ZEYTİN YETİŞTİRİCİLİĞİ
Ülkemiz zeytinin anavatandır. Dünyanın en
önemli zeytinci ülkeleri arasında yer alan Türkiye
dane zeytin üretimi bakımından dünyada 4.sırada yer
almakla birlikte özellikle siyah zeytin üretiminde
1.sıradadır. Elde edilen ürünün yaklaşık %75’i yağlık,
%25’i ise sofralık olarak değerlendirilmektedir.
Zeytinyağı yüzyıllar boyunca lezzeti ve besleyici
özelliklerinin yanı sıra tıbbi yönüyle de önemlidir.
İKLİM VE TOPRAK İSTEKLERİ
Zeytin entansif yetiştiriciliğe uygun olduğu
gibi, diğer ürünlerin yetiştirilemediği besin
maddelerince fakir ve sulama imkanı bulunmayan kıraç
topraklarda da yetiştirilebilmektedir. Ilıman iklimden
hoşlanan zeytin için kışın dayanabileceği en düşük
sıcaklık –7oC olup bu derecenin altında don zararı
artar. Yıllık yağış en az 400 mm olmalıdır. Zeytin
genellikle kalkerli-kumlu, derin nemli ve besin
maddelerince zengin toprakları sever. Toprak derinliği
nem miktarının uygun olduğu yerlerde 75 cm, alttaki
ana kayanın yekpare olduğu yerlerde en az 150 cm
olmalıdır.
BAHÇE TESİSİ
Zeytin yetiştiriciliğinde farklı şartlarda değişik
dikim şekilleri uygulanabilir. Genellikle, düzgün ve
köşeleri dik açılı yerlerde kare, ara ziraatı yapılan
yerlerde dikdörtgen, geniş sahalarda birim alanda
daha fazla ağaç dikmek için üçgen dikim şekilleri
tercih edilir. Buna mukabil meyilli alanlarda toprak-su
muhafaza tedbirleri alındıktan sonra kontur dikim
uygulanır. Dikim öncesi iyi bir toprak işleme, gerekli
ise drenaj ve tesviye işleri mutlaka yapılmalıdır.
Zeytinlik tesisinde aşı veya çelik yöntemiyle
yetiştirilmiş 2-3 yaşlı fidanlar kullanılmaktadır Dikimde
fidanlara uygulanacak aralık ve mesafelerin
tespitinde çeşit özelliği dikkate alınmalıdır. Küçük taç
oluşturan Gemlik çeşidi 5 x 5 m aralık ve mesafe ile
dikilebilir. Domat gibi büyük ve yaygın ağaç yapısına
sahip çeşitlerde ise ileride bir sıkışıklığa sebep
olmamak için aralık ve mesafeler daha geniş
tutulmalıdır. Fidan dikiminde 80x80 cm’lik derinlikte
açılan çukurlara dikim tahtası kullanılarak dikim
yapılmalıdır.
Dikim sonrası hastalık ve zararlılardan
korunmak için kesim yerleri macunlanmalı, birkaç yıl
bolca sulanmalı, yabancı ot mücadelesi yapılmalı,
çanakta oluşan kaymak çapalanmalı, hastalık ve
zararlılarla yoğun mücadele edilip ikinci veya üçüncü
yıl hafif kesimle şekil verilmeye başlanmalıdır.
TOPRAK İŞLEME
Hasat sonu kış yağmurlarının toprağa daha iyi
işlemesi için sıra araları 5 soklu pullukla 20-25 cm.
derinlikte işlenebilir. Ağır topraklar kumlu topraklara
göre daha derin işlenmelidir. Orta ve ağır bünyeli
topraklarda pulluğun aynı işleme derinliğinde sık sık
kullanılması sonunda çizi tabanı denilen bir katman
oluşur. Bu tabaka dip kazan aleti ile sürülmelidir veya
sürüm derinliği değiştirilmelidir.
İlkbaharda kazayağı, diskaro, kombine tırmık
gibi aletlerle yüzeysel sürüm yapılır. Bu dönemdeki
toprak işlemenin çiçek tutumu başlangıcından birkaç
hafta önce bitirilmiş olması gerekir. Yüzeysel toprak
işleme, sulamadan sonra yüzeysel toprağın yapısını
iyileştirmekte ve yabancı ot kontrolü sağlamaktadır.
GÜBRELEME
Zeytin ağacı gelişme başlangıcı ve çiçeklenme
dönemi olan Mart-Mayıs ayları ile çekirdek
sertleşmesi dönemi olan Temmuz aylarında daha fazla
bitki besin maddesine ihtiyaç duyar. Zeytinliklerin
Şubat-Mart aylarında ilkbahar yağmurlarından önce
gübrelenmesi gerekmektedir. Azot, fosfor ve potasın
hepsi birden verileceği gibi, fosfor ve potasın tümü
ile, azotun ise 2/3’ü şubat-mart’ta 1/3’ü de meyve
döneminde uygulanabilir.
SULAMA
Zeytin üretim alanlarımızın %75’i kır ve kırtaban
gibi meyilli alanlarda olup %90’nı kuru şartlarda
bulunmaktadır. Mümkün olan yerlerde zeytinleri
sulamak,Zeytin yıl içersisindeki tüm gelişme
dönemlerinde topraktaki nem eksikliğine göre çeşitli
tepkiler gösterir. Bunları gidermek için ihtiyaç
duyduğu dönemlerde sulamak gerekir. Sulamaya en
çok ihtiyaç duyulan dönem çiçeklenme sonu ile
meyvede renk dönüşümü aşamaları arasındaki
dönemdir. Özellikle de çekirdek sertleşme döneminde
zeytinin su ihtiyacı karşılanmalıdır. Bu dönemde
sulama yapılırsa ürün miktarı ağırlıkça artarken,
ürünün sofralık değeri de yükselir.
BUDAMA
Zeytin ağacının gençlik, olgunluk ve yaşlılık
dönemlerine ait muhtelif safhalarında farklı budama
sistemleri uygulanır. Bunlar şekil, mahsul ve
gençleştirme budamaları olarak tanımlanabilirler.
Şekil budaması;
fidanın mümkün olduğu kadar
kısa sürede şekillenip geliştirilerek meyveye
yatmasını sağlamak için yapılır.
Zeytinlere genellikle tek gövde ve 3-4 ana
dallı olacak biçimde şekil verilir.
Fidanlıklarda ve genç tesislerde;
ilk yıl;çatıyı teşkil edecek ana dalları oluşturmaya yönelik
seyreltmeler yapılır ve gövde üzerinden çıkan
sürgünler ve ayrıca dipten çıkan kuvvetli dip
sürgünleri temizlenir. Daha sonraki yıllarda tacın
dengesini bozan birbirine yakın, üst üste binmiş
gereksiz dallar uygun şekilde kesilir. Bu işlem yazın
yapılabildiği gibi kışın da yapılabilir.
Verimlilik devresindeki budamaya mahsul
budaması denilmektedir. Amaç, tacın yaprak odun
oranı açısından dengede tutulması suretiyle yeşil
aksamın daha iyi havalanmasını, güneşlenmesini temin
.
Mahsul budaması; her yıl yapıla-bildiği gibi
iki yılda bir, verim yılı öncesinde de uygulanabilir.
Budama ilkbaharda ve de soğuk tehlikesi yüksek olan
yerlerde şiddetli soğuklar geçtikten sonra
yapılmalıdır. Bol su ve gübre bulan ağaçlar hafif bir
şekilde budanmalıdır ki, aşırı kuvvetli sürgün teşekkül
etmesin. Çünkü bu tip sürgünler genellikle verimsizliğe
sebep olurlar. Suyun ve gübrenin yetersiz olduğu,
hastalık ve zararlıların tesiriyle zayıf düşmüş ağaçlar
daha sert bir şekilde budanmalıdır.
Gençleştirme budaması;
ana dal seviyesinde,
gövde seviyesinde ve dipten olacak tarzda yapılabilir.
Odunlaşmış, çıplaklaşarak uzamış ve sadece uç
kısımlarında az miktarda ürün alınabilen ana dallara
sahip ağaçlarda tacın yeniden şekillendirilmesi için bu
ana dalların ortadan kaldırılması gerekir.
Dallar gövdeye bağlandıkları noktanın 15-20
cm üzerinden kesilir. Bu kesim ya periyodik yapılır
veya ana dalların hepsi tümden çıkartılırlar. Bu
kesimlerde aşı yerine dikkat edilmelidir. Gövdeleri
çürümüş ve içleri boşalmış yaşlı ağaçlar ancak dipten
kesilerek gençleştirilebilir. Gençleştirmenin başarılı
olabilmesi için kesim yerlerinin koruyucu bir madde ile
kapatılması, gençleştirilen ağaçlara başta gübreleme
olmak üzere gerekli kültürel tedbirlerin uygulanması,
hayvan zararının ve erozyonun önlenmesi önemlidir.
Çeşitli seviyelerde uygulanan gençleştirmelerde ilk yıl
teşekkül eden sürgünlerin hepsinin gelişmesine
müsaade edilmelidir. İkinci yıl bu sürgünlerin %50’si
çıkartılır. Daha sonraki yıllarda iki veya üç ana dallı
olarak ağaç tacı oluşturulur.
HASAT
Zeytin sofralık veya yağlık olarak
değerlendirildiği için hasadı da farklı periyotlarda
yapılmaktadır. Yeşil zeytin hasadı meyvelerin rengi
sarımsı-yeşile döndüğünde yapılır. Dokusu sertliğini
biraz yitirmiş ve meyve normal iriliğini almıştır. Hasat
zamanı; iklim, çevre ve çeşide göre Eylül-Ekim
aylarıdır. Zeytinler siyah olarak hasat edilecekse
çeşide has olgunluk rengini alması beklenir. Fazla
gecikme danede yumuşamaya neden olur. Hasat
genellikle Kasım-Aralık aylarında yapılır.
Yağlık zeytinler ağaçta yeşil meyve
kalmadığında, yağ oranının en yüksek seviyeye çıktığı
zaman toplanır. Kabuğun etten kolay ayrılması, parmak
arasında sıkıldığında meyvenin çekirdeğinin kolayca
ayrılması ve sap çukurundan meyve suyunun çıkması
hasat zamanının pratikteki göstergeleridir. Mevsim
durumuna göre yağış, fırtına, soğuk ve don zararı söz
konusu ise ve ayrıca zeytin sineği zararı varsa erken
hasat yapılabilir. Meyvemsi bir tat isteniyor ise yine
erken hasat söz konusudur..
Hasat yöntemleri;
1. Ağaçtan düşürme-yerden toplama
2- Doğrudan ağaç üzerinden elle veya bazı yardımcı
aletlerle toplama şeklindedir.
Ürün kalitesi yönünden en iyi hasat şekli
ürünün sıyrılmasıdır.
Sırıkla yapılan hasatta dalların ve filizlerin
kırılması, kanserli bölgelerde bulaşma ve müteakip
yılın ürünün zarar görmesi gibi olumsuzluklar söz
konusudur. Eğer zorunlu olarak sırık kullanılacaksa
sırık üzerine bez veya benzeri malzeme sarılmalıdır.
Vuruş şekli içten dışa doğru olmalıdır. Zeytinler
sepete, torbaya veya sergi üzerine yere sıyrılabilir.
ZEYTİNİN TARİHÇESİ
Bir çok kaynakta zeytinin anavatanının Mezopotamya olduğu, oradan da Akdeniz ülkelerine yayıldığı belirtilmekte ve oleaster adı verilen yabani zeytinin aşıyla ehlileştirilmesi ve sativa kültür bitkisine dönüştürülmesinin ilk kez M.Ö. 4000 yıllarında Anadolu, Doğu Akdeniz ve Güney Asya’da yani Adana , Gaziantep yörelerinden başlayıp Suriye , Lübnan, İsrail’e inen Akdeniz kıyı şeridinde gerçekleştirildiği yer almaktadır.
Zeytin Ağacı kuzeyde, Anadolu üzerinden Yunanistan, İtalya ve İspanya'ya; güneyde, Mısır üzerinden Kuzey Afrika'ya yayılmıştır. 16. yüzyılda Kuzey Amerika ve Latin Amerika ile birlikte Çin'e ve Japonya'ya ulaşmıştır.
Bununla birlikte yapılan arkeolojik çalışmalarda, Ege Denizi'ndeki Santorini adasında 39.000 yıllık zeytin ağacı fosillerine rastlanmıştır. Yine yapılan bir arkeolojik çalışma, İzmir'in Urla ilçesi yakınlarında bulunan antik Klazomenai şehrinin, zamanının önemli bir zeytin ve zeytinyağı üretim merkezi olduğunu göstermiştir.
Zeytin ağacı, iklim ve kültür özelliklerine dayanarak bir sene çok, bir sene az ürün verir. Ürünün bol olduğu yıllarda 1,3 milyon tonluk miktar ile dünya zeytin üretiminin % 10'u ülkemizde gerçekleştirilir. Zeytin meyvesi sofralık ve yağlık olmak üzere iki şekilde değerlendirilir. Ülkemizde üretilen zeytinin % 70'i yağlık, % 30'u sofralık olarak kullanılmaktadır.
Medeni dünyanın ilgisini çok az şey zeytin ve zeytinyağı kadar çekebilmiştir. Geçmişi günümüzden 40 bin yıl öncesine dayanan zeytin, birçok efsanenin de kaynağı olmuştur. Tarih boyunca ticareti yapılan zeytin ve zeytinyağı bu yolla Akdeniz ülkeleri başta olmak üzere pekçok ülkeye yayılmıştır. Zeytin ağacının yaprakları zafer, akıl, ve barış simgesidir.
Nuh' un gemisine bir zeytin dalı ile geri dönen güvercin, büyük sel felaketi sona erdiğine dair bir işaret sayılmıştır.
Bir çok dinde vaftiz törenlerinden yağ lambalarına, geleneksel ve kutsal mekanlara kadar Akdeniz'de görkemli dinsel ayinlerde önemli bir yer tutmuştur. Gerek mitoloji ve gerekse günlük yaşamdaki yeri bakımından Akdeniz kadar hiç bir coğrafyada zeytinin tarihi izlerini takip edebilmek mümkün değildir. Örneğin, Yunanistan'da zeytinin tarihi 4000 yıl öncesine kadar uzanmaktadır. Bunun yanı sıra tarihi kaynaklara bakıldığında zeytinin günümüze kadar gelen önemi ortaya çıkar. Zira Kurtuluş Savaşımızın mübadele döneminde göç eden Türk ve Rumların yanlarında sepet sepet zeytin taşıdıkları ve yolculukları ile yolculuk sonrasında yaşadıkları zor dönemde yine zeytinle karınlarını doyurdukları tanıkların anlattıklarında yer alır.
Kur'an-ı Kerim'de de zeytinden söz ediliyor. Kur'anda bu zeytin ağacının Sina dağı'ndan geldiği, meyvelerinden yağ elde edildiği ve bu yağın yemeklere lezzet vermek için kullanıldığı yazılıdır.
Alem:
|
Bölüm:
|
Sınıf:
|
Takım:
|
Familya:
|
Cins:
|
Tür:
|
Adı:
|
Plantae(Bitkiler)
|
Magnoliophyta
(Kapalı tohumlular)
|
Magnoliopsida (İki çenekliler)
|
Lamiales
|
Oleaceae (Zeytingiller)
|
Olea
|
1. E.oleaster(yabani)
2. E.sativa(kültür)
|
Olea europaea
|
Zeytin ağacı(Olea europaea), zeytingiller(Oleaceae) familyasından; meyvesi yenen, Akdeniz iklimine özgü bir ağaç türüdür. Zeytinin kromozom sayısı, 2n=46'dır. Zeytingiller familyasının, 27 kadar cinsi ve 600 kadar türü vardır.
|
Yaşlı Zeytin Ağacı
|
ZEYTİN AĞACININ YAŞAMI
Ekilmeden, kendiliğinden yetişen zeytine; yabani zeytin veya delice (oleaster) denir. Köylülerin dağdaki deli zeytini sıkıp çıkardıkları ve ilaç gibi kullandıkları yağa da "çoral" denir. Delice, aşılanıp-ıslah edilerek, kültür bitkisine(sativa) dönüştürülüp, daha verimli bir hale getirilebilir. Fidandan, dikme olarak yetiştirilen zeytin ağacı, kazık kök yapmaz ve çabuk yıkılır. Oysa dağda, tohumdan üreyen zeytin ağacı; kazık köklüdür, yerinden kolay sökülmez.
Zeytin ağacı, meyvesinin etli kısmından ve çekirdeğinden elde edilen, altın sarısı yağı olan, çok değerli bir ağaçtır. Uygun koşullarda yetiştirilirse, ekimini izleyen 5-6 yıl içinde, meyve verecek duruma gelir. Zeytin ağacının verimli hale gelmesi, 20 yılı bulur ve giderek de verimi artar. 35-150 yıl arası, ağacın olgunluk ve tam verim dönemidir. Sonra, daha yüzlerce yıl yaşar. Oldukça uzun bir yaşamı vardır. Yaşlanınca da tabii ki verimi azalır.
Zeytin ağacı, bir yıl bol ürün verirken, arkasından gelen yılda adeta dinlenir ve verimi azalır. Sonuçta, bir yıl çok, bir yıl az ürün verir. Buna Periyodisite denir. Bu durum, halk arasında var yılı ve yok yılı olarak adlandırılır.
|
Zeytin bahçeleri
|
Zeytin ağacı, çok özel bir ağaçtır. 1000 yaşına kadar yaşayabilir. 3000 yaşında zeytin ağaçları bulunduğu, bazı araştırmacılar tarafından ifade edilir. Zeytin ağacının uzun yaşamı, yapraklarındaki, oleuropein maddesine dayanır. Bu madde, zeytin ağaçlarını, hastalık ve zararlılardan korur. Ayrıca yapraklarından çıkan kalsiyum elenolaten maddesi, zararlı virüs, bakteri ve mantarları yok eder.
YAŞADIĞI COĞRAFİ KOŞULLAR
Zeytin ağacı, genellikle rakımı düşük coğrafyalarda yetişir. Ancak denizden 1000 metre yükseklikte de, zeytin tarımı yapılabilmektedir. Türkiye'de, 800 hatta 1000 metreye kadar zeytin yetişmektedir. Zeytin, özellikle 400 metrenin altındaki alçak alanlarda, daha verimli olur. Zeytin ağacı için, yetiştirilmeye elverişli coğrafya; yazları sıcak, kışları ılıman geçen iklimlerdir. Zeytin, suyu sever, ama susuzluğa da dirençlidir. Aynı ölçüde verimli olamasa bile, zeytin ağacı, kendisini, bölgenin iklim yapısına uydurmayı başarır.
|
Gövdesi burgulu ve oldukça yaşlı bir zeytin ağacı
|
|
Zeytin ağacı gövdesinden bir kesit
|
|
Zeytin ağacının yaprakları ve meyvesi.
|
Zeytin ağacının en büyük düşmanı, dondur ve -12°C'de kurur. Zeytin ağacına, fakir toprakların zengin ağacı denir. Sulanınca, verimi artar. Su yetersiz olunca da, ufak-buruşuk tane verir. Zeytin ağacı, yayla ve tepelerde iyi gelişir ve bol ürün verir. Böyle yerlerde, yağ oranı da yüksek olur. Sofralık zeytin çeşitleri için düzlük yerler, daha uygundur.
ZEYTİN AĞACININ GÖVDESİ
Zeytin ağacının gövdesi, işlevsel olarak birbirinden bağımsız, farklı kısımlardan oluşmuş bir kümedir. Böylece, gövdenin şekli, her bir ana dalın gelişmesine göre dinamik bir şekilde değişmektedir. Ağaç gövdesinin, toprak altında kalan kısmına; turp, bunun etrafındaki şişkinliklere; yumru denilir. Zeytin ağacının herhangi bir kısmı, kök yapma özelliğine sahiptir. Zeytin ağacının, ana kökü, sürekli yeni kökler vererek, gövde ve dalları besler.
Dayanıklı ve kolay çoğalan bu ağaç; yaşlansa, gövdesi çökse, kurusa, gövde yumrularından ve köklerinden fışkıran sürgünlerle canlanır, yeni bir ağaç olarak ortaya çıkar. Odunu, sert ve sağlamdır. Erozyona karşı mücadelede de, en uygun ağaç türüdür. Orman yangınlarına dayanıklıdır. Yanan ağaçlar, kısa sürede sürgün verirler. Yaşlı zeytin ağaçlarının, gövdelerindeki öz kısımları, öteki ağaçlarda olduğu gibi boğumlaşmaz, zamanla çürür gider. Bu nedenle, gövde kesitindeki yıl çizgilerini araştırıp, zeytinin yaşını bulmak zordur.
