Yilmazgurol1947. com İçindekiler: Özet/Summary



Yüklə 1,16 Mb.
səhifə10/23
tarix28.10.2017
ölçüsü1,16 Mb.
#19027
növüYazı
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   23

*******************

(22 Temmuz 2012, Pazar   :) Annemin Vefatının 2000.ci günü için 2 Olay

Biri GÜN ARTI BİR olarak, 20 Temmuz'da. AurORA katliamı. Film Yerel saat 00.00 da başlamış, az sonra, sinemada kurşunlar, 12 ölü. Polise ilk  ihbar 00.39'da. Zamanlama bile gösteriyor, "Gün artı bir" tesadüfen değil. 200 yıl kadar önce (25 yıldır, 150 yıl kadar diye yazdım, hep. Artık 200 yıl kadar diyeyim.) Misyon koyucu, özellikle görmüş, 19-20 Temmuz 2012 bağıntısını. (Film'in adını da The Dark Night Rises, diye yazmışım, duyduğum gibi, değiştirmedim. Knight, Night söyleniş aynılığı.)



Biri de GÜN EKSİ BİR olarak, 18 Temmuz'da. Salihli'de, annem Arife'den doğdum. 2 defa Manisa'ya tımarhaneye götürüldüm. Tımarhane, SPİL dağına bakar.   Dünkü Hürriyet'te haber: SALİHLİ'de, BİNTEPELER mevkii'ne araştırma yapmak için, BOSTON üniversitesinden gelen ARKEOLOG Chad Michael Gillis Digregolio'nun cesedi (dün, diyor gazete ama, perşembe diye de yazmış), YARIKKAYA mevkiinde bulunmuş. Manisa'da, Çarşamba günü mağaraları gezmek için çıktığı, SPİL dağında. Ölüm sebebi, düşmeye bağlı Boyun KIRIlması. HAMALINKIRI mekiinde bulundu cesedi demişti, 20 Temmuz tarihli Takvim gazetesi. (yaşı 27).

Önnemli Bazı günler için, yıldönümlerinde,"Gün artı bir/Gün eksi bir" usulünü sıkça kullanıyor, Misyon koyucu. Banka Soygunum 18 Nisan 1983. 10.cu yıldönümü için, Gün artı bir, DAVİD KORESH, Gün eksibir TURGUT ÖZAL gibi. Tanrısal gün 28 Temmuz 1986, 20.ci yıldönümü Güneksibir. Konya'dan 3.nü Ana jet Üssü' (3 üssü 3, 27 dir. 3x3x3) nden kalkışta öğleden sonra saat 3.33'de, pistin üzerine düşerek şehit  olan Yüzbaşı (3 yıldızlı) AKgün SezGİNER olayında olduğu gibi. Uçak Pistin üstüne düştü. Pistteki 2 asker (er) de şehit oldu. Toplam 3 şehit. Sezgin Yüzbaşı, daha önce Türk Yıldızları Akrobasi Timinde 3 numara olarak uçuyormuş. Son olarak 133.ncü filoda görevli. (Zikirde fayda var, 3'leri kullanarak yapmış olayı.)       Şimdi, bir tanede YIL ARTI BİR bulduk değil mi.  AY'A AYAK 1969'da, AYLA ile tanışmam. 1970'de.    Hindistan Yarımadası. Hindi/Turkey/Türkiye Bağıntısı. Hindistan'da "indi" var. Hindu tanrılarından Vişnu, arasıra insan kılğında yeryüzüne iner. Son olarak ne zaman İNDİ. Müslümanlarda vardı, yarmadada.  Yılmaz'ın doğum yılında,özellikle 1947'de, kurdu 2 devlet, Hint yarımadasında, Misyon koyucu. Ama, nasıl Pakistan (müslümanlar için) Doğuda, Batıda , 1600 km aralıklı 2 parça. Haritaya bakarsanız, bu Siyasi durumu "KOÇ" a da benzetebilirsiniz, (Kurban), İki yanda Testislerle, Erkeklik organına da benzetebilirsiniz, bu büyük yarımada Peninsula) yı. Ordudan ayrıldığım yıl, 1972'de Doğudakini ayırdı, Bangladeş adıyla. Pakistan'ın milli dil URDU dilidir. "Ur" işleri.  Demir için de, Çin Halk Cumhuriyeti'nin kuruluşu'nu özellikle 1949 olarak kararlaştırmış. Bir de kendisi küçük, ama, Yılmaz'ın bölgesinde kurulmuş, ama bölgede hep baş rol oynamış, bir çok önemli devlet daha var. İsrail. Global Çete, İkinci Dünya Savaşı sırasında, savaşsız, milyonlarca Yahudi'yi özellikle katletti. Hitler'e verdiği programla. Savaş ardından da, Filistin'de bir Yahudi devleti kurdu, özellikle, Filistin'e göç ettirilen Yahudilere. 1948 yılında. Doğum yılımdan 1 yıl sonra. Ama ""Yıl artı bir" yorumu yapmadım hiç, göz önünde tuttum sadece. Dün ("bu") gece buldum. O da CHARLES içinmiş. Onun doğum yılında. Charles, bunu da benden öğrenecek, Misyonu benden öğrendiği gibi.       200 yıl kadar önce, Misyon tasarlandı, Global Çete Merkezi (Misyon koyucu) tarafından. İngilz yönetimi WİNDSOR (o zamanki adıyla Hannover) hanedanı, tarafından, ve Misyon gizli tutuldu, Teşkilattan, yani Global Çete üyelerinden, bugüne kadar. Yani Misyon koyucu aslen "ingiliz", ama "Talihli" ulus, Türkler olsun, "Talihli" kişi Türk olsun, tecihini yapınca, süreç içinde, büyük ölçüde, "Türkleşti", misyon koyucu. Tabi her ulustan, her ülkede, var Misyon koyucu kişiler, ülkelerindeki, İstihbarat örgütlerinin kimlikleri ile "iştigal" ederler. Bugünkü, İngiltere Kraliçesi, Global Çete'nin "sembolik" Başkanı. Onun adına yürütüyor, Dünya işlerini, "merkez". Ama, "misyon koyucu sıfatıyla", ondan da gizledi merkez, misyonu, O da öteki "üyeler" kadar biliyor işleri. Hadım Yılmaz'a Dünya Sosyalist ve Ateist devleti kurdurulacak, sonra da Yılmaz öldürülecek, "kurban" olarak seçildi. Tabiatiyle, CHARLES'ın da politik bilinci aynıydı.        Yılmaz'ın (Yılmazlar'ın), Misyon koyucu kişilerle, astlık-üstlük ilişkisi olmayacak. Biz ayrı onlar ayrı çalışacak, süreç içinde yönetim tamamen bizim olup da, onların devreden çıkmasına kadar. Kuruluşta, 2+1= 3 kentin atomlanmasını biz yapacağız. Tantrılık ilanından önce, ve gerektiği kadar sonra, "Depremleri",..., onlar yapacak. (Eskiden beri yaptıkları gibi.) Ama tabiatiyle, o kişilerin, evlatları, evlat derecesindeki akrabaları, "bizim" yanımızda yer alacak, bir şartla, "Misyonu", benden (bizden) öğrenmeleri şartıyla. En başta  tabiki Charles.      Misyon koyucunun kökeni Windsor. Tabiki uygunsuz olurdu, kendi en yakın akrabalarını harcamak. Misyonun selameti için, onlardan (CHARLES'dan,...) gizledi Misyonu. Ama, sonra "gerçek" ortaya çıkınca, Charles'ın,..., "realite"yi kabulu de kolay olmazdı. Bir numara, Yılmaz olacak. Çözüm: Öyleyse, Yılmaz ve kardeşini, Charles ve kardeşleri ile "kardeş" yap. Uyduruk anlamda değil, genetik, essah anlamda, ve de Yılmaz'ı yaşça "en büyükleri" yap. Bu durum, sadece kurtarırdı, CHARLES'ı,...       Misyon'un tasarlanabilmesinin ön koşulu, "doğurulacak bebeğin" cinsiyetinin önceden kararlaştırılabilmesi. Bu ise, mümkün göründü, hemen geçekleştirilemediyse bile. Yöntem belli. A.W.W.F.C.(1992) kitabımda yazdığım gibi, Spermleri ve yumurtaları, laboratuvarda birleştir. Mikroskopla gör, erken zamanda, hangisi dişi hangisi erkek, Ve istenilen cinsiyette olanı Rahime yerleştir, doğal doğum için. Yani Tüp bebek. 1900 yılından önce bunu gerçekleştirdkleri kanaatindeyim. Dünya'da (aleni) ilk tüp bebek, LOUİSE 26 Temmuz 1978'de. Türkiye'de ilk Tüp Bebek, DeMİR'in küçük kızı, küçük yeğenim, SEVGİ'nin doğumunun 3.ncü Yıldönümünde, 18 Nisan 1989'da, izMİR'de Ege Üniversitesi'nde. Adı ECE.  Demişler ki, Talihli mutlaka 25 Eylül 1947'de doğsun, mutlaka erkek olarak. Yani, tüp bebek ürünüyüm, bizzat ben de, Demir de, Charles da, Andrew da. Anneler, babalar dan habersiz, gerçekleştirmişler bunu, çaprazlama sperm değişikliği ile. Kanaatimce, birinciler, bilinen babalarından. ikinciler çapraz. Demir, Philip Baba'dan, Andrew, Adem babadan. Filipinler, Filipinkiler ve Ademinkiler. Toplam 6 kardeş. 2 si Arife Anneden doğma, 4 ü Elizabeth anneden doğma. Hürriyet Gazetesinin, 22821.nci sayısını 26 Temmuz 2011'de, Louise'nin doğum gününde yayınlaması, tesadüf değil, misyon koyucudan, bize onaylayıcı işaret. Babamın (Babamızın) TCDD sicil Numarası 22821. (türkiye cumhuriyeti devlet DEMİR yolları).(Yılmaz 47, Charles 48, Demir 49, Andrew .., Anne .., Edward .. DOĞUMLU).  Tabi, vurgulayarak, tekrarlıyayım, Charles, Misyonu (ve bunları) benden önce biliyor olsaydı, bu defa da benim için çok zor (imkansız) olurdu, Charles'ı kabullenip yanıma almak. Benden öğrenmesi şarttı yani. Ne zaman öğrendi?.        Çanakkale dönüşü, İstanbul'da yazmadım. Mesaj alıcısıydım, sadece. Kendimi essahtan tanrı sanarken. Gerek tanrısal mesajlar, gerek MİT marifetiyle, misyon koyucudan gelen mesajlar. 1987 Sonbaharı İzmir'e transfer. Yazmaya başladım. Sigara paketinin kağıdına, gazetelere, vesaire, postalama çöple, uygun yerler bırakarak vesaire. Semra'ya Ayla'ya selam/mektup mahiyetinde çoğu, bazılarıda, "misyon koyucuya", MİT'e, "evet anladım" mahiyetinde. Ama, 1988 ilkbaharında, Tanrı değilmişim, Tanrı rolü oynayacakmışım, dediğimde durum değişti. Anlamış olduğum, ve programını da essahtan tanrılık sırasında bulduğum misyonu, öğretmeye gelmişti sıra, Ayla'ya Semra'ya, Demir'lere, Turgutl'lara, ve hatta, Charles ve Diana'ya. Yazdıklarım onlara da gidiyordu yani. O kanaatteydim, beklerken START'ı. 1989 ilk yarıı, Gümüşpala'dayım. Charles, Türkiye'ye geldi, GÖCEK'e gidecek, önce bir günlüğüne İZMİR'e uğradı. Yalnız gelmişti. "Bana selam" olarak algılayıp, Girne caddesinden aşağı Denize kadar, coşkumu belli ederek, inmiştim. Vardığım yerde de güzel bir çıta (tahta parçası) bulmuştum. ve bunu AÇTI olarak yorumlamıştım. Yani onay mesajı. Misyon koyucu, Charles'a konuyu açtı. Artık Charles'da öğrendi misyonu Yılmaz'dan. Bu birinci yazma dönemi, İzmir'de, 1.ci dalga ezme süresince devam etti. 1990 başında 2.ci tımarhane çıkışında, misyon bilinci gidince, yazma da bitti, tabiatiyle. Misyon bilinci yitikken yazdığım A.W.W.F.C.(1992) kitabım başka bir konudur. Misyon bilincim 1992 sonlarında, aynen geri döndü. Ama yazmaya başlamadım. Mesaj alıcı pozisyonu tekrar başladı, direkt Misyon koyucudan, veya MİT marifetiyle. Ezme yok.       1996 Haziran ayında, işyeri (Ümit Ticaret) merkezli, bir hareketlenme başladı. Hareketlenmeden kasıt, MİT gerçek kişileri devreye soktu. Dolaylı söz ve davranışlarla, bana mesaj iletme. Tabi, o gerçek kişilere aleni talimatla. Ben bunu START yakın, diye yorumladım, ve başladım tekrar yazmaya, "misyonu sunmaya", şevkle. Benden de dolaylı anlatım. Kime?. İşyerinin sahibine dahi. Tunç Yılmazer'i, kardeşim Demir Gürol'un yanına koymuştum. Demir'lere, Turgut'lara, Charles'lara, Bana Personel olarak gönderilecek askeri kişilere. Ama, bir süre sonra, bu hareketlenme, aynen tımarhaneler öncesi biçime dönüştü. EZME'ye dönüştü. 24 Temmuz 1996, Alev-Tülay evlililği, İzmir, EGE-palas'ta. O sırada, belirginleşmişmiydi, 2.ci dalga ezme, şimdi hatırlamıyorum. Ama, mevcut şartlarda, düğüne gitmem uygun olmaz diye gitmemeiştim. Yazmaya da devam ediyordum. 1 Eylül 1996'da işyerini terkettim. Ezme devam, yazma devam. Bakktım, START'ın olacağı yok, durumumun zorluğundan, "eskiyi dondurarak" işyerine geri döndüm. Dönünce, ezme de bitti, yazma da. Kanaatimce,  o 1996-97 de yazdıklarımdan öğrendiler, ilk kez, Misyonu Charles'lar.  28 Ekim 1998'de 3.dalga ezme başladı. işyerini terketmemeye direndim, 9 ay kadar. Temmuz 1999 başında direnme anlamsızlaşınca, ikinci kez terkettim işyerini. Ezme de bitti. Olsaydı farkederdim. 3. dalga ezme sırasında da yazdıklarım oldu. 3 Ocak 2000 de vefat eden Sabriye halamın vefatı dolayısıyla, Ankara'ya gittiğimizde, O güne kadar yazdıklarımdan, Demirler'e herhangi bir şey iletilmemiş olduğu kanaatine vardım. 31 Mert 2000'de de, 4.cü dalga ezme başlayınca, bende başladım gene yazmaya, bu kez yazdıklarımın, Demir'lere ulaştırılacağını düşünerek. Çünkü, bana "dolaylı" müjde verme çabasındaydılar. "Abi sana piyango çıktı" anlamında. (Not: Demir bana, hep Yılmaz, der. OKEY.)  Yani Demirler, TUrgutlar "misyonu" benden öğrendiler, bu 4.cü dalga ezme sırasında yazdıklarımdan. 12 yıldır, hem ezme, hem yazma devam etmekte. Son yazma biçimi, şu anki gibi, İNTERNET'e. Yazılarımda hitap ettiklerim arasına (en başa) Fatma da katıldı. 10 Şubat 2007'den bu yana. (Türkü: O yana da dönder sar beni, bu yana da dönder sar beni, yar yanımda olmazsa olurum vallah deli...)

