4 Aralık 2012'de Türkiye'de, İstanbul Şile açıklarında, FIRTINA'dan kuru yük gemisi battı, saat 10.30 sıraları. 11'i ukraynalı 1'i Rus 12 mürettebattan 4'ü kurtarıldı. (Ötekiler, ölü veya kayıp). Kurtarma çalışmalarına katılmak üzere, bir "Kıyı Emniyet Botu" daha Şile'den ayrıldı, ama Limandan çıkmak üzere iken, şiddetli dalga yüzünden mendirekteki kayalıklara çarptı. 4 Personel'den Ahmet KATARACI kurtarılabildi. Ötekiler öldüler: Bot Kaptanı Cemil ÖZBEN, ve Turgay SARIBOĞA, Mehmet GENÇ.
6 Aralık tarihli gazetelerden: 1) Botun nöbetçi kaptanı Rıfkı ÇIRTLIK'mış. "Bu havada açılmam" deyince, İzinli kaptan Cemil ÖZBEN ile ekibi çağrılmış. 2) Balıkçı Mümin AKGÜN, kayalıklarda Cemil ÖZBEN'i kurtarmaya çalışırken kendisi de dalgalarda kaybolmuş.
4 Aralık 2012'de ABD'de TEXAS, Richmond kentinde 63 yıldır "kesintisiz" Belediye Başkanlığı yapan Hilmar MOORE, görevi başında vefat etmiş. 10.000 nüfuslu kent. Haberi, 6 Aralık akşamı, trthaber.com'dan gördüm. Vefat tarihini yazmadığı için, araştırdım, buldum. Besse Cooper'ın vefat ettiği gün. Daha fazla bilgi de buldum. Doğumu, "Tanrısal günde" 28 Temmuz'da (1920). 22 Eylül 1949'dan beri Belediye Başkanı. Demir doğmadan, 57 gün önce. Demir'in Facebook sayfasında da, Doğum tarihi (Nüfusa uygun olarak) 8 Kasım 1949 olarak yazılı. Ama aslı 18 Kasım 1949. Annem ve ben hep öyle bildik. Hatta Demir'de söylemişti, "Ben de öyle biliyordum, ama nüfusta böyle yazılı". Demi MOORE'a da baktım tekrar şimdi. Doğumu 11 Kasım1962. Demir'in Doğum günay'ndan 1 hafta önce, Demi'ninki. Zikirde fayda var: 4 kişi de birbiriyle bağıntılı: Demir, Demi, Hilmar, Besse.
*******************
(6 Aralık 2012 :) Dün akşam geç saatlerde, FATOŞ'un, Facebook sayfasına, dolayısıyla da benim Facebook sayfama, "Frankfurt by Night" yazarak eklediği Frankfurt'un gece görünüşü fotoğrafını, ondan 2 saat kadar sonra, ("good" night) yazarak, kendi zaman tünelime aktardım. Bu sabah, erken, Bilgisayarı açınca, önce Powerball'a baktım. Yeni bilgileri not ettim. (Daha sonra da, 28 Kasım tarihi altındaki yazılarıma ekledim.) Powerball'dan sonra, trthaber.com'a baktım. Saat 05.37 girişli bir haber: "Dünyayı hiç böyle görmemiştiniz" başlığı altında. Gece karanlığında yeryüzünün bulutsuz ve en berrak görüntüleri elde edildi, diyor. Kentlerdeki ışıklar ışıl ışıl, tüm dünyada. NASA'nın Suomi uydusu elde etmiş görüntüleri.Tabi çok ilginç. İkinci ilginçliği, Dün akşam ki, Frankfurt fotoğrafıyla, ve o fotoğrafla ilgili Fatoş'un ve beni yazdığımla bağıntılı olması. Hemen, haberi, kendi facebook zaman tünelime aktardım. Ve de bir yorum yazdım trthaber.com'a ("Bir" dünya... "Tüm" insanlara...) diye, yilmazgurol1947 adımla. Saat 09.49'da. 3.ncü sırada yayınlandı. 1. ÖMER aynen "masallah" yazmış, 2. Anıl Erdoğan "Tebrikler" yazmış. 4. ADEM yazısı onay almamış. 5. GOOD MAN bir uzun yazı yazmış. 6. HAMELE-İ KUR'AN "etkileyici" demiş. 7. RİZE53 "Sanki yıldızlar yeryüzüne inmiş" demiş. Bu akşam 19.00'da baktım tekrar, başka yorum yapılmamaıştı. 7'de kalmıştı, yani. Saat 12.00 sıraları Facebook'a tekrar baktım. FATOŞ'un bir yazısı: "Alles liebe zum Nikolaus!". Bing'le tercümesine baktım "Noel Babayı seviyorum" diye yazdı. Hernekadar, "ALLES liebe"nin "Herkes Sever" olabileceğini düşünmeme rağmen, hemen, cevap yazdım, "I love Santa Claus!" diye. FATOŞ da anında cevapladı, "beğendi" işaretiyle. Ona da sevindim, ve bende anında, "Danke meine Fatoş" diye yazdım. FATOŞ'cuğum, bugünkü Takvim Yaprağında, Geçmişte Bugün, başlığı altındakilerden biri şöyle: (Yıl) 343:Tüm Dünyada Noel Baba olarak bilinen, Antalya'nın DEMRE beldesinde yaşamış Hristiyan din adamı olan Aya Nikola öldü. Bugün öğle yemeğinden sonra, 4 Aralık tarihi altında, dün BESSE COOPER'la ilgili yazdıklarımın altına "uzun bir ilave" yaptım. Ve Bugün akşam, gene 4 Aralık tarihi altına Hilmar MOORE yazısını ekledim. Şimdi saat 21.30, ve son olarak Facebook sayfama bakıp, bilgisayarımı kapatacağım.
*******************
(7 Aralık 2012 :) Japonya, deprem, 7.3 Şiddet, Saat (earthquake.usgs'den:) Yerel 18.18'de, GMT 08.18'de. KAMAİSHİ açıklarında. Ölen, yaralanan yok. Japonya'nın Pearl Harbor'u bombalamasının yıldönümünde (1941).
Bugün, HAMAS'ın 25.nci kuruluş yıldönümünde ("45 yıl aradan sonra") HAMAS lideri Halit MEŞAL, Gazze'ye geldi. "1956 da doğdum. 1997'de Suikastten kurtuldum, ikinci doğumumdu. Bugün üçüncü doğumum. Filistin Devletinin kuruluşu dördüncü doğumum olacak" demiş. 25 Eylül 1997'de Ürdün'de İsrail ajanlarının şırınga ile vücuduna zehir ejekte etmeleri, ve sonra da İsrail'in Panzehir'i göndererek ölümden kurtarması sahte olayı, aslında, Misyon koyucunun, Yılmaz'a (bana), Aralık 1979'a kadar yaklaşık 5 yıl "zehirlenme korkusu" ile yaşatılan Yılmaz'a, 50. (ELLİ) nci Doğumgünü armağanıydı. Yeni Takvimde çağlar 25'er yıl. OBA'de 25x2=50 Aile, 10 Apartmanda.
Bugün, Güney Koreli BM Genel Sekreteri BAN Kİ MOON Türkiye'ye geldi. Fatoş'cuğum, BABAN, BAN Kİ MOON'a benziyor, epeyce. (Facebook'a koyduğum fotoğrafa, tekrar bak). UĞUR eniştem. UR işlerinden dolayı Kore Bağıntısı. Annenin, HURİSER teyzemin adı da UR'ludur. Mesrure teyzemizin de. 1988'de, Erkeklik organımın "canlı ve makinaya bağlı" olduğunu bulduğumda, "sevinçten", zamana bir işaret olarak adında UR olduğu için "URCU" Turgut'a Bereket Tanrısı kartpostalı göndermiştim zarf içinde. Çalıştığı yere, KOPAŞ'a. Arkadaşlarının yanında açınca zarfı, "çok kızmış", annemden öğrenmiştim sonra. Aynı tarihte, Kırıkkale'ye, Demir'e de bir telgraf çekmiştim. "Palandöken'de buluşalım" diye. Hâlâ bekliyorum...
Hey Brother, Be a good sport-spoil. I have still been waiting!...
7 Aralık 2012'de 2 intihar olayı: 1) Kate'ın kaldığı hastanede hemşiresi, Kate taburcu olduktan bir gün sonra, ölü bulunmuş."İntihar" ettiği düşünülüyor. Kraliçe'nin ve Charles'ın sesleri taklit edilerek, Avustralyalı radyocular tarafından "işletilmişti". Adı: JacintHA SaldanHA. 2) İzmir, Balçova ilçesi, İncirALTI semtinde, otomobilinde tabancayla intihar etmiş, UĞUR MENEMENLİOĞLU. "Bu hayattan bunaldım beni affedin" notuyla. ALTINdağ'da TEKStil atölyesi varmış, ve de piyasaya çok borcu. Kimlik bilgilerinden, Doğumgününde intihar ettiği anlaşılmş. 8 Aralık tarihli Haberturk gazetesi, "dün doğum günü" diyor.
*******************__(10_Aralık_2012_:)'>*******************
(8 Aralık 2012 :) 13.00 haberlerinden: VAN BAŞKALE ilçesinde askeri araç devrildi, 6 asker yaralı. (anlaşılan bu sabah olmuş olay). 4 Aralık 2012 sabahı da VAN BAŞKALE ilçesinde askeri araç devrilmiş, 7 asker yaralanmıştı. Aralık ayında, yurtta toplam 2 askeri araç devrilmesi sonucu yaralanmalar. İkisi de BAŞKALE'de. Mesajı açık. "Aşk" ile. Dörtlü Aile. 4 ve 8 Aralık'ta. 4+4=8. Ayrıca, ASKER= ASK ER= AŞK ERkeklik.... (Bunları, Facebook'ta, FATOŞ'un yüklediği "YASAK ELMA" beğeni'sine de yazdım.)
Haber, 13.40'da trthaber.com'da da yayınlanmış. "8 yaralı" diyor. 16.48'de ben de bir yorum yazdım, yilmazgurol1947 adımla "Aralık'ta, yurtta askeri araç devrilmesiyle yaralanma olayları toplam iki. İkisi de Başkale ilçesinde. Önce 4 Aralık, 7 asker yaralı. 4 gün sonra 8 Aralık, 8 asker yaralı." 4.cü sırada çıkmışım. Benden öncekiler: ozgur arslan, bila.l mersin, tayfun. Yorumu yazarken trthaber.com'a, "aralık" ve "yaralı" kelimelerinin benzerliğini (ve dolayısıyla mesajını) farkettim: ARALIKOCAK. "amaçlı". (Hakuna Matata ½)
9 Aralık tarihli Takvim gazetesi ve 9 Aralık saat 15.28 girişli trthaber.com haberi: (Anlaşılan) 8 Aralık 2012'de, Frankfurt yakınlarında, 2 küçük uçak havada çarpışmış, 3'ü çocuk 8 ölü. 10 Aralık tarihli Haberturk gazetesi, uçakların inmek üzere alçaldıklarını, kazanın teknik problemlerden kaynaklandığı düşünülüyormuş. Pilotlardan birinin "güneş nedeniyle" diğerini göremediği ihtimali üzerinde de duruluyormuş. 8 Aralık günü olduğu kesin.
9 Aralık günü, (CNNint "Sunday" dedi) bir küçük uçak da MEKSİKA'da düştü. Monterrey'den Toluca'ya giderken. 2 pilot, 5 yolcu. yolculardan biri BANDA müziğinin Diva'sı Meksika asıllı Jenni Rivera (42 yaşında July 2,1969-Dec.9,2012) Aynı gün uçağın enkazına ulaşıldı. Kurtulan yok.
Yerel saat, 01.53 11 Aralık (GMT.16.53 10 Aralık- TSİ 18.53 10 Aralık), Endonezya, BANDA denizinde TANIMBAR adalarının 134 mil açığında, 7.1 şiddetinde deprem. (Şimdi TSİ saat 21.30)
Apaçık değilmi, "bağıntılar"..... "BANDA denizinde deprem" ve "BANDA müziğinin divası" sözleri internet'ten. (Türkiye 8 Aralık / Almanya 8 Aralık / Meksika 9 Aralık / Endonezya 11 Aralık). Dört olay.
******************
(9 Aralık 2012 :) MuSEVİ'lerin Hanuka bayramı. İbrani takvimine göre, bu yıl bugün. 8 gün sürecek.
Bugün, Pazar. Yarından itibaren bir süre, akşam yemeklerim sadece yoğurtlu sarımsaklı ıspanak yemeği olsun. Öncesinde 1 portakal, 1 elma. Sonrasında "KARMEN" çikolata kaplı Hindistan Cevizi (küçük). Öğle yemeklerim, Marul,Maydonoz,Havuç karışımı salata'ya, Domates ve soğan'a, yemek ardından Tarçın'lı güllaç'a devam, Pt.-Pe.: Polonez Sucuk, Sa.-Cu.: Keskinoğlu Salam, Ça.-Ct.: Ton Balık, Pa. Patates yemeği olsun. Pazar hariç hergün (az) Fasulyeli(veya Nohutlu) Pirinç Pilavı olsun. (Tabi haftalık pişirilecek). Kahvaltılar, 2 yerine 1 yumurtalı Menemen (sadece Domates ve Biberli) olsun, diğerleri devam:(az) Hıyar ve Peynir, zeytin, Çay. En önce Çorba'ya devam: Pt.Pe.: Mercimek, Sa.-Cu.:Mantar, Ça.-Ct.:Domates, Pa.:Tarhana. Afiyet Olsun...
"Bugün, saat 16.00 sıraları, İzmir Çeşme açıkları. Balıkçı gemisi alabora. Kaptan Selami BAĞCI, kendi imkanlarıyla (4 saat yüzerek) kurtulmuş. Ömer CİNSTAŞ'ın (58) cesedine ulaşılmış. Her hafta düzenli "balığa çıkarmış", İzmir Gıda Çarşısı, Esnaf Derneği Başkanı. Üçüncü kişi Bülent TUTAL kayıp.
Salı, Salam. "Şalom from Jarusalem"
*******************
(10 Aralık 2012 :) Bu sabah, FATOŞ'un kendi Facebook Zaman Tüneli'ne, 9 Eylül 2009 tarihinde koyduğu 3 Albümü, kendi Zaman Tünelime aktardım. Güney Afrika Albümüne, "09.09.09 Ayamama Deresi, İstanbul, Sel, 34 ölü" yazarak, Brezilya Albümüne, "09.09.09 İzmir'in (87.nci) KURtuluş günü" yazarak, ve Hindistan Albümüne, "09.09.09 sırtımda 09.09.09 yazısıyla dolaştım İzmir'de" yazarak.
Bugün, "İnsan Hakları Günü". 10 Aralık 1948, "İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi"nin BM tarfından kabul edilişinin yıldönümü.
Right and Duty, Right or Wrong, Right to left.
*******************
(11 Aralık 2012 :) 8 Aralık'ta, trthaber.com'a BAŞKALE olayı ile ilgili yorum yazarken farkettiğim konu, aslında bildiğim konu: FATOŞ da "biraz" karıştırıldı, geçmişte "ezme" işlerine. "Yılmaz için caydırıcı olsun, daha kötü işler yapmasın" aldatmacasıyla, Dolaylı dayak tehdidi, Hapishaneleri, Tımarhaneleri, ... hatırlatmak yoluyla. Hadımlığımla ilgili "ezme" ye de karıştırılması, "Alışsın" aldatmacasıyla. "El gibi" duygusuzca kötülük yapmadı bana FATOŞ. Üstelik, ben Fatoş'un bana yönelik tutumundan herhangi bir acı da yaşamadım. Ama FATOŞ, realiteyi benden öğrendikten sonra, bana yönelik, o davranış ve sözlerden dolayı acı hissetti. "Keşke olmasaydı", dedi. "Elzem" di Fatoşcuğum, "biraz" bu çerçevede "ezme" ye dolaylı katılman. TANRI'nın TANRIÇA'sı olabilmen için. "Bütünleşebilmemiz" için. Onun için şarkının dediği gibi "Don't worry, be happy".
BAŞKALE, ve FRANKFURT yakınındaki iki "küçük" uçak olayı. Asıl mesajın "bu" konu olduğunu, Meksika ve Endonezya olaylarıyla, BANDA anahtar kelimesiyle, onayladı, Misyon koyucu. BANDA ilk anda, "BANADA BANADA" özlemini çağrıştırır, ama sesli harfleri inceltince "BENDE endonEZya" mesajı anlaşılır.
Bu sabah, önce trthaber.com'a baktım, "konu" ile ilgili bir trafik haberi: Bugün saat 02.00 sıralarında olmuş. İstanbul, SARIYER, BALABANDERE Caddesi, ESENLİK sokak'ta, Mehmet Murat OĞUZ, lüx arabasıyla, site otoparkından, bilinmeyen bir sebepten dolayı, 15 metre aşağıdaki sokağa uçmuş, ve ölmüş. (Bu arada, dünkü Haberturk gazetesi, "HESSEN eyaleti" diyor. Frankfurt'un içinde olduğu eyalet olsa gerek).
Her yılbaşı yaklaşırken, annem "bi yarım bilet al" derdi. İki tam alırdım. çıkmazdı. Annemin anısıyla, bugün, bir yarım bilet aldım. (9561556). Kemeraltı, Kestelli caddesi, köşede BOZA içtikten sonra, tam karşıdaki, Müzik-shop'tan. (Salim Turan/İstanbul-Bahçekapı bileti).
Bogün, MHP Grup Başkan Vekili Oktay VURAL'ın, GATA'da tedavi görmekte olan annesi HARBİYE VURAL vefat etmiş. (19.17 saat girişli trthaber.com haberi).
*******************
(12 Aralık 2012 :) 12.12.12 Şekerköy depreminin tarih ve saatine bakmak için, bu sabah, "Kandilli" sayfasına girdim. Ve önce, bugünkü depremi gördüm. Osmaniye, Düziçi, Çerçioğlu merkezli, 4.0 şiddetinde, saat 03.18'de. Sonra, 9 Aralık, Ankara, Şereflikoçhisar, Şekerköy depremi, 3.5 şiddetinde, saat 19.59'da. Arada, 3.5 şiddeti aşan varmı diye de baktım. Evet var, 10 Aralık, Aydın, Kuşadası, Yeniköy merkezli, 3.8 şiddetinde saat 11.48'de.
Saat şimdi 09.30, Konu: FATOŞ. Alev-Tülay evliliğinde (24 Temmuz 1996'da), Fatoş da vardı herhalde, ama ben hatırlamıyorum. Ondan sonra da, FATOŞ'u hiç görmedim. İzmir'de, 2.ci dalga ezme, Alev-Tülay evliliğini izleyen günlerde "belirginleştiğine" göre, 2.ci, 3.ncü ve yaklaşık 13 yıldır süregelen 4.cü dalga diezme sırasında Fatoş yoktu yani. İzmir'e, 1987 sonbaharında geldiğimde, İzmir'de 1.ci dalga ezme başladı (İstanbul'dakinin devamı olarak). Çok yoğun. 1989 başında, ikinci tımarhane çıkışında, ben "misyon bilincimi" yitirene kadar. Bu süre içinde Fatoş İzmir'deydi. Anlattığım "koşul ve çerçevede", "Ezme" olaylarına katılmış olabilir, bir ikisini hatırlıyorum. Ama bende herhangi bir acı bırakmamıştı. Misyon bilincimin yitik olduğu 1990 başı ile 1992 sonu arasında da Fatoş, İzmir'deydi. Gene devam etmiş, ettirilmiş olabilir, Ezme işine katılması. Ama, Misyon bilincim kapalı olduğu için benim, dolaylı ezme fiillerini farketme imkanım yoktu. Dolayısıyla, yaptıysa bile farketmedim. Farketmem mümkün değildi. Bir önemli olay var. Bu web sayfamda da anlattım ayrıntılarıyla. Tekrarlamıyacağım hepsini. GABRİEL'e kitap verdiğim gece. Özgür-Fatma Kavgası. Özgür'ün, "Ağzını burnunu kıracağım onun" demesi. Tarih, 1992 sonu veya 1993 başı. Misyon bilincim geri gelmişti. Çünkü, aynı Gün Salihli, Yılmazköy kavşağında olan Trafik kazasını "yorumlayabilmiştim". Büyük olaydı, Kitap vermemle bağıntılı. Ama, Özgür-Fatma kavgasının sahte olduğu, ve aslında bana yönelik, dolaylı "caydırma" (dayak işlerini hatırlatarak, caydırma) eylemi olduğunu farkedememiştim. Kavga MİT marifetiyle, Kaza Stella marifetiyle. Farkedememiştim, çünkü genelde "ezme" yaşamıyordum, o sırada. Yani Kavga'dan, kendim olumsuz etkilenmemiştim. 2.ci dalga ezme başladıktan sonra, farkettim, Kavga bana yönelikmiş. Farkettikten sonra da, Fatoş'a yönelik bir olumsuz duygu hissetmedim. Özgür'ü, 2.ci dalga ezme başladıktan sonra, zaten "düşman" listesinin başına koymuştum, eski yaptıklarını da hatırlayarak. Yani İzmirli'nin bana yaptıklarını yaptığı için, yakın akrabam olduğundan dolayı, onlara "kalkan" pozisyonuna girdiği için. (Saat 10.00, sonra devam). BOSS TAN*I günü bugün.
Bugün Bostanlı Turu'nu, Fatoş ve Özgür'ün "ilk" evlerinin sokağından yaptım. Cemal GÜRsel Caddesinden 6347 sokağa girişte soldan birinci 1 No.lu apartmandaydı, daireleri. Münevver Hanım apartmanı. Şimdi,Giriş katı, Kapının solunda HSBC ve sağında Helen Boron, Çocuklara ingilizce kursu var. ÖZGÜR/GÜROL.
Yılmaz, "Dayak" hatırlatmakla, "Caydırma" nasıl mümkün? Şöyle: Tımarhane'de, "Ben Allahım" diyen genç adamı, müstahdem "eşek sudan gelinceye kadar" dövüyordu, sık sık. Ve ben de Tımarhaneler sonrası, "süt dökmüş kedi gibi" olmuştum. Eski halim gitmiş, "uslanmıştım". Nasıl? Besbelli, Tımarhanede yaşadıklarımdan ötürü. Ama, gene kıpırdanmaya başlamış, kitap filan vermeye kalkışmıştım. Hatırlatmak gerekti, dayakla bağıntılı konuları. Yani çağrışımla, Özgür'ün o sözleri, beni Tımarhaneyi hatırlamamı da sağlayacaktı. MİT marifetiyle yapılan buydu. Ve bunu Özgür de (Fatoş da) biliyordu. Misyonkoyucu, benim bundan etkilenmiyeceğimi biliyordu tabi. Özgür'ün, Ürkmez'de Metin'e "Damat" yerine "Damyat" demesi de aynı amaçla. Türküde var "Dam" ın ne olduğu: "Bizim için yapılmış şu Muğla'nın damları..."
Şimdi, Kardeşim Demir, Kuzenim Turgut ve öteki Kuzenlerimin, "en baştan beri" beni hangi gözle gördüklerine bakalım: 1966 yılında, MİT beni "iş için" seçip, Hv.H.O'na transfer ettikten sonraki zaman içinde, MİT onlarla temasa geçerek, "Yılmaz, kendi kafasına göre davranıyor, bize uymaya niyeti yok, uysa onu da alacağız aramıza, ama mümkün değil. Dolayısıyla, onu "kötü işler" yapmaması için, ondan habersiz, onu yönlendirmek durumundayız. Siz de bu konuda yardım edeceksiniz bize. Ve tabi, bunu belli etmeyeceksiniz ona." Başlangıç böyle. Yoğunluk Demir'de. Turgut da sonra eklenerek ikinci durumda. Diğer kuzenlerim de yeterince aynı doğrultuda bilgilendirildi. 1975'de, Almanya'da, Alev'e "bilgisi olsun" diye, durumumu anlattığımda, "Çetenin eline düşmüşsün" demişti. Sonradan belli oldu ki, MİT'in tavsiyesi bir yorum. "Caydırıcı" nitelik taşıyor. Alev o zaman 18 yaşındaydı. Zaman geldi, "Banka Soygunu" işine. MİT, Demir-Turgut başta, onlara, "Yılmaz'a iyi bir ders vermek zorundayız. Onu hapishaneye çekeceğiz" dedi. Ve Amputasyon ardından (31 Temmuz 1986), MİT onlara, "Eyvah, Yılmaz cinnet geçirdi, erkeklik organını kökten kesti. Zor kurtardık hayatını" dedi. Bu Onlar için, bir "dönüm noktası" oldu. Yılmaz, artık cinnet geçirmiş bir kişi. Delilik var artık. Üstelik, Hapishane sonrası, İstanbul'da, ben, Demir ve Turgut'a, "Tanrılığımı müjdeleme" çabasına da girişince, "Deliliğim", onların katında, ve bilgilendirme yoluyla öteki kuzenlerimin katında da kesinleşmiş oldu. FATOŞ'a da ulaştı yani, "kendimi Tanrı sandığım". Yılmaz'ın işi "bitik" ti artık. İzmir'de, İlk Tımarhane öncesi, Demir başta onlara, "başka çare yok, Tımarhaneye alacağız" dediler. Bu süreçte, normaldi artık, Tımarhanelik olmam. Tımarhane öncesi, Kuzen Asım gelmişti. "Yılmaz Abi, sana her ay 100 mark göndereceğim, Tütünbank vasıtasıyla" demişti. Bekledim, soruşturdum yeterince. Gelmedi 100 Marklar. Sonra Asım'ın kendisinden duydum. "Gönderme, paraları atıyor" dediler, o yüzden göndermedim, dedi. Paraları atma konusu şöyle, Tımarhaneler öncesi, 1.ci dalga ezme. Misyon bilncim var. Ben de yazıyorum, şuna buna, gönderiyorum mesaj "ilgili" gördüklerime, Ayla Semra başta olmak üzere, Demir'lere ve Hatta Charles'lara. Bazı müjdeli haberlerimi de Kağıt para üzerine yazarak "postalıyordum" . Gümüşpala'ya Alev'in geliş var. "Çek arabayı, Dere sokağa" demiştim. Yarı yoldan döndü. Niyetim kötüydü belli. Tımarhaneler sonrası, dikkat çekici biçimde "uslanmıştım". Eski Yılmaz yoktu artık. Belli ki Tımarhane koşulları korkutmuş, ve onu değişmeye zorlamıştı. Ama Deli etiketi (Şizofren kişiliği) devam. Yani Tımarhaneler sonrası Onların (Demir, Turgut ve öteki kuzenlerimin) bana bakışları artık "iyileşmiş deli" biçimindeydi. Ve tabi, gene de MİT'in takibinde, güdümünde olmam gerekiyordu. Onlar da ona göre davrandılar. Yeri geldikçe, bana yönelik, MİT'in kendilerinden yapmalarını istediği işleri yaptılar. Yaptıklarının, Bana uygulanan geniş çapta bir ezme olayının parçası olduğunu bilmeden. Yani, İzmir'de 1.ci dalga, 2.ci dalga, 3.cü dalga 4.cü dalga filan bunlardan habersiz. 2000 yılına kadar.
31 Mart 2000'de, İzmir'de 4.cü Dalga ezme başlatılırken, MİT, Demir'e şöyle dedi: "Müjde, abine piyango çıktı. Dünya Sosyalist Devleti'ni kurmak zamanı geldi. Önder olarak, en uygun o. Artık "deliliği de yok". Ama "bizi" ve seni, Gül'ü öteki kuzenlerini, akrabalarını AFFETMESİ gerek önce. Affedince onu Başkan yapacağız, Dünya'ya. Hadımlığı için de çare var. Tak tiki Tak Tak, Tiki Tiki Tak Tak. (Canıma Tak, dedi. Çalevi'ndeyken, 1987-88'de, İnönü caddesinde, TAKTAKOĞLU dükkanının varlığından beri). Bu sevinçle, Demir Telefonda bana müjdeyi dolaylı sözlerle vermeye çalıştı. Aynı Sevinç ve Heyecan, O yaz, "bize" geldiklerinde de vardı. Ve Birader, s.k tuttu. Acı vermiyecek miydi, İzmirli'nin bunca yıldır s.k tutmasının ardından. Verdi tabi. Ben Demir ve Gül'e doğrudan bir işaret vermedim. Zaten başlamıştım gene yazmaya. Yazılarımla verdim cevabımı. "Kazın ayağı öyle değil böyle" dercesine. Ve yazılarımdan, (yavaş yavaş) öğrendiler işin aslını, benden, başta kardeşim olmak üzere Turgut ve diğer kuzenlerim... FATOŞ'a da ulaştı tabi bilgi. "Yılmaz abi, doğumdan seçilmiş, tanrı rolü oynayacakmış, Aşk ve Sevgi Toplumunu kuracakmış, yeryüzünde" diye. Demir başta, kuzenlerimin, bana bakış açıları değişti. Ve geçmişi yeniden değerlendirdiler. Bana yönelik yapmış oldukları işleri, sözleri ve davranışları için acı hissettiler, "keşke yapmasaydık" dediler. Never mind. "Yılmaz Ruhu için" elzemdi. Lokman Ruhu Eter, Yılmaz Ruhu Yeter. (Saat 15.30. Sonra devam) Nergiz'den Metro ile Naldöken'e gideceğim. Ordan, "yalı", çarşı yoluyla eve döneceğim. Son günlerde, bu güzergahı da kullanıyorum, sık sık.
Şekerköy depremini duymuştum, ama pas geçmiştim. Sonra, Endonezya BANDA denizi depreminden sonra, "bağıntıyı" gördüm. Misyon koyucu, Ankara'dakini (Demir'i) unutma, aynı bağlamda, diyordu. Evet biliyordum, aynı bağlamda olduğunu, ama onu da yazmam gerekiyordu, yazdım o sebeple. ŞE KERKÖY'de ER var, "Biraz Şeker koy, Yılmaz". ŞE REFLİKOÇHİSAR. Saat de ilginç: 20.00'den bir dakika "eksik".
Tabi, Demir ve kuzenlerim, yavaş yavaş, misyonu benden öğrenirlerken, benim doğumdan seçilmiş olduğumu, ve tüm hayatımın aslında misyon koyucunun yönlendirmesiyle oluştuğunu görürlerken, kendilerinin de, misyonla, Yılmaz'ın hayatıyla bağıntılı bir şekilde, doğumdan seçildiklerini, vede hayatlarının aslında Misyon koyucunun yönlendirmesiyle oluştuğunu da kavradılar. Fatoş'da kavradı, tabi. Ve, 10 Şubat 2007 geldi, Fatoş'un, bana eş olarak doğumdan seçilmişliğini de buldum. Tabi, yazılarımla, bilgi "yeterince" Fatoş'a da ulaştı. Tıpkı, nasıl ben Fatoş'u "bulunca" sevindiğim gibi, Fatoş da "öğrenince" bana eş olarak seçildiğini o da sevindi. (Nerden bilyorsun Yılmaz, yanındamıydın?) 1975 yılı Mayıs ayı başından itibaren, 3 ay kadar, Fatoş'un yanındaydım. Frankfurt, Hanau, Erlensee'de. Huriser Teyzem, Alev, Fatoş, ve ben. Uğur eniştem ve Asım yoktu. Demekki o sırada, 11 yaşına yeni girmiş Fatoş. Ben 27 yaşımda iken. Kavga ederdik Fatoş'la, "Televizyon" yüzünden. Almancası için değilde, Dünya'da neler oluyor, "uzak kalmıyayım" diye haber saatinde, haberleri açardım. Başka kanalda "spielfilm" (dizi film) var. Fatoş izleyemiyor, kızardı bana. Küçük dişi kuzendi benim için Fatoş. Duygum ve ilgim ona göre. Onun ötesinde hiç bir şey yok. Ben de onun için Büyük erkek kuzendim. Duygu ve ilgi ona göreydi, diyemiyeceğim. Çünkü, Fatoş ergenlik dönemine tam da geçiş sırasındaydı. Tuvalette bir gün, küvetin içinde donunu da görmüştüm, bir damla "kanlı". Belli ki yeni başlıyordu, "adet" görmeye. Çıkarıp atmış, küvete, yıkansın diye. Kanaatimce, ergenliğe geçiş sırasında benim aynı evde olmam dolayısıyla, bana "aşk" duygusuyla bağlandı. İlk aşkı, çocukluk aşkı. Çünkü yanındaydım, o dişi ben erkek. Alev abisi de erkek, ama sağlam bilinçle biliyorki o "yasaklı". Ben değildim. O sırada benim yaşça ondan çok büyük olmam da engellemedi, bana olan bu duygunun oluşmasına. Açıkça hiç belli etmedi bana bunu. Ama bir olay oldu, sanırım Aşkının kanıtıydı o olay. Bir akşam televizyon seyrediyoruz. Alev varmıydı, hatırlamıyorum. Huriser teyzem, Fatoş ve ben. Film'de adam, duş alıyor. Tabi erkeklik organı görüntüde yok. Çekim yandan yapılmış, Sol bacağını kaldırınca, baldırın altından adamın aş.kları göründü. Sadece o kadarı. Huriser teyzem, yorum yapmak ihtiyacını hidssetti anında, ve " bu da erkek seksi" dedi yani hep "kadın seksi" olacak değildi ya. Ama olay anında, Fatoş, utanarak, bana baktı, başını sola çevirerek. İngilizce deyişle, "if she didn't care for me, she wouldn't have looked at me". Bakışı hâlâ hatırımda. Düzenleme, tabi ki misyonkoyucunun işi. FATOŞ'un bana olan o AŞK'ının işaretini, o filmdeki adamın AŞ.Klarına koymuş. Sonra ben gittim, Frankfurt'tan. Belli ki, Fatoş da yaş faktörünü de daha doğru değerlendirerek, akıl yoluyla, uygun durum değil dedi, ve baskıladı duygusunu, ve o "Aşk" ı sonlandırdı. Tabi, o "yaşantı", anı olarak hep kaldı belleğinde. Ve de kanaatimce, o aşkı sonlandırdığı için, yani kalbi bir kere dolmuş olduğu için, daha sonra, o kalbe başkasının girmesi de mümkün olmadı. Yani Aşk duygusuyla başka birine bağlanmadı, bağlanamadı. Özgür'le evliliği dahil. Aşk olsaydı Özgür'e, "boşanma" olmazdı. Ve gün gelip de, Yılmaz abisinden, Yılmaz abisinin karısı olarak seçilmiş olduğunu öğrenince,kanaatimce tıpkı benim Çanakkale'de, Ayla'nın benim karım olduğunu bulduğumda yaşadığım durumu yaşadı. 1969'da Ayla, bizim evde kalmak istemişti. Babam razı olmadı. Kalmasını çok istemiştim, ona yönelik filizlenen aşk duygusuyla. Necip'le evlendi sonra. Tabi bende de herhangi bir AŞK duygusu da kalmadı tabiatiyle. Zaten, kendisini, daha sonra da hiç görmedim, Çanakkale'de onu "karım" olarak bulana kadar. Bulunca, filizlenip te küllenmiş olan aşkım, yeniden canlandı. Sanırım Fatoş'da da aynısı oldu. Bastırmış olduğu çocukluk aşkı, yeniden canlandı. Hadım oluşum dabuna engel olmadı. Çünkü AŞK cinsellikten kaynaklanan ama onu aşan bir Sevgi türü. Ne diyordu reklamda, hosteslerinin arasında SKY havayollarının Kaptan pilotu. "Mutluluktan uçuyoruz". Şimdi saat 21.00'e gelmek üzere, FATOŞ'un facebook sayfasından, "mutluluktan uçtuğu" fotoğraflarından birini, kendi facebook sayfama aktarayım.
Evet, aktardım o fotoğraflardan birini, "mutluluktan uçuyoruz..." sözlerimle.
Bugün 12.12.12, öğle yemeğinden önce açınca trthaber.com'u, gördüğm, Türkiye'de, bugün ilk doğan bebek haberini, facebook sayfama aktardım (Beğeniler arasında yer alıyor, o tür aktarmalar, öğrendim) Adıyaman'lı NURSEL ve BİLAL EKİNCİ çiftinin bebeği. Doğum sancıları başlayınca, hastaneye ve hemen doğumhaneye. 00.04'te doğmuş, adını YAREN koymuşlar. (Hoş geldin, YAREN bebek. Çok yaşa, sağlıklı yaşa, mutlu yaşa...) Ardından, "Bugün Dev Göktaşı Dünyanın yakınından geçecek" haberini de aktardım, facebook sayfama. "Denk geldi, 12.12.12'ye diyerek, göksel tehlikelerin önemi dolayısıyla. 5 km uzunluğunda, 2.5 km genişliğinde göktaşı (asteroid). 7 milyon km uzaktan geçecekmiş. 4 yılda tamamlıyormuş, Güneş etrafındaki turunu, ve dünyamızın yakınından geçiyormuş, tabi 4 yılda bir. Sonra, tekrar düşündüm, bu yılki geçişinin 12.12.12'de "tesadüf" olmadığı kanaatine vardım. "Ben yazayım diye" yapmışlar. (Bu tür uzay tehlikelerini savuşturabilecek bilimsel, teknolojik imkanlarımız var, mesajıyla.) Öğleden sonra da bağıntılı bir haber daha çıktı, trthaber.com'da: Dün gece 11/12 Aralık gecesi,(ama tarih vermemiş), ORDU ili Perşembe ilçesi açıklarına denize Göktaşı düşmüş. Çevre aydınlanmış. Gürültü ve Sarsıntı olmuş. Düşme anını MOBESE kameraları kaydetmiş. İnsanları korkutmuş. Onu da aktardım, Facebook sayfama, ve uzaktan geçecek Göktaşı hakkındaki kanaatimin doğru olduğunun "işareti" olarak yorumladım, "Perşembe" göktaşını. (19 Aralık 2012 ilave: Bugünkü Hürriyet, "11 Aralık gecesi" diyor, Perşembe Göktaşı için.)
12.12.12 çok özel bir sıralanış. Tek haneli sıralanışlar, mesela 1.1.1 aynı yıl içinde çok 4+3=7 kez tekrarlanıyor, ama farklı yıl içinde sıralanışı, 10 yıl sonra. Ama çift haneli sıralanışlar, mesela 01.01.01 aynı yıl içinde sadece bir kez. Farklı yıl içinde sıralanışı ise 100 yıl sonra. Ve 12 yıl peşpeşe, her yıl mutlaka bir tane çift haneli sıralanış var. Ama, 12.12.12 den sonraki ilk çift haneli sıralanış, son 01.01.01 sıralanışından 100 yıl sonra. Böylece, bugünkü Hürriyet Gazetesindeki, Emrehan Halıcı'nın "Akıl Oyunları" sorusunu da cevaplamış olduk. Bundan sonraki 12.12.12 sıralanışı, tam 100 yıl sonra.
09.09.09 sıralanışı için, Meteorolojik bir olay koymuşlardı. İstanbul'da sel, 34 ölü. 12.12.12 sıralanışı için de Astronomik bir olay koydular. 5 km uzunluğundaki bir Göktaşı'nın, Dünya'nın yakınından geçmesini. 07.07.07 sıralanışında 7 olay seçmiştim. Şimdi hatırlamıyorum, nelerdi. Bloknotlarda yazılı. Bloknotlar da yanımda değil, "Arşivde".
NASANASANASANASANA.. oniki/oniki/oniki onunki/onunki/onunki ONİKS
15 Aralık sabahı, POWERball'a baktım. 12/12/12 çarşamba günü çekilişi. önceki çekilişte bilen yoktu. 2.ci devir haftası ("historic 12/12/12" de) bir bilen. Sayılar:08-10-25-36-48-28. MASSACHUSETTS eyaletinde. Waltham yakınlarında (who are coworkers at Costco), ROSA DeLEON of Arlington, ve REGINALD LeBLANC of Lexington ,(prize from one of the jointly purchased two tickets.) ROSA (52) (evli 5 çocuk annesi), herzaman iki bilet alırmış, ve arkalarına REGINALD'ın (54) (Bekar,erkek) adını yazar, fotokopilerini çektirip, Reginald'a verirmiş. Prize $50.000.000 Dolar. Birlikte fotoğrafları var, ellerinde $50.000.000 dolar'lık temsili çeklerle. Bir defada almayı seçmişler. $33.003.300, Vergiler düşünce $23.102.310 Dolar. They plan to split the winnigs evenly. (Hesapladım:$11.551.155, herbirine net. Dört tane 1, Dört tane 5 var, üstelik çift çift dizilişli 11551155) Herşeyiyle "Dörtlü Aile" mesajı, beş-beş,eş-eş. Bu çok özel günde. Merci....
Dostları ilə paylaş: |