İnsan kaçakçılığı artıyor
BM Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) yetkilisi Ann Veneman, Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) her yıl dünya çapında 2 milyondan fazla insanın kaçırıldığını kestirdiğini belirtmekte. Veneman, çocukların fahişeliğe, çiftliklerde, madenlerde, pazarlarda, fabrikalar ve ev hizmetlerinde çalışmaya zorlandığını belirtti. Asya-Pasifik bölgesinde, özellikle Güney Asya'da, insan kaçakçılığının gerisindeki
en önemli etmenin seks ticareti olduğu belirtilirken; Myanmar, Kamboçya, Filipinler ve başka ülkelerdeki yoksul köylerdeki kızlar, komşu ülkelere ya da kentlere götürülerek buralarda masaj salonları ve karaoke barlarda çalıştırılıyor ya da Avustralya, Japonya, Güney Afrika ve ABD'deki genelevlere götürülüyor.
(http://www.cumhuriyet.com.tr/cumhuriyet/m/c10.html, 31.08.05)
Yeldan’ın aktardığına göre (Branko Milanovic (2005) ''Can We Discern the Effect of Globalization on Income Distribution?'' World Bank Economic Review, cilt 19, no 1, sf.21-44), Harvard’dan R. Barro, BM Üniversitesi' nden A. Cornia gibi iktisatçıların başını çektiği grup, Küreselleşmenin yoksul ülkelerdeki gelir dağılımını olumsuz olarak etkilediği ve bu ülkelerde yoksulların reel gelirlerinde de gerilemeye
yol açtığını vurgulamaktadır. Milanovic'in ulaştırdığı literatür taramasının ana bulgusu çarpıcıdır :
İktisat yazınında Küreselleşmenin, küresel düzeyde gelir dağılımında iyileştirmeye yol açtığı bulgusuna henüz ulaşılamamıştır. Küreselleşme ve gelir dağılımı ilişkisini inceleyen neoliberal kökenli iktisatçılar bile, en iyi koşullar altında bile, bu iki değişken arasında hiçbir ilişkinin bulunamayacağını savunur durumda kalmaktadır. Buna karşın, birçok çalışmanın bulgularında küreselleşmenin yoksullar üzerindeki etkileri olumsuzdur. Küreselleşme oranı arttıkça azgelişmiş ülke yoksulları daha da yoksullaşmakta, varsıl ve yoksul arasındaki uçurum giderek derinleşmektedir. Milanovic'in çalışması, neoliberal küreselleşme projesinin azgelişmiş ülkelerde yoksulları daha yoksul kılarken, gelişmiş ülkelerde varsıllığı artıran bir süreç içerdiğini vurgulamakta; dolayısıyla kapitalizmin temel eşitsizlik yasasının küresel düzeyde nasıl işlemekte olduğunu ampirik olarak gözler önüne sermektedir. (http://www.cumhuriyet.com.tr/cumhuriyet/m/c13.html, 31.08.05)
DSÖ 2005 yılı Dünya Sağlık Raporu, “Anne ve Çocuk Sağlığı”na ayrılmıştır. Bu yıl dünyada, 5 yaş altında 11 milyon çocuk ölümü beklenmektedir. Bunların %98’i gelişmekte olan ülkelerdedir. Anne ölümlerinin önlenmesi ile ilgili tablo daha olumsuzdur. Gelişmekte olan ülkelerde her yıl 300 milyon kadın gebeliğe ve doğuma bağlı hastalanmakta, 529 bini ise ölmektedir. Yaşam boyu anne ölüm riski Afrika’da 16 kadında 1, varsıl ülkelerde ise 2500’de 1’dir. Kadın, anne ve çocuk sağlığı ile ilgili ilerlemelerin önündeki “Engeller” Raporda; yoksulluk, savaşlar, HIV/AIDS, ekonomik krizler, toplumsal cinsiyet ayrımcılığı, adalet ve finansal konularla ilgili politik sorunlar olarak özetlenmektedir (www.who.int/whr2005).