Aslında, şöyle demişler: Arife, çok geçken evlensin Adem'le. Arada 10 yaş kadar fark olsun. Aşk oluşmasın yani. İlk çocuğu kız olsun. ve doğumdan az sonra ölsün. Doğum yapacak genç beden için alışma. Yılmaz'ın "istenilen" kişilikte olabilmesi için evde "kızkardeş veya abla" olmaması gerekiyor. Bir erkek kardeş yeterli, ve gerekli. Nüfusuna göre, annem yaklaşık birbuçuk yaş daha küçük olduğuna göre, Nüfus doğumu 14 Ocak 1927. Ben 25 Eylül 1947. Demekki, gerçekte beni 18 buçuk yaşında doğurmuş. BİLGE ablamızı da 17 yaşında doğurmuş olmalı. 40 gün kadar yaşamış. Annem 17 yaşındayken, babam 27 yaşında. O yaşlarda, o yaş farkıyla, gerçek anlamda aşk oluşmaz. Annem bana çok söylemiştir. "Gidebileceğim yer olsa sizi alıp kaçardım" diye. Ama, babamın mezarına gömülmeyi vasiyet etti. Karı-Koca....



(23 Temmuz 2012   :)      Hicri yıl hep 354 günmüş (ansiklopediden). Baktım Duvar takvimine, geri kalan aylar, bazıları 30, bazıları 29 gün. Anlaşılan 6 ay 29, 6 ay (Ramazan dahil) 30 gün. Bu durumda, annemin, gerçek doğum tarihini hesaplıyabilirim dedim.     Bir Ramazan Bayramı Arife'sinde doğmuş. Adını RAİFE koymuşlar, CENNET babaannesi (100 yaş dolayına kadar yaşamış sonra), ARİFE olsun, arife gününe uygun, demiş (Annem, Cennet Ebem, derdi).  Uşak Nüfus Müdürü Hulusi dedeme, "Usta (dedem, sobacıydı, iyi ustaydı), yeni kütük açmak yerine, ölen bir çocuk var, o kütüğe kaydedelim, böylece kızını erken de evlendirebilirsin" demiş, dedem de kabul etmiş. Dolayısıyla, Nüfus doğum tarihi 14 Ocak 1927 olmuş. "En az bir yaş büyük kaydedildi" diye bildik hep. 19 Ağustos 2012 Ramazan Bayramının 1.ci günü.  8 Mayıs 1927 de, 25 Nisan 1928 de, Ramazan Bayramlarının birinci günleri. Bu durumda, annem ya 7 Mayıs 1927'de doğdu, ki bu yaşı dolmadan evlenmesi için uygun değil, ya da 24 Nisan 1928'de doğdu, ki o "dileğe" uygun olan bu tarih.

("15 Kasım" 2012'de internet'e baktım: 3 Nisan 1927 = 30 Ramazan 1345, 22 Mart 1928 = 30 Ramazan 1346, 12 Mart 1929 = 30 Ramazan 1347 diyor. Bu durumda Annemin gerçek Doğum tarihi, galiba 22 Mart 1928. Ama, belki de 12 Mart 1929. 12 Mart 1971, Yılmaz için, Türkiye Tarihi için, Misyon için çok önemli bir tarih. Muhtıra. Herşeyden önce, Muhsin Batur. Ama ötekiler: Faruk GÜRLER, Celal EYİCEOĞLU , Memduh TAĞMAÇ. Eğer öyleyse, Evlilik 16 Yaşında (Ağustos 1945), BİLGE 17 yaşında, Yılmaz 1947'de,18 yaşında iken,. (Doğru olanını Misyon koyucu biliyor, ona soralım). 12 Mart 1929 uydu galiba. Beni 18 yaşında iken doğurmuş oluyor, o durumda.(Benim hesapladığım tarihl(ler)le ilgili aşağıdaki birkaç "yanlış" yorumlu satırı siliyorum:)

 Arife kelimesi. "harfleri değiştir, ara" mesajı, taa o günlerden. RAife, ARife.  "AF" vardır Arife'de. AF-ERi. Sessiz harfleri FR (Fransa bağıntılı) Nicolas Sarkozy, bu bağlamda, 28 Ocak 1955 doğumlu, annemin vefat tarihi onun yıldönümünde, 28 Ocak 2007.       Peki 14 Ocak 1927'nin mesajı ne? Eski tarihten almış başlangıcı. Küba İspanya (ESPANA)'nın sömürgesi olmuş, 14 Ocak 1539. Sonra, Küba'yı doldurdu, Amputasyon konusuyla.  Fidel Castro, "Castration" bağıntılı. Hastaneye kaldırılıp, görevi kardeşi Raul Castro'ya devretme tarihi, Amputasyon'un 20.ci yıldönümünde, 31 Temmuz 2006'da.  "En büyük Türk" ün ATATÜRK'ün  annesinin ZÜBEYDE hanımın, vefatını da 14 Ocak 1923'e koymuş, hem de İzmir'de, Talihli Yılmaz'ın annesi de İzmir'de vefat "edecek", etti. Ermeni asıllı besteci ONNO TUNÇ, 2 kişilik uçağı, Armutlu-bozbURun'da düştü, 14 Ocak 1996'da. Yanındaki Hasan KANIK'la birlikte öldü. O sırada, ben TUNÇ Yılmazer'in yanında çalışmaktaydım, ve İzmir'de henüz 2.ci dalga ezme başlamamıştı. (Amputasyona gitmeden önce, 16.30 sıraları, erken gelen akşam yemeğinde küçük armutlar de vardı, sadece onlardan yemiştim, bir iki tane). Bir önemli ermeni asıllı Türk'ün vefatı daha var, 14 Ocak'ta (1994). Nubar tER-ziyan, siNEMACI. SAFİYE AYLA'nın vefatı 1998, Türkiş (Turkish) Genel Başkanı Seyfi DEMİRsoy'un, 54 yaşında Londra'da, hastanede vefatı 1974, onları da 14 Ocak'lara koymuş.          Annemler, 3 Kız kardeş, evlerinde erkek kardeş, yada abi yok. ARİFE, mesrURe, hURiser. Varmış abileri, AHMET dayım. Gençken, "BİSİKLET" kazasında ölmüş, belli ki, Yılmaz'ın Amputasyon'u için. Dedem "Velesbit" derdi, Bisiklete. O zamanlar, türkçe'de sadece velesbit kelimesi kullanılıyordu olsa bile, sonra, ingilizcesine uygun "Bi...LET" yaparız demişlerdir.            Babam adem'in doğum yılı  1918, Gün-ay tarafımdan belli değil. Misyon koyucunun, kayıtlarında vardır. Bulgaristan, VARna, PROVAdiya, Karaköse (yeni adı Çerno-ok) köyünden. Salihli'de BUL muş KARI'yı, annem Arife'yi. Aslında, Babaannem (ninem) FATMA, "bulmuş". Sokakta görünce beğenmiş, izlemiş annemi evine kadar. Öyle, evlenmişler, Babam annem. Babamın vefatı 17 Ağustos 1995.          Bugün, 23 Temmuz, Cenk Koray'ın vefat yıldönümüymüş, (2000). Ve Hatay'ın anavatana katılışının da yıldönümü (1938).  Cenk Koray da bulmuş, Atatürk'ün 19'larını, bu konuda bir de kitap yazmış. Ben, görüp alıp okumadım. "İlahi iş" demiştir herhalde. Hatay günü ölmüş, KORAY (tersten YAROK). 1938, 102 tane 19. Atatürkün ölüm yıldönümü. 57 yaşında öldü, 3 tane 19.  Samsun'a 38 yaşında çıktı. Yılmaz Çanakkale'de 38 yaşındayken bulmuştu Atatürk'ün 19'larını, ve 38 yaşındayken amputasyon. 38, 2 tane 19.

*******************__(26_Temmuz_2012_:)_UNICEF_kartları_kutusundaki_NOTLARdan'>*******************__(24_Temmuz_2012_:)_TÜLAY-ALEV_evliliği_(1996)_16.cı_yıldönümü._KUTLU_OLSUN'>*******************

(24 Temmuz 2012   :)   TÜLAY-ALEV evliliği (1996)  16.cı yıldönümü.  KUTLU OLSUN

Haziran 1996'da, işyeri merkezli "hareketlenme" başlayınca, START işareti olarak algılayıp, ben de "yazmaya" başlamıştım. Bilahare, "hareketlenme", "ezme"ye dönüştü. Düğün'den öncemiydi, sonramıydı, şimdi hatırlamıyorum. Ama, ben düğüne gitmemeyi tercih etmiştim. EGE Palas'taki düğüne.   Düğün öncesi (görünüşte) düğünü Ordu Evi'nde yapma isteği vardı. Annem, ben, Huriser Teyzem, Uğur eniştem, dördümüz, bizim (bu) evde iken de bu konu konuşulmuştu. Teyzem, aynen, "Bir Subay Aranıyor" demişti. Eniştem de beni işaret ederek, aynen, "İşte subay orada" demişti. Anında belliydi yorumu, "START yakında yılmaz".     "Oraya buraya" bıraktığım "notlar" la da kutladım, o gün, Alev'le Tülay'ı.  2.ci dalga ezme belirginleşip yoğunlaşınca, 1 Eylül 1996'da, işyerini terkettim.  25 Eylül 1996 'de 49.cu Doğum günümde, İzmir Valisi KUTLU  aktaş'ın karısı TÜLAY AKTAŞ vefat etti. (Şimdi tam hatırlamıyorum, gün artı-eksi bir olabilir). Bunu hem Doğum günümü, hem Tülay-Alev evliliğini "Kutlama" olarak yorumladım. (Ama "beğenmemiştim".)    Bir gece, Konak Saat Kulesi alanında, KUTLU payaslı yönetiminde Türk Sanat Müziği Konseri yapılmıştı. Vali KUTLU aktaş'ta katılmıştı. İzmir TV'lerinin birinde "canlı" yayında izlemiştik evde. Ekranda 2 KUTLU yanyanaydı.  Tülay Aktaş'ın vefatına işaretmiş.  O doğum günüm için, ZEKİMÜREN de vefat etmişti. Bodrum'dan İZMİR'e gelmiş, TRT'de canlı yayında, 24 Eylül 1996 gecesi saat 22.00 sıraları, konser, ve TRT'den  "mikrofon" ödülü. Ama ağırdı eline aldığı mikrofon. KALP krizi, ve vefat. (EZKİMİÖĞREN).       Alevciğim, Tülaycığım, AKTAŞ'ta AŞK vardır.    AKTAŞAKTAŞAKTAŞAKTAŞ     Lületaşı Pipo ile başladı 1971'de GÜROL EXport. Eskişehir'de önce İSMET BEKLER'den aldığım(ız) pipolarla, Sonra, biraz da NEŞET AKTAŞ'tan da almıştık. NEŞET ERTAŞ, Kırşehirli'li. (Ondan bir türkü: ... Dünya neye yarardı da seveni olmasaydı ...)                               Bugünkü Takvim yaprağında, Geçmişte Bugün'de toplam 3 Olay var: 1923 LOZAN antlaşması imzalandı.  lausANNE.  1941 İlk (müslüman) kadın Tiyatro sanatçımız AFİFE JALE, 39 yaşında vefat etti. ARİFE. 1980 İsrail Kudüs'ü ebedi başkent ilan etti. JA rusa LE m.   (Misyon Koyucu'nun, "annemin takvimi", ÜLKÜ takvimi ile, 24 Temmuz 2012'de bana verdiği mesaj: "Annenini vefatından, 13 gün sonra, 10 Şubat 2007'de, TÜLAY'ın doğum gününde, FATMA'yı bulacaktın, "karın" olarak, buldun.")            (25 Temmuz 2012   :) Dün, 24 Temmuz 2012'de, Hamas'ın Siyasi Lideri Halid Meşal, Ankara'ya gelerek, Dışişleri Bakanı ile, MİT müsteşarı ile görüşmüş, ve akşam, Başbakanla İftar yapmış.  50.ci Doğum yıldönümümde, 25 Eylül 1997'de, Ürdün'de, kendisine uyduruk bir suikast teşebbüsü yaptırmıştı. İsrail ajanları, kendisine şırınga saplayıp zehir enjekte etmişlerdi. Ürdün ilr İsrail arasında "diplomatik sorun" olmuş, ve İsrail, zehirin PANZEHİR'ini göndererek, "ölmesini" engellemişti, sözde.



*******************

(26 Temmuz 2012    :)  UNICEF kartları kutusu'ndaki NOTLAR'dan

 Annemin vefatının 1.ci yıldönümünde, 28 Ocak 2008'de, 2 Dinsel Olay var. Annem Dindardı, ve işimiz "dinsel".     1) Erzurum. TAŞMAĞAZALAR semti, şAFiler camii. İmam isrAFil yılmaz. Öğle namazı sırasında, cemaatten hilmi GÜRsoy (70), farz kılınırken 3.cü rekatta, KALP krizinden düşüp öldü. Ses duyuldu. Namaz bozulmadı. 4.cü rakat ardından, müdahale.   (Hilmi Gürol amcam, 1 Temmuz 1976, gün artı/eksi bir tarihinde vefat etti. Hong Kong'un 99 yıllık kira sözleşmesinin bitiminde, İngilter tarafından Çin'e iadesi günü. O günü ben, bir iki yıl öncesinden beklemeye başlamıştım, START umuduyla.)       2)Saat o5.15'de, Yunan kilisesi Başpiskoposu HIRİSTODULOS, 69 yaşında öldü. (karaciğer kanseri. Diğer organlara yayıldığından organ nakli yapılamamış.)

Annemin vefatının 444.cü günü, 15 Nisan 2008, 4 Bacalı tiTANic'in ilk seferinde, batı(rılı)şının (96.cı) yıldönümüne "denk geldi". Misyon koyucunun, 4'lü aile ile ilgili çok önemli işareti. 1979'da, İran'da "islam devleti" kurulunca, ABD büyükelçiliği'nden 50 kadar kişi rehin alınmıştı. 444 gün sonra, Ronald REAGAN, Ocak 1981'de Başkanlık görevini devraldığı gün, serbest bırakılmışlardı. Carter'ın uyduruk, "rehine kurtarma operasyonu" da Sertlik yanlısı REAGAN'ın seçilmesine katkı sağlamıştı.  Annem, biz SİLİS'te (ŞARK hizmetinde) iken, 4444 defa ayetül kürsü duasını okumuştu, "İzmir tarafına" naklimiz çıksın diye. (Ayetullah Humeyni/AyetülKürsü.) 

