Özel ilgi gerektiren durumlar;
Çalışan çocuk veya çocuk işçiliği; fiziksel ve ruhsal olarak gelişimini tamamlamamış, 15 yaşından küçük olup, eğitim görmesi ve oynaması gerekirken ailesine ekonomik olarak katkıda bulunmak için çalıştırılan ya da para kazanması zorunlu olan çocuklar için kullanılmaktadır. Bu grupta sokakta çalışanlardan dilenenlere, zorla fuhuş yaptırılanlara kadar pek çok çocuk bulunmaktadır. Bu çocuklar uzun sürelerle ve az para karşılığında çalışmakta, yetersiz beslenmekte, ağır yük taşımakta ve çeşitli kazalara uğramaktadır. Çalıştıkları ve bulundukları ortam çocuklar için tehlikeli olabilmektedir. Sıklıkla okulu terk eden çocuklar aileleri ile sorunları arttığından dolayı evden kaçmaktadır. Sokak çetelerine katılmakta ve zararlı maddelere alışabilmektedirler. Türkiye Asya kıtasında en çok çocuk çalıştıran 8. ülkedir. Kırsal bölgede çocuk işgücü kaynağı ve anne baba için gelecek garantisidir. Göç nedeniyle kırsal kesimden kentlere taşınan çocuklar gelir yetersizliği sebebiyle ucuz işgücü olarak kullanılmaktadır. Ekonomik faaliyette çalışan 6-17 yaş grubundaki çocukların istihdam oranı 2012 yılında % 5,9’dur. İstihdam oranı 6-14 yaş grubunda % 2,6 iken 15-17 yaş grubunda % 15,6’dır. 6-17 yaş grubundaki erkek çocuklarda istihdam oranı % 7,9 iken kız çocuklarda bu oran % 3,7’dir.
Çalışan çocuklar için şiddeti ve türü nedeniyle hem temel hak ve özgürlüklerinden yoksun kalırlar hem de eğitimsel psikolojik ve fizyolojik gelişmelerine yönelik potansiyel bir tehditle birlikte yaşarlar. Bir yandan çocuk işçiliğini yaratan yapısal etmenleri ortadan kaldırmaya çalışırken, diğer yandan kısa ve orta erimde çalışan çocukların korunması, konu ile ilgili tüm kesimlerin duyarlılıklarının artırılması, çocuklara sağlık, eğitim ve danışmanlık hizmetlerinin sunulması hedeflenmelidir. Yasal düzenlemelerin uluslararası normlar dikkate alınarak, ülke gerçekleri ve gereksinimlerine uygun olarak uygulanabilecek ve denetlenebilecek bir biçimde düzenlenmesi doğrultusunda politikalar geliştirilmelidir. Çocuk işçiliğini ortadan kaldırmak amacıyla bugüne kadar yapılan çalışmaların çoğunluğu 1992 yılından beri Türkiye’nin de yararlandığı ILO’nun ‘Çocuk İşçiliğini Önleme Uluslararası Programı’ (IPEC) kanalıyla sürdürülmektedir. Sorunun çözümü için hem merkezi hem de yerel yönetimler gerekli ilgi ve politik desteği sağlamalıdır.
Hapishanede annesinin yanında yaşayan çocuklar; T.C Adalet Bakanlığı’nın 11 Mart 2013 tarihindeki açıklamasına göre hapishanede annesinin yanında yaşayan 235 çocuk (102 erkek, 133 kız) bulunmaktadır. Bu çocuklar annelerin isteği durumunda ve süresince hapishanede kalabilmektedir. Bahsedilen çocukların kendilerine uygun ortamlarda büyüme ve gelişmelerinin sağlanması ile ilgili herhangi bir mevzuat bulunmamaktadır. Adalet Bakanlığı ile birlikte yürütülen “uçurtmayı vurmasınlar” uygulaması; hükümlü ve tutuklu bulunan 0-12 yaş grubu çocukların cezaevi ortamından uzaklaştırılması bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması, gelişimi, topluma uyumunun sağlanması amacı ile kreş ve gündüz bakımevlerinden kontenjan ayrılarak ücretsiz bakılmaları, sosyoekonomik destek hizmetlerinden yararlandırılmaları ve gerektiğinde koruma altına alınmalarını sağlamaktır. Bu kapsamda 2012 yılı itibariyle 22 çocuk özel kreş ve gündüz bakımevlerinden ücretsiz yararlandırılmış, 65 çocuk korunma altına alınmış, 36 çocuğa sosyoekonomik destek verilmiştir.
Kurum bakımında olan çocuklar; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlı hizmet veren çocuk evi sayısı 649, çocuk yuvası ve kız yetiştirme yurdu 14, çocuk yuvası 46, erkek yetiştirme yurtları 48, kız yetiştirme yurdu 17, sevgi evi 45 olmak üzere toplam 17249 kapasiteli 819 kurum vardır. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlı yurt, yuva ve çocuk evlerinde kalan çocuk sayısı 2012 yılı itibariyle yaklaşık 13772’dir. 2012 yılında 1348 çocuk yurt, yuva ve çocuk evinde koruma altına alınmıştır.
2012 yılı itibariyle 34 Bakım ve Sosyal Rehabilitasyon Merkezinde 528 cinsel istismar mağduru kız çocuğuna, 10 Koruma Bakım ve Rehabilitasyon merkezinde 150 kız ve erkek adli soruşturma geçirmiş suça bulaşan çocuğa hizmet verilmiştir.
Suça yönelen çocuk ve aileleriyle ilgili Koruyucu Sağlık Hizmetleri Bölümünde Sosyal Statülerin İyileştirilmesi modülünde “tutuklu ve hükümlü ailelerine sosyal ve ekonomik destek sağlanması” ve “çocuğa yönelik şiddet ve istismarın önlenmesi” eylem programları belirlenmiştir.
İhmal ve istismar edilen çocuklar; Bir çocuğa yapılması gereken şeylerin yapılmaması yada eksik yapılması ihmal, yapılmaması gereken şeylerin yapılması ise istismar olarak tanımlanabilir. Dünya Sağlık Örgütü; bir yetişkin, toplum ya da devlet tarafından bilerek ya da bilmeyerek yapılan ve çocuğun sağlığını, fiziksel ve psikososyal gelişimini olumsuz etkileyen tüm davranışları çocuk istismarı olarak tanımlar.
Çocuk ihmali çocuğun fiziksel (yetersiz besleme, giyinme, hijyen, korunma), duygusal (sevgi noksanlığı vb), eğitimsel (okula göndermeme) ve tıbbi (aile yada sağlık personeli tarafından tedavisini uygulamama) konularda gereksinimlerinin karşılanmaması halidir.
Çocuk istismarı ise fiziksel (dayak, ceza vb), duygusal (alay, küçümseme, küsme, vb) ve cinsel alanlarda olabilir.
Çocuk ihmal ve istismarı her eğitim düzeyi, her ekonomik ve sosyal katmanda ortaya çıkabilen toplumsal ciddi bir sorundur. Genellikle çocuğa bakmak ve korumakla yükümlü olan kişiler çocuğa şiddet uygulayan kişiler olmaktadır. Fiziksel istismar ile disiplin amaçlı cezalandırma birbirinden farklıdır; İstismar vakalarında ailenin davranışı çocuk tarafından öngörülemez, ailenin davranışını orantısız öfke içerir ve çocuğun davranışlarını kontrol altına almak için korku unsuru kullanılır.
