Yildiz tekniK ÜNİversitesi KÜresel çevre ders notlari



Yüklə 3,79 Mb.
səhifə1/7
tarix29.10.2017
ölçüsü3,79 Mb.
#21332
  1   2   3   4   5   6   7

YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ

KÜRESEL ÇEVRE DERS NOTLARI

Yrd. Doç. Dr. Süleyman ŞAKAR

YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ İNŞAAT FAKÜLTESİ




ÇEVRE MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ


Tel : 0212- 259 70 70/ 2946
Faks : 0212-261 90 41
E-mail : sakar@yildiz.edu.tr


İSTANBUL, Ekim 2004


İÇİNDEKİLER

İÇİNDEKİLER .................................................................................................................. 1

I. KÜRESEL ÇEVRE....................................................................................................... 2

I.1. Giriş........................................................................................................................ 2

I.2. Tanımlar ................................................................................................................. 3

I.2.1. Çevre ............................................................................................................... 3

II.2.2. Kirlenme ......................................................................................................... 4

II.2.3. Çevre Kirlenmesi ............................................................................................ 4

II.2.4. Kirlenmenin Kriterleri ...................................................................................... 4

II.2.5. Kirlenmeyi Oluşturan Faktörler .......................................................................4

II.2.6. Küreselleşme.................................................................................................. 5

II.3. Çevresel Küreselleşmeyi Etkileyen Faktörler ........................................................5

II.3.1. Ekonomik Faktörler......................................................................................... 5

II.3.2. Politik Faktörler............................................................................................... 6

II.4. Küreselleşmenin Nedenleri ................................................................................... 7

II.5. Çevresel Küreselleşmenin Önündeki Engeller ......................................................8

II. ÇEVRE PROBLEMLERİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ.....................................................9

III. ÇEVRE SORUNLARI VE BAĞIMLIK........................................................................ 13

IV. ÇEVRE KİRLENMESİNİN ULUSAL VE ULUSLAR ARASI BOYUTU .....................15

V. KÜRESELLEŞME VE ÇEVRE YÖNETİMİ ................................................................ 21

V.1. Çevre Korumacı Yaklaşım .................................................................................. 22

V.2. Çevre Politikasının Değerlendirilmesi ................................................................. 23

VI. KÜRESELLEŞMENİN GETİRDİĞİ ÇEVRE SORUNLARI .......................................24

VI.1. Nükleer Tehlikeler.............................................................................................. 25

VI.2. Sera Etkisi ........................................................................................................ 26

VI.3. Ozon Tabakası .................................................................................................. 27

VI.4. Tropik Ormanlar................................................................................................. 27

VI.5. Asit Yağmurları .................................................................................................. 28

VI.6. Zehirli Atıklar...................................................................................................... 29

VI.8. Hava Kirliliği ve Atmosfer ................................................................................... 30

VI.9. Ulaştırma Kaynaklı Çevre Kirliliği ....................................................................... 31

VI.10. Toprağın Kirlenmesi......................................................................................... 31

VI.11. Gürültü Kirliliği.................................................................................................. 32

VI.12. Gıda Sorunu .................................................................................................... 32

VI.13. Su Sorunu........................................................................................................ 39

VI.14. Bulaşıcı Hastalıklar Sorunu............................................................................ 43

VI.15. Göç Sorunu ..................................................................................................... 46

IV.16. Okyanusların Kirlenmesi Sorunu ..................................................................... 50

VI.17. Okyanuslarda Avlanmanın Getirdiği Çevre Sorunları ......................................54

IV.18. Doğal Floranın Korunması ............................................................................... 56

IV.19. Ormanlar......................................................................................................... 59

IV.19.1. Orman Yangınları ..................................................................................... 60

IV.20. Tropikal Yağmur Ormanları ............................................................................ 61

IV.21. Yaban Hayatının Korunması............................................................................ 65

IV.22. Nüfus Artışı Ve Yarattığı Çevre Sorunları ........................................................ 65


I. KÜRESEL ÇEVRE I.1. Giriş

20. yüzyılın ilk yarısına kadar insanoğlunun gündeminde hiç yer olmayan, yaşadığımız gezegendeki çevre kirlenmesi sorunu, 1960 yıllardan bu yana giderek artan bir endişe ile konuşulur olmuştur. Hızlı nüfus artışı ve küresel ekonomilerin giderek artan talepleri, doğal sistemleri zorlamaya başladı. Bunun sonucunda da karbondioksit gazının artışı nedeniyle meydana gelen iklim değişikliği, kanser yapıcı ışınları süzen ozon tabakasının delinmesi, tropik ormanların tahribi ile milyonlarca hayvan ve bitki türünün yok olması tehlikesi, asit yağmurları, çölleşme ve zehirli atıklar gibi sorunlara artık ülkelerde bakanlıklar düzeyinde çözümler aranmıyor.

Çevre bilincinin yükselen düzeyi nedeniyle, neredeyse her yıl uluslar arası konferanslar düzenleniyor, bildirgeler yayınlanıyor, sözleşmeler imzalanıyor, tüm uluslarda çevre yasa ve düzenlemeleri yaygınlaşıyor. Uzun vadede bedeli tüm insanlık tarafından ödenecek bu sorunları çözmek için, son yıllarda insanlık zorlu bir mücadele ile karşı karşıyadır. Eğer tüm dünyada çevreyle ilgili çalışmalar yaygınlaştırılmazsa, mevcut verilerin ışığında büyük bir felaketin hiç de uzakta olmadığı ve kısa bir süre içinde insanlığın üstüne bir kâbus gibi çökeceği gerçeği kaçınılamazdır.

Uluslar bazında, yasaların oluşturulması ve bakanlık kurulması, çevre konusunda gerçek bir ilerleme anlamına gelmiyor. Nitekim Türkiye bugün birçok uluslar arası anlaşmaya imza koymuş ve Çevre ile ilgili bakanlık kurmuş olmasına rağmen, çevre bilincinin yetersizliği, çevre koruma yatırımlarının, çevre ile ilgili önlemlerin kâğıt üzerinde kalmasına neden oluyor. Bakanlığın fonksiyonlarını yerine getiremiyor olması ve mevzuat karışıklığı, Türkiye’nin çevre koruma alanında gelişmiş ülkelerin çok gerisinde yer almasına sebeplerindendir.

Hayatın vazgeçilmez kuralı olan ayakta kalabilme mücadelesi, tüm canlılarda olduğu gibi, biz insanlar içinde devam etmektedir. İnsanoğlu tarihinin başlangıcından günümüze kadar hayat mücadelesini sürdürmektedir. Bu mücadele insan var olduğu müddetçe de devam edecektir. Tüm canlılarda olduğu gibi insan da hayatını devam ettirebilmesi için en başta temiz bir suya, havaya ve gerekli ortam şartlarına ihtiyaç vardır. Canlılar ve dolayısıyla da insanın hayatını devam ettirebilmesi ortam şartlarının mükemmelliğine ve tamlığına ihtiyaç vardır. Tabiattaki mevcut hayatın her safhası en ince ayrıntılarına kadar planlanmış ve belli bir düzene konmuştur. Bu düzen içinde su, hava ve diğer ortam şartları canlı yaşamı için sunulmuş, vazgeçilmez unsurlardır.

İnsan yaşamının en temel şartlarından bir diğeri de temiz hava yanında sudur. Eski yerleşimlerin (ister köy, ister kasaba veya şehir olsun) en belirgin özelliği su kenarı veya su kaynağına yakın olmasıdır. Bu yüzden tarih boyunca insan yerleşimleri ve medeniyetler su ile paralellik arz eder.

İnsanoğlunun emrinde yeryüzü, yüzyıllar boyu kullanılmakta ve sürekli tahrip edilmektedir. Bu kullanım sonucu tabiattaki bazı canlı türleri yok olmakta ve buna bağlı olarak doğanın dengesi bozulmaktadır. Doğadaki tüm canlılar belli bir görevi yerine getirmek üzere yaşamaktadırlar. Bu onların fakında olmadan, olağan olarak yaptıkları sıradan bir faaliyettir. Bunun tek istisnası olan canlı, insandır. İnsanı diğer tüm canlılardan ayıran en önemli özelliği akıl sahibi olmasıdır. Akıl, insanları diğer tüm canlılardan hem üstün, hem de aşağı kılar. İnsanlar akılları ile hareket ederlerse daima üstün olurlar. Bazen de akıl, insanı fayda yerine zarar verir. Bu zarar insanın kendisinde ve çevresinde en belirgin bir şekilde ortaya çıkar.

I.2. Tanımlar

Küresel Çevre konularının tam anlaşılması için bazı tanımlarını yapmak faydalı olacaktır. Bu tanımları başlangıç itibarı ile en genel anlamda, Çevre, Kirlenme ve Küreselleşme grupları altında toplayabiliriz.



I.2.1. Çevre

Çevre kelimesi, günümüzde çok farklı anlamlar yüklenmiş birçok geniş anlamları olan bir mana ifade etmektedir. Dolayısıyla Çevre ile ilgili çok farklı tanımlar mevcuttur. Genel olarak, Mühendisler farklı bir tanım, ekoloji ile uğraşanlar farklı bir tanım, sosyal bilimciler farklı bir tanım ortaya koymaktadırlar. Oysa dışarıda gördüğümüz her şey çevrenin konuları içine girer. İnsanın kendisi de buna dâhildir. Dolayısıyla çok geniş anlamda Çevre tanımı,



a) İnsanın kendi iç çevresi, Duyu organlarıyla algılaması gibi,
b) İnsanın dış dünyası, Kara parçası, atmosfer ve su ortamları gibi,
c) İnsanın en dünyası, Evren, kâinat, uzay sistemleri gibi,
olmak üzere 3 noktada toplanmaktadır. İnsan ve insanın dışındaki bütün sistemler birbiriyle etkileşim halindedir. İnsanın algılayabildiği noktaya kadar olan her bölge çevre kabul edilir.

Çevre, insanın sosyal kültürel ve ruhi hayatını yaşaması için gerekli olan bir arada bulunduğu ortamdır.


II.2.2. Kirlenme

İnsanın sosyal kültürel ve ruhi hayatını yaşaması için gerekli olan ve bir arada bulunduğu ortamın geri dönüşümsüz bozulmasına Kirlenme diyoruz.



II.2.3. Çevre Kirlenmesi

İnsanın kendi iç çevresinden evrene kadar uzanan tabii halinden farklı olan bütün değişimlere Çevre Kirlenmesi denir.



II.2.4. Kirlenmenin Kriterleri

Çevre Kirlenmesinin kıstası nedir? Veya Çevre kirlenmenin ölçüsü, miktarı ne olacak ki biz kirlenme kabul edebilelim. Kirlenmenin kriteri olarak iki esas kabul edilir. Bunlar;

ƒ Çevrenin kendi kendine temizleme kapasitesi ile
ƒ Kendine ve canlılara zararlı olabilme sınırıdır.
Çevre kendisine müdahale edildiğinde doğal olarak bir tepki göstermektedir. Bu tepki, müdahale unsurlarını elimine etmeye yönelik olabilmektedir. Müdahale unsurları çevre içinde elimine edilebilen sınırların dışında ise, kirlenme başlamış kabul ediyoruz. Aynı zamanda müdahale unsurları çevre içinde zararlı olma noktasına ulaşmış bir seviyede ise, yine kirlenmenin başlamış olduğunu kabul ediyoruz.

II.2.5. Kirlenmeyi Oluşturan Faktörler

Çevrede kirlenmeyi oluşturan faktörlerin esasını;


· Tabi olaylar
· İnsan

oluşturmaktadır. Günümüzdeki Çevre sorunları ve çevre kirlenmesinde tabi olayların rolü ihmal edilebilecek derede azdır. Dolayısıyla, “çevre sorunlanın temel unsuru insandır”.

İnsan, doğduğu andan ölümüne kadar sürekli tüketme ihtiyacı içinde olan canlıdır. Diğer tüm canlılar da tüketme ihtiyacı duyar. Ancak insan diğer canlılardan farklıdır. Çünkü insanı diğer canlılardan ayıran en belirgin vasfı akıl sahibi olmasıdır. Diğer canlılar temel ihtiyaçlarını gidermek için, insan ise gelişmek, tekâmül etmek için tüketir. İnsanlar tükettikçe doğal kaynaklar geri dönüşümsüz olarak yok olurlar. Diğer canlıların tüketimleri doğal dengeyi bozmaz. Makro düzeyde insanın tüketmesi atık faktörünün artmasına neden olmaktadır.

İnsan, doğduğu andan ölümüne kadar sürekli tüketmek ihtiyacı içinde olan canlıdır.

İnsanda tüketim ihtiyacının kaynağını ise;

ƒ İnsan kendi tabi ihtiyaçları gidermek için tüketmek ihtiyacı içindedir.

Temel ihtiyaçları, beslenme, gıda giyim, barınma, eğitim vb. tüketimleri gibi,

ƒ İnsan gelişmek için tüketmek ihtiyacı içindedir. İnsanlar sürekli yeni ve yeni oluşumlara karşı çok zafiyet gösterir. Refah seviyesi insanın tüketim göstergesidir. “Paran kadar konuş” meşhur atasözünde olduğu gibi, insan maddi olanaklarında artışla birlikte, sahip olduğu maddi değerlerde de değişimler söz konusudur. Araba sahibi olma, sonra model değiştirme, Cep telefonu, Buzdolabı, fırın, TV, Bilgisayar vb. değişikliklerde olduğu gibi.

İnsanın bu tüketim ihtiyacı yeryüzünde bir atık oluşumuna ve doğal kaynakların azalmasına neden olmaktadır. Aynı zamanda bu tüketimler yeryüzündeki insan popülasyonu ile de alakalıdır. Nüfusun artması tüketim ihtiyaçlarını da arttırmaktadır.

II.2.6. Küreselleşme

Çevre sistemlerinin ekonomik, politik ve toplumsal öğelerinin tek bir çevre sistemine doğru bütünleşmesi sürecine Küreselleşme diyoruz. Bu bütünleşme çevre sisteminin maddi ve maddi olmayan unsurları içinde gelişir ve insan yaşamındaki değişimlere etkiler. Küreselleşme doğrudan insan yaşantısı ile ilgili, dolayısıyla da çevre ile bağlantılıdır.



II.3. Çevresel Küreselleşmeyi Etkileyen Faktörler

Çevresel Küreselleşmeyi etkileyen faktörler,

· Ekonomik faktörler

· Politik faktörler

olmak üzere iki grupta toplanır.

II.3.1. Ekonomik Faktörler

Çevresel küreselleşmenin ekonomik boyutu, üretimin dış pazarlara yönelik uzmanlaşmasının bir sonucu olarak ülkelerin gittikçe artan bir şekilde dışa yönelim göstermesidir. Uzmanlaşma ise, gelişmekte olan ülkelerin dünya pazarına ham madde sunacak tarzda madencilik ve tarım alanlarında düşük ücretli dış satıma yönelik ihracat politikaları üzerine oturmuş ekonomik bölgeler şeklinde; gelişmiş ülkelerde ise, bu ham maddelerin üretim ve tüketimde ileri teknoloji ile kullanılabilen ekonomik bölgelerin spesifik çeşitleri üzerinde daha görülür bir biçim kazanmıştır. Teknolojik üretim,


hammadde fiyatının 10–15 katına geri dönüşümü demektir. Günümüzde ise uzmanlaşma, gelişmiş ülkelerdeki ham madde kaynaklarının ve tarım alanlarının dahi çok uluslu şirketler tarafından ele geçirilmesi olarak da tezahür etmektedir. Ekonomik uzmanlaşma sonucu oluşan küresel çevre sorunlarının boyutu da artmaktadır. Çünkü ekonomik uzmanlaşma sonucu ortaya çıkan çevre problemleri, insanlığın en önemli problemlerinden başında gelmektedir.

Dünya çapında ekonomik ilişki kurmanın diğer bir yolu da iş gücü, ürün ortaya koyabilmektir. Bunun sonucunda ekonomik bölgeler ortaya çıkmaktadır. Ekonomik bölge; Dünya ölçekli ekonomik ilişki kurabilmenin bir yolu olarak, dünya pazarı için üretim, işgücü, hizmet ve yiyecek sunabilen bölgelere denir. Ekonomik bölge, dünya çapında ekonomik bir ilişki kurabilmenin temel kıstaslarının başında gelir. Bu tür bölgeler çevre sorunlarının karmaşık ve problemli olduğu yerlerdir.

Çevresel küreselleşmenin ekonomik boyutu çevre sorunlarıyla iç içedir. İster gelişmiş ülkeler düzeyinde, isterse gelişmekte olan ülkeler düzeyinde olsun, ekonomik büyüme sonucu ortaya çıkan uzmanlaşma ve ekonomik bölge oluşumları, çevre sorunlarının oluşmasının başında gelmektedir.



II.3.2. Politik Faktörler

Çevresel küreselleşmenin politik yönü, politik eylem ve işbirliklerinin gittikçe artan büyük bir coğrafya alanına yayılması biçiminde karşımıza çıkmaktadır. Politik faktörlerin başında, ulusal ülkelerin bir birileri ile ortak çıkarlar etrafında bütünleşmesi gelmektedir. Çevresel küreselleşmenin politik boyutunun düzenlenmesine yönelik olarak alınan kararlar, çevre sorunlarının ortadan kaldırılması veya etkilerinin azaltılması yönünde olmaktan ziyade, insanların sürekli tüketim alışkanlığında tutulması yönünde olmaktadır. Çevresel küreselleşmenin politik yönü, çevre sorunlarının politik olarak pek çok ulusal devletin nüfuz alanlarına girmesi anlamına da gelmektedir. Dolayısıyla yönetim mekanizmalarının, toplumsal ve ekonomik yaşama alanlarına olan müdahaleleri de gittikçe artırmaktadır. Bununla birlikte çevre sorunları uluslar üstü karaktere sahip müdahalelere de açık kalabilmektedir. Bu bağlamda Birleşmiş Milletler, Dünya Bankası, Uluslar arası Para fonu vb. kuruluşların etkinlikleri ve yaptırım güçleri öne çıkmakta ve etkili de olmaktadır.

Çevresel küreselleşmenin politik unsurları ekonomik unsurların bir uzantısıdır. Politik unsurlar toplumsal öğeler ile desteklenmelidir. Buda toplumların yaşayışı, giyinişi, kısacası kültürüdür. Çevresel küreselleşmenin politik yönünün bir diğer boyutu da

toplumların kültürleri üzerinde kendisini gösterir. Ekonomik ve politik unsurlar birlikte de kültür değerleri üzerinde baskı aracı olarak ortaya çıkabilmektedir.

Çevresel küreselleşmenin temel şartlarından biri de ulaşım ve ulaşım ağlarının geliştirilmesidir. Gerek hammaddelerin üretim alanlarına nakli, gerekse üretilen malların son tüketiciye kadar ulaştırılması gerekir. Yani, ürettiğiniz ve tükettiğiniz malları hızlı bir şekilde ulaştıramadığın veya paketleme ve hizmet verimliliği olmadığı takdirde, küresel ortamda ulusal rekabet yapamazsınız, mantığı hâkimdir.

Türkiye küreselleşme olgusu içerisine ikinci dünya harbi sonucu, çok partili hayata geçişle girmiştir. Ülkemizin bu küreselleşme süreci ise, 1980’li yıllardan sonra hız kazanmıştır. Bu bağlamda çevre sorunlarında da önemli bir artış gözlenmeye başlanmıştır. Ulaşım sorununa bir çözüm bulmak amacıyla yapılan otoyollar, yeni limanlar ve hava alanları yapılmasının altındaki en temel nedenlerden birisi de küreselleşmedir. Otoyollar hammaddeleri dış pazarlara, dışarıdan aldığınız üretilen malları da bizlere ulaştırılmasında önemli bir rol oynar. Gelişmiş ülkelerde ulaşım ağları çok yönlü ve karmaşıktır. Gelişmemiş ülkelerde ise tek yönlüdür. Bütün bunlar çevre sistemlerinin aşırı kullanım sonucu tahrip olmalarına neden olmaktadır.

Kısaca küreselleşmeyi, “Satın aldığınız bir sandviçin; Amerikan buğdayının Japon fabrikasyonu bir rında Türk işçiliği ile hazırlanmış ve pişirilmiş, Arap petrolünden yapılmış bir plastikle paketlenmiş yemenize hazır bir hale getirilmesine Küreselleşme .” olarak tanımlayabiliriz. Çevre boyutunu ise, nihai atık ile sandviçi yemeniz halinde sizin elinizde kalan ambalaj malzemesi oluşturmaktadır. Oluşan bu çevre kirlenmesi de çok yönlüdür. Yani küreselleşme ulusal sınırları nasıl tanımıyorsa, oluşan çevre problemleri de aynı şekilde ulusal sınırları tanımamaktadır.

II.4. Küreselleşmenin Nedenleri

Küreselleşmenin birçok temel nedenleri vardır. Bunlardan önemli olanları sırasıyla,

9 Teknolojik seviyenin yükselmesi: Teknolojik seviyenin yükselmesi ile dünya pazarlarında ekonomik uzmanlaşma meydana gelmektedir. Uzmanlaşmaya bağlı olarak da ulaşım ağları artar. Bunun sonucu bilgi ve sermaye daha geniş, daha hızlı, daha örgütlenmiş bir şekilde yayılır. Bu yayılma, ulaşımın karmaşık ve gelişmiş bir yapıya kavuşmasına ve dış dünya ile iletişimin çok ilerlemiş olmasına bağlı olarak, uzmanlaşmış devletler arasında ortaya çıkar ve ulaşıma bağlı hale gelir.

Teknolojik seviyenin yükselmesi, yeni ürünler ve kullanım alanlarının ortaya çıkmasını da sağlar. Yani, yeni pazar anlayışları sonucu küreselleşme hız kazanır.


Ulaşım ağlarının genişlemesi sayesinde küreselleşme hızlanır. Teknolojik ürünlerin dağıtılabilmesi için ulaşım önemli bir faktördür. Hammadde kaynaklarının teknolojik merkezlere götürülmesi için ulaşım önemelidir. Gelişmişlik düzeyi arttıkça küreselleşme hızlanır ve buna bağlı olarak ulaşım ağları da genişler. Ortaya çıkarılan her teknolojik gelişme yeni bir atık ürünüdür. Toplumun refah düzeyi yükseldikçe ak miktarı da artmakta, geri dönüşüm azalmakta ve doğal kaynaklar tükenmektedir. Aşırı tüketime dayanan doğal kaynakların bilinçsizce yok edilmesi belirli bölgelerde kıtlık meydana getirir. Hammadde kaynakları sonsuz değildir. Teknolojik yarış ekolojik dengeyi bozmadan yapılmalıdır. Afrika kıtasındaki açlık problemi, doğal yaşama alanlarının sınırlandırılmasıyla, toplumlar arasındaki kabile sınırlarının ulusal devlet sınırları haline dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkmıştır.

9 Dünyanın tek bir sistem halinde yönetilmesi: Dünya tek merkezli bir yönetim anlayışına doğru gitmektedir. Bu yönetim anlayışındaki kıstaslar, serbest düşünce, hür teşebbüs ve inanç hürriyeti bağlamında, yani geniş bir hoşgörü içinde, tek pazar, tek para ve tek devlet vb. bir sisteme doğru götürülmektedir. Ancak bu durum görüntüden ibaret kalmaktadır. Dünyanın tek bir sistem halinde yönetilmesi dünyadaki sıcak çatışmaları kaldırmayı hedeflese de, doğal kaynak kullanımı ve tüketimi açısından bu hiçbir zaman mümkün olmamaktadır. Dünyadaki bütün sıcak çatışmalar, ya doğal kaynakların bulunduğu yerler yahut da önemli transit geçiş yolları üzerindedir. Küreselleşmenin başında bulunan güçler, kontrolü bırakmak istediklerinden, meydana gelen belirsizlikler, çatışmalar vb. hareketler çevre sistemlerinin de büyük tahribatlara neden olur.

Dünya üzerinde mevcut nüfusun dağılımı, eşit değildir. Dünya besin kaynakları da eşit dağılmamıştır. İnsan yaşaması için gerekli doğal kaynaklar, su ve besi maddeleri, yerleşim yerlerinin belli yerlerde yoğunlaşmasına neden olmaktadır. Toplumlar arasında bu kaynaklara sahip olma mücadelesi yüzyıllar boyunca süregelmiştir. Dolayısıyla savaşların çıkma nedeni insanların doğal kaynaklara sahip olma arzusudur. Tek merkezli dünya sistemi sömürge anlayışını da ortaya çıkarmaktadır. Üretilen mallar çok pahalı bir ücretle satılır. Ancak her türlü emtia, her yerde hemen hemen aynı ücretle satılır. Örneğin, Cikita muz bütün dünyada aynı ücretle satılmaktadır.



Yüklə 3,79 Mb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2   3   4   5   6   7




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin