24. Hz. Peygamber'in Elbiseleri
Altına takke giydiği sarığı vardı. Ancak kimi zaman takkeyi sarıksız, kimi zaman da sarığı takkesiz giyerdi. Sarık sardığı zaman sarığını omuzlarının arasına sarkıtırdı. Nitekim Müslim Sahîh'inde Amr b. Hureys'in şöyle dediğini rivâyet etmektedir: "Resûlullah'ı minberde, başında iki ucunu omuzları arasına sarkıttığı siyah bir sarığı ile gördüm."86 Yine Müslim'de Câbir b. Abdullah'tan rivâyet edildiğine göre, Allah Elçisi, (Fetih günü) Mekke'ye başında siyah bir sarıkla girdi.87 Câbir'in rivâyet ettiği bu hadiste sarığın ucu zikredilmemiştir. Bu da, Hz. Peygamber'in sarığının ucunu daima omuzları arasına sarkıtmadığını göstermektedir.88 Hz. Peygamber'in Mekke'ye üzerinde savaş takımı ve başında miğferi ile girdiği, buna göre her yerde uygun olanı giydiği söylenebilir.
Hz. Muhammed en sevdiği giysi olan gömlek giymiştir. Gömleğin kolu bileğine kadardı. Cübbe, -kaftana benzer (ense tarafından yırtmaçlı bir elbise) olan gerrûc ve ferâce giymiştir. Ayrıca kaftan da giymiştir. Yolculukta yenleri dar bir cübbe giymiştir. İzâr (belden aşağı giyilen peştemale benzer giysi) ve ridâ (bedeni örten üsten giyilen şala benzer giysi) giymiştir.
Allah Resûlü, kırmızı hülle giymiştir. Hülle, izâr ve ridâdan oluşan takıma denir. Bu iki giyeceğe birlikte hülle denir. Hz. Peygamber'in hüllesinin, başka renk katışmamış sade kırmızı olduğunu sananlar yanılmışlardır. Kırmızı hülle, diğer Yemen bürdelerinde olduğu gibi siyahla karışık, kırmızı desenlerle dokunmuş iki Yemen bürdesinden oluşmaktaydı. Kırmızı çizgiler bulunduğundan dolayı bu adla tanınmaktadır. Yoksa sade kırmızı şiddetle yasaklanmıştır. Sahîh-i Buhârî'de rivâyet edildiğine göre Hz. Peygamber, kırmızı eğerin kullanılmasını yasakladı.89 Ebû Dâvûd'un Sünen'inde Abdullah b. Ömer'den rivâyet edildiğine göre, Hz. Peygamber Abdullah'ın üzerinde usfurla boyalı bir rayta (düz desenli dikişsiz pelerine benzer giysi) gördü. "Üzerindeki bu rayta nedir?!" diye sordu. Beğenmediğini anladım. Ailemin yanına geldiğimde tandır yakıyorlardı, raytayı tandıra attım. Ertesi gün Hz. Peygamber'in yanına geldiğimde: "Abdullah, raytayı ne yaptın?" dedi. Yaktığımı söyledim. Bunun üzerine: "Hanımlarından birine giydirseydin ya! Zira onu kadınların giymesinde bir sakınca yoktur." buyurdu.90
Siyah elbise giydi. İmam Ahmed ve Ebû Dâvûd'un rivâyet ettikleri gibi, ayrıca kenarlarına ince ipek çekilmiş kürk de giymiştir. Mest ve ayakkabı giyinmiş; yüzük takmıştır.91 Sahîh-i Müslim'de rivâyet edildiğine göre Hz. Ebû Bekir'in kızı Esmâ: "İşte bu, Allah Resûlü'nün cübbesidir." dedi ve arkasından ipek cepli ön ve arkasının aşağı kısmındaki yırtmaçları ipek olan İran hükümdarlarına has kalın şal cübbe çıkarttı. Ardından şöyle dedi: "Bu cübbe, vefatına kadar Hz. Aişe'nin yanında idi. O vefat edince ben aldım. Hz. Peygamber bunu giyerdi."92
Gömleği pamuktan olup kısa93 boylu, kısa yenli idi. Heybe gibi sarkan yenli gömlekleri ne Hz. Muhammed ne de ashabından herhangi biri giydi! Zira bunlar, Resûlullah'ın sünnetine aykırıdır. Bu gibi elbiselerin giyiminin caizliği tartışmalıdır. Çünkü bunlar kibir cinsindendir. En çok beğendiği renk beyaz idi. O bu konuda şöyle buyurmaktadır: "Elbiselerinizin en hayırlısı beyaz olanıdır. Öyleyse beyaz giyinin ve ölülerinizi onunla kefenleyin."94
Enes, üzerlerinde şal (tayâlise) bulunan bir grup insan gördü ve "Hayber yahudilerine ne kadar da benziyorlar!!" dedi.
Buradan hareketle, selef ve haleften bir kısım âlim, şal giyilmesini mekruh saymıştır. Zira Ebû Dâvûd'un ve Hâkim'in Müstedrek'te İbn Ömer'den rivâyet ettikleri bir hadiste Hz. Peygamber: "Kim bir topluluğa/kavme benzerse, o da onlardandır.",95 Tirmizî'nin rivâyet ettiği hadiste de: "Bizden başka bir kavme benzeyen bizden değildir." 96 buyurmuştur.97
Hz. Peygamber'in giyecekler konusundaki tutumu, kolayına geleni giyinme tarzındaydı. Bu yüzden bazen yünlü, bazen pamuklu, bazen de ketenli giyerdi.
Yeni bir elbise giyindiğinde adını belirterek şu duayı okurdu: "Allah'ım! Bu gömleği, yahut ridayı yahut ta sarığı Sen bana giydirdin. Hem onun hayırlı olmasını ve hem de yapıldığı amaçta hayırla kullanılmasını Senden dilerim. Yine hem onun şerrinden ve hem de kötü maksatla kullanılmasının şerrinden Sana sığınırım."98 Gömleğini giymeye sağından başlardı. Nesâî'nin Sünen'indeki bir rivâyete göre, Hz. Aişe Hz. Peygamber'e yünden bir hırka ördü. Peygamber onu giydi. Terleyip yünün kokusunu hissedince onu çıkardı.99 Güzel kokuyu severdi.
Ebû Dâvûd'un Sünen'indeki bir rivâyete göre İbn Abbas: "Allah Resûlü'nün üzerinde olabilecek en güzel bir hülle (takım elbise) gördüm." demiştir.100 Zahidlik ve kendini daha çok ibadete adama amacıyla Allah'ın mübah kıldığı giyeceklerden, yiyeceklerden ve kadınlardan/evlilikten uzak duranlar olduğu gibi, tam aksine, en güzel elbiseleri giyen, en leziz yemekleri yiyenler vardır. Bunlar, katı giyinme ve yemeyi kibir ve böbürlenme olarak görmemektedirler.
Her iki grubun tutum ve davranışı da Hz. Peygamber'in tutum ve davranışına aykırıdır. Bu nedenle seleften bazıları: "Eskiler, birinci sınıf (lüks) elbise ile âdî (indirimli) elbisenin iki meşhur türünü hoş görmezlerdi" demişlerdir. Sünen'de İbn Ömer'den gelen bir rivâyete göre Hz. Peygamber: "Kim şöhret elbisesi giyerse Allah ona kıyamet günü zillet elbisesi giydirir, sonra da onun içinde ateşe atılır."101 buyurmuştur. Buhârî ve Müslim'de rivayet edilen bir hadiste Hz. Muhammed şöyle buyurmaktadır: "Bir kimse çalım satarak eteklerini yerde sürürse, Allah kıyamet günü o kişinin yüzüne bakmayacaktır."102
Aynı şekilde âdî elbise giymek de bir yerde kınanmış, bir yerde övülmüştür: Şöhret ve çalım satmak için olursa yerilmiş, tevazu ve alçak gönüllülükten giyinilmişse övülmüştür. Nitekim pahalı elbiseler giyinmek şayet kibir, böbürlenme ve çalım satmak içinse yerilmiş, güzelleşmek ve Allah'ın nimetini göstermek içinse övülmüştür.
Müslim'in Sahîh'inde geçen bir hadiste şöyle buyurulmaktadır: "Kalbinde hardal tanesi ağırlığında kibir bulunan kimse cennete giremez. Kalbinde hardal tanesi ağırlığında iman bulunan kimse de cehenneme girmez." Bunun üzerine bir adam: "Ey Allah'ın Elçisi! Doğrusu ben, elbisemin ve ayakkabımın güzel olmasını severim. Bu da kibir midir?" diye sordu. Hz. Peygamber cevaben: "Hayır! Allah güzeldir ve güzelliği sever. Kibir ise, hakkı kabullenmemek ve insanları küçümsemektir." 103 buyurdu.
V
Dostları ilə paylaş: |