9. Tebuk Savaşı
Tebuk savaşı hicretin dokuzuncu yılı Recep ayında vuku bulmuştur. Sebebi: Resûlullah'a, Bizans'ın Şam'da kendisine karşı büyük bir ordu hazırladığı, onların yıllık ihtiyaçlarının Heraklius tarafından karşılandığı, Lahm, Cüzam, Âmile ve Gassân gibi kabileleri yanına aldığı ve öncü birliklerinin Belkâ'ya ulaştığı haberi geldi. Bu savaş insanların çok büyük bir sıkıntı içinde olduğu, beldelere kuraklığın hakim olduğu bir zamanda meydana gelmiştir. Resûlullah zenginleri Allah yolunda bağışta bulunmaları için teşvik etti. Müslümanlar sevabını sadece Allah'tan umarak mallarını infak ettiler. Bu seferde en büyük bağışı Hz. Osman yaptı.
Resûlullah bir sefere çıkacağı zaman genellikle onu gizlerdi, zamanın elverişsiz oluşu ve sıkıntıların hat safhada bulunuşundan dolayı Tebuk Seferi'ni gizlemedi. Hz. Peygamber Selemeogulları'ndan Ced b. Kaysa:
-Ey Ced! Bu yıl Benî Asfar (Bizanslılar) ile savaşa gelmez misin? diye sordu. Ced:
-Ey Allah'ın Resûlü! Bana izin versen de beni günaha sokmasan. Vallahi kavmimin de bildiği gibi kadınlara benden daha çok düşkün kimse yoktur! Korkarım ki Benî Asfar'ın kadınlarını görürsem sabredemem! dedi. Hz. Peygamber ondan yüz cevirdi ve:
-Sana izin verdim, dedi. Şu âyet onun hakkında indi: "Onlardan 'bana izin ver, beni fitneye düşürme' diyen de vardır."468
Bir grup münafık birbirine: "Bu sıcakta sefere çıkmayalım." demeleri üzerine Allah onlar hakkında şu âyeti indirdi: "'Bu sıcakta sefere çıkmayın.' dediler. De ki: 'Cehennemin ateşi daha sıcaktır.' Keşke anlasalardı."469
Bu arada yedi kişi ağlayarak Hz. Peygambere geldi ve ondan kendilerini techizatlandırmasını istediler. Allah Resûlü: "Sizi buna sevk edecek gücüm yok." dedi. bu husus âyette şöyle ifade edilmektedir: "Kendilerini bindirip (cepheye) sevk edesin diye sana geldikleri zaman, senin: 'Sizi bindirebileceğim bir şey bulamıyorum.' Dediğin; bu uğurda harcayacakları bir şey bulamadıklarından dolayı üzüntüden gözlerinden yaş döke döke geri dönen kimselere de bir sorumluluk yoktur."470 Ebû Musa arkadaşlarını Hz. Peygamber'e göndererek ondan kendilerine binit tedarik etmesini istediler. Bu arada Resûlullah öfkeli olarak geldi ve: "Vallahi ben sizi bir şeye bindiremem, sizi bindirecek bir şey de bulamıyorum." dedi. sonra Allah Resûlüne birkaç deve geldi ve onları Ebu Musa ve arkadaşlarına gönderdi ve şöyle dedi: "Sizi bindiren ben değilim fakat Allah sizi bindirdi! Vallahi ben bir konuda yemin eder de aksini daha hayırlı görürsem o hayırlı olanı yapar ve yeminimden dolayı kefaret veririm."471
Aliye b. Yezid gece yarısı kalktı, namaz kıldı ve ağlayarak şöyle dua etti: "Allah'ım! sen cihâd etmeyi emrettin ve onu teşvik ettin, sonra bana Resûlün ile cihâda çıkacak gücü ve imkanı vermedin. Resûlünün eline de beni taşıyacak şeyi vermedin ben de malıma, bedenime ve iffetime dokunarak bana sıkıntı veren ve benim Allah katında mükafatlandırılmama sebep olan her hadisenin sevabını her bir müslümana bağışlıyorum!" Peygamber: "Sen Allah katında kabul edilen sadakalardan yazıldın." buyurdu.
Araplardan bir grup kendilerine izin verilmesi için mazeret ileri sürdüler. Fakat Peygamber mazeretlerini kabul etmedi. İbn-i Sa'd, bunların seksen iki kişi olduğunu söyler. Abdullah b. Übeyy b. Selûl, Yahudi ve münafık müttefikleri ile birlikte karargahını Seniyyetü'l-Vedâ'da kurdu.
Hz. Peygamber Tebuk'a varınca, Eyle kralı yanına geldi sulh yaptılar. Eyle kralı Allah Resûlüne cizye verdi. Cerbâ ve Ezruh halkı da cizye verdiler. Resûlullah da onlara eman verildiğini bildiren bir yazı yazdı. Eyle halkına ve kralına yazdığı yazı şöyle idi:
"Bismillahirrahmanirrahim. Bu Allah'tan ve Allah'ın Peygamberi Muhammed'den Yuhanna b. Reviyye ve Eyle halkına verilen bir emandır. Karadaki ve denizdeki vasıtaları Eylelilerle birlikte bulunan Şam, Yemen ve Bahreyn halkı da Allah'ın ve Nebi Muhammed'in koruması altındadırlar. Onlardan kim kötü bir şeye sebep olursa, kendisi hariç, malı korunmayacaktır ve o mal alan kimseye aittir. İnsanların almak istedikleri suya ve ister karadan ister denizden olsun herhangi bir yola engel olmaları helal değildir."
Dostları ilə paylaş: |