Hadis-i Şerifler Hakkında / 387
benim, Rabbimle nasıl ahdettiğimi bilmiyorsun. Ben şöyle ahdettim: "Allah'ım! Ben de normal bir beşer ve insanım. Öyleyse Müslümanlardan herhangi birine küfretsem veya lanet etsem, sen bunu ona sevap ve günahlarından temizlenme vesilesi kı1."1
Ebu Hureyre' den de şöyle naklederler: "Resulullah (s.a.a.)buyurdu ki: "Allah'ım! Seninle yaptığım ahdimi bozma. Ben normal bir insanım. Öyleyse eğer müminlerden birini incitir, ona söver, lanet eder veya onu döversem, kıyamet günü bunu o mümin için namaz, zekat ve sana yaklaşma vesilesi olarak kabul et."2
İşte böylece bu uydurma hadislerle, Resulullah'ı Allah'tan başkası için gazaplanan, suçsuz müminlere küfür ve lainet eden, onları döven bir kimse olarak tanıtıyorlar. Bu nasıl peygamberdir ki, şeytan ona yaklaşarak onu akıl sınırından dışarı çıkarıyor?! Acaba normal bir din adamı dahi bu işleri yapar mı?!
Böylece, Resulullah'ın (s.a.a.) lanet okuduğu, beddua ettiği, işledikleri bazı cinayetlerden ve suçlardan dolayı halkın gözü önünde kamçıladığı ve haysiyetlerini yıktığı Ümeyye Oğullarının hakimleri bu yalan ve uydurma hadisler sayesinde suçsuz gösteriliyorlar. Hatta Resulullah'ın onlara laneti, onların Allah'ın iyi ve takvalı kulları olduğunun belirtisi olarak sayılıyor!
Bu rivayetler incelenecek olursa, gerçek dışı oldukları ve
------------------------
1- Sahih-i Müslim, c. 4, s. 2007, h. 2600.
2- Sahih-i Buhari, c. 8, s. 96; Sahih-i Müslim, c. 4, s. 2008, h. 2601.
388 / Zikir Enline Sorun
kimler tarafından uyduruldukları açıkça görülecektir. Çünkü Resulullah (s.a.a.) asla birine sövmemiş, küfür etmemiştir. Bu büyük iftiralardan dolayı Allah onlara gazaplanıp lanet etmiştir ve onları acı bir azap beklemektedir.
Buhari ile Müslim'in Aişe'den naklettikleri bir rivayet onların yalan iddialarını ortaya çıkarmaya yeter.
Buhari, Sahih'inin "Edep Kitabı"nda Aişe'den şöyle nakleder:
"Bazı yahudiler Resulullah'ın yanına gelerek dediler ki: "Essamu Aleyk!"ı Ben; "Ölüm de, Allah'ın lanet ve gazabı da aslında size olsun!" dedim. Resulullah bana; "Aişe, sakin ol ve sakın sövüp sayma!" buyurdu. Ben; "Ne dediklerini duymadın mı?" deyince şöyle buyurdu: "Sen de benim ne dediği mi duymadın mı?" Ben onların beddualarını kendilerine çevirdim. Ayrıca onların benim aleyhimdeki bedduala- rını Allah kabul etmez. Ama benim onlara bedduamı kabul eder. "2
Müslim, Sahih'inin "İhsan, Sıla ve Adap Kitabı"nda şöyle nakleder: "Resulullah (s.a.a.) Müslümanları lanet etmekten menetti. Hatta hayvanlara dahi lanet edilmesini yasakladı. Ona; "Ya Resulallah! Müşriklere beddua et." dendiği zaman şöyle buyurdu: "Ben lanet edici olarak değil, alemlere rahmet olarak gönderildim."3
İşte yüce ahlak ve şefkatli bir kalbe sahip olan Resulullah'a bu yaraşır. Dolayısıyla, Resulullah laneti hak-
-----------------------
1- Yani -haşa- "Ölüm sana olsun!"
2- Sahih-i Buhari, c. 8, s. 15.
3- Sahih-i Müslim, c. 4, s. 2006, h. 2599.
Hadis-i Şerifler Hakkında / 389
ketmeyen birine lanet etmez, sövmez ve kırbaç vurmazdı. O, yalnız Allah için gazaplanır, sadece hakkedene lanet ederdi. Sadece Allah'ın hükümlerini uygulamak için kırbaç vururdu. Suçsuz müminlere şahitsiz ve delilsiz olarak asla kırbaç vurdurmazdı.
Ne var ki, Ümeyye Oğullarına lanet okunan hadislerin halk arasında yayıldığını görerek kıvranıp duranlar, halkı kandırmak ve Muaviye'nin düşük makamını yüceltmek için bu rivayetleri uydurdular. Bu yüzden görüyoruz ki Müslim, Resulullah'ın Muaviye'ye lanet okumasını rahmet ve Allah'a yaklaşmaya vesile olarak gösteren rivayetleri getirdikten sonra, İbn-i Abbas'tan şöyle naklediyor:
"Bir gün çocuklarla oynadığım sırada Resulullah geldi. Resulullah'ı görünce bir kapının arkasına saklandım. Resulullah gelip (omuzlarımdan tutarak) beni şöyle bir sarstı ve; "Git bana Muaviye'yi çağır." dedi. Ben gidip dönerek; "Muaviye yemek yiyor." dedim. Tekrar; "Git Muaviye'yi bana getir." dedi. Yine gittim ve dönerek; "Hala yemek yiyor." dedim. Bunun üzerine Resulullah şöyle buyurdu: "Allah onun karnını doyurmasın!"1
Tarih kitaplarında şöyle geçer: "Nesei, Müminlerın Emiri Hz. Ali'nin (a.s.) faziletlerine ayırdığı el-Hasais adlı kitabını yazdıktan sonra Şam'a gittiğinde halk ona itiraz ederek, "Neden Muaviye'nin faziletlerini de yazmadın?" dediler. Bunun üzerine Nesei şöyle dedi: "Ben onun hakkında Resulullah'ın, "Allah onun karnını doyurmasın!" sözünden başka bir fazilet bilmiyorum." Şamlılar bu söze kızarak ona o kadar vurdular ki oracıkta can verdi."2
--------------------------------
1- Sahih-i Müslim, c. 4, s. 2010, h. 2604.
2- Tezkiret'ül-Huffaz, c. 2, s. 699; Tehzib'ul-Kemal, c. 1, s. 338.
Dostları ilə paylaş: |