Fersah, eskiden kullanılan bir yol mesafesi ölçüsü olup çeşitli kültürlere göre farklılık göstermektedir. Z. D.
559 Kadınlarımız evdeki işleri terk edip hizmetçilere bıraktığı günden beri, ev düzeni bozuldu ve sadece kendini süsleyip bir evden bir eve, bir yerden başka bir yere gitmekle ve arkadaşlarıyla modaya uygun elbiselerde yarışmaktan başka bir şey yapmaz olmuşlardır. Bunun gerisinde olan şeyleri ise, siz düşünün!
560 İbn Mâce, "Talâk", 16; İbn Hanbel, II, 276. [Ayrıca bk. Buhârî, "Talâk", 11].
564 Özetle, insan, bir şey söylemeksizin ya da yapmaksızın kendi nefsinde boşama veya onun dışında bir şey düşünürse bu, bir şey gerektirmeyen boş bir şey olur. Aynı şekilde talakı kastetmezse veya boş bir söze niyet edip konuşursa veya bir hareket yaparsa bundan dolayı da bir şey gerekmez. Allah şöyle buyurmaktadır: "Allah sizi, düşünmeden yapmış olduğunuz yeminlerden dolayı sorumlu tutmaz; ama kalplerinizin bilinçli olarak yapmış olduğu yeminlerden dolayı sorumlu tutar." [el-Bakara 2/225]. "Sen daima kolay olan (insan doğasına uygun düşen) yolu benimse, iyi olanı anlat ve cahillerden de uzak dur!" [el-A'râf 7/199]. Yani insanların kasıtsız olarak yaptıkları şeylere tahammül göster, onları o kasıtsız fiillerinden dolayı sorumlu tutma. "Kalbi imanla dolu olduğu halde inkara zorlanan dışında." [en-Nahl 16/106]. İnkara zorlanan kimse kâfir kabul edilmediğine göre boşamaya zorlanan kimsenin boşaması nasıl gerçekleşmiş kabul edilebilir! Çünkü evlilik akdi niyet, istek ve tercihle gerçekleşen bir akittir. Niyet, istek ve tercih olmaksızın bozulmaz. Ya Rabbi! İnsanları hikmetini anlamaya muvaffak kıl ki, dininden sapmasınlar!
568 Ebû Dâvûd, "Talâk", 4; Nesâî, "Talâk", 1, 3, 5, 19; İbn Hanbel, I, 44; II, 26, 43, 51, 54, 58, 61 vd.
569 et-Talâk 65/1.
570 el-Bakara 2/236.
571 el-Ahzâb 33/49.
572 Nesâî, "Talâk", 6.
573 Müslim, "Talâk", 15, 16, 17.
574 Günümüzde şer'î mahkemeler üç talakın bir sözle gerçekleştiğine hükmetmektedirler. Bunun için insanlar Hz. Peygamber'in lanetlediği hülleye çokça başvurmaktadırlar. Bugün Hz. Peygamber'in hükmettiği gibi hükmetmek daha uygundur. Birçok sahabenin karşı çıktığı Hz. Ömer'in görüşüne sarılmak gerekmez.
578 Cahiliyede kişi, eşiyle zıhârda bulunuyor, yani onun sırtını annesinin sırtı görüp ona sırtını çeviriyor, ona ‘sen bana annem gibisin' deyip artık ne ona yaklaşıyor ne de ilişkide bulunuyordu. Allah Teâlâ, onların bu sözünü çirkin görerek bu yaptıklarını tekrarlamamalarını emredip böyle bir şey yapana zıhâr kefâretini yükledi. Bk. Mücâdele sûresi.
579 el-Mücâdele 58/1.
580 Ebû Dâvûd, "Talâk", 17; İbn Mâce, "Talâk", 25; İbn Hanbel, VI, 411.
581 İlâ, kişinin eşine yaklaşmayacağına dair kendisine söz vermesidir. Eğer amaç, kadının terbiye edilmesi ve düzeltilmesi ise bu caizdir. Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır: "Dik kafalılık ve şirretlik etmelerinden korktuğunuz kadınlara gelince; onlar önce öğüt verin, (yararı olmazsa), onları yataklarda yalnız bırakın." [en-Nisâ 4/34]. Fakat, görüldüğü üzere, îlânın dört aydan fazla olması caiz değildir. Bunun için Allah, zıhârı kişinin hanımından uzaklaşması nedeniyle değil, hanımına ‘sen benim annem gibisin' demesi ve onu annesi gibi düşünerek ona yaklaşmamasından dolayı haram kılmıştır. Onların, evlatlıklarını çocukları gibi kabul edip sanki öz oğullarıymış gibi düşünerek onların eşleriyle evlenmeyi kendilerine haram kılmaları şeklindeki inançlarını da Allah iptal etmiş, Hz. Peygamber'e evlatlığı Zeyd'in hanımı Zeynep'le, Zeyd onu boşadıktan sonra evlenmeyi emretmiştir. Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır: "Kendilerine zıhâr yaptığınız (annelerinizin sırtına benzetmek suretiyle boşamak istediğiniz) eşlerinizi de anneleriniz yapmamıştır. Yine evlatlıklarınızı da öz çocuklarınız (gibi) kılmamıştır. Bu, sizin ağızlarınızla söylediğiniz (fakat gerçekliği olmayan) sözünüzdür. Allah ise gerçeği söyler ve doğru yola iletir." [el-Ahzâb 33/4].
589 Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır: "Varlıklı olan, nafakayı varlığına göre versin! Rızkı dar olan da Allah'ın kendisine verdiğinden versin! Allah, bir kimseyi ancak kendisine verdiği oranda yükümlü kılar. Allah, bir güçlüğün ardından bir kolaylık yaratacaktır." [et-Talâk 65/7]. Ancak bugün şer'î mahkemeler, kocalarının kendilerini nafakasız bıraktığı kadınlarla ilgilenmediğini görmekteyiz. Kişinin üzerine evlendiği eşiyle ilgilenmeyip onu ve çocuklarını terk ettiğini üzerine birkaç kadınla evlendiğini, başkalarıyla da zevk sürdüğünü, eşlerini ve çocuklarını sevgiden mahrum bıraktığını görmekteyiz. En kötüsü ise, mahkemenin, onlar karınlarını doyuracak bir şey bulamazken, bu durumda olan kadınların davalarını haftalarca veya aylarca ertelemesidir. Belki kadı, kadının veya kocanın gerçek durumunu öğrenmek için buna muhtaç olabilir. Fakat, avukat, tamamen kaybetmesine sebep olmasa bile, davanın kadının lehinde sonuçlanmasını geciktirecek şahitler getirip hâkimin zamanında karar vermesini engelliyorlar. Çoğu zaman avukatlar, kadının itaat etme şartını ileri sürerek kadının nafaka davasını erteletmektedirler. Halbuki aslında kadın, kocasına isyan etmemiş; fakat onunla sert mizaçlı olan kocası ve kocasının Allah'tan korkmayan avukatı onu o hale sürüklemiştir. Ben, bazen kadının da kötü muamelede bulunabileceğini ve hakkı olmayan şeyleri isteyebileceğini kabul ediyorum. Fakat, bu kötü muamele, genellikle kocadan kaynaklanır. O halde ey hâkimler! Hakkı bilin ve avukatların tartışması ve şahitlerin yalanları için zamanı uzatmayın! Gücünüzün yettiği kadar duruşmalar arasındaki zamanı kısa tutun. Kadının harcaya bileceği bir şey bulamadığı zaman ne yapacağını daha iyi bilmektesiniz. Onun için kadının iffetini koruyun ve onun hakkında Allah'tan korkun!
598 Günümüzde çocukların emzirilmesiyle ilgili insanların düştüğü hatalara dikkat etmek gerekir. Çoğu zaman kadınların, çocukları küçükken nöbetleşe onları emzirdiklerini görmekteyiz. Özellikle de aynı evde olduklarında ve birinin sütü az ise, sütü az olan komşusuna çocuğunu emzirmek için verdiğini iki çocuğun bir müddet aynı memeden süt emdiğini, büyüdüklerinde de o iki çocuğun birbiriyle evlendiğine şahit olmaktayız. Cehalet birçok insanın bu hataya düşmesine yol açmaktadır.
* Kocaya yeni bir nikâha ihtiyaç olmadan boşadığı hanımına dönme imkanı veren boşama türüdür. Z. D.
** Kocaya boşadığı eşine ancak yeni bir nikâhla dönme imkanı veren boşanma şeklidir. Ancak bu boşama kocanın eşini üçüncü boşaması ise yeni bir nikâh da tarafların bir araya gelmesi için yeterli değildir. Z. D.
604 Alış-verişin nasıl yapılacağı örfe bırakılmıştır. Dinin maksadı, insanların helal ve temiz olanları yeyip, haksız yere birbirlerinin mallarını yememelerini sağlamaktır. Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır: "Ey iman edenler! Birbirinizin mallarını haksız yollarla -karşılıklı rızaya dayanan ticaret yoluyla da olsa- yemeyin ve birbirinizi öldürmeyin; çünkü Allah, size karşı çok merhametlidir." [en-Nisâ 4/29]. "Alış-veriş yaptığınızda da şahit tutun! Yazıcıya da şahide de zarar verilmesin!" [el-Bakara 2/282].
605 el-Bakara 2/10.
606 el-Ahzâb 33/32.
607 en-Nûr 24/61.
608 el-Bakara 2/184.
609 el-Bakara 2/196.
610 el-Mâide 5/6.
611 Müslim, "Selâm", 69.
612 Buhârî, "Tıb", 1.
613 İbn Hanbel, IV, 278.
614 Buhârî, "Kader", 4; İbn Hanbel, I, 377, 413, 443, 446, 453; IV, 278.
615 Bu, tıbbı öğrenmeye ve faydalı şeyleri bilmeye teşviktir.
616 İbn Mâce, "Tıb", 1; Tirmizî, "Tıb", 21; "Kader", 12; İbn Hanbel, III, 421.
628 Hz. Peygamber, Nahl sûresindeki şu âyete işaret etmiştir: "Onların içlerinden, çeşitli renklerde olan ve insanların (bazı hastalıklarını) iyileştiren bir içecek çıkmaktadır." [en-Nahl 16/69]