Türk Ceza Kanunu 98’inci maddesiyle çocuk istismarını fark eden kişilere ihbar yükümlülüğü getirmiştir. İhbar etmeyenlere 6 aydan 2 yıla kadar, sağlık çalışanları için 1 yıla kadar hapis cezası vardır. Buna rağmen çocuk ihmal ve istismarı gerek toplumun gerekse sağlık personelinin ihmal ve istismara uğrayan çocukların gösterdikleri belirtileri yeterince bilmemeleri, geleneksel bakış açısı içerisinde çocuğun başına gelenleri dile getirememesi, aile tarafından örtbas edilmesi, çevrenin aile içi mesele kabul edip susması vb gibi pek çok sosyal nedenlerle vakaların ancak çok küçük bir kısmı tıbbi ve adli dikkate getirilebilmektedir.
Çocuk ihmali örneğin ağır malnütrisyon vb sebeplerle hastanelik olmuşsa sadece tıbbi bakım verilip aynı sosyal ortama herhangi bir önlem alınmadan gönderilmektedir. Fiziksel ihmale uğrayan çocukların ancak çok küçük bir kısmı yetersiz tıbbi bakım almaktadır, okula gönderilmeyen çocuklarla ilgile çalışmalar yetersizdir. Çocuk ihmalinin ne olduğuna dair toplumun ve sağlık çalışanlarının bilgi düzeyinin artırılıp, tutum ve davranış değişiklikleri sağlanmalı, ihmale uğrayan çocuklar ile ilgili tespit yapıldığında ise çok paydaşlı yaklaşım ile izlemi sağlanmalıdır.
Benzer şekilde istismara uğrayan çocukların sadece hayatı tehdit edecek derecede ağır fiziksel istismar olguları ile cinsel istismar olgularının bir kısmı tıbbi ve adli dikkate gelmekte, duygusal istismar hiç gelmemektedir. Oysa bunlar sadece buz dağının görünen kısmıdır, muhtemelen fizik istismar da cinsel istismar da bilinenden çok daha yaygındır.
Fiziksel istismar, yaralanmalar, kalıcı bedensel ya da zihinsel sakatlıklar hatta ölüm ile sonuçlanabilir. Fiziksel istismar bedensel olarak ciddi yaralanmalara yol açmadığı durumlarda bile çocuğun duygusal ve sosyal gelişimini bozarak önemli sorunlara neden olabilir. Bebeklik ve erken çocukluk dönemlerindeki fiziksel istismara uğrayan çocuklarda yaşam boyu süren duygusal, davranışsal sorunlar, öğrenme güçlüğü, erişkin yaşamlarında yüksek depresyon oranı, kaygı ve öfke kontrol problemleri, saldırganlık, suça yatkınlık görülebilir. Aile içi şiddete tanık olan ve /veya kendisi de istismar edilen çocuklarda depresyon kızgınlık, kaygı, antisosyal ve impulsif davranışların belirgin olarak fazla görüldüğü de saptanmıştır. Fiziksel istismara uğrayan çocukların % 32.7 sinin yaşam boyu “ travma sonrası stres bozukluğu” belirtileri gösterdikleri bildirilmektedir.
Ancak çok paydaşlı bir yaklaşımla çocuk istismar ve ihmalin erken tanı, tedavi ve rehabilitasyonu sağlanarak, ihmal ve istismar durdurulabilir ve çocuk üzerinde ömür boyu sürecek olumsuz etkileri azaltılabilir.
İhmale ve istismara uğrayan çocuklara doğru yaklaşım, tanı, tedavi ve rehabilitasyon, korunma için Çocuk İzlem Merkezleri (ÇİM) kurulmuştur. Ülke genelinde 11 Çocuk İzlem Merkezi bulunmaktadır ve sayıları artırılmaya çalışılmaktadır. Üniversitelere bağlı olarak toplam 7 Çocuk istismarı engelleme, uygulama, araştırma merkezi bulunmaktadır. Çocuk ihmali ve istismarı olgularına çok paydaşlı yaklaşımı esas alan protokoller oluşturulmaya çalışılmaktadır. Ulusal olarak çocuk istismarı ve ihmali ile ilgili verilerimiz oldukça sınırlıdır.
İstismarın hem tıbbi hem sosyal hem de hukuksal yönü bulunduğu için hastane ekibi hukukçular ve sosyal hizmet kurumlarıyla işbirliği içinde çalışmalıdır. İstismarcının çocuğa bakmakla yükümlü aile bireylerinden biri olduğu durumlarda örselenmiş çocuğun Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna bildirilmesi, ailenin sosyal incelemeye alınmasına ve gerekiyorsa çocuğun devlet tarafından korunmasını sağlayacağı için çok önemlidir. Aksi takdirde çocuğun yaralarının iyileştirilip yeniden aynı ortama gönderilmesi istismarın sürmesine ve belki bir sonraki seferde istismarın ölümle yol açabilir.
Çocukların ve ailelerin içinde bulundukları koşullar iyileştirilebilir, ailelerin eğimleri ve yaşam kaliteleri arttırılır, yani risklerin oluşması önlenebilirse çocukların istismara uğrama riskleri azaltılabilir. Çocuk Hakları Sözleşmesine uygun hukuksal reformlar yapılması, kültürel değerlerin çocuğa yönelik şiddete azaltacak yönde değişmesi konusunda çalışmalar yapılması, ekonomik eşitsizliklerin giderilmeye çalışılması gereklidir.
Çocuk koruma politikaları oluşturulması ve ailelere çocuk yetiştirme konusunda eğitimler verilmesi de istismar olasılığını da azaltır. Bu eğitimlerde çocuğun büyüme ve gelişme süreci hakkında bilgi verirken çocukla iletişim kurma yolları çocuğu uygun yöntemler kullanarak eğitme gibi konularda bilgi verilmesi aileleri çocuk disiplininde fiziksel ceza kullanmaktan uzaklaştırılabilir.
Çocuklara yönelik cinsel sömürü, savaşlar, soykırımlar, silahlı çatışmalar ve gelir dağılımı adaletsizliği, yoksulluk gibi etkenlerle engellenememektedir. Pek çok ülkede halen yaygın olan cinsiyet ayrımcılığı nedeni ile kız çocuklar cinsel sömürüye daha da açıktır.İLO’nun raporuna göre her yıl bir milyonun üzerinde çocuk kaçırılmakta ya da alınıp satılmakta; çoğunluğu kızlardan oluşan iki milyon çocuk da ticari cinsel sömürü endüstrisine dahil edilerek sömürülmektedir. Küreselleşme ve yeni teknolojilerin hızla yayılması sonucunda çocuklara yönelik sömürülerin yeni biçimlerini oluşturmakta, örneğin bilişim teknolojilerindeki ilerleme ile çocuk pornografilerinin üretimi, satışı ve paylaşımı kolaylaşmaktadır. Ayrıca, özellikle refah seviyesi daha yüksek ülkelerde yaşayan pedofililer dünyanın yoksul bölgelerine çok ucuz imkanlarla ve vizesiz girebilmekte ve çocukları sömürmektedir. Bu olanaklardan yararlanan ve çocukları sömüren kişilerin yalnızca pedofililerle sınırlı olmadığı açıktır.
Çocuklara yönelik cinsel sömürü ile mücadale etme amacı ile kurulan ECPAT’ın tanımında, çocuklara yönelik cinsel sömürü kavramı, 18 yaş altında bulunan bir çocuğun bir yetişkin tarafından ayni veya nakti herhangi bir kazanç karşılığında cinsel istismara maruz bırakıldığı duruma gönderme yapar. İstismarı doğrudan gerçekleştiren kişi kadar aracılık eden üçüncü kişi ya da kişilerde bu sömürünün failleridir. Bu failler, sömürü ağını yönlendiren kişiler olabileceği gibi bu istismara göz yuman ya da bunu planlayan anne baba ya da çocuğun diğer yakınları da olabilir. Çocuklara yönelik ticari cinsel sömürü, fuhuş, pornografi cinsel amaçlı çocuk ticaretini kapsamakta; bunun içine çocuklarla cinsellik amaçlı turizm, çocuk evlilikleri/zorla evliliklerde alınmaktadır.
Türkiye de çocuklara yönelik ticari cinsel sömürünün durumu; Türkiye’de yapılan bir durum analizi araştırmasında, son yıllarda çocuklara yönelik ticari cinsel sömürünün görünürlüğünde bir artış olduğu, fuhuşa itilen çocuk ve ergenlerle daha fazla karşılaşıldığı, çocuk pornografisi içeren materyallerin edinilmesi ve izlenmesi konusunda hızlı bir artış olduğu bilinmektedir.
Cinsel sömürü mağduru çocuklar deyince akla ilk gelen sokakta yaşayan çocuklar olmaktadır. Bütün dünyada olduğu gibi Türkiyede’de aile içi istismar çocuğun sokağa kaçma olasılığını artırmaktadır. İstanbul’da çoğu erkek olmak üzere sokakta yaşayan ergenlerde yapılan bir araştırma da ergenlerin cinsel taciz ve tecavüze uğrama riski kızlarda erkeklere göre oldukça fazladır. Böyle bir sömürü, kişinin bireysel bütünlüğüne, can güvenliğine, ‘özne’liğine bir saldırıdır. Sömürü mağduru çocukların çoğu zaman bu sömürüyü durdurmak için destek alabilecekleri kimseleri olmamaktadır. Anne babası tarafından başka birine verilmiş, evlendirilmiş ya da cinsel sömürünün içine itilmiş çocukların güvenecekleri kimse kalmamış gibidir. Bu olayı birisine anlatmak oldukça zor olduğu gibi pek çok zaman bunun dava sürecine taşınması hiç mümkün olmaz. Bir istismar olayı dava sürecine taşındığında bu bile kendi başına oldukça yoğun psikolojik zorluklara yol açmaktadır. Çocuk yoğun korkular içinde, çaresizlik ve güçsüzlük hisseder, suçluluk, utanç, kirli ve değersiz olma inançları geliştirebilir. Bunun yanı sıra çocukların cinsellikle travmatik ve şiddet içeren bir şekilde karşılaşmaları cinsellikle ilgili tutumlarını da etkileyecektir. ‘Kirlenme’ istismara ilişkin toplumsal bakışta oldukça ciddi bir sosyal damgalamadır. Ve mağdura bir kez daha ve yaşam boyu sürecek bir mağduriyet getirmektedir.
Medya/Reklam/İnternet ve Çocuk; Ticari ve kar amaçlı medya reklamcılığında çocuğun içinde olduğu pazarlama stratejileri (Çocukların kullanıldığı reklamlar) ve çocuğu hedefleyen pazarlama stratejileri (Çocuğun kullanımına sunulan ürünler) kullanılmaktadır. RTÜK ve 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun gözden geçirilerek; çocuklara yönelik reklamlarla ilgili denetimlerin artırılması gereklidir.
Televizyon ve bilgisayar karşısında uzun süre kalmanın; postür bozuklukları, sırt, boyun, baş ağrıları, görme bozuklukları, yeme bozuklukları ve obezite gibi fiziksel, aile ve arkadaşları ile yüz yüze iletişimin azalması ve dil gelişiminin geri kalması gibi psikososyal olumsuz sonuçları vardır. Ayrıca çocuklar uygun olmayan içerikteki farklı web sayfaları ile karşılaşabilir, suça, sömürü ve tacize hedef olabilir. Çocuklara internetin olumsuzluklarından korunabilmek için bilinçli ve güvenli internet kullanım kuralları öğretilmeli ve uygulanmalıdır. Kullanım süresi çocuğun yaşına göre kısıtlanmalıdır.
VİZYON;
Çocuk odaklı ve çok paydaşlı bir yaklaşımla; Türkiye’de doğan her çocuğun yaşama eşit fırsatlarla ve sağlıklı başlangıç yapması, sağlıklı beslenmesi, uygun büyüme ve gelişmesi, psikososyal ve fizyolojik sağlığının izlenmesi, korunması ve geliştirilmesi sağlanması, erken tanı, tedavi ve rehabilite edici hizmetlerin uluslar arası standartların üzerine çıkartılarak gelecek nesillerin esenliklerinin güvence altına alınması.
VİZYONA YÖNELİK TEMEL AMAÇ VE POLİTİKALAR;
Çocuk sağlığını koruma, tanı, tedavi ve rehabilite edici hizmetler planlanırken aşağıdaki düzlemlerde düşünülmelidir.
-
Toplum geneline yönelik hizmetler
-
Çocuk sağlığı izlemi ile ilgili hizmetler
-
Akut hastalığı olan çocuklara yönelik hizmetler
-
Kronik hastalığı olan çocuklara yönelik hizmetler
-
Özel eğitim ve tıbbi rehabilitasyona ihtiyacı olan çocuklara yönelik hizmetler
-
Özel ilgi gerektiren çocuklara yönelik hizmetler
-
Çocuk sağlığı alanında yasal düzenlemelere yönelik hizmetler
-
Çocuk sağlığı alanında insan gücü yetiştirmeye yönelik hizmetler
a. TOPLUM GENELİNE YÖNELİK HİZMETLER
AMAÇ: Bilgilendirme, eğitim ve danışmanlık yoluyla çocukların sağlığını koruma ve geliştirme konusunda toplumda tutum ve davranış değişikliği sağlamak.
b.ÇOCUK SAĞLIĞI İZLEMİ İLE İLGİLİ HİZMETLER
AMAÇ: Anne rahmine düştüğü andan itibaren 18 yaşını tamamlayana kadar her çocuğun, çocuk odaklı yaklaşımla, kanıta dayalı, çağdaş standartlara uygun tıbbi izlem protokolleri çerçevesinde izlenmelerini sağlamak.
c. AKUT HASTALIĞI OLAN ÇOCUKLARLA İLGİLİ HİZMETLER
AMAÇ: Çocuklarda ortaya çıkan akut hastalıkların erken tanı ve tedavisini sağlayarak fizyolojik ve psikososyal işlev kaybını engellemek ve çocuğun en kısa sürede normal hayata dönmesini sağlamak.
d. KRONİK HASTALIĞI OLAN ÇOCUKLARLA İLGİLİ HİZMETLER
AMAÇ: Çocukluk çağında başlayan kronik hastalıkların erken tanı ve uygun tedavisini sağlayarak, yaşam kalitesini artırmak, fizyolojik ve psikososyal işlev kaybını en aza indirerek toplumsal katılımcı bireyler yetiştirmek.
e. ÖZEL EĞİTİM VE TIBBİ REHABİLİTASYONA YÖNELİK HİZMETLER
AMAÇ: Rehabilitasyon gereksinimi olan çocukların, gereksinimlerine uygun fiziksel, ruhsal, toplumsal, mesleki, psikososyal, eğitsel, bilişsel ve tıbbi rehabilitasyon hizmetlerine ulaşabilmelerini ve yeterli hizmet alabilmelerini sağlamak.
f. ÖZEL İLGİ GEREKTİREN ÇOCUKLARA YÖNELİK HİZMETLER
AMAÇ: Biyolojik, psikolojik, sosyal ve genetik nedenlerle hastalık gelişme riski yüksek çocukları belirlemek, hastalık gelişimini engelleyici önlemler almak ve erken tanı koymak.
g. ÇOCUK SAĞLIĞI ALANINDA YASAL DÜZENLEMELER YAPMAK
AMAÇ: Çocuk sağlığının korunması ve geliştirilmesi ile ilgili mevcut yasal düzenlemelerin gözden geçirilerek değişen ve gelişen koşullara uygun şekilde güncellenmesi ve mevcut yasaların uygulanmaması durumlarında cezai yaptırım getirilmesini sağlamak.
h. ÇOCUK SAĞLIĞI İNSANGÜCÜ
AMAÇ: Etkin ve verimli çocuk sağlığı hizmetinin verilmesini sağlayacak çok paydaşlı çocuk sağlığı çalışanlarını yetiştirmek ve hizmet içi eğitimlerini sistemli ve düzenli aralıklarla güncellemek.
TEMEL AMACA VE POLİTİKALARA DÖNÜK ÖNCELİKLER VE TEDBİRLER
a.TOPLUM GENELİNE YÖNELİK HİZMETLER
-
Yazılı ve görsel medya aracılığı ile çocuk sağlığı için yüksek riskli davranışlar, çocuk sağlığı izlemi, çocuk beslenmesi, sık görülen hastalıklar, çocuk hakları, hasta hakları ve sağlık çalışanlarının hakları gibi konularda toplumu bilgilendirmek, bilgi bilinç düzeyini geliştirerek davranış ve tutum oluşturmak,
-
Çocuk sağlığının korunması için toplumu adli yükümlülükleri ve riskli durumları ihbar edebileceği kurumlar konusunda bilgilendirmek,
-
Toplumu bilgilendirme yöntemlerini ve içeriklerini çok paydaşlı çocuk odaklı yaklaşımla hazırlamak ve denetim mekanizmalarını işletmek,
-
Çok paydaşlı ve çocuk odaklı sağlık hizmetlerinin Türkiye genelinde standart hale getirmek ve toplumun tüm bireylerinin eşit yararlanmasını sağlamak için strateji geliştirmek, var olan stratejik planları güncellemek,
-
Çok paydaşlı ve çocuk odaklı sağlık hizmetlerinden Türkiye genelinde tüm bireylerin eşit şekilde yararlanmasını denetlemek.
b. ÇOCUK SAĞLIĞI İZLEMİ İLE İLGİLİ HİZMETLER
-
Bebek ve çocuk izlem protokollerini her yaşın ihtiyaçları dikkate alınarak (okul çağı ve ergenlik çağı dahil edilerek) 18 yaşa kadar geliştirmek,
-
Bebeklik, okul öncesi, okul ve ergenlik çağı sağlıklı beslenme ihtiyaçlarını belirleyerek çocukların sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanmasını sağlamak,
-
Çocukların kentsel ve kırsal koşullarda egzersiz ihtiyaçlarını karşılayacak çevre düzenlemelerini sağlamak, psikososyal, bedensel, bilişsel gelişimlerine uygun sosyal aktivite ihtiyaçlarını karşılamak,
-
Evlerde bebek ve çocuk bakımı verecek “Sertifikalı bakım elemanı” sayısını artırmak ve ailelerin sertifikalı bakıcıları tercih etmesini özendirmek,
-
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan ailelere yönelik eğitim programlarına katılan kişi sayısının artırılmasını sağlamaya yönelik özendirici çalışmalar yapmak,
-
Ergenlik ve gençlik dönemlerinde cinsel eğitim ve madde kullanımını önlemeye yönelik eğitim programları geliştirmek.
c. AKUT HASTALIĞI OLAN ÇOCUKLARLA İLGİLİ HİZMETLER
-
Sağlık kurumları ve paydaşlarına; özel eğitimli personel, çocuğun yadırgamayacağı fizik ortamlar, emzirme bakım ve oyun odaları, hastanede yattığı süreler içinde okuluna devam olanağı gibi çocuk odaklı standartlar getirmek,
-
Yeni doğan ölümlerini azaltmak için yeni doğan yoğun bakım ünitelerini standart hale getirmek yaygınlaştırmak, hasta yeni doğanın ihtiyacı halinde uygun ünitelere uygun koşullarda ivedilikle transferini sağlamak,
-
Kaza ya da kasten yaralanma, intihara teşebbüs ya da cinsel istismara uğramış çocukların uygun tıbbi bakımı ile eş zamanlı olarak diğer paydaşların iş akışını başlatmak, çocuk odaklı yaklaşımla tekrarlayan hak kayıplarını ve psikososyal travmaları önlemek.
d. KRONİK HASTALIĞI OLAN ÇOCUKLARLA İLGİLİ HİZMETLER
-
Çocukluk çağında sık görülen kronik hastalıkların sıklığı konusunda araştırmalar yapılmasını sağlamak,
-
Sık görülen kronik hastalıkların tedavi ve takip protokollerinin oluşturulmasını sağlamak,
-
Kronik hastalığı olan çocukların evde takip sistemini standardize edilerek ülke çapında yaygınlaştırmak, ihtiyaca yönelik tıbbi, psikososyal ve ekonomik destek sistemlerini geliştirmek, yaşam kalitesini tüm yaşam alanlarında arttırmak hastane bağımlılığını en aza indirmek,
-
Teröpatik abortus, organ nakli, yaşam desteğinin sonlandırılması, ağır mental retardasyon, fizyolojik işlev yitimi olan hastalara verilecek tedavinin sürdürülmesi ya da sonlandırılması konusunda etik kurulları standardize etmek ve tüm sağlık kuruluşlarında yaygınlaştırmak.
e. ÖZEL EĞİTİM VE TIBBİ REHABİLİTASYONA YÖNELİK HİZMETLER
-
Toplumda rehabilitasyon bilincini oluşturarak tutum ve davranış değişimini sağlamak,
-
Çok paydaşlı yaklaşımla rehabilitasyona ihtiyacı olan çocukların fiziksel, ruhsal, toplumsal mesleki psikososyal, eğitsel, bilişsel ve tıbbi rehabilitasyon almalarını sağlamak,
-
Rehabilitasyon merkezlerini standardize etmek ve sayısını artırmak,
-
Milli Eğitim Bakanlığına bağlı özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde, sadece özel eğitim hizmetlerinin sunulduğu merkezler haline getirmek, uygunsuz tıbbi rehabilitasyon verilmesinin engellenmesi veya tedavi gereksiniminin ve tıbbi ihtiyaçlarının belirlenmesi aşamalarına FTR Uzman hekiminin dahil edilmesi, hizmetlerin FTR uzman hekimi denetiminde yürütülmesi ve bu durumun zorunlu hale getirilmesi ile bu hizmetlerin standart hale gelmesini sağlamak,
-
İl bazında sağlık müdürlüklerince “FTR uzman hekiminin yer aldığı engelli rehabilitasyon izlem birimleri” kurulmasını sağlamak,
-
Özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin uygun eğitim hizmetlerine yönlendirilmesinde öncelikle en az sınırlandırılmış eğitim ortamlarında kaynaştırma/bütünleştirme yoluyla eğitim uygulamalarına öncelik verilmesi, bütünleştirme uygulamalarını yaygınlaştırmak,
-
Evde ve hastanede eğitim hizmetlerinin sunulmasında uygun eğitim ortamlarını, uzaktan eğitim teknolojilerinin entegrasyonunu sağlamak,
-
Rehberlik Araştırma merkezleri tarafından özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin eğitsel tanılamalarının yapılmasında Eğitsel Değerlendirme Ekibinde gerektiğinde ilgili alan uzmanları ve doktorların bulunmasını sağlamak,
-
Mevcut özel eğitim ve rehabilitasyon merkezleri yönetmeliğinin revize edilmesi, eğitim ve rehabilitasyon bölümlerinin ilgili bakanlıklarca tanımlanmasını sağlamak,
-
Özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin destek rehabilitasyon hizmetlerine yönlendirilmesinde ( fizik tedavi, konuşma terapisi vb) Sağlık Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı arasındaki işbirliğinin artırılmasını sağlamak.
Dostları ilə paylaş: |