Zeytin ağacının boyu, 10 metreyi bulur. Sık dallı, yayvan tepelidir. Genç zeytin ağaçları, geniş, kıvrımlı, yumrulu, yuvarlak tek gövdelidirler. Bazı yörelerde, ana kökten gelen üç ayrı gövdeli ağaçlar bulunur. Ağacın tacı (tepesi), yaklaşık olarak, artan boy kadar her sene genişler ve tacının 2-3 misli genişlikte, bir alana yayılabilir. Verimli topraklarda, taç açık ve asimetrik, verimsiz topraklarda ise daha yoğun ve yuvarlaktır. Sürgünleri, gri renkli, dikensiz ve hemen hemen üç köşelidir.
Zeytin ağacı, yüksek bir morfogenetik(genetik yapısı) güce sahiptir. Bu nedenle, yeniden şekil vermek için yapılan budamaya, gençleştirmeye, çok iyi cevap verir. Zeytin ağacı, sadece meyvesi ile değil; dalı, yağı, kökü ve yaprağı ile de, üreticisine katkıda bulunmaktadır.
ZEYTİN AĞACININ YAPRAKLARI
Zeytin ağacı, yaz-kış yapraklıdır. Hastalığa uğramazlarsa yapraklar, ortalama 18-30 ay yaşarlar. Dökülenin yerine yenilenen yapraklar, dayanıklıdır. Bundan dolayı, zeytin ağaçları, sanki yapraklarını, hiç dökmezmiş gibi daima yeşil görünür. Yaprakların, bir kısmı çıkarken, bir kısmı döküldüğünden bu durumun farkına varılmaz.
Yapraklar, küçük, yuvarlak veya hafifçe uzun, etli ve koyu yeşil bir renge sahip olmalarına sebep olacak kadar yüksek bir klorofil içeriğine sahiptirler. Zeytin yaprağı, yaklaşık 5-6 cm uzunluğunda ve orta kısmı 1-1.5 cm genişliğindedir.
Birçok çeşidin yapraklarının büyüklüğü; bitkinin yaşı, kuvveti ve çevresel şartlara göre önemli derecede değişiklik göstermektedir. Yapraklar, zeytin ağacının sağlık göstergesidir. Kurumaları, sararmaları, düşmeleri; ağacın iyi bakılmadığının, yeterli su almadığının, toprağın gübreye ihtiyacı olduğunun göstergesidir. Zeytin yaprakları, ışık, yüksek veya düşük sıcaklık gibi, ekstrem çevre şartlarına karşı hassastırlar. Gelişmesinde ve fotosentez eğiliminde, belirgin bir azalma görülür.
Zeytin ağacının, yanlızca meyvesi ve ondan elde edilen yağı değil; yaprağı da, insan sağlığı yönünden önemlidir. Bugüne kadar zeytin yaprağında, 100’e yakın madde elde edilmiştir. Yaprakta bulunan bu maddeler, zeytin çeşidine uygulanan kültürel tedbirlere, yetiştiği bölgeye ve hasat zamanına göre farklılıklar gösterir.
Yapraktaki: Oleuropein ve Özellikleri
Zeytin yaprağında, 60-90 mg/gr oranında, oleuropein bileşiği bulunmaktadır. En aktif antioksidanlar, fenolik ve polifenolik bileşiklerdir. Oleuropein, başlıca polifenolik antioksidanlardan biridir ve yaprağın en etken fenolik bileşiğidir. Bu bileşik aynı zamanda terapötik (tedavi edici) etkiye sahiptir. Oleuropeinin içeriğindeki; elonoik asidin, antibakteriyel, antifungal ve antiviral özellikleri, laboratuvar koşullarında kanıtlanmıştır. Bu özelliğiyle, doğal antibiyotik olduğu bilinir. Vücudun bağışıklık sisteminde, soğan ve sarımsak ile benzer etki gösterir.
|
Yeni yapılan araştırmalarla olağanüstü özellikleri ve kansere karşı etkinliği ortaya çıkan "zeytin yaprağı" ve içindeki "oleuropein" maddesi.
|
Dostları ilə paylaş: |