4. Hendek Savaşı
Hendek savaşı, hicretin 5. yılının Şevval ayında oldu. Sebebi şuydu: Yahudiler Uhud savaşında müşriklerin müslümanlara galip geldiklerini görüp Ebû Süfyân'ın müslümanlarla savaşmak üzere verdiği sözü ve ertesi yıl döneceğini öğrenince yahudi ileri gelenleri, Kureyşlileri Allah Resûlü'ne karşı savaşa teşvik için Mekke'ye gittiler. Onlara yardım edeceklerine dair söz verince, Kureyşliler yahudilerin bu teklifini kabul ettiler. Yahudiler Kureyş'ten sonra Gatafân ve diğer Arap kabilelerine gidip onları da bu işe çağırdılar. Onlar da bu teklifi kabul etti. Kureyşliler Ebû Süfyân komutasında dört bin kişiyle yola çıktı. Süleym, Esed, Fezâre ve Eşca' oğulları da bunlara katıldı. Gatafân kabilesi ise Uyeyne b. Hısn komutasında geldi. Hendek savaşına katılan kâfirlerin toplam sayısı 10.000 idi.
Resûlullah, müşriklerin gelmekte olduğunu işitince ashâbı ile istişare etti. Selmân-ı Fârisî, Allah Elçisi'ne düşmanla Medine arasında hendek kazılmasını önerdi. Resûlullah da bu işin yerine getirilmesini emretti. Müslümanlar hemen bu işe koyuldular. Bizzat Hz. Peygamber de bu işte çalıştı. Resûlullah 3.000 müslümanla çıktı. Bu arada Kurayzaoğulları yahudilerinin durumu ve antlaşmayı bozdukları haberi Hz. Peygamber'e ulaşınca, Sa'd b. Ubâde, Sa'd b. Muâz, Havvât b. Cübeyr ve Abdullah b. Revâha'yı; onların verdikleri sözlerinde durup-durmadıklarını veya antlaşmayı bozup-bozmadıklarını anlamaları için Kurayza Yahudilerine gönderdi. Bu sahâbiler, Kurayzaoğulları'na yaklaştıklarında onları, olabilecek en kötü bir hal ve tutum üzere buldular. Gönderilen sahabilere açıktan açığa sövüp düşmanlıklarını ilan ettiler. İş Allah Resûlü'ne dil uzatmaya kadar varınca, onlardan ayrılıp, yahudilerin kesin olarak ahitlerini bozup sözlerinde durmadıklarını haber vermek için kinayeli bir şekilde peygamberle konuştular. Bu durum müslümanlara çok ağır geldi. Bela şiddetlendi; ikiyüzlülük baş gösterdi. Hâriseoğulları'ndan bazıları, (evleri korumasız olmadığı halde, sadece savaştan kaçmak niyetiyle evlerinin korumasız olduğunu)438 söyleyerek Allah Resûlü'nden Medine'ye gitmek için izin istediler. Müşrikler müslümanları bir ay süreyle kuşatma altında tuttular.
Bu kuşatma hali müslümanların aleyhine uzayınca Resûlullah, Gatafân komutanlarından Uyeyne b. Hısn ve Hars b. Avf ile, şayet kavimleriyle birlikte giderlerse Medine'nin meyve mahsulünün üçte birini vermek kaydıyla antlaşma yapmak istedi. Karşılıklı görüşmeler bu şekilde devam ediyordu. Sonra Resûlullah, Sa'd b. Ubâde ve Sa'd b. Muâz439 ile istişare etti. Onlar: "Ey Allah'ın Resûlü! Eğer bunu sana Allah emrettiyse başımız gözümüz üstüne! Yok eğer bu sadece senin, bizim için yaptığın bir şeyse buna hiç gerek yok! Çünkü (bir zamanlar) biz ve şu kavim Allah'a ortaklar koşar, putlara taparken bile, bunlar misafirlik ve satın almanın dışında Medine'nin bir tek meyvesini yemeyi bile umamamışlardı. Şimdi Allah bizi İslâm'la şereflendirmiş, ona ulaştırmış ve seninle kuvvetlendirmişken mi malımızı onlara verelim? Vallahi, onlara kılıçtan başka verecek bir şeyimiz yok!" dediler. Hz. Peygamber de görüşlerini haklı bularak: "Ben ancak bütün Arapların sizin üzerinize üşüştüklerini gördüğüm için böyle bir şey yapmak istemiştim." dedi.