Dünyanın tüm önemli bölgelerindeki toplumsal hareketleri, yoksulluğun ortadan kaldırılması ve kalıcı bir dünya barışının sağlanması ortak hedef ve kararlılığı ekseninde bir araya getiren büyük bir atılıma gereksinim var.. ” (Prof.Dr.Michel Chossudovsky, Kanada. “Yoksulluğun Küreselleşmesi” adlı kitabı)
Tüm dünyada 1987-1993 arasında, günde 1 $’ dan az geliri olanların sayısı, 100 milyona yakın artış göstermiştir. 800 milyon kişi açlık çekmekte ve 300 milyon insan yetersiz-kötü beslenmektedir.
(Prof. Dr. Alparslan Işıklı, “Dünya Bankası’nın Laik İmparatorluğu’nda Kumarhane Kapitalizmi” adlı kitabından)
UNDP Başkanı Derviş’e göre 2005 Raporu’nun temel vurguları şöyle :
“Her şeyden önce rapor, dünyadaki yardım, ticaret ve güvenlik politikalarında derhal radikal değişiklikler yapılması çağrısında bulunuyor. Dünya liderlerinin 2000 yılındaki BM zirvesinde verdikleri kalkınmaya yönelik taahhütleri yerine getirebilmeleri için, bu reformlar şart. Söz konusu zirve toplantısında, Binyıl Kalkınma Hedefleri olarak adlandırılan kararlar alınmıştı. Bu hedefler arasında,
2015 yılına dek, tüm dünyada aşırı yoksulluğu yarı yarıya, çocuk ölümlerini ise üçte iki oranında azaltmak ve tüm çocukların ilkokul eğitimi almasını sağlamak bulunuyor. Ülkelerin, bu hedeflere
ne yakınlıkta olduğunu değerlendiren İnsani Gelişme Raporu (HDR), küresel anlamda önemli ilerlemeler kaydedildiğine, ancak birçok ülkenin de kendi başlarına iyice geride kaldığına işaret ediyor... Bu raporda yeni olan öge, 2005’in dünya için bir kavşak noktası olduğunu vurgulaması. Ülkeler insani gelişmeyi hızlandırmak için adımlar atabilirler. Dünya, aşırı yoksulluğa son vermek için bilgi, teknoloji ve kaynaklara sahip. Ama zaman daralıyor..”
“YOLSUZLUK YOKSULU VURUYOR” uyarısını yapan Derviş devamla : “Yolsuzluk ve genelde
zayıf yönetim, insani gelişmeye zarar verir. Uluslararası yardımların geçmişte başarısız olmasının nedenlerinden biri de yolsuzluk. Yolsuzluk, yardım çabalarını iki biçimde etkiler. İlki, yoksullar yolsuzluktan görece çok daha fazla zarar görür. Kamboçya’da yapılan bir araştırma, yolsuzlukların, yoksullara, yüksek gelirli kesime göre üç kat daha çok zarar verdiğini ortaya koyuyor. İkinci olarak,
ülkeden çıkarılan yolsuzlukla bağlantılı paraların yanında, o ülkeye yapılan yardımlar devede kulak olabiliyor. Bir ülkeden dışarıdaki bankalara, Afrika’nın dış borcundan daha fazla miktarda bir transfer yapılmıştı..” demekte.
UNDP Başkanı Derviş, “Türkiye’de sağlıkta büyük eşitsizlik var.” dedikten sonra, “İNSANİ Gelişme Endeksi’nin, kadın-erkek eşitliği ve yoksulluk gibi etkenleri de değerlendirdiğini” belirterek şunları kaydetmekte : “... Rapora göre, Türkiye’de en varsıl % 20’lik bölümde her bin çocuktan 33’ü ölürken, en yoksul kesimde bu 85’e çıkıyor. Sağlık konusunda da büyük eşitsizlik var.” (http://www.hurriyetim.com.tr/haber/0,,sid~4@nvid~629612,00.asp, 12.09.05)
ALMANYA'DA DURUM KÖTÜ : Türkler yoksullaştı
BERLİN (AA, 12.09.05) - Merkezi Almanya'nın Essen kentinde bulunan Türkiye Araştırmalar Merkezi'nin (TAM) Direktörü Faruk Şen, Almanya'daki Türklerin % 30'unun yoksulluk içinde yaşadığını söyledi. Şen, yaptıkları araştırmanın sonuçlarını açıklarken bu oranın Almanlar arasında ise % 14 olduğunu belirtti. Şen, Almanya'ya gelen 1. kuşak Türklerin çok düşük bir emekli maaşıyla geçinmek zorunda kaldıklarını, yeni kuşakların % 30'unun işsiz olduğunu kaydetti. Gittikçe kötüleşen ekonomik durumlarından dolayı Türkiye'ye dönmek isteyen Türklerin sayısının her geçen gün arttığını ifade eden Şen, ''Günümüzde her 3 Türk'ten 1’i ülkesine dönmek istiyor'' dedi.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal yoksulluk konusunu TBMM’ye taşıdı :
“Değerli arkadaşlarım, bakınız, bu tablo Türkiye’de yaşanan bazı gerçeklerle birlikte değerlendirildiği zaman manzara çok daha çarpıcı bir biçimde ortaya çıkıyor. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektör Yardımcısı Profesör Sayın Ayşe Yüksel’in açıklamalarını size okuyorum :
‘13 000 öğrencimiz var. Bunlardan sadece 100 kişi, üç öğün yemek yiyebiliyor. Geri kalanı, günü bir adet poğaçayla geçiştiriliyor. Öğrenciler para harcamamak için evden, yurttan dışarı çıkmıyorlar ve devamsızlık hakkını sonuna kadar kullanmak durumunda kalıyorlar. Üniversitede sadece 1 000 öğrenciye her gün ücretsiz öğle yemeği verebiliyoruz; 1 000 öğrenciye kumanya paketi dağıtabiliyoruz, geriye kalan 11 000 öğrenci, fiyatı 1 milyon lira olan öğle yemeğini bile, parasızlık nedeniyle, yiyemiyorlar.
Kırsal kesimden gelenler ekmek arası patates veya haşlanmış yumurta yiyorlar.’ diyor. Bunu diyen
Van Yüzüncü Yıl Üniversitemizin Rektör Yardımcısı Prof. Sayın Ayşe Yüksel. Bu, bir Türkiye gerçeği,
bir Türkiye manzarası.” (TBMM Grup konuşması, 26.04.05)
11 milyon çocuk yoksulluk kurbanı
DB’nın yayınladığı rapora göre (basın, 18 Nisan 2005) gelişmekte olan ülkelerde her yıl yaklaşık
11 milyon çocuk 5 yaşına gelemeden ölüyor. 5 yaşına gelemeden meydana gelen çocuk ölümlerinin
% 48’ine solunum yolu enfeksiyonu, kızamık ve sıtma neden oluyor.
UNICEF : Kız çocukları eğitimden yoksun.. Raporda, gelişmekte olan ülkelerden yalnızca 33’ünün, 2015’e dek çocuk ölümlerini, 1990’lardaki rakamların 2/3’ü oranında azaltma hedefine doğru yol aldığı, bu hedefi yakalayabilecek bölgelerin Latin Amerika ile Karayipler ve Avrupa ile Orta Asya olduğu kaydedildi.
VARLIKLILARIN İKİ KATI ÖLÜM
Batı Afrika ülkesi Mali’de yoksul ailelerin çocuklarının ölüm oranlarının, varlıklı ailelerin çocuklarının ölüm oranının iki katı olduğuna dikkat çekilen raporda ayrıca, dünyada ilkokul çağında yüz milyondan fazla çocuğun okula gitmediği, bunların % 60’ını kız çocuklarının oluşturduğu kaydedildi.
