ZâDU'l-meâd muhtasari



Yüklə 2,3 Mb.
səhifə84/143
tarix05.01.2022
ölçüsü2,3 Mb.
#72174
1   ...   80   81   82   83   84   85   86   87   ...   143

8. Huneyn Savaşı


Bu savaşa "Evtâs" savaşı da denir. Huneyn ve Evtâs Mekke ile Tâif arasında iki bölgedir. Hevâzin kabilesi, Hz. Peygamber'e ait haberleri, özellikle Mekke'nin fethinin gerçekleştiğini duyunca bir toplantı yaptı. Allah Resûlü bunların toplandığını işitince Abdullah Eslemî'yi onlara casus olarak gönderdi, aralarına girmesini, haklarında yeterli bilgi elde edinceye kadar orada kalmasını ve sonra haberlerini kendisine getirmesini emretti. Abdullah gitti ve daha sonra haberle geri döndü.

Resûlullah Hevâzin üzerine yürümeye karar verince Saf­vân b. Ümeyye'nin yanında çok sayıda zırh ve silah bulunduğu bildirildi. Hz. Peygamber, o gün müşrik olan Safvân'a adam gönderdi ve ona:

-Ey Ebu Ümeyye! Şu silahlarını bize ödünç ver, yarın düşmanımızla karşılaşacağız, dedi. Safvân:

-Ey Muhammed! Gasp olarak mı? diye sordu. Allah Resûlü:

-Bilakis onları sana verinceye kadar garanti edilmiş bir emanet olarak, buyurdu. Safvân:

-O halde bir sakıncası yok, dedi ve yüz zırh ve bu zırhlara yetecek kadar da silah verdi.462

Hz. Peygamber iki bin kişi Mekkelilerden, on bin kişi de, Allah'ın Mekke'nin fethini kendilerine nasip ettiği ashâbından olmak üzere toplam on iki bin kişi ile yola çıktı. Attâb b. Esîd'i Mekke'ye vali olarak tayin edip kendisi Hevâzinlilerle karşılaşmak üzere yola koyuldu.

Câbir b. Abdullah'ın şöyle dediği nakledilmektedir: "Hu­neyn vadisine yönelince Tihâme vadilerinden birinin geniş çu­kurlarından durmadan iniyorduk. Sabahın alaca karanlığı idi. Onlar bizden önce vadiye gitmişler ve vadinin çeşitli yerlerinde gizlenmişlerdi. Biz henüz yokuştan aşağı iniyorduk ki, vallahi iyice hazırlanmış olarak birlikler halinde yek vücut üzerimize saldırdılar. Kimse kimseyi beklemeden dönerek kaçışıyordu. Re­sûlullah sağ tarafa dönerek: "Ey insanlar! Nereye? Bana geliniz, ben Allah'ın elçisiyim, ben Abdullah oğlu Muhammed'im!" diyordu. Yanında muhacirlerden ve ehl-i beytinden bir avuç insan kalmıştı.463

Müslümanlar hezimete uğrayınca, Resûlullah'ın yanında bulunanlardan bu vaziyeti gören bazı Mekkeliler içlerinde olan kini açığa vurdular. Ebu Süfyan: "Bu bozgunun sonu denize dayanmadan gelmez." derken, Kelede ise: " Bugün sihir bozuldu" dedi.

Abbas b. Abdulmuttalip'in şöyle dediği rivayet edilmiştir: Ben Allah'ın elçisi ile beraberdim ve beyaz katırının gemini tutuyordum. İri yapılı ve gür sesi olan birisiydim. Resûlullah, insanların bozgun sebebiyle kaçıştıklarını görünce: "Nereye ey insanlar?" dediğini işittim. Kimsenin döndüğünü görmedim. Bunun üzerine Resûlullah bana: "Ey Abbas! 'Ey Ensar topluluğu!' diye bağır." dedi. Ensar: "Buyur, buyur." diye cevap verdi. Sonra onun etrafında toplanınca düşmana yönelip savaştılar. Resûlullah üzengilerinin üstünde, harp sırasında düşmana karşı çok dayanıklı ve sebatkâr olan topluluğa baktı ve: "İşte şimdi çetin bir çarpışma başlayacak!" dedi. Nihayet Allah müşrikleri hezimete uğrattı. Allah Resûlü esirlerin ve ganimetlerin toplanmasını emretti. Esirler ve ganimetler bir araya getirildi ve Ci'râne'ye doğru yöneldiler.

Altı bin esir, yirmi dört bin deve, binden fazla koyun, dört bin okka da gümüş ganimet olarak alınmıştı. Hz. Peygamber on küsur gün ganimetleri taksim etmeden, belki Hevâzinliler gelir, müslüman olurlar ümidiyle bekledi.464

Sonra ganimetleri paylaştırmaya başladı. İlk önce müel­lefe-i kulûba verdi: Ebu Süfyan'a kırk okka gümüş ve yüz deve verdi. Ebu Süfyan: "Oğlum Yezid'e yok mu?" dedi. Hz. Peygam­ber: "Onun için de kırk okka gümüş ile yüz deve veriniz." dedi. Ebu Süfyan: "Oğlum Muâviye'ye yok mu?" dedi. Hz. Peygamber: "Onun için de kırk okka gümüş ile yüz deve veriniz." dedi.

