AKP’NİN GÖZÜMÜZE ÇAKTIĞI “YENİ REJİMİNİN” SİMGESİ SARAYLARINA VE SALTANATINA KARŞI, AYAKLAR BAŞ OLACAK DİYEREK,
YOLLARA DÜŞENLER
HEPİNİZE SELAM OLSUN!
SELAM OLSUN! 13 ARALIK 1980 de 17 YAŞINDA OLMASINA RAĞMEN FAŞİST DEVLET TARAFINDAN KATLEDİLEN ERDAL EREN’E
SELAM OLSUN İDAM SEHPASINDA CAN VERMESE DE BUGÜN YER ALTINDA, YER ÜSTÜNDE, İNŞAATLARDA, TERSANELERDE, TARIMDA, MEZBAHAYA SÜRÜLÜR GİBİ ÇALIŞTIRILIP CAN VERENLERE!
SELAM OLSUN ORTADOĞUDA GERİCİ BARBARLIĞA, DESPOT REJİMLERE, DİRENEN, BEDENLERİNİ SİPER EDEN ÖZGÜR VE DEMOKRATİK BİR ORTADOĞU İÇİN ÇARPIŞANLARA VE YENİ BİR HAYATI YEŞERTMEYE ÇALIŞANLARA,
SELAM OLSUN DAYANIŞMANIN, KARDEŞLEŞMENİN, KADININ KURTULUŞ ARZUSUNUN, İNSANLIK ÜLKÜSÜNÜN, PAYLAŞMANIN YEPYENİ ÖRNEĞİNİ SERGİLEYENLERE
SELAM, SELAM, SELAM OLSUN!
Hoşgeldiniz mücadele arkadaşlarım!
Hûn bi xêr hatin HEVALNO!
Ehlen ve Sehlen
Üreten ve yaratan biziz.
Bize, güya teknik ve iktisadi terimlerle milli hasıla, milli gelir KILIFI İÇERİSİNDE sunulan şey:
Biz emekçilerin ÜRETTİĞİ TOPLAM, TOPLUMSAL ZENGİNLİKTİR.
BİR HAYAL EDELİM, MUKTEDİRLER, SÖMÜRÜCÜLER, GENERALLER, EFENDİLER OLMASAYDI BU ZENGİNLİK NASIL PAYLAŞILIRDI?
Biz şöyle yapardık neyi tüketeceğiz ne kadar tüketeceğiz?
Bu zenginlik, kapitalist düzende sınıfsal güç dengelerinin belirlediği koşullar altında iki kere bölüşüm, Biz bu bölüşümü ücret kavgalarında ve ücretli emek içerisinde ve toplam artığın yeniden dağılımı çerçevesinde ele alırdık. İşte bütçe kavgası bu ikinciye denk düşer.
Çünkü bütçe dediğiniz de bizim yarattığımız zenginliktir.
Fakat bugün bizim ürettiğimiz bu toplamın, nasıl toplanacağına, nasıl bölüştürüleceğine ve kimin payına ne kadar düşeceğine tek başına, AKP hükümeti karar veriyor.
AKP, halktan topladığı ağır vergilerle, din ve muhafazakarlık örtüsü altında, baskıcı ve sömürücü “yeni rejimini” inşa ediyor. İşçinin, emekçinin kazanımlarına, halkın birikimlerine el koyuyor.
Torba ve dönüşüm yasalarıyla devleti şirketleştiriyor, kamusal hizmetleri piyasalaştırıyor.
Bugün bu meydanda olmayan, bütçe kaygısı taşımayan, adına sendika diyen sendikalara, hükümetin, sermayenin yedeğinden çıkmayan, hatta eğitim şurasında görüldüğü gibi hükümetin borazanlığını ve tetikçiliğini yapan sendikalara sesleniyoruz. TÜRK İŞ, HAK İŞ, DİĞERLERİ NEREDESİNİZ?
Kamu emekçileri sendikal hareketinin başlatıcısı, çığır açıcısı KESK, bu sendikalara karşı ve bu sendikal anlayışlara karşı da kavga verecek, aynı zamanda sendikaları öz örgütlere dönüştüren bir kavganın da başlatıcısı olacağız.
Kardeşlerim!
İş başındaki hükümetin yaklaşımı ile diğer izlediği politikalar arasında ayrılmaz bir bağ var.
BUNLAR MADALYONUN İKİ YÜZÜ.
AKP, saltanat, debdebe, ihtişam peşinde koşuyor, Ne para, ne kan ne de çekilen acılar gözlerini doyurmuyor.Sadece son bir yılda binlerce işçi, iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi.Buna rağmen taşeronlaştırma, güvencesizleştirme devam ediyor, daha da yaygınlaştırılıyor.
Yüzlerce kadın, şiddet nedeniyle katledilirken, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştiren muhafazakar politikalar “fıtrat”a bağlanarak yaşamın her alanına zehir gibi zerk ediliyor.