Fatma'yı "karım" olarak buluşumun, 443.ncü günü, Türkiye saatiyle 23.43'te, Yerel saatle 04.43'te, yerel takvimle 28 Nisan 2008'de (yani Fatma'nın 444.cü gününde), Kızıl Çin'de 2 yolcu treni çarpıştı. 66 ölü. ÇİN.İÇİN.NİÇİN.  vurgu 4.lü aile. TRAIN/TANRI.  ve o gün 28 Nisan 2008'de, antALYA'ya dolu yağdı saat 21.00'de, 10 santim kalınlığa ulaştı. AYLA'yı, 28 Nisan 1986'da bulmuştum "karım" olarak, Çanakkale'de. (DUMMY'miş) 28 Nisan 1986, 28 Nisan 2008'den alınmış. 28 Nisan 1996 (10.cu yıldönümü 'nde avustrALYA, "tasmanya canavarı", rasgele ateşle 35 tOURist'i katletmişti. 28 Nisan 1993'te ÜMRANİYE çöplüğü patladı. 39 ölü. semRANİYE,aylaniye. BENito mussolini ve metresi CLARA'nın sahte kurşuna dizilme olayının Gün-ay'ını da, 28 Nisan 2008'den aklmışlar. (28 Nisan 1945.) 28 Nisan 2008'de ayrıca,Karadeniz'e Ukrayna heliKOPTER'i düştü 19 ölü. Fatoş'un 2000.ci gününe 6 gün kaldı.

Misyon KOyucu, NATO ile de, işaretledi, 4'lü aile'yi. Herşeyden önce, simgesi, 4 köşeli Yıldız. tersten okunuşu OTAN de özellikle kullanılıyor, Fransızcasında (O TANrı.) Kuruluş tarihi 4 Nisan 1949.(4/4/1949) gene dört vurgusu. Aynı gün, hİNDİstan'a da bir büyük deprem koymuş. 4/4/1949, 370.000 ölü. 4.cü yıldönümü'ne de, 4/4/1953'e de DUMLUPINAR faciası. NATO tatbikatından dönen, Denizaltı'mız, Çanakkale Boğazı'nda NAra bUR nu açıklarında, isveç şilebi, NABOland ile çarpışıp battı. 80 denizcimiz, havasızlıktan boğularak şehit oldular. (Son dakikaya kadar, telsiz konuşmalarıyla.) (Çanakkale'de Amputasyon.) 1949 Demir'in, !953 Turgut'un doğum yılları. MHP genel başkanı, ALPARSLAN TÜRKEŞ'in de vefatını 4/4/1997'ye koydu. 80 yaşında iken. Vurgu, Türkler yapacak 4 eş işini dünyada. SEKS EN. (O gün, İzmirde, 2.ci dalga ezme süreci içinde, Kent'te dolaşırken, Konak tarafında, yerel İzmir gazetelerinin birinde gördüm, Türkeş'in vefat haberini. Hemen aldım bir tane, Gümüşpala'ya gidip "bizim"(?!) sokak başına bıraktım. Niye.)    Ve Abdullah ÖCalan'ın doğumu da, NATO'nun kuruluş günü. 4 Nisan 1949 URFA HALFETİ ÖMERLİ köyü. Abdullah Öcalan kim. 40.000 kişi niye öldü, 15 Ağustos 1984'den beri.

******************* 

(27 Temmuz 2012    :) TANRISAL GÜN yıldönümü (Gün eksi bir)

Herkesin en önemli tarihi Doğum tarihidir. Öldüyse en önemli tarihler ikidir. Doğum ve Ölüm tarihleri. Yaşarken de önemli tarihler olur. Yılmaz'ın yaşarken en ama en önemli tarihi sorulunca, akla 31 Temmuz 1986, amputasyon ve ardından hadımlık tarihi, akla gelir önce. Ama değildir. 28 Temmuz 1986'dır, Yılmaz'ın hayattaki en önemli tarihi. Üç gün sonraki amputasyon, Tanrısal gün'ün getirdiğinin sonucudur. Ben o gün, "O tanrı ben" kanaatine varmadım, ama mesaşlar "gaipleşti", o gün. Ve izleyen mesajlarla, amputasyon. Bilahare, hastanede edindim o kanaati, "o tanrı ben mişim." Sürecin başlangıcı 28 Temmuz olduğu için, Tanrılığın başlangıcı da aynı gün. 24 Nisan 1915'in Ermeni "soykırım/tehcir" günü olduğu gibi. O gün başladı süreç. Aynı gün ölmedi 1.5 milyon Ermeni. Sayı abartılı bile olsa, ölmüş değil mi yüzbinlerce ermeni, o münasebetle, ve o süreç içinde.   Misyon-koyucu, Tanrısal Gün yıldönümlerinde, "gün eksi bir" olarak da "olaylar" yaptı, "kutlamak" (!). 27 Temmuz 2006 (20.ci yıldönümü kutlaması.) Yazdım, bu web siteme, Yzb. AKGÜN SEZGİNER olayı.   27 Temmuz 1996'da da (10.cu yıl kutlaması)  TRT bAŞKameraman'ı MELİH uzun-yol'un ölümü var. ATLANTA (ABD) yaz olimpiyatları, Bomba patladı. 1 kişi öldü. Ama Melih kamerasıyla tesadüfen(?!) (aslında Stella marifetiyle) olayın yakınında. Görüntü almak için "heyeCAN"la koşarken "KALP" krizinden (stella marifetiyle) CAN verdi. Sağlam Misyon bilincim olmasaydı (Stella bilinci dahil), kavrayabilirmiydim, benim için öldüğünü. Ve bu kanaatim, olayın ilk gününde, yani anında, kesindi. Genel değerlendirme ile, Misyon koyucudan bana gelen mesajlardan biri. Önemli biri. "kutlama mesajı". Baktım bu sabah, Almanak'a. 19 Temmuz'da başlamış ATLANTA olimpiyatları. (Londra,İngiltere yaz olimpiyatları da, bugün, özellikle bugün, başlıyor.) Almanak'a not düşmüşüm,9 Mart 2005'te. ERİC RUDOLF itiraf etmiş, bombayı patlattığını. (erik/erkeklik-RU/UR). Bugün, SABAH gazetesi aldım. Çünkü manşeti "Buse artık Üniversiteli", ve ilgili haberi (hatırlatıyor misyon koyucu), 4 yıl önce, 27 Temmuz 2008'de, "masum sivilleri" hedef alan, istanbul GÜN-GÖR-en'deki 17 kişinin öldüğü, bombalı patlamada, yaralı kurtulan genç kız BUSE HAZARLI'nın hikayesi. Belli ki, olay MİT marifetiyle, ama yine belli ki, Misyon-koyucu, özellikle seçmiş, tarihi ve yeri.