Hakîm b. Hizâm'a yüz deve verdi, isteği üzerine ona yüz deve daha verdi. Nadır b. Hars b. Kelede'ye yüz deve, Alâ b. Haris es-Sekafi'ye elli deve verdi. Bunlar 'yüzlükler ve ellilikler' diye anılmışlardır. Abbas b. Mirdas'a kırk deve verdi, ancak bu konuda söylediği bir şiir üzerine onun payını yüz deveye tamamladı. Sonra Zeyd b. Sabit'e, ganimetleri ve insanları saymasını emretti. Sayım işi bittikten sonra ganimetleri paylaştırdı. Kişi başına dört deve ve kırk koyun düşmüştü. Süvârilere on iki deve ve yüz yirmi koyun verildi.465

Ebu Saîd el-Hudrî'nin şöyle dediği nakledilmiştir: "Resûlul­lah Kureyş'e ve diğer Arap kabilelerine pek çok ganimet verip ensâra da pay ayırmayınca ensâr, içlerinde bir hoşnutsuzluk hissetti. Bu konuda kendi kendine söylenenler veya ileri geri söyleyenler çoğaldı hatta içlerinden biri:

-Vallahi, Resûlullah artık kavmine kavuşmuştur! dedi. Sa'd b. Ubâde Resûlullah'ın yanına girerek:

-Ey Allah'ın Resûlü! Ensârdan bir grup, kendi kavmine paylaştırdığın bu ganimetteki tasarrufundun dolayı içlerinde sana karşı bir burukluk hissettiler! dedi. Hz. Peygamber:

-Sen ne düşünüyorsun Ey Sa'd! diye sorunca o da:

-Ey Allah'ın Resûlü! Ben de kavmimden bir kişiyim." dedi. Bunun üzerine Resûlullah:

-Bana şuradaki boş arsada kavmini topla, dedi. Hz. Peygamber onların yanına geldi, Allah'a hamd etti, onu layık olduğu şekilde övdü ve sonra:

-Ey ensâr topluluğu! Söylediğiniz sözler ve içinizdeki hoşnutsuzluk bana ulaştı. Ben sizi dalâlette bulup Allah sizi benim vasıtamla hidayete erdirmedi mi? fakir bulduğum halde Allah sizi benim vasıtamla zengin kılmadı mı? Birbirinize karşı düşman idiniz de Allah kalplerinizi birbirine kaynaştırmadı mı?! diye hitap etti. Ensar da:

-Allah ve Resûlü ihsanda ve iyilikte bulundu diyerek karşılık verdiler. Sonra Peygamber şöyle devam etti:

-Ey ensâr topluluğu! bana cevap vermeyecek misiniz? bunun üzerine ensâr:

-Nasıl cevap verelim ya Resûlullah? İyilik ve fazilet Allah Resûlündendir, dediler. Hz. Peygamber:

-Vallahi, siz isteseniz bana şu sözleri söyler ve hem doğru söylemiş olursunuz hem de sizi dinleyenler bu sözleri onaylarlar: yalanlanmış olarak bize geldin, biz seni tasdik ettik; perişandın, sana yardım ettik; kovulmuştun, seni barındırdık; fakir olarak geldin, malımızı seninle paylaştık. Ey ensâr topluluğu! Sizin müslümanlığınızdaki ihlasa güvenerek, yeni müslüman olanların kalplerini kazanmak için onlara vermiş olduğum geçici dünyalık için bana kızdınız. Ey ensâr topluluğu! Herkes develer ve koyunlarla buradan dönerken, sizler Resûlullah ile dönmek istemez misiniz? Muhammed'in nefsi elinde olan Allah'a yemin olsun ki, beraberinizde götürdüğünüz onların beraberinde götürdüklerinden çok daha hayırlıdır. Hicret olmasaydı mutlaka ben de ensârdan bir nefer olurdum. İnsanlar bir mahalleye ve vadiye girse ensâr da bir mahalle ve vadiye girse ben ensârın girdiği mahalleye ve vadiye girerdim. Ensâr bizzat tene temas eden iç gömlek, diğer insanlar ise onun üzerine giyilen dış gömlektir! Allah'ım! Ensâra, evlatlarına ve torunlarına rahmet eyle." şeklinde konuşmasını tamamladı. Bunun üzerine orada bulunun herkes sakalları ıslanıncaya kadar ağladılar ve:

-Nasip ve pay yönünden Allah Resûlüne razı olduk,466 dediler.467


Yüklə 2,3 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   80   81   82   83   84   85   86   87   ...   143




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin