Şimdi Kur'an'ın açık hükümleri karşısında Ömer'in bazı içtihatlarına değiniyoruz:
1- Kur'an buyuruyor ki: "... Cünüp iseniz, temizlenin (gusül alın). Hasta veya yolculukta iseniz ya da sizden biri ihtiyacını gidermekten gelmişse ya da kadınlarınıza yaklaşmışsanız da su bulamamışsanız, temiz toprak ile teyemmüm edin.."1
Sünnette de, Resulullah'ın (s.a.a.) Ömer'in de bulunduğu bir sırada ashaba teyemmümün nasıl alınacağını öğrettiği meşhurdur. Buhari, Sahih'inin "Teyemmüm Kitabı"nda
------------------------
1- Maide Suresi /6.
İlk Üç Halife Hakkında / 307
İmran'dan şöyle nakleder:
"Bir yolculukta Resulullah'la birlikte idik. Gece yola çıktık ve gecenin sonlarına doğru yorgunluktan uyuyuverdik. Hem de öyle bir uyku ki yolcu için ondan daha tatlısı olamaz. Bizi sadece güneşin sıcaklığı uyandırabildi. İlk uyanan fılan idi; ondan sonra da filan. (Ebu Reca, onların isimlerini de söylüyordu; ama
Avf onların isimlerini unutmuş) Dördüncü olarak da Ömer bin Hattap uyandı. Ama Resulullah uyuduğunda kendisi uyanana kadar kimse onu uyandırmazdı. Çünkü biz onun uykusunda neler olduğunu bilmezdik. Ömer uykudan uyandığında halkın durumunu görünce sert ve katı birisi olduğundan tekbir getirmeye başladı. Onun tekbirlerinin sesinden Resulullah da (s.a.a.) uyandı. Onlar, Resulullah uyanınca durumlarını ona anlattılar. Ama Resulullah, "Bir şey olmaz" diyerek hareket emri verdi ve kendisi de yola koyuldu. Çok uzaklaşmadan durarak halka abdest almalarını emretti. Bilahare halk, Resulullah'la (s.a.a.) birlikte cemaat namazı kıldı. Namaz bittiğinde birinin kenarda durarak cemaat namazı kılmadığını görünce; "Sen neden halkla birlikte namaz kılmadın?" diye buyurdu. Adam; "Ben cünüp oldum. Güsül almak için de su bulamadım" dedi. Bunun üzerine Resulullah (s.a.a.) buyurdu ki: "Temiz toprak (ile teyemmüm almak) sana yeter."1
Ama Ömer, Allah'ın Kitabı ve Resulullah'ın sünnetine muhalefet ederek; "Su bulmayan, namaz kılmasın." diyor. İşte bu, birçok hadis yazarının kaydettiği Ömer'in içtihatlarından birisidir. Müslim, Sahih'inin "Taharet Kitabı, Te-
---------------------
1- Sahih-i Buhari, c. 1, s. 93 - 94.
--
308/ Zikir Ehline Sorun
yemmüm Babı"nda şöyle yazar:
"Birisi Ömer'in yanma gelerek dedi ki: "Ben cünüp oldum, ama su bulamadım." Ömer; "Öyleyse namaz kılma." dedi. Orada bulunan Ammar şöyle dedi: "Ey müminlerin emiri, hatırlamıyor musun? Ben ve sen bir seriyedeydik; ikimiz de cünüp olmuş ve su bulamamıştık. Sen namaz kılmadın, ben ise kendimi toprağa bulayarak namaz kıldım. Sonra Resulullah (s.a.a.) buyurdu ki: "Ellerini yere vurup üfledikten sonra yüzünü ve iki elini mesh etmen yeterli idi." Bunun üzerine Ömer dedi ki: "Ya Ammar! Allah'tan kork" Ammar da; "Eğer istersen, bu konuda konuşmam." dedi.1
Subhanallah! Ömer Allah'ın Kitabı ve Resulullah'ın sünnetine muhalefet etmekle kalmıyor; görüşlerine ashabın karşı çıkmasına dahi izin vermiyor. Ammar, ondan özür dilemek zorunda kalarak; "Eğer istersen, bu konuda konuşmam." diyor! .
Ashabın, nassın varlığına şahitlik etmesine rağmen, kendi görüşü üzerinde bu kadar ısrar etmeye ve bunun adını içtihat koymaya şaşırmamak insanın elinde değil. Ömer, ölene kadar bu görüşünde ısrar ediyordu. Ashaptan bazıları da onun görüşüne uymuşlardı. Hatta Ömer'in görüşünü Resulullah'ın (s.a.a.) görüşünden bile öne geçiriyorlardı. Müslim, Sahih'inin "Taharet Kitabı, Teyemmüm Babı"nda Şakik' den şöyle nakleder:
"Abdullah ile Ebu Musa'nın yanında oturmuştum. Ebu Musa dedi ki: "Ey Ebu Abdurrahman! Cünüp olup da su bulamayan bir kimsenin hakkında ne diyorsun?" Abdullah;
-----------------------------
1- Sahih-i Buhari, c. 1, s. 92 - 93; Sahih-i Müslim, c. 1, s. 280, h.368.
İlk Üç Halife Hakkında / 309
"Bir ay su bulamasa dahi teyemmüm almasın." dedi.
Bunun üzerine Ebu Musa dedi ki: "Peki öyleyse, "Eğer su bulamazsanız, temiz toprakla teyemmüm alın." ayeti ne olacak?" Abdullah; "Eğer bu ayetle onlara izin verilirse, yarın hava soğuyunca da teyemmüm almak isteyecekler." cevabını verdi.
Ebu Musa, Abdullah'a dedi ki: "Ammar'ın şöyle dediğini duymadın mı: Resulullah beni bir yere göndermişti. Ben orada cünüp oldum ve su bulamadım. Tıpkı bir hayvanın topraklara bulandığı gibi ben de kendimi topraklara buladım. Resulullah'ın yanına gittiğimde olayı ona anlattım. Buyurdu ki: "İki elinle şöyle teyemmüm alsaydın yeterliydi." Sonra ellerini bir kez yere vurup çırptıktan sonra iki elinin üstünü ve yüzünü mesh etti." Abdullah; "Ömer'in, Ammar'ın bu sözünü yeterli bulmadığını görmedin mi?!" dedi." 1
Buhari, Müslim ve diğer birçok Sünni alimin naklettiği bu rivayet üzerinde biraz düşündüğümüzde, Ömer'in ashabın üzerinde ne kadar etki bıraktığını, şer'i hükümlerdeki bunca farklı görüşlerin ve rivayetlerdeki bunca çelişkilerin nereden kaynaklandığını, Emevi ve Abbasi halifelerinin şer'i hükümleri önemsememelerinin nedenini ve çeşitli mezheplerin nasıl ortaya çıktığını anlarız. Efendileri ve önderleri olan Ömer, Kur'an ve sünnete açıkça muhalif olan fetvalar2 verip mazur görüldükten sonra Ebu Hanife, Malik, Şafii ve Ahmed bin Hanbel' i, kendi görüşlerine göre
---------------------------------
1- Sahih-i Müslim, c. I, s. 280, h. 368; Sahih-i Buhari, c. 1, s. 96.
2- Sahih-i Buhari, c. 1, s. 92 - 96; Sahih-i Müslim, c. 1, s. 280, h.368.
310 / Zikir Ehline Sorun
fetva verdikleri için asla kınamamak lazım. Çünkü onlar, sadece daha önce koyulan bir bidate uymuşlar ve bu bidati ilk koyan kişiler değillerdir.
Bütün bunlardan daha şaşırtıcı olan, Abdullah bin Mes'ud'un Ebu Musa'ya; "Bir ay bile su bulamazsa, teyemmüm almasın." demesidir. Abdullah bin Mes'ud sahabenin en ileri gelenlerinden olmasına rağmen böyle bir fetva veriyor. Rivayetten de anlaşılan şudur: Ebu Musa ayeti delil getirerek Abdullah bin Mes'ud'u ikna etmek istiyorsa da, o cevabında diyor ki: "Eğer bu ayetten yararlanarak onlara teyemmüm izni verirsek, yarın hava biraz soğuyunca teyemmüme başvururlar."
Bakın, Kur'an'a karşı nasıl içtihat edip, kendi kafalarından görüş belirtiyorlar! Ve maalesef: görüşleri hep ümmete zorluk çıkarma yönündedir. Oysa Allah Teala buyuruyor ki: "Allah sizlere kolaylık ister; size zorluk (çıkarmak) istemez."1 Ama bu zavallı şöyle diyor: "Eğer bu ayetle onlara izin verirsek, yarın hava biraz soğuyunca teyemmüm alacaklar." Acaba o, kendisini Allah'ın ve Resulünün sözcüsü olarak mı görüyor? Yoksa o, insanlara Yaratıcılarından daha mı fazla acıyor?!
Daha sonra Ebu Musa, Resulullah'ın sünnetinden delil getirerek Ammar'ın rivayetiyle onu ikna etmeye çalışıyor; ama Abdullah bin Mes'ud, Ömer, Ammar'ın rivayetini kabul etmediği için bu meşhur sünneti de reddediyor!
Gördüğünüz gibi, bazı sahabilere göre ikna edici tek söz, Ömer bin Hattab'ın sözüdür. Resulullah'ın buyrukları
----------------------------
1-Bakara Suresi / 185
İlk Üç Halife Hakkında / 311
ve davranışlarına muhalif olsa bile, bir ayet veya hadisin sıhhatinin ölçüsü, Ömer bin Hattab'ın ikna olup olmamasıdır. Bugün de halkın birçok ameli, Kur'an ve sünnete aykırı olduğu halde, sırf Ömer'in görüşüne uygun olduğu için, uyulması farz olan bir kanun durumundadır.
Hatta bazıları, halifelerin zamanında yasaklanan hadislerin daha sonra yazıldığını görünce, Ömer bin Hattab'ın görüşüne muhalif olan hadislerin karşısında, Ömer'in görüşünü desteklemek için rivayetler uydurup Resulullah'a (s.a.a.) isnat ettiler. Geçici evlilik ve teravih namazı konusunda olduğu gibi.Böylece, bir konuda çelişik rivayetler nakledilerek zamanımıza kadar geldi ve Müslümanlar hemen her konuda ihtilafa düştüler. Bu ihtilaflar, Ömer'i Ömer olduğu için savunanlar var olduğu sürece de devam edecektir. Çünkü bu gibi insanlar, hiçbir zaman hakka ulaşmak için araştırma yapmaz ve kalkıp da Ömer' e; "Ey Ömer! Sen yanılıyorsun. Su bulunmadığı zaman, namazın farz oluşu kalkmaz. Kur'an' da teyemmüm ayeti vardır; teyemmüm hadisi bütün Sünni kitaplarında kayıtlıdır. Senin Kur'an'a ve sünnete karşı cahilliğin, hilafet kürsüsüne oturmana ve ümmetin başına geçmene de izin vermez. Bilerek Kur'an ve sünnetin hükümlerine karşı çıktıysan da bu, seni kafirliğe kadar götürür. Çünkü eğer mümin isen, Allah ve Resulünün hükmü karşısında kendinden hüküm veremezsin; istediğini kabul, istediğini de reddedemezsin. Sen de çok iyi biliyorsun ki, Allah'a ve Resulüne karşı çıkan kimse açıkça dalalettedir.
2- Yüce Allah buyuruyor ki: "Sadakalar; fakirlerin, hiçbir şeyi olmayanların, onu toplamaya memur olanların, kalpleri Müslümanlığa yaklaştırılmak istenenlerin (müellefet'ül-kulup), kölelerle tutsakların, borçlu-
-----------------------
312 / Zikir Ehhne Sorun
Dostları ilə paylaş: |