parçasına göre bunun dahil edilmesi gerekiyordu ve ben de buna karşı çıkmadım. Bu işi nasıl halledebileceğimizi çözmek için bir sürü tartışma yaptık. Yapım tasarımcımız James Chinlund’un ortaya çıkardığı aerodinamik tasarım son derece gösterişli ve harika olmanın yanısıra, fantezi ve gerçeklik arasında duruyordu”.
Yönetmen şöyle devam ediyor; “Helicarrier modern ve görsel olarak çarpıcı olmalıydı çünkü o, S.H.I.E.L.D.’ı bilgisayar sistemleriyle bir mağarada bulunan bir grup adamdan başka birşeye yükseltiyor. Filmin oldukça hatırı sayılır bir bölümü Helicarrier’da geçiyor ve tüm Yenilmezler’in birarada bulunmasının mantıklı geldiği tek yer orası”.
“Orası çalışmak için çok güzel bir setti ve Joss, ışık tasarımının dahil olduğu yerleşimin yanısıra, bu setin mimarisini de keşfetmek istedi” diyor görüntü yönetmeni Seamus McGarvey. “Aynı zamanda ona özgürlük ve hareket alanı sağlamaya, Helicarrier üzerinde etkileşim içinde olduklarında oyunculara da mümkün olduğunca yer sağlamaya çalıştık. Set, ağırlıklı olarak birçok kullanışlı kaynakla aydınlatıldı. Tüm teknisyen alanları konsollar üzerine yerleştirilen ışıklarla ve dış kenarlar boyunca uzanan bazı mimari unsurlarla vurgulandı.”
“Görüntü yönetmeni Seamus McGarvey’de beni cezbeden şey, yaptığı ‘Atonement’ adlı filmdi" diye açıklıyor Joss Whedon. “Film üzerinde çalışılmış bir yapımdı. Filmanılar ve yalanlarla ilgili olduğu için herkesin karakteri güzel ama biraz yapay olan bir yüz ışıltısına sahipti. Biz ‘Yenilmezler’de bunların hiçbirini istemedik ama ben, beni daha güzel ve seçkin olan bir şeye doğru itecek bir görüntü yönetmeni istedim. ‘İtmek’ derken Seamus’un harika fikirleri olduğundan bahsediyorum. Işıklandırmayla ilgili yaptığımız genel tartışmaların ardından hemen bunu gerçekleştiriyordu. O, işinde çok başarılıydı. Karakterlerin yaşam gücünü hissedebiliyor ve içlerinde taşıdıkları ışığı ortaya çıkarabiliyordu”.
Film yapım ekibi için hem havada hem de suyun altında fonksiyonel olan bir Helicarrier’a sahip olma fikri ağır basmıştı. Böylece içinden dünyanın güvenliğini izledikleri S.H.I.E.L.D. merkezi çok daha akla yatkın bir yapıya bürünüyordu. “Başlangıçta bizi zorlayan şeylerden biri film içinde Helicarrier’ın sürekli etrafta uçuyor olması fikriydi” diyor Kevin Feige. “Manhattan üzerinde süzülen, uçak gemisi büyüklüğünde bir cisim olsa bence dünya bundan haberdar olur. Bana göre Nick Fury önceki filmlerimizde bunun doğruluğunu kabul ederdi”.
Yapımcı şöyle devam ediyor: “S.H.I.E.L.D. fikriyle olsun, Manhattan’daki Loki ve Thor fikriyle olsun, akın eden kötü güçler fikriyle olsun izleyicilerin önüne koyduğumuz çok fazla şey var. Bu yüzden öylece ‘Bunca zaman boyunca herşeyi izleyerek gökyüzünde uçan bu büyük gemi vardı’ diyemezdik. Bu sebepten S.H.I.E.L.D.’ın bir kriz müdahale ekibi olmasına ve filmin önemli bir anında Helicarrier’ı sudan çıkıp yükselirken görmemiz gerektiğine karar verdik”.
Büyük Helicarrier setine hayat verme görevi doğrudan yapım tasarımcısı James Chinlund’un önüne geldi. Chinlund, ekibiyle birlikte simgeleşmiş S.H.I.E.L.D. merkezinin güncellenmesi ve beyaz perdeye ilk çıkışı için adapte edilmesi konusuna nasıl yaklaştıklarını açıklıyor.
“Zamanımızın büyük çoğunluğunu Marvel Evreni’nde yer alan çeşitli versiyonlarından Helicarrier’ın özünü çıkarmaya çalışmakla harcadık” diye açıklıyor Chinlund. “Nihai hedefimiz tamamen akılları baştan alan ve devasa boyutlarda olan ama aynı zamanda da günümüz ordusunda var olması akla yatkın, inandırıcı bir araç yaratmaktı. Hava sahasının 400 metrelik kısmı boyunca uzanan bir araç yaratmak ve izleyicilerin onu mantıklı bir askeri ekipman olarak kabul etmesini sağlamak zorlu bir mücadeleydi”.
“Helicarrier’ın köprüsü tüm Marvel Evreni’ndeki en simgeleşmiş yerlerden biri ve James Chinlund onu yaratma konusunda harika bir iş çıkardı” diyor Kevin Feige. “Bu şimdiye kadar yarattığımız en büyük setlerden biriydi. Çünkü yapmış olduğumuz herşeyden ayrı, farklı bir yerde duran bir şey olsun istedik. Esasen tüm S.H.I.E.L.D.’ın komuta merkezi olan devasa bir gemide bulunmanın ne kadar hareketli bir şey olduğunu izleyicilerin hissedebilmesini istedik. James gerçekten de ona benzersiz bir görünüm ve his verdi. Çıkardığı iş gerçekten orijinalmiş hissi uyandırdı”.
“O inanılmaz bir setti” diyor Samuel L. Jackson. “Gemiyi ve olan biten herşeyi idare ettiğim, kendi güç alanıma sahip olmak harika bir his. Gemi inanılmazdı, harikaydı. Sürekli etrafta koşuşturup, birşeyler yapan bir sürü insan var. Bu durum bende bir güç hissi uyandırıyor. Aynı zamanda tüm istihbarat toplama çalışmaları ve kapasitesiyle, böyle büyük bir geminin sahip olmasını bekleyeceğiniz türden bir yoğunluk ve faaliyet hissi uyandırıyor”.
Başka bir klasik Marvel aracı olan Quinjet de filmde yer alıyor. Quinjet aslında, Yenilmezler’in Helicarrier’e gidip gelmek ve savaşa girmek için kullandığı dikine kalkış yapabilen bir uçak. Quinjet’in tasarımı Helicarrier’la uyumlu. Helicarrier’ın çalışmasına olanak tanıyan teknolojinin aynısı Quinjet’e aktarılmış. Ama aynı zamanda Quinjet’in, kokpitin, arkadaki motorların ve silahların silueti onun, sanki gerçekte var olabilirmiş gibi hissedilmesini sağlıyor.
YENİLMEZLER TOPLANIYOR! Çekim programının 11. gününde, bazılarının asla olmayacağını düşündüğü şey oldu ve Nick Fury’nin onları etrafına toplama nedenini öğrendikleri bir sahnede ilk kez tüm “Yenilmezler” oyuncuları bir araya geldi. Tüm oyuncuları bir arada görmek, Marvel süper kahramanlarından oluşan bu ekibin bir sette birleşebilmesi için yıllardır Marvel Evreni’ni şekillendiren film yapımcıları için unutulmaz bir andı.
“Herkesi ilk kez birarada görmek çok özel bir andı” diyor yapımcı Kevin Feige. “‘Yenilmezler’ Marvel Çizgi Romanları’nın temel taşı. Onu beyaz perdeye taşımak büyük başarı ve bu, tüm oyuncuların bir anda farkına vardıkları ve büyük heyecan duydukları bir şeydi. Sadece monitörden izlerken bile başım döndü”.