Sonra Allah Teâlâ, düşmanı perişan etti, hepsini bozguna uğrattı, kılıçlarını paramparça etti. Bunu hazırlayan neden şu idi: Gatafân'dan Nuaym b. Mesud b. Âmir isminde bir kişi Hz. Peygamber'e gelerek:
-Ben müslüman oldum. Bana istediğini emret, dedi. Bunun üzerine Allah Resûlü:
-Sen bir tek kişisin. Yapabildiğin kadar onları bize karşı savaşmaktan vazgeçirmeye çalış; zira harp hiledir,440 buyurdu.
Nuaym, derhal Kurayza yahudilerinin yanına gitti. Cahiliyye döneminde onların dostu idi. Aralarına karıştı. Yahudiler onun müslüman olduğunu bilmiyorlardı. Nuaym onlara:
-Siz Muhammed'e karşı savaş açtınız. Şayet Kureyşliler bir fırsatını bulurlarsa onları yenerler, yok eğer yenemeyecek olurlarsa, dönerek yurtlarına gider, sizi Muhammed'le baş başa bırakırlar. O da sizden intikamını alır, dedi. Yahudiler:
-Peki ne yapalım, Ey Nuaym? dediler. Nuaym:
-Siz kendilerinden rehineler almadıkça onlarla birlikte savaşmayın, dedi. Yahudiler:
-Sen bize iyi bir öğüt verdin, dediler. Sonra Nuaym doğruca Kureyşlilerin yanına gitti ve:
-Size karşı sevgi ve dostluğumu biliyorsunuz, değil mi? dedi. Onlar:
-Evet, biliyoruz, dediler. Bunun üzerine:
-Yahudiler, Muhammed ve ashabıyla olan antlaşmayı bozduklarına pişman olmuşlar. Sizden rehineler alarak O'na göndereceklerini, sonra da o rehinelerin, size karşı O'na yardım edeceklerine ilişkin haber göndermişler. Şayet sizden rehineler isteyecek olurlarsa sakın onlara kimseyi vermeyiniz." dedi. Daha sonra Gatafânoğulları'na giderek onlara da aynı şeyi söyledi.
Şevval ayının cumartesi gecesi olunca Kureyşliler, yahudilere elçi göndererek: "Biz bu yerde hep oturacak değiliz. Paçalar ve ayakkabılar eskidi. Kalkın gelin Muhammed'le savaşalım." dedi. Yahudiler de Kureyşlilere bir elçi göndererek: "Bugün cumartesi'dir. Siz, bizden önce, cumartesi günü iş yapmış olan kimselerin başlarına geleni bilirsiniz. Ayrıca, bize rehineler göndermedikçe sizinle beraber savaşacak değiliz." dediler.
Elçileri bu haberi getirince Kureyşliler: "Allah'a yemin olsun ki Nuaym'ın söyledikleri doğru imiş!" dediler, sonra da yahudilere haber göndererek: "Vallahi, size bir kişi bile gönderecek değiliz. Bizimle çıkın, Muhammed'le savaşalım!" dediler. Buna karşılık Kurayza yahudileri de: "Vallahi, demek ki, Nuaym'ın bize getirdiği haber doğru imiş." dediler. Böylece iki taraf birbirinden ayrılmış oldu.
Nihayet Allah, müşrikler üzerine bir rüzgar ve melekler ordusu gönderdi. Allah, savaşta Peygamberine yeterli oldu ve bütün grupları/orduları tek başına bozguna uğrattı.
Savaş sona erdikten sonra Hz. Peygamber Medine'ye geldi ve silahını bıraktı. Cebrâil kendisine geldi ve: "Melekler silahlarını henüz bırakmadılar. Kurayza Yahudilerine saldır!" dedi. Bunun üzerine Allah Resûlü: "İşiten ve itaat edenler ikindi namazını Kurayzaoğulları topraklarından başka yerde kılmasın!" şeklinde seslendi. Müslümanlar derhal yola koyuldular. Onlardan kimilerini öldürdüler, kimilerini de esir aldılar. Allah onların yurdunu ve mallarını müslümanlara aktardı. Bu iki savaş Ahzâb sûresinde anlatılmaktadır.441
Dostları ilə paylaş: |