Hadis-i Şerifler Hakkında / 409
lullab'ın kesinlikle beri olduğu çelişik hadislerden bazı örnekler idi. Ne yazık ki, Buhari ile Müslim'de bu gibi hadisler oldukça fazladır. Fakat biz bunların tafsilatına girmeyeceğiz. Çünkü okuyucularımızı özete alıştırdık.
Araştırmacılar, bunları dikkatle inceleyerek Resulullah'ın (s.a.a.) pak sünnetini bu tür yalanlardan ayırmalıdırlar. Bu vesileyle inşallah Allah da onlara ecir ve sevap verir. Böylece hakkı batıldan ayırarak, yeni nesillere İslam'ın gerçek misyonuna uygun değerli konular sunarlar.
"Ey iman edenler! Siz de Musa'ya eziyet edenler gibi olmayın. Nihayet Allah onu, dedikleri şeyden temize çıkardı. O, Allah yanında şerefliydi. "Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve doğru söz söyleyin. (Böyle davranırsanız,) Allah işlerinizi düzeltir ve günahlarınızı bağışlar. Kim Allah'a ve Resulüne itaat ederse, büyük bir kurtuluşa ermiş olur."1
-------------------------
1- Ahzab Süresi / 71 - 72.
SEKİZİNCİ BÖLÜM
SAHİH-İ BUHARİ VE SAHİH-İ MÜSLİM HAKKINDA s.413
BUHARİ VE MÜSLİM'E GÖRE EBU BEKİR VE ÖMER'İN FAZİLETLERİ s.418
BUHARİ, ÖMER'İ SAVUNMAK İÇİN HADİSLERLE OYNUYOR! s.429
BUHARİ'NİN, ÖMER'İN İÇYÜZÜNÜ AÇIKLAYAN HADİSLERİ DEĞİŞTİRDİĞİNE DAİR ÖRNEKLER s.429
BUHARİ'NİN EHL-İ BEYT'İ YEREN RİVAYETLERDEN HOŞLANMASI! s.446
EHL-İ SÜNNET'İN BUHARİ'Yİ DİĞER ALİMLERDEN DAHA FAZLA SEVMELERİNİN NEDENLERİ s.460
SON SÖZÜMÜZ s.461
Bu iki kitap, Ehl-i Sünnet'in yanında gerçekten büyük öneme sahiptir. Ehl-i Sünnet, dini konuların hemen hepsinde bu iki kitabı temel hadis kaynağı olarak kabullenirler. Hatta bu kitaplardaki apaçık çelişki ve uydurmaları gören araştırmacıları dahi, bunu halka açıklamaktan çekinirler. Çünkü açıkladıkları takdirde ya kendilerine bir zarar yetişeceğinden ya da kalben bu iki kitaba karşı sonsuz saygı besleyen halkın bazı konularda şüpheye düşeceğinden korkarlar. Gerçek şu ki; Buhari ve Müslim, alimlerin ve halkın yanında böyle bir makam kazanacaklarını rüyalarında bile görmezlerdi.
Biz bu iki kitabı eleştirip onlardaki bazı rivayetlere itiraz ediyorsak, bunu, Resulullah'ı (s.a.a.) tenzih edip masumluğuna gölge düşürtmemek için yapıyoruz. Bu itiraz ve eleştirilerden bazı sahabiler dahi kurtulamıyorsa, Buhari ve Müslim de doğal olarak kurtulamazlar. Çünkü sahabiler, Resulullah'a Buhari ve Müslim'den daha yakındırlar.
Bizim hedefimiz, Resulullah'ı (s.a.a.) tenzih etmek, onun masumluğunu, bütün insanlardan daha takvalı ve daha bilgili olduğunu ispat etmektir. Biz şuna inanıyoruz ki: Yüce Allah onu, halkı hidayet etmek üzere alemlere rahmet olarak göndermiştir. Bu yüzden, yüce Allah onu tenzih
414 / Zikir Eh!ine Sorun
etmemizi ve ona saygısızlığı asla kabul etmememizi istemiştir bizden. Dolayısıyla biz ve bütün Müslümanlar, Resulullah'ın yüce ahlakına uymayan bütün iddiaları reddetmeli, onun masumluğuyla çelişen bütün rivayetleri kesinlikle uzağa atmalı, yüce makamına gölge düşüren her iddiayı çürütmeliyiz. Çünkü ashap, tabiîn, hadis ve fıkıh İmamları ve yeryüzündeki bütün insanlar, her şeylerini onun ilahı ve