“Tüm oyuncuların aynı anda sette olacağı gün sayısı pek fazla değildi” diye ekliyor uygulayıcı yapımcı Patricia Whitcher. “Ama herkes hep birlikte Helicarrier’da bulundukları ilk günü hatırlıyor.Ortamdaki enerji heyecan vericiydi. İlk sahneden sonra setteki herkes durdu, birbirine baktı ve kendiliğinden alkışlamaya başladılar. ‘Vay canına, bu inanılmaz bir şey’ diye düşündüm. Böyle günlerde yaptığınız işten dolayı kendinizi son derece ayrıcalıklı hissediyorsunuz”.
Süper kostümleri içinde odada bulunan süper kahraman dostlarına bakan Mark Ruffalo, Banner’ın grubun içinde kendisini huzursuz hissetmesini doğal buldu. “Ben doğrudan bir hayır kurumu mağazasından satın alınmış kaba saba, keten bir kıyafet giyiyorum. Odadaki bu kusuruz insanlara baktığımda kendimi aptal gibi hissediyorum ve ‘Benim burada ne işim var?’ diye düşünüyorum” diyerek gülüyor Mark Ruffalo. “Harika kostümlerine ve zinde vücutlarına baktığımda garip bir kıskançlık hissettim. Bana rol için kas yapmam söylenmedi, bu yüzden ufak tefek kaldım. Benim de harika bir kostümüm olsun istedim, ekibin bir parçası olmak istedim. Kesinlikle Bruce Banner da aynı şekilde hissediyor”.
Kostümüne duyduğu güvensizliğin yanısıra Ruffalo’nun bir aktör olarak üstesinden gelmesi gereken bir başka mesele de, ilk gününde Bruce Banner ile Nick Fury arasında geçen birkaç bilimsel diyaloğu içeren bir sahne boyunca kendisini biraz ezilmiş hissetmesiydi.
“Gergindim çünkü girmem gereken bir sürü bilimsel diyalog vardı” diyor aktör. “Sahneyi iyi bildiğimi düşünüyordum ama ilk kez Sam Jackson’ın ve diğer oyuncuların yanında durmak, birkaç tekrar boyunca kendimi onlardan ayrı hissetmeme neden oldu. Tanrıya şükür ki Sam bu konuda çok güzel bir espri yaptı, bu benim sakinleşmemi ve sonrasında iyi hissetmemi sağladı”.
Büyüme çağında birçoğunu idol olarak gördüğü oyuncularla birlikte sahneler çekmek, Chris Evans için inanılmaz bir deneyimdi. “Bu karakterle daha öncekilere oranla birazcık dahakendimin dışına çıktım” diyor Evans. “Birlikte ilk sahnemizi çekerken bunun ne kadar inanılmaz bir deneyim olduğunu düşünüp duruyordum. Marvel filmlerinin hepsini izledim ve şu anda Marvel tarihinin bir parçası olmaktan dolayı çok büyük bir heyecan duyuyorum. Sete gidip, Robert Downey Jr., Samuel Jackson, Chris Hemsworth, Jeremy Renner, Tom Hiddleston ve Scarlett Johansson gibi isimlerden oluşan bir kadroya dahil olduğum için çok mutluyum. Bu, inanılmaz bir yolculuktu”.
Bu ilk sahneler, oyuncular arasındaki dinamiği ve filmin setindeki işbirlikçi atmosferi açık bir şekilde gözler önüne serdi. “Tüm oyucular karşılarında oynayan isimlerin yaptığı şeylerin son derece farkındaydı ve bu durum çok hoşuma gitti. Çünkü onlara birşeyler yaratmak ve farklı şeyler denemek için kendilerini rahat hissedecekleri bir yer sağlayabildiğim sürece, ardında çok değerli ve beklenmedik anlar saklayan kapılar açılıyor” diyor yönetmen.
Yenilmezler, en büyük süper kahramanların bir birleşimi. Hepsinin kendi egoları ve meseleleri var. Bunlardan biri de birlikte çalışmak. Bu onların alışık olmadığı bir şey. “Güçlü ve benzersiz oldukları kadar farklılar da. Biraraya getirildiklerinde hepsi kendi hesabına bir lider. Bu durum bir mücadele ve çatışma yaratıyor. Bu geminin dümenini kim idare edecek, kim kontrolü elinde tutacak ve ne zaman egolarımızı bir kenara bırakacağız? Hepimiz zamanımızı birbirimizin düşünceleri anlamaya ve yapboza nasıl uyum sağlayacağımızı çözmeye harcıyoruz” diyor Chris Hemsworth.
Demir Adam ve Thor, Loki’yle nasıl baş edecekleri konusunda içinden çıkılması zor bir anlaşmazlığa düşüyorlar. Yaşadıkları bu anlaşmazlık, bunu bir dağın tepesinde modası geçmiş bir yöntemle çözmeleriyle sonuçlanıyor, tabii bir uçan çekici ve ortaya çıkan repulsor ışınlarını saymazsak.
Chris Hemsworth şöyle açıklıyor: “Yenilmezler’in Loki’yi ele geçirmesinin ardından Thor, partiye biraz geç geliyor,bulundukları yeri dağıtıyor, Loki’yi yakalıyor ve gözden kayboluyor. Dağın tepesine gittikten sonra, Loki’yle samimi bir konuşma yapmaya çalışıyor ama bu konuşma pek iyi sonuçlanmıyor. Demir Adam ortaya çıkıyor ve birbirlerini anlamak için inanılmaz agresif bir yol kullanıyorlar. Thor; Demir Adam’ın ve Kaptan Amerika’nın kalkanının gücüne çok şaşırıyor ve sonuçta ortaya bir anlamda tüm tepeyi ve ormanı silip süpüren destansı bir savaş çıkıyor”.
Filmin ilk savaş sahnesini Demir Adam ve Thor olarak zırhlarını kuşanmış Robert Downey Jr. ve Chris Hemsworth’le çekmek,Chris Evans’ın hiçbir zaman unutmayacağı bir deneyimdi. “Demir Adam ve Thor’un kozlarını paylaştığı sahne için bu güzel, ağaçlı tepede geceleri çekim yapıyorduk. Bir süre sonra arabulucu olarak Kaptan Amerika geliyor ve onları ayırmaya çalışıyor” diyor Chris Evans. “Aslında Chris Hemsworth’ütam kostümlü, uzun kırmızı pelerinli haliyle ilk kez o zaman sette gördüm. Sonra eksiksiz Demir Adam zırhıyla Robert Downey Jr. sete geldi. O kostümlerin içinde ikisinin de karakteriyle ne kadar iyi bütünleşmiş olduğunu düşündüğümü hatırlıyorum. Bu benim için harika bir andı, ikisiyle yanyana orada bulunmak harikaydı. Çünkü birden Kaptan Amerika kostümüm yeni bir anlam kazanmış gibi hissettim. Kendimi çok daha büyük bir şeyin parçası gibi hissettim”.
Chris Hemsworth için Robert Downey Jr.’la çalışmak aynı ölçüde heyecan vericiydi. “Robert harika bir aktör ve o kesinlikle ‘Yenilmezler’in babası” diyor Chris Hemsworth. “Bu işe ‘Demir Adam’la başladı, ona birkaç kez nasıl bir yol izlediğini ya da bu konuda ne düşündüğünü sordum. Her zaman yardımsever davrandı ve tavsiye verme konusunda açık oldu, bunun çok yardımı dokundu”.
YENİLMEZLERLE AKROBASİ EĞİTİMİ “Yenilmezler”in senaryosunda birkaç tane büyük kavga sahnesi vardı. Akrobasi koordinatörü R.A. Rondell, Albuquerque’de bir tesis oluşturdu. Rondell’in akrobasi ekibi birlikte esnemek, el ve silah talimleri yapmak ve filmdeki dövüşlerin koreografisini yapmak için her gün bu tesise geliyordu. Tesis ayrıca oyunculara dövüş koreografı Jonathan Eusebio’yla çalışma yapma ve rolleri için gereken çeşitli dövüş tekniklerini öğrenme imkanı sağlıyordu. Lakabı “Akrobatik Dojo” olan Eusebio ve ekibi, içlerinde Wushu, Kung Fu, ortaçağ dövüş teknikleri ve Kali’nin de bulunduğu farklı dövüş stilleri konusunda oyunculara eğitim verdi. Eğitim süreci karşılığını verdi ve oyuncuların tüm dövüş sahnelerinde özgüvenleri yüksek bir şekilde performans sergilediklerini görmek, film yapımcılarını çok heyecanlandırdı.
Scarlett Johansson için “Demir Adam 2”de edindiği paha biçilmez deneyim, “Yenilmezler”için yaptığı hazırlık çalışmalarında kendisini gösterdi. “Akrobatik hareketler ve dövüşler bu filmdeki çalışmalarımın büyük bir bölümünü oluşturuyor ve izleyicilerin ‘Demir Adam 2’den hatırlayacakları bir dövüş stiline sahip olmak inanılmazdı” diyor Johansson. “Bu stili Jonathan Eusebio yarattı ve koreografisini yaptı. Hareketleri ve dublörüm Heidi Moneymaker’ı izlemek, onları öğrenmeme çok yardımcı oldu. İkisinin de benim için yaptığı şey çok önemliydi. Çünkü bubir karakter yaratımı ama bir o kadar da benim işe kattığım dinamikle ilgili bir çalışma”.
“Black Widow’un son derece akıcı ve akrobatik olmasını istedik” diyor koreograf Jonathan Eusebio. “Bir Çin dövüş stili olan Wushu, onun vücut mekaniğiyle çok uyumlu bir iş çıkarıyor. Bu çok zarif bir dövüş stili ama aynı zamanda fazlasıyla güç ve esneklik gerektiriyor. Black Widow’u çok daha güçlü fırlatışlar yaparken ve farklı silahlar kullanırken göreceksiniz. Oyun değişti, dolayısıyla onun üstün yetenekleri de. Tamamen yeni şeyler öğrenmek zorunda kaldı, onun için verdiğimiz bazı silahlarla başa çıkmak çok zordu. Eğitim süreci oldukça ağırdı ve sırasının geldiği anlarda harika performanslar ortaya çıkardı”.
Johansson, yeni dövüş tekniklerini öğrenmenin ne kadar zor olduğuyla ilgili olarak koreografıyla aynı görüşü paylaşıyor. “Biz Wushu’yu çok benimsedik, bu teknikte silah miktarı kesinlikle daha fazlaydı. Bu durum biraz karmaşıktı çünkü elden ele yapılan hareketleri oldukça iyi kavramıştım ama sonra bana ‘Evet, al bakalım. Hareketleri yaparken bu kocaman sopayı da tutmak zorundasın’ dedi. Ben de ‘Bir dakika, ben o hareketleri yaptım ama şimdi 9 kiloluk dev bir sopayla mı dövüşüyorum?’ diye düşündüm. Dürüst olmam gerekirse akıllarında ne olduğunu ilk anladığım an ‘Bunu asla öğrenemeyeceğim’ diye düşündüm. Bu işi düzgün bir şekilde yapana kadar bir sürü hata yapıyorsunuz ama bu hatalar bazen can da yakabiliyor!”.
“Scarlett hazırlık aşamasında olduğu kadar prodüksiyon sırasında da inanılmaz yoğun bir eğitim aldı” diyor akrobasi koordinatörü R.A. Rondell. “Düzenli olarak spor salonuna geldi, tüm yeni hareketleri ve dövüş tekniklerini öğrenmek için Heidi ve Jonathan’la gerçekten çok sıkı çalıştı. ‘Demir Adam 2’de öğrendiklerinden dolayı iyi bir temeli vardı, bu yüzden hemen kolları sıvayıp ona çok daha karmaşık hareketleri ve tekrarları, içine silahları da dahil ederek öğretebildik”.
“Scarlett harika vücut şeklini korumak için bu filmde çok çalıştı ve sabahın 5’inde makyajda olabilmek için sabaha karşı 4’te spor salonuna gitmek zorunda olmak hiç kolay değil” diyor Whitcher. “Diğer günlerde spor salonundan doğruca akrobasi eğitimi almaya gidiyordu ve sonra da tüm gün çalışmaya gidiyordu. Bu durum insanların düşündüğü kadar güzel değil. İzleyiciler orada dövüşen kişinin gerçekten Scarlett olduğunu anlasın diye bu tür hareketleri inandırıcı bir şekilde yapmak çok zor bir iş”.
Akrobasi eğitimi alan diğer bir isim de Tom Hiddleston’dı. Hiddleston, destansı savaş sahneleri ve diğer Yenilmezler’le gerçekleştirdiği aksiyon sahneleri için diğer oyuncuların dahil olduğu çoğu dövüş sahnesini öğrenmek zorunda kaldı. Hiddleston için bu, zamanını tamamen pratik yaparak geçirmek demekti. Bu sayede sete çıkma ve Kaptan Amerika ya da Thor’a meydan okuma zamanı geldiğinde yaptıkları, adeta onun doğasında var olan bir şey gibi oldu.
“Tüm vücudum yara bere içinde ama bunun adı ‘Yenilmezler’. İçi aksiyonla dolu olmasaydı işlerimizde başarısız olurduk” diyor Tom Hiddleston. “R.A. Rondell ve Jon Eusebio’nun başını çektiği, dünyanın en müthiş akrobasi ekibine sahiptik, bu yüzden Albuquerque’ye gider gitmez yaptığım ilk şey, spor salonuna gitmek oldu. Hareketleri çalışmaya başladım ve ilerledikçe karaktere yeniden bağlandım çünkü hareket ediş şeklinizin kim olduğunuz konusunda insanlara bilgi verdiğine inanıyorum”.
Aktör şöyle devam ediyor: “Aksiyon çekmeyi seviyorum çünkü o sırada hiçbir şey düşünmüyorum. Bu tıpkı hareketleri kaptıktan sonra dans etmeye benziyor. Sonrasında yapmanız gereken tek şey yumruk savurma ya da karşılama duygusunu eklemek. Bu neredeyse Zenvari bir deneyim haline geliyor. Loki ve Kaptan Amerika arasında geçen bir dövüş sahnesinin çekileceği güne geldiğinizde, hazırlık ve eğitimin faydasının olduğunu ve bunun kolay gerçekleştirilebilir bir şey haline geldiğini görüyorsunuz”.
Hiddleston için diğer bir zorluk da filmdeki kostümüydü. Kostümü inanılmaz görünüyordu ama aksiyon sahnelerindeciddi şekilde ağırlık yapıyordu. “Loki’yi ‘Thor’daki halinden ileri taşımak, fiziksel olarak daha güçlü ve tehlikeli olmasını sağlayarak yeni bir tehlike hissi yaratmak için akrobasi eğitimine ağırlık verdim” diyor Hiddleston. “Dövüş sanatı olarak adlandırılabilecek her şeyin eğitimini aldım: Wushu, boks, sopa, tahta ve bıçakla yapılan dövüşler ve yumruk yumruğa dövüş. Ayrıca vücut ve kas hafızasını şartlandırmak için yapılan bir sürü tekrar çalışması vardı. Bu şekilde deri ve metalden oluşan 18 kilogramlık bir kostümün içinde bir binadan atlamayı, havada uçmayı, Chris Hemsworth’ün kafasını kıl payı ıskalamayı ve sırt üstü yere çarpıp, kendinizi kaldırmayı öğreniyorsunuz ve aynı hareketi bir gün boyunca 12 kez tekrarlıyorsunuz”.
Thor ve Loki, Stark Tower’ın balkonunda giriştikleri şiddetli bir kardeş kardeşe mücadelede birbirlerine meydan okuyorlar. “Ağabey kardeşe karşı anlayışına sahip olması için mücadeleyi planlamaya çalıştık” diyor dövüş koreografı Jonathan Eusebio. “Loki mücadeleye öldürücü bir tarzdayaklaşma niyetindeyken Thor, ona zarar vermeden Loki’yi eve götürmek istiyor. Mücadele devam ederken duygular kızışıyor ve risk büyüyor. Thor gerçekten çok sinirleniyor ve mücadele sonunda son derece şiddetli bir hal alıyor”.
Tom Hiddleston kardeşlerin savaşını anlatıyor: “Her birimizin özel bir silahı ve yeteneği var. Bu kavgada Loki’nin asası, Thor’un çekicine karşı. Thor çekicini bir boks eldiveni gibi kullanıyor, Loki ise asasını daha çok Wushu stilinde kullanıyor. Ama kısa bir süre sonra Thor çekicini, Loki de asasını düşürüyor ve iki kardeş sadece dağınık ve kötü bir şekilde dövüşüyor”.
Chris Hemsworth, bu sahne için koreografiyi nasıl öğrendiğini anlatıyor. “Bu filmdeki savaş sahneleriyle ilgili olan şey, hızın aksine şiddeti yoğunlaştırmak zorunda olmanız. Bu yüzden biz bunu süper ağır çekimde duygu olmadan darbe darbe ele aldık. Sonrasında hareketlerin akılda yer etmeye başlamasıyla gerektiği gibi hızı artırabiliyorsunuz”.
Hem Hiddleston hem de Hemsworth akrobatik hareketlerinin çoğunu kendileri yapmaktan keyif aldı. “Bir sinemasever olarak perdede uçan bir oyuncu gördüğümde çok etkileniyorum ve akrobatik hareketleri yapan oyuncunun gerçek oyuncu olduğunu biliyorum” diyor Hiddleston. “Bir dublörün etrafını kesmelerinden ve sadece oyuncunun kafasının arkasını görmekten nefret ediyorum. Kafamın arkasının görünmesini istemiyorum, bu yüzden işe girmeye ve bu işi akrobasi ekibiyle harmanlamaya hazırım”.
“Yapabildiğim zamanlarda kendi akrobatik hareketlerimi yapmaktan keyif alıyorum çünkü bu durumun filmin son haline çok şey kattığını biliyorum” diyor Chris Hemsworth. “Kalbiniz deli gibi atıyor ve adrenalin patlaması yaşıyorsunuz. Gerçek şu ki süper atletik olabilirsiniz ama bir duvara kafa üstü çarpmanızı engelleyecek bir atletik yetenek yok. Bu sadece canınızı yakan şeylerden biri ama ayağa kalkıp silkeleniyor ve tekrar deniyorsunuz. Bu çok eğlenceli, günün nasıl geçtiğini kesinlikle anlamıyorsunuz”.
Oyuncularının akrobatik hareketleri mümkün olduğunca yapmaya istekli olduğunu gören yönetmen Whedon için bu durum, filmin bitmiş halinde performanslara bir sürü fazladan katman ekliyor.
“Aksiyon sahnelerinde oyuncularımın yüzlerini ne kadar çok gösterebilirsem o kadar çok seyirci kahramanlarımızı benimser ve destekler” diyor Joss Whedon. “Karşınızdakinin sizin oyuncunuz olmadığının belli olduğu bir çekimi gördükleri anda izleyiciler sahneden kopuyor. Ben çok şanslıydım çünkü inanılmaz bir dublör akrobasi ekibimiz vardı, oyuncularımızın çoğu film için hazırlık aşamasında çok çalıştı ve çekimleri yaparken spor salonuna zaman ayırmaya devam ettiler. Bence birleştirilen bu sahneleri gördüklerinde çok mutlu olacaklar