Tuhaftır, 1965'de, Ankara'da TİP üyesi olmuştum, 1966'da Hv.H.O.'da "örgüt kurma" çabasına girmiştim, 1970'de Öner beni, Ekrem Acuner'e götürmüştü, sol cunta askeri darbesine katılmam için, ama ben 1973'de Selimiye'de tutuklu iken, suçlandığımız THKP davasında yer alan, devre arkadaşlarımın, MİT görevlisi olduklarını öğreninceye kadar, MİT'in beni "izlemekte" olduğundan haberim yoktu. Daha doğrusu, hiç düşünmemiştim, "acaba izleniyormuyum" diye. Bu sebebten de, izlendiğimi bilmiyordum. "arkadaşların" Mit görevlisi olduğu ortaya çıkınca, Harbiye'deki benim "örgüt kurma" çabamla ilgili gerçek de ortaya çıktı. önce ERTAN TEZGÖR'ü bulup örgüt kurmaya onunla başlamıştım. Meğer, onlar beni almışlar aralaraına. Bu ne demekti. Mİt tarafından izlenmenin de ötesinde, apaçık yönlendirilmişim, MİT tarafından. Sonuç, hapishane, Selimiye. Sonra bir olay, ve ardından 5 yıl kadar, "zehirlenme korkusu". Bu olay, ve ardından Zehirlenme korkusu, MİT'den Yılmaz'a, (kötü anlamda) bir mesajmıydı. Hayır. Bebni öldürmeye teşebbüs etmişti. Ben "YAYGARA" yapınca, zehirin PANZEHİR'ini vererek, beni ölmekten kurtarmak zorunda kalmıştı. Sonra, Demir'in de MİT güdümünde olduğunu kavradığımda, durum değişti. "Talip" psikolojisine girdim. Ve MİT'den bana, dolaylı söz ve davranışlarla, MESAJ dönemi başladı, ilk kez. 18 Nisan 1983 Banka Soygunu'nu, o mesajlardan gelen, "yeşil ışıkla" yaptım. Yanılgı yok. "yap" dedi MİT. Alenen değil. Dolaylı. MİT'e güvenerek yaptım. Delimiyim ben, böyle bir güvence olmadan, üstelik tek başıma, her ne sebeple olursa olsun, banka soymaya kalkışmaya. "Alimallah" insan canından bile olabilir, banka soyayım derken. Ve bu "olumlu" mesajlara, hapishanelerde, bir de olumsuzlar eklendi. İlk kez tanıştım, dolaylı söz ve davranışlarla, ezilmeye,(aşağılama,taciz,tehdit, hatta yumruk). Ama güvenim değişmedi, işin gereği eziyorum seni, mesajı, kendiliğinden belli. İşte bu ortamda, Çanakkale'de, 18 Mart 1986'da peşpeşe bulduğum konular. Global çete (Gizli Dünya Devleti),Gündem Dünya Sosyalist ve Ateist (aleni) Devleti, Bu iş için seçilmişim Doğumdan, Global Çete Merkezi (Misyon koyucu) tarafından. Tüm hayatım, onun güdümünde geçmiş. MİT'den gelen mesajlar, MİT marifetiyle, aslında ondan gelmiş. Ve hemen ardından Stella bilinci, Beyin faaliyetlerim (ve de insanların beyin faaliyetleri) uzaktan izleniyor, ve hatta yönlendiriliyor.  28 Temmuz'da, Mesajlar "gaipleşti". Mısır piraMİTlerinden de mesaj okuyunca, mesaşların MİT mesajları olmadığı "anlaşıldı". Konuya şöyle bakmak gerekli: Ben, acaba Piramitlerde de bana mesaj var mı demedim. Misyon-koyucu, "bak, piramitlerde de sana mesaj var" dedi. Baktım gerçekten var. Aklıma gelmesi imkansızdı, Misyon koyucunun beni (amaçlı) yanıltmaya çalıştığı. Eski mesajlar essah'tı. Yeni mesajlar da essah, ama gaipten gelmiş hepsi, Ne misyon koyucu, ne MİT varmış, bana mesaj gönderen. Üç gün yoğun mesaj "yağmuru" sonucu , gittim Tuvalete, istenildiği gibi, "ölmek amacıyla", amputasyon.  O üç gündeki mesajları, yaşamış olduğum çok ama çok stresli bir durum dolayısıyla, şimdi tam olarak hatırlamıyorum, ama, güncel mesajlarla da bağıntılandığından eminim. Piramitler, en son ve esas oldu. Ondan önce Amerigo Vespuci'den de mesaj yorumladığımı hatırlıyorum. Piramitleri nasıl yorumladım, bilmiyorum. Ama şu an baktığımızda, besbelli ne görüyoruz: KEFREN/KEFEN-KEOPS/KOPSİ KEFALİ/KOP/KES-MİKERİNOS/ERİN/ERKEKLİĞİN/NOS/SON.

Dün, Konak'ta, 9 Eylül adlı Vapura binerken. Çok kalabalık değil. Vapur'un merdivenlerinden, çıkmaya hazırlanırken, sağımdaki adam "S.K tutma" davranışı yaptı. Mit marifetiyle. Kendisine, ne için yapması gerektiği hakkında ne söylenmiş olursa olsun. Anında, davranışla tepki gösterdim. O bırakır bırakmaz, ben tuttum, adamın s.kini sağ elimle. Ben tutarken de, adam, "korunmak amacıyla" REFLEX olarak anında, elimi tutarak, s.kine bir zarar gelmesini önleme davranışı yaptı. Başka, bir tepki yok. İşte size bir mesaj örneği. Taze.

İstanbul'dan, İzmir'e transfer, 1987 Sonbaharı'ndan 1989 Sonuna kadar, İzmir'de 1.ci dalga ezme, "çok ağırdı".  Yaşadığım ezilme, oyun değil gerçekti. Ve ağırlığının asıl sebebi de, "evin içinde" de devam etmekte olmasıydı. Ve de bizzat, en yakınım babam tarafından. Sokakta, sıradan İzmirli'nin yaptığını, evde babam yapıyordu. Dayanılmazdı. O iki yıl. Eşrepaşa, Gümüşpala, ve Nergiz. Bu üç evde de, annemden babamdan "izole" yaşadım, bana ayrılan yerde, odada. Annem yemeklerimi getirirdi, o kadar. 1989 yılı ortalarında, "bu yazıları yazdığım salonun" kapısından, içerdeki babama öfke ile bağırdım: "Tut S.kini". Tuttu s.kini. Bağırdım: "Öksür". Öksürdü "Öhö Öhö". (Her nedense) Ardından "Secdeye kapan" diye de bağırdım. Secdeye kapandı. Sonra da, Balkona kaçtı. "Şamata"yı bütün mahalle duydu. O olaydan bir süre sonra, İzmir polisi beni (şimdiki Yunuslar'dan) sokaktan alıp tımarhaneye götürdü. 2 Kasım 1989'da Manisa (Magnesia). Tımarhaneler (iki kez) öyle ağırdı ki, İkinci Tımarhane çıkışında, 1990 başında, "misyon bilincimi" yitirdim. Beni (ezdirerek de olsa) aslında kollayan bir misyon koyucu var olsaydı, bu tımarhaneler olmazdı, diye düşünerek. Meğer, Tımarhaneler de "istiap haddi" içindeymiş. Çeyizmiş yani, düğünde kullanılmak üzere. 3 yıl kadar, misyon bilincim yitik yaşadım.

Evlatlar, eşe olan aşkın ürünüdürler. Aşk yoksa, evlat sevgisi de yoktur, ya da eksiktir. Misyonun selameti açısından, babamla annem arasında Aşk olmaması gerekliydi. Bunun için, annem çok gençken (adeta çocuk iken),(şimdi baktım Evlenme Cüzdanına) 15 Ağustos 1945'te evlendirilmiş babamla.(Not: iki tarih var, cüzdanda. Öteki 19 temmuz 1945. Doğrusu hangisi anlaşılmıyor.) Yani (gerçekte) annem 17 yaşında, babam 27 yaşında iken. O yaşlarda okadar büyük yaş farkı, gerçek aşka imkan vermez. Ve nasıl başlamışsa duygusal ilişki, öyle devam eder. Annem genç ve güzel kız. Ama babamdan aşk yok. Annemden de olamazdı zaten. Dolayısıyla, Babamın annemle ilişkilerinde, Aşkın gereklerine göre davranmak yoktu. Daha evliliğin başlangıcında, Salihli'de bile olmuş,babamın evlilik dışı seks arayışları. Annem anlatırdı. Ama asıl 1955-61 arası Silis'te. "Cehennem azabı" yaşattı anneme, bu yüzden. TCDD personel lojmanları köyden uzak, İstasyonun sağında uzakta, solunda uzakta. İstasyon lojmanında sadece biz. Personel. Babam istasyon şefi. Hareket memuru var. İki makasçı, iki yol çavuşu, yol bekçisi,ve geçitbekçisi. Bu kadar. Ve personelin, geç kız, kızkardeşleri veya kızları, bekar. Babamın onlara yönelik davranışları ve kızların da ona göre davranmaları. Annemin korkusu, "pozisyonunu" kaybetmek. Çünkü gidebileceği yer yok. Kızların (belki de) umudu, "Şef karısı" olabilmek. Kavgalar. Hamide abla'ya "Kuru" adını takmıştı, annem. Çok zayıf olduğu için. Zayıf filan farketmezdi babam için, anlaşılan. Eyüp çavuş'a "Nemrut" adını takmıştı, annem. Evde mecburen konuşuluyor. Eyüp bey diyecek hali yok ya. Küçük kızı gelir, Bahçe parmaklıklarına çıkar, anneme bağırırdı,"İtim ürür, g.tüm dinler" diye. Kaç defa geldi, müfettişler, soruşturmalara, kavgalar nedeniyle.  Aşk olsaydı, babam annemi gözlerimi(zi)n önünde dövmezdi annemizi, çamaşır yıkamadı diye. O leğeni hatırlıyorum. Gri sac leğen, 1 metre çapında. O leğende yıkadı sonra "o" çamaşırları ağlayarak.     Annem anlatırdı, şikayet ederek. Babama, çocukları erkenden evlendirelim dediğinde, aldığı cevap şuymuş. "Ben kendi paramla evlendim, kendi paralarını kazansınlar evlensinler." Bu sözlerde, açıkça belli, evlatlara kısmi "yabancılık" var. Olmasıgerekiyordu, misyon için. Çünkü Yılmaz, "ezilecek". Evlat sevgisi tam olan ebeveyn, anne veya baba buna bile bile razı olmaz, dayanamaz, hangi sebeple olursa olsun.     Çanakkale dönüşü, İstanbul'da, 1987'de, tıpkı Hapishanelerdeki gibi "ezme" başlayıncaya kadar,babam benim düşmanım değildi. A.K.G.B.K.(1982) kitabımda da yazdığım gibi, "olumsuzluğun simgesi" ydi sadece. Ezme orda başlayınca, 1990 yılı başına kadar, "Başdüşmanım" haline geldi. Kardeşim Demir, Kuzenim Turgut "Düşman statüsü" kazanmadılar, hiç.



Yüklə 1,16 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   23




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin