"Ali'nin ve Ehl-i Beyt'inin dostluğu ile suçlanan herkesi kendinizden uzaklaştırıp evini yıkın."
Böylece en büyük musibet ve belalar lrak'lılara, özellikle Kufe'lilere nazil oldu. Ali'nin Şiilerinden biri, eğer dostuna bir sırrını açmak isteseydi, gizlice onun evine gider, kölelerden ve hizmetçilerden uzakta ondan, sırrını kimseye açmayacağına dair söz aldıktan sonra, sırrını ona açardı. Böylece, uydurma hadisler, yalanlar ve iftiralar çoğaldı. Fakihler, kadılar ve valiler de aynı yolun takipçileri oldular. Alçak gönüllülük ve takva gösterisi yapan Kur'an hafızları, yalan hadisler uydurarak mal-mülk sahibi oldular. Böylece, yavaş yavaş bu hadisler dindarlara da sıçradı. Onlar, bu hadislerin doğru olduğunu zannederek onları kabullenip naklettiler. Oysa eğer onlar, bu hadislerin uydurma ve yalan olduğunu bilseydiler, kesinlikle onlara inanmaz, onları
-----------------
288/ Zikir Ehline Sorun
nakletmezlerdi.1
Bence, bütün bunların sorumluluğu, Resulullah'ın (s.a.a.) sahih hadislerinin yazılmasını yasaklayan Ebu Bekir, Ömer ve Osman'a aittir. Taraftarları; onların, bu işi hadislerin Kur'an'la karışmaması için yapmış olduklarını söylerler. Ama bu söze deliler bile gülerler. Kur'an ve sünnet, birbirine karıştığı zaman ayıklanmayan şeker ile tuz gibi midir yoksa?' Hem sonra, kutuları ve şişeleri ayrı olan tuz ile şekerin birbirine karışması mümkün müdür? Acaba halifeler, Kur'an'ın özel bir kitapta, hadislerin ise başka bir kitapta yazılabileceğini unutmuşlar mıydı? Ömer bin Abdülaziz'in zamanından beri biz hadisleri böyle öğrenmiyor muyuz? Elimizde yüzlerce hadis kitabı olduğu halde, hangisi Kur'an ile karışmıştır? Dahası, herhangi bir hadis kitabının bile bir başkasıyla karıştığı görülmüş müdür? Mesela, Sahih-i Buhari, Sahih-i Müslim ile veya Müsned-i Ahmed, Muvatta-ı Malik ile karışmış mıdır?
Allah'a andolsun ki bu, örümcek yuvası gibi oldukça çürük ve hiçbir delile dayanmayan kof bir iddiadır. Hatta deliller, bunun aksini ortaya koymaktadır. Örneğin; Zühri, Urve'den şöyle nakleder: "Ömer bin Hattap Resulullah'ın (s.a.a.) hadislerini yazmak istedi. Konuyu Resulullah'ın (s.a.a.) ashabıyla görüşünce, onlar da yazılmasını istediler. Ömer bir ay boyunca, Allah'tan kendisine bu konuda yardımcı olmasını istedi. Sonunda bir gün dedi ki: "Ben Resulullah'ın hadislerini yazmak istiyordum. Ama aklıma sizden önceki bir kavim geldi. Onlar kitaplar yazdılar ve onlara o kadar önem verdiler ki, Allah'ın Kitabını unuttu-
------------------------
1-İbn-i Ebi'l Hadid, Şerh-i Nehc'ül Belağa, c.11, s.44-46
İlk Üç Halife Hakkında /289
lar. Allah'a andolsun ki, ben Allah'ın Kitabını hiçbir şeyle karıştırmam.1
Aziz okuyucular! Bu rivayete iyice dikkat ediniz. Resulullah'ın (s.a.a.) ashabı, Ömer'e sünneti yazmasını öneriyorlar, ama o; "Geçmişte bir kavim kitaplar yazarak onlara çok önem vermiş ve böylece Allah'ın Kitabını unutmuşlar!" bahanesiyle herkese muhalefet ederek kendi görüşüyle amel ediyor.
Peki, Ehl-i Sünnet'in her zaman delil getirip iftihar ettikleri "şura" nerede kaldı? Kitaplarına önem vererek Allah'ın Kitabını unutan eski kavim kimlermiş acaba? O kavimle ilgili haberleri neden Ömer'den başka kimse duymamış?! Hem sonra; geçmişte böyle bir kavim yaşamış olsa da, İslam ümmeti onlara kıyas edilemez ki?! Çünkü onlar, kendilerinden bir şeyler yazarak Allah'ın Kitabını tahrif etmek istemişlerdir. Kur'an-ı Kerim' de şöyle okuyoruz:
"Kitabı elleriyle yazıp sonra onu az bir değer karşılığında satmak için; "Bu, Allah katındandır" diyenlere yazıklar olsun! Elleriyle yazdıklarından ötürü yay onların haline! Kazandıklarından ötürü de yay onların haline!"2
Ama Resulullah'ın sünnetinin yazılması, böyle bir şeyi amaçlamıyordu. Çünkü sünnet, heva ve hevesine uymayıp sadece vahiyden konuşan masum Peygamber'in buyruklarından ibarettir. Bu buyruklar, aynı zamanda Kur'an-ı Kerim'in açıklaması ve tefsiridir. Allah Teala buyuruyor ki: "Biz Kur'an'ı sana indirdik ki, insanlara nazil olanı, onlara açıklayasın..."3 Resulullah
------------------------
1- Cami-u Beyan'il-İlm, c. 1, s. 64; Kenz'ül-Ummal, c. 10, s. 291, h. 29474.
2- Bakara Suresi /79.
3- Nahl Suresi /44.
290/ Zikir Ehline Sorun
da buyurmuştur ki: "Kur'an bana nazil olduğu gibi onu açıklayıcı hükümler de bana nazil olmuştur." Kur'an'dan azcık haberi olan herkes bunu bilir. Çünkü, namaz vakitleri, zekâtın miktarı, orucun, haccın ve diğer birçok konunun hükümlerini Resulullah (s. a. a.) açıklamıştır. Kur'an' da bunlar belirtilmemiştir.
Bu yüzden Allah Teala buyuruyor ki: "Resul size ne verdiyse onu alın ve sizi neden sakındırdıysa ondan sakının."1 Ve yine buyuruyor ki: "De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız, bana uyun, Allah da sizi sevsin."2
Keşke Ömer, Allah'ın Kitabına önem verip de ondan Resulullah'a (s.a.a.) itaat etmesi gerektiğini ve eleştirmemesi gerektiğini öğrenseydi... 3
Keşke Allah'ın Kitabına önem verip de ölünceye kadar bir türlü öğrenemediği "Kelale" (mirasta kardeşlerin payı) hükmünü ondan öğrenseydi de halifelik döneminde bu konuda birbirine zıt fetvalar vermeseydi... 4
Keşke Allah'ın Kitabına önem verip de teyemmüm hükmünü ondan öğrenseydi de halifeliği döneminde, "Su bulamayan namaz kılmasın" diye fetva vermeseydi... 5
Keşke Allah'ın Kitabına önem verip de iki kere vuku bulan boşanmanın bir kere olduğuna fetva verilmeyeceğini
------------------------------
1- Haşr Suresi /7.
2- Al-i İmran Suresi /48.
3- Sahih-i Buhari, c. 1, s. 38 - 39, İlmin Yazılması Babı; ve c. 6, s. 11 - 12.
4- Kenz'ül-Ummal, c. 11, s. 78, h. 30688; Sahih-i Müslim, c. 3, s. 1236.
5- Sahih-i Buhari, c. 1, s. 95 - 96; Sahih-i Müslim, c. 1, s. 280, h. 368, Teyemmüm Babı.
İlk Üç Halife Hakkında /291
ondan öğrenseydi...ı
Ve böylece, kendi reyleri ile Allah'ın hükümlerine karşı çıkıp onları ayaklar altına almasaydı...
Halifelerin hadislerin yazılmasını engellemeleri ve hadis nakledenleri tehdit ederek onları hapsetmelerinin asıl nedeni şuydu:
Hadisler, onların planlarını boşa çıkarıyordu ve Kur'an gibi yoruma da açık değildi. Çünkü Kur'an'ın ayetleri her şeyi açık seçik beyan etmediği için onları çeşitli şekillerde yorumlamak mümkündür. Ama Resulullah'ın (s.a.a.) sünnetini çeşitli şekillerde yorumlamak mümkün değildi. İşte bu yüzden Hz. Ali, İbn-i Abbas'ı haricilerle tartışması için gönderdiğinde şöyle buyurmuştu:
"Onlarla konuşurken Kur'an'dan delil getirme. Çünkü Kur'an'ı çeşitli şekillerde yorumlamak mümkündür. Sen onlara karşı Resulullah'ın sünnetinden delil getir. Çünkü ondan kaçmaya yol bulamazlar."2
Dostları ilə paylaş: |