HER ŞEYE TAHAMMÜLSÜZLER, BİZİ KENDİ OLUŞTURDUKLARI ÇİTLERİN İÇİNE HAPSETMEK İSTİYORLAR.
Bunun için TEK DİN, TEK MEZHEP, TEK DİL, TEK SES VE RENK, TEK CİNS diyorlar.
Zorunlu din derslerinin genişletilmesi ve değerler eğitimi adı altında ana okullarına kadar indirilmesi bu tahammülsüzlükten. Yeni kuşakların sermayenin talepleri doğrultusunda eğitim yoluyla yoğrulması, suskun biatçı bir işgücü rejiminin inşası için.Bir lokma bir hırkaya ya da toprağın üstünde açlıktan ölüm, toprağın altında fıtrattan ölüm ikilemine razı olmamız için.
30 YILDIR KENDİ KADERİNİ ELLERİNE ALMAK İÇİN, ÖZGÜRLÜK İÇİN, NİCE CANLAR VEREN, BİN BİR BEDEL ÖDEYEN KÜRT HALKINI DİZ ÇÖKMEYE ZORLADINIZ BİN BİR
CEBERRUTLUĞUNUZLA.DİZ ÇÖKTÜREMEDİNİZ.
Şimdi de Kürt sorununun çözümünde oyalama politikalarınızı “kamu güvenliği” ve “kamu otoritesi” adı altında yürütüyorsunuz. Ortada kamu adına bir şey bırakmışsınız gibi.
Zorla mülksüzleştirme döneminden geçiyoruz. Kent alanları, ormanlar, su, yerel toplulukların yaşadığı alanlar, tarihsel mirasımız, kültürel mirasımız, genetik ve biyolojik yaşamın bileşenleri bir mülksüzleştirme ve sermaye taarruzu altında. Her gün, her saat, her dakika yeni bir örneğiyle yüz yüzeyiz. Acele kamulaştırma ve afet yasaları buna hizmet ediyor.
Eğitim ve sağlık piyasalaştırıldı, kreşler ve huzurevleri kapatıldı. Sosyal devlet ortadan kalktı. Kapitalist keyfiliğiniz, barbarlığınız ve vahşetiniz her yerde.
Ayet ve amentünüz “ZEYTİN AĞAÇLARI, DERELER, ORMANLAR, MADENLER, EĞİTİM, SAĞLIK, KENT MEYDANLARI NE VARSA SERMAYENİN EMRİNE”,
Nitekim “makul şüphe”li yasanın meclisten geçmesinin üstünden iki gün geçmeden bir gencimiz Yüksekova’da katledildi. Lice’de vurulan gencimiz hala yaşam mücadelesi veriyor. Son iki haftada yüzlerce genç gözaltına alındı, tutuklandı.
Var olan yetkiler size yetmiyor. Daha fazla yetki veren yasa tasarınız Mecliste.
Hükümeti uyarıyoruz! Kurbanlık koyun gibi boynumuzu uzatmamızı, SS yasalarını birer birer hayata geçirmenizi beklemeyeceğiz.
Bu yasalar geri çekilinceye kadar demokratik eylem ve tepkilerimizle önünüze dikileceğiz.
Sevgili yol arkadaşlarım!
Bunların iki büyük sarayı var.
Biri 1150 ODASI yeryüzünde bilmem kaç odası yer altında olan yeni rejimin simgesi “Kaç-ak Saray”
Diğeri de yalanlardan, yolsuzluklardan, talandan oluşturdukları “Pembe Saray”
Afişlerimizi toplatsalar da, yasaklasalar da yeni rejimlerinin simgelerini teşhir etmeye devam edeceğiz.
İkiyüzlülüklerini açığa çıkaracağız.
Dört bakanlarını kurtarmak için yargıdan, polisine kadar bütün kurum ve yapılarda değişikliklere gittiler.
DARBE DEDİLER! İFTİRA DEDİLER! Şimdi mecliste bakanlarının her sözü adeta bir İTİRAF!
Şimdi bir kaçını gözden çıkararak kendilerini kurtarmak istiyorlar ama NAFİLE! Bütün pislikleri bir bir ortaya çıkacak.
Değerli emekçiler, dostlarım!
“IŞİD”i desteklemiyoruz” dediler. IŞiD, Mürşitpınar kapısı üzerinden KOBANE’ye saldırdı.
“Esad kardeşimiz” dediler. Şimdi “kara harekatı olmazsa Esad devrilmez” deyip ülkeyi savaşa sokmak istiyorlar.
“Aleviler canımız ciğerimiz” dediler. Zorunlu din dersini kaldırmadılar, cem evlerinin statüsünü tanımadılar, dahası “AİHM kararı bizi bağlamaz” dediler.
“Yeni Türkiye” dediler, “zorla da olsa Osmanlıcayı öğreteceğiz” diyorlar.
Dostlar!
Yalanları, yolsuzlukları ayakkabı kutularına değil, çuvallara sığmıyor.
Ama bizim işimiz gerçeklerle…
Kaç-Ak Saray’ın maliyeti bile devlet sırrı.
Cumhurbaşkanlığı ödeneği %100 artırıldı.
Tomalara, gaz bombalarına milyonları ayırdılar. Saltanatlarını korumak için.
Asgari ücrete günlük 1 TL, diyanete ve savaş harcamalarına neredeyse diğer tüm bakanlıkların harcamasına denk bir pay. İmamlar cüzdan ve vicdan arasına sıkışmış durumda vaazlar veriyor. Savaşa karşı, barış ve kardeşlik vaazı verenler suçlu ilan edilip, görevden alınıyor.
Yine de utanmadan bütçeden en çok harcamanın personel giderlerine ayrıldığını söylüyorlar.
Oysa kamu emekçilerine enflasyonun bile altında bir zam için yandaş, hükümet borazanı, tetikçi konfederasyonla baş başa verip, kulaktan kulağa “SATIŞ SÖZLEŞMESİ” yaptılar.
2014 yılı kayıplarımız en az %23 dolayındadır. Bu kayıpların vebali hükümet kadar, hükümetin memur kolu olan konfederasyonundur. Bireysel ikballeri için milyonlarca emekçinin haklarını sattılar, peşkeş çektiler.
Kardeşlerim!
Toplu sözleşme masası artık iş yerleridir, emeğin üretildiği yerlerdir. Yeni bir satış sözleşmesine izin vermeyeceğiz. Kayıplarımızın telafisi için an be an mücadelemizi yükselteceğiz.
Yoldaşlarım, işçiler, emekçiler, kadınlar, gençler, BU MÜCADELE AYNI ZAMANDA, İŞÇİ VE EMEKÇİLERİN,BÜTÜN İNSANLIĞIN;
BARBARLIĞINIZA, KAR HIRSINIZ İÇİN UYGARLIĞI YOK EDİŞİNİZE, ÖLÜMÜ KUTSAMANIZA KARŞI VERDİĞİMİZ YAŞAM MÜCADELESİDİR. BU MÜCADELE BÜYÜYECEK
Doğa talanına dur demek için bedenlerini zeytin ağaçlarına saranlar, derelerini, ormanlarını koruyanlarla birleşerek GELECEĞİMİZİ YAĞMALAMANIZA izin vermeyeceğiz. Sermayenin karı için taşeron çalışmaya-ölüme mahkum edilenlerle, güvencesizlerle, işsizlerle birlikte örgütleneceğiz, bütün örgütsüzleştirme hamlelerinize ortak örgütlenmelerle cevap vereceğiz.
Tüm kadınları sizin hamlelerinizin karşısına dikeceğiz. Yeni bir ve bilmediğiniz bir mücadele dinamiği olarak. Kadın kurtuluş tüm bu hamlelerinizi püskürtmekten geçiyor. KESK bu yönde de ön açıcılık ve işlevsel adımlar atmaya devam ediyor.
HANGİ SEL ÖNÜNDEKİ BENTİ AŞAMAMIŞTIR Kİ?
NİCE BENTLER, NİCE KENDİNİ MUKTEDİR SANANLAR, SELİN AKIŞINA DAYANAMAYARAK TUZ BUZ OLUP TARİHİN ÇÖPLÜĞÜNE GİTTİ.
Bizim KANIMIZ ve YAŞAMIMIZ üstünden kendinize bir yaşam KURAMAYACAKSINIZ.
Kapitalist vahşiliğiniz ve keyfiliğiniz her yerde.
AMA KORKUYORSUNUZ HEM DE NASIL KORKUYORSUNUZ!
Bu korkudandır, ERMENEK’e binlerce polis, asker ve koruma yığmanız.
Bu korkudandır, madenin etrafını saran tepelere bir adım aralıklarla keskin nişancılarınızı yerleştirmeniz.
Bu korkudandır, gecenin karanlığına sığınıp, pahalı jiplerinizden inememeniz.
Bu korkudandır, her köye bir karakol-kalekol dikmeniz,
Bu korkudandır, kamu bahanesiyle kendinizi korumak için çıkartmaya çalıştığınız özel güvenlik yasaları!
Bu korkudandır bizi savaşlarla yerimizden, yurdumuzdan, canımızdan etme çabalarınız.
Bizim ürettiğimiz ama sizin el koyduğunuz ekmeğin bir yudumu için ölmeye razı olmamızı istiyorsunuz.
Bütçenizin “yeni bir rejimin” inşası için yapıldığını söylüyorsunuz hayasızca.
Yeni rejimle ne kastettiğinizi biliyoruz. SİZ BİR DİKTATÖRLÜK İNŞA EDİYORSUNUZ.