ZfWT
Vol 14, No.1 (2022) 45‐52 //
DOI: 10.46291/ZfWT/140104
47
belirli kavramlara bağımsız olarak karşılık gelen somut veya soyut kelime
kalıplarıdır; somut ve soyut kavramları birbirine bağlayan ve ardından
anlamsal ve işlevsel bir ayrım yapan dil birimleridir (Korkmaz,2009:6). Bu
konudaki düşüncesine göre kelimelerin ses, anlam, diziliş vb. dilbilgisel
tınımı ile ilgili açıklamalarında bir kesişme noktası vardır, ancak geleneksel
araştırmanın aksine, kelimenin böyle bir tanımı teorik araştırmalarda nadiren
bulunur. N.Uzun orfografik kelime ile fonolojik kelimenin bir birinden ayırt
edici sözlüksel, morfolojik ve diğer farklı yönlerinden bahseder. D. Günay,
sözcüğün en ayırt edici özelliğinin anlamı değil, biçimi olduğunu vurgular ve
bu bağlamda sözcüğün biçimsel özelliklere dayalı tanımının daha tutarlı
olacağını kaydeder (Günay, 2007:25). K. İmer, A.
Kocaman ve diğerleri,
geleneksel araştırmalarda kelimenin ister sözlükbilimsel, ister sözlüksel
isterse de kelime biçimleri anlamında kullanıldığını ve bunun kavramsal bir
anlamının olmadığını belirtmektedir (İmer,2013:228-229). Amerikalı yapısal
dilbilimci Leonard Bloomfield ve Edward Sapir'in tanımlamalarındaki
başlangıç noktası, kelimelerin bağımsız yapılar olduğudur. L. Bloomfiel'e
[Bloomfield,1933:178] göre, cümle dışı yapılar ve konuşmanın en küçük
birimi kelimeler kabul edilmelidir. E. Sapir (Sapir,1921: 34) izole bir anlam
yüküne sahip olan ve kelime olarak anlamını kaybetmeden daha küçük
parçalara bölünemeyen yapıları tanımlar. Görüldüğü gibi tüm bu
tanımlardaki
ortak noktalar, kelimelerin seslerden oluşması ve bağımsız
olmaları, anlamsal değer taşımaları, başka bir deyişle bir olayın göstergesi
olmalarıdır. Dilde anlam oluşturan temel yapı kelimedir. Bu bağlamda D.A.
Cruse, kelimelerin bir cümle içinde taşınabileceğini, bu işlemin cümlenin
gramer yapısını bozmadan yapıldığını ve bunun yanı sıra ayırt edici bir
özellik olarak kelimelerin bileşenleri arasında yeni unsurları kabul etmediğini
not eder (Cruse, 1986:35). Bilim adamının sözlerinin bir teyidi olarak, İ.
Sarı, bu örneği göstererek şunları belirtmektedir: “Karnıyarık kelimesi
Türkçe konuşanların zihinsel söz dağarcığında bir yemek adı
olarak
kodlanmıştır, yani öğrenilir ve ezberlenir. Bu yapı biçimi *karını çok yarık
veya *karnıyarılmış biçiminde düzenlendiğinde veya sözdizimsel öğelerinden
biri değiştirildiğinde (örneğin * göğüsüyarık gibi düzenlendiğinde) hem
yapısal, hem de anlamsal bütünlüğünü kaybeder. Bu durum sözlük bütünlüğü
ilkesinin temelini oluşturur ve teorik olarak sözcük bütünlüğünü oluşturan
yapılar söz dizim kuralları gibi parametrelere bölünemez yani sözdizimsel
olarak bu Arapça gibi bükümlü diller veya Endonezya dili gibi iç içe geçen
diller için geçerli değildir. Bu tür dillerde kelime oluşum süreçleri farklıdır.
Bu araştırmanın öncekilerden farkını ortaya koyabilmek için konuyla ilgili
Türkçe araştırmalara başvurmak ve bu araştırmalardaki ilgili yaklaşımları
incelemek gerekmektedir. Bu bağlamda Fransız Türkolog Jean Denny'nin ilk
kapsamlı Türkçe gramer kitabı olan Grammaire de la langue Turque
(Dialecte-Ottoman) ile başlayan araştırmalara kısaca
bir göz atmak ve bu
çalışmalarda kelime oluşumu ile ilgili konulara değinmek faydalı olacaktır. J.
Denin, kelime oluşumunu sadece kök ve ek bazında değerlendirir ve “bir
Gatibe MAHMUDOVA
Çağdaş Türk Dillerinde Türemiş Sözcüklerin İncelenmesi
Analysis of Derived Words in Contemporary Turkic Languages
48
veya daha fazla eki birleştiren bir kelime türemiş sözcüktür” der
(Deny,2012:94). Ayrıca eserin bölümlerinde isim veya fiillere eklenen ekler,
bu eklerin işlevleri ve ilgili örnekler verilmiştir. Bu nedenle J. Denny'nin bu
eserinde sözcük türetme ile ilgili ayrıntıları bulmak mümkün değildir
(Deny,2012: 74). Morfolojik metotla leksik ekler aracılığıyla kelime oluşum
sürecinin çevresi geniştir ve önem açısından daha fazla dikkat çekmektedir.
“Aglutinatifliğin (bitişimliğin) tam oluşum dönemi Altay dönemine aittir.
Morfolojik metotla kelime oluşumu bitişimlikle doğrudan ilişkilidir. Sözcük
anlamsızlaşarak bir sonek biçimbirimi haline gelir. Sözcükler anlamsal
boşalmaya maruz kaldıklarında ek biçimine dönüşürler” (Hüseynov,2019:
54). Tarih boyunca Türk dillerinde bu kelime yapım yöntemi her zaman ön
planda olmuş ve söz varlığının gelişmesinde öncü rol oynamıştır. Morfolojik
metotla, kelime oluşumu sözlükbilim ve dilbilim sınırında yer aldığını ve
birçok bilim adamının onu dilbilimin bu iki alanının çalışma nesnesi
olduğunu görmektedir. Türetilmiş sözcükler elbette tüm Türk dillerinde
önemli bir yer tutar ve zaman zaman araştırmalara konu olmuştur. Hatta
Türkçe sözlüklerdeki türemiş kelimelerin istatistiksel bir hesaplaması bile
tutularak incelenmiştir. S. Özel bu konuda şunları yazıyor: “Türk dillerinin
sözlüğünde morfolojik metotla türetilen sözcüklerin özel bir yeri vardır.
Türkoloji’de kelimelerin köklerine farklı ekler eklenerek türemiş kelimeler
oluşturulur. Türk dilbiliminde türemiş sözcükler bugüne kadar çokça
çalışılmış ve Türk dillerinde türemiş sözcüklerinin bir imla sözlüğü
hazırlanmıştır” (Özel,1977: 10).
Dostları ilə paylaş: