390/ Zikir Ehline Sorun
Tarihçiler yazarlar ki: "Resulullah'ın Muaviye hakkındaki bu duası kabul oldu. Ondan sonra Muaviye yemek yemekten yorulmasına rağmen bir türlü doymuyordu."
Ben lanetin rahmet sayıldığını ve Allah'a yaklaşma vesilesi olduğunu bilmiyordum! Bunu bana ilk kez ilminin çokluğuyla meşhur olan Tunuslu bir alim söyledi. Bir toplulukta oturup konuşuyorduk. O sırada Muaviye bin Ebu Süfyan'ın adı geçti. O adam, Muaviye'yi yücelikle anarak onun siyasetinden ve zekasından bahsedip siyaseti sayesinde Hz. Ali'yi nasıl yendiğini anlattı. Ben, çok acı olmasına rağmen onun sözleri karşısında sabredip hiçbir şey demedim. Ama o bu kadarıyla yetinmeyerek Muaviye'yi selam ve rahmetle anmaya ve ona övgüler yağdırmaya başlayınca artık dayanamayarak; "Resulullah (s.a.a.) Muaviye'yi sevmiyordu, ona lanet ve beddua da ediyordu."dedim.
Orada olanlar şaşırarak bana kızdılar. Ama o adam gayet sakin bir şekilde beni onayladı. Orada olanlar daha da şaşırıp ona dediler ki: "Biz bir şey anlamadık! Bir taraftan onu methederek övüyor ve ona selam gönderiyorsun, diğer taraftan Resulullah'ın (s.a.a.) ona lanet ettiğini kabul ediyorsun! Bu nasıl mümkün olabilir?!" Ben de onlarla birlikte aynı soruyu sordum. O adam öyle ilginç bir cevap verdi ki kabul etmek mümkün değildi. Dedi ki: "Resulullah kime lanet etmiş veya sövmüşse, bu lanet ve sövüş, onun günahlarından arınmasına, Allah'a yakınlaşmasına ve Allah'ın rahmetinin kapsamına girmesine neden olur." Herkes şaşırarak; "Bu nasıl olur?!" dediler. Adam şöyle cevap verdi: "Zira Resulullah diyor ki: "Ben de sizler gibi bir insanım. Bu yüzden Allah'tan, size ettiğim lanetleri rahmet ve mağfiret olarak kabul etmesini istedim." Sonra şöyle
Hadis-i Şerifler Hakkında /391
ekledi: "Resulullah'ın öldürdüğü şahıslar da direkt olarak cennete girecekler."
Bir süre sonra ona bu rivayetleri nereden aktardığını sordum. O da beni Sahih-i Buhari ve Sahih-i Müslim'e havale etti. O rivayetlere baktığımda Emeviler'in, kaybolan haysiyetlerini yeniden toparlamak ve diğer taraftan Resulullah'ın (s.a.a.) masumluğuna gölge düşürmek için nasıl tuzaklar hazırladıklarını daha iyi anladım.
Daha sonra aynı hedefe hizmet eden daha fazla rivayetlere rastladım ve Emeviler'in, hatta yüce Rabbimizin dilinden bile hadisler uydurduklarını gördüm.
Örneğin; Buhari, Sahih'inin "Tevhid Kitabı"nda Ebu Hureyre'den şöyle rivayet eder:
"Resulullah buyurdu ki: "Ömründe hiçbir hayırlı iş yapmayan biri ölürken şöyle vasiyet etti: "Ben öldükten sonra bedenimi yakın ve külünün yarısını çöllere, diğer yarısını da denize atın. Çünkü eğer Allah külümü ele geçirirse, dünyada hiç kimseye çektirmediği azabı bana tattırır." Allah denize ve çöllere onun külünü toplamalarını emretti. Sonra o adama; "Neden böyle vasiyet ettin?" dedi. Adam; "Senden korktum ve sen, bunu benden daha iyi biliyorsun." dedi. Allah da onu affetti."
Aynı sayfada yine Ebu Hureyre'den şöyle nakleder: "Resulullah'tan (s.a.a.) şöyle işittim: "Bir kul günah işledikten sonra, "Allah'ım! Ben günah işledim, bağışla!" dedi. Rabbi ise ona dedi ki: "Kulum, kendisini bağışlayacak veya cezalandıracak bir Rabbi olduğunu bildi mi? Öyleyse kulumu affettim." Bir süre sonra aynı kul yine bir günah işleyerek; "Allah'ım! Yine günah işledim, beni bağışla." dedi. Allah yine; "Kulum kendisini affedecek veya cezalandıracak bir
392 / Zikir Ehline Sorun
Rabbi olduğunu bildi mi? Öylese kulumu bağışladım." dedi. Bir süre sonra yine günah işledi. Ve sonra Allah'tan bağışlanmak istedi. Allah da buyurdu ki: "Kulumu bağışladım. Artık istediğini yapsın.'1
Ey Allah'ın kulları! Bu nasıl bir rabdir ki kulu, günahları bağışlayacak bir rabbi olduğunu ilk defasından bildiği halde o, bu gerçeği bilmemekte ve her defasında, "Kulum kendisini affedecek veya cezalandıracak bir Rabbi olduğunu bildi mi?" diye sormaktadır?! En sonunda da kulunun günahtan bir türlü vazgeçmediğini görünce usanarak; "Beni rahat bırak da ne yaparsan yap!" diyor!
"Ağızlarından çıkan bu söz ne büyük! Onlar yalandan başka bir şey söylemiyorlar. Onlar bu yeni Kitab'a inanmazlarsa, arkalarından üzüntüyle neredeyse kendini mi mahvedeceksin?!"2
Evet! Bunlar, Resulullah'ın (s.a.a.) Osman'a şöyle dediğini iddia ediyorlar: "İstediğin her şeyi yap! Bugünden sonra artık hiçbir günah sana zarar veremez!"3
İddialarına göre Osman "Usra" ordusunu düzenlediği zaman Resulullah bu sözü ona demiş! Bu laflar, tıpkı rahiplerin cennet vaadi ile sattıkları kağıtlara benzemektedir.
Öyleyse artık Osman'ın, halkın isyanına yol açan ve sonunda gusülsüz ve kefensiz olarak yahudilerin mezarlığına defnedilmesine sebep olan onca cinayet ve çirkin işlerine şaşırmamak gerekir!
------------------------
1- Sahih-i Buhari, c. 9, s. 177 - 178.
2- Kehf Suresi /5 - 6.
3- Sünen-i Tirmizi, c. 5, s. 626, h. 3701; Fazail-i Ahmed, c. 5, s.63.
Hadis-i Şerifler Hakkında / 393
Dostları ilə paylaş: |