BM, Dünyada Yoksulluğun Sona Ermesi İçin 2015 Yılına Dek Gerçekleştirilecek
8 Ana Hedef Üzerinde Çalışıyor
"Binyıl (Milenyum) Kalkınma Hedefleri", dünya devlet ve hükümet başkanları tarafından tarihi "Binyıl Zirvesi"nde (6-8 Eylül 2000, BM Genel Kurulu, New York) kabul edilen "Binyıl Bildirgesi"ne (http://www. un.org/millennium/declaration/ares552e.htm) dayanan hedeflerdir. 21. yüzyılda yoksulluğun son bulması için 2015 yılına değin gerçekleştirilmesine çalışılacak 8 ana hedef BM’ye üye tüm ülkelerce (189 ülke) kabul edilmiştir. (http://www.hacettepem.org.tr/makaleler.php?a=&b=9&mNo=183#)
Bu hedefler şunlardır :
-
Aşırı yoksulluk ve açlığın ortadan kaldırılması : 1990-2015 arasında geliri günde 1 ABD dolarından az olan ve açlık çeken insan oranının yarı yarıya azaltılması.
-
Herkesin temel eğitim almasının sağlanması : 2015'e dek her yerde kız ve erkek çocukların
eşit olarak ilkokul eğitimini tamamlamalarının sağlanması.
-
Eğitimde cinsiyet eşitliğinin sağlanması : İlk ve orta öğretimde 2005'e dek,
tüm eğitim düzeylerinde 2015'e dek cinsiyet eşitsizliğinin ortadan kaldırılması.
-
Çocuk ölümlerinin azaltılması : Beş yaş altı çocuk ölümlerinin 1990-2015 arasında
2/3 oranında azaltılması.
-
Anne sağlığının iyileştirilmesi : Gebelik ve doğum sırasında anne ölümlerinin
1990-2015 arasında 3/4 oranında azaltılması.
-
HIV/ AIDS, sıtma ve öbür bulaşıcı hastalıkların önüne geçilmesi :
Bu hastalıklarının yayılmasını 2015'e dek durdurmak, daha sonra da geri çevirmek.
-
Çevresel kaynakların korunmasının sağlanması : Sürdürülebilir kalkınmanın ülke programlarına alınması ve çevresel değerlerin yitirilmesinin önüne geçilmesi. 2015'e dek güvenli içme suyu
ve temel sağlık hizmetlerinden yoksun insanların sayısını yarı yarıya azaltılması.
2020'ye dek gecekondularda yaşayan en azından 100 milyon insanın yaşamlarının
önemli derecede iyileştirilmesi.
-
Kalkınma için küresel işbirliğinin geliştirilmesi : Saydam, kurallara dayalı ve eşitsizlik yaratmayan bir ticari ve mali sistem geliştirilmesi. Az gelişmiş ve yoksulluğu azaltmaya kararlı ülkelere ihracatta gümrük indirimi, yardım, ticaret, borç hafifletilmesi gibi kolaylıklar sağlanması.
(http://www.unmillenniumproject.org/goals/index.htm ve http://www.un.org/millenniumgoals/ )
BM Binyıl Kalkınma Projesi, BM Genel Sekreteri Kofi Annan tarafından Binyıl Kalkınma Hedeflerini gerçekleştirme stratejileri önermek üzere Prof. Dr. Jefferey Sachs yönetiminde kurulmuş olan bağımsız bir danışma grubudur. Bu grup tarafından, UNDP'nin desteğiyle, 10 tema altında toplanmış 265'i aşkın uzmanın katkılarıyla hazırlanan Investing in Development : A Practical Plan to Achieve the Millenium Development Goals (http://www.unmillenniumproject.org/reports/index.htm, UN Millenium Project 2005, New York) başlıklı rapor, 17 Ocak 2005’te Genel Sekreterliğe sunulmuş ve basılmıştır.
Araştırma Malzemelerinin Yüksek Fiyatlı Oluşu, Yoksul Ülkelerin Kıt Kaynaklarını Zorluyor
Batı'daki araştırmacılar bütçe kısıtlamalarından yakınırken, görece yoksul ülkelerdeki meslektaşları
laboratuvar gereçleri ve malzemesi edinmek için aşırı yüksek fiyatlarla karşı karşıya kalıyorlar.
Göreli olarak yoksul ülkelerdeki bilim adamlarının aynı malzemeyi edinmek için varlıklı ülkelerdeki
meslektaşlarından %70 daha fazla para ödemek zorunda.. Dünyanın geri kalanı için ufukta bir rahatlama gözükmüyor. Bu durum araştırmacıları düş kırıklığına uğratmayı sürdürüyor. (http://www.nature.com/cgi-taf/DynaPage.taf?file=/nature/journal/v428/n6982/index.html, 18.09.05)
Çıplak istatistikler gerçeği ortaya koyuyor : ABD’de Siyahların yaşam beklentisi beyazlardan 6 yıl kısa. Siyahlarda işsizlik (%10.8) beyazların (%4.7) 2 katını aşıyor. Siyahların, yaşamlarının herhangi bir döneminde hastalıktan, kazadan ya da cinayetten ölme riski de beyazların 2 katı. Siyah ailelerin % 24’ü (1/4’ü!) yoksulluk sınırının altında yaşarken, bu oran beyaz ailelerde % 8! (The Guardian, Special report
United States of America, http://www.guardian.co.uk/usa/story/0,12271,1588181,00.html, 09.10.05)
BM’nin hazırlanadığı 2005 Dünya Nüfus Raporu'nda, dünya önderlerine, cinsiyet ayrımcılığına
son verilmesi için ivedi önlem çağrısı yapıldı ve bunun yoksulluğu tarihe gömmenin tek yolu olduğu bildirildi. 1978 yılından bu yana her yıl yayımlanan ve bu yıl 'Eşitlik Vaadi' başlığı kullanılan raporda,
2000 yılı milenyum doruğunda kadınlara ve gençlere yoksulluğun üstesinden gelineceğine ilişkin verilen sözlerin tutulması çağrısında bulunuldu. Dünya nüfusunun çoğunluğunu oluşturan kadın ve gençlere verilen sözlerin tutulmasının 'uzun erimli kalkınmanın ateşleyicisi' olacağına dikkat çekilen raporda, 'Başarısız olunması dıurumunda, yoksulluğun gelecek kuşakların da sorunu olacağı' vurgulandı.
Raporun açıklandığı basın toplantısında konuşan BM Nüfus Fonu (UNFPA) yürütme direktörü TA Obaid, dünya önderlerinin cinsiyet ayrımcılığını tarihe gömmeden, yoksulluğu tarihe gömemeyeceklerini vurguladı ve “Kadına ve genç kızlara yönelik şiddeti engellemeden yoksulluğun sonunun geldiğini görmemiz olanaksız. Kadınların tümüyle sosyal, kültürel, ekonomik ve politik haklarını ellerine aldıklarını görmeden de yoksulluk sona erdirilemez.” dedi. (www.unfpa.org,12.10.05)
Yoksulluk, Küreselleşme ve Kalkınma : Kimi İstatistiksel Bağlar Üzerine Açılımlar
(Poverty, globalization and growth : Perspectives on some of the statistical links)
Prof. Dr. Joseph E. Stiglitz, Nobel Laureate in Economics, 2002
Kalkınmayı teşvik ederken yoksulluğu azaltmak için daha çok çabalayan, yoksuldan yana kalkınma stratejileri var mıdır?
Ve kalkınmayı teşvik ederken, -uzak durmamız gereken- yoksulluğu artıran kalkınma stratejileri
var mıdır?
Örn. piyasaları kısa süreli spekülatif sermaye akımlarına açmanın ekonomik büyümeyi artıracağı görüşünü ne kuram ne de kanıtlar desteklemekedir; ki bu durum ekonomik istikrarsızlığı artırır,
ekonomik istikrarsızlık da güvensizlik ve yoksulluğa katkıda bulunur.
...
Küreselleşmeye ilişkin ekonometrik çalışmaların altında saklanan, saptırılmış bir başka içeriktir :
Çünkü Küreselleşmenin, kalkınma ve ve yoksulluğu azaltma için çok iyi olduğu kantlanmıştır, küreselleşme eleştirileri yanlış olmalıdır.. Fakat bu kesitsel araştırmalar şunu açıklamaz :
-
Küreselleşmenin en esaslı eleştirisi, uygulamada görüldüğü üzere;
adalesiz oluşu, yararlarının orantısız biçimde varsıla gittiğidir..
(Küresel gelir dağılımı verileri için bkz. http://www.gapminder.org/projectsView-2.htm)
AB'nin yoksulu Türk'ün en yoksulundan 3 kat varsıl (http://www.msn.com.tr/news1/, 05.11.05)
AB’nin en yoksul bölgesindeki satınalma gücü paritesine göre kişi başına gelirle Türkiye’nin en yoksul bölgesi arasındaki gelir farkının üç katı aştığı belirlendi. Türkiye’nin en varsıl bölgesiyle AB’nin en varsıl bölgesi arasında ise 5.9 katlık fark bulunduğu bildirildi.
Türkiye için DPT’nin AB için de Eurostat’ın yaptığı hesaplamaya göre AB ülkelerinde ortalama yüz olan satınalma gücü paritesine göre kişi başına gelir, Türkiye’nin en yoksul bölgesi olan Bitlis, Hakkari, Muş ve Van bölgesinde 10’da kalıyor. Türkiye’nin en yoksul bölgesiyle AB ortalaması arasında on katlık bir uçurum bulunuyor.
Eurostat’ın belirlemelerine göre AB’nin en yoksul bölgesi olan Polonya’nın Lubelskie bölgesiyle
Türkiye’nin en yoksul bölgesi arasında ise 3.2 katlık bir kişi başına gelir farkı yaşanıyor. AB ortalaması
yüz olan kişi başına gelir, AB’nin en yoksul bölgesi Lubelskie’de 32’de kalıyor.
Verilere göre 315’lik kişi başına gelir indeksiyle AB’nin en varsıl bölgesi olan İngiltere’deki Inner London ile 53 indeks değeriyle Türkiye’nin kişi başına gelir açısından en varsıl bölgesi olan Kocaeli, Bolu, Sakarya, Yalova, Düzce bölgesi arasında ise 5.9 katlık bir gelir farkı yaşanıyor. Türkiye’nin en varsıl bölgesinin geliri AB ortalamasının %53’üne ancak denk geliyor.
S o n u ç :
Çevre Bakanlığı’nın “Yoksullukla Mücadele” başlıklı raporunun sonuç bölümünde şu değerlendirmeye yer verilmektedir : (www.cevre.gov.tr, Yoksullukla Mücadele, pdf formatında, 09.05.05)
“Son on yıllık dönemde gerek yoksullukla mücadele gerek çevreye saygılı bir kalkınma stratejisi izlenmesi konularındaki çabaların genellikle yetersiz kaldığı görülmektedir.”
-
Yoksulluk riski (vulnerability) altındaki toplum kesimlerinin oranı, %34,5’tir.
-
Türkiye, DB ölçülerine göre orta / yüksek derecede yoksulluğun hüküm sürdüğü bir ülkedir.
(Doç. Dr. Oğuz Işık, ODTÜ, Türkiye’de Yoksulluk, Konferans. 12.11.05, Hacettepe R Salonu)
KüreselleşTİRme = YoksullaşTIRma denklemi artık su götürmez kanıtlarıyla ortadadır.
Yoksulluk ile sağlıksızlık arasındaki birebir neden-sonuç ilişkisi de çok iyi irdelenmiş ve kanıtlanmıştır. Dolayısıyla, Türkiye ve Dünya insanlarının yoksullaştırılarak sağlıksızlaştırılmasına karşı verilecek savaşımın, doğrudan “Küreselleşme” adıyla yaftalanarak makyajlanan ve ustaca saklanıp gizlenen temel yoksullaştırıcı küresel soyguna yönlendirilmesi gerekmektedir. Çağına karşı sorumluluk duyan sağlık çalışanlarının “hastalığa” doğru tanı koymaları ve savaşım alanlarını iyi belirlemeleri beklenir.
Dostları ilə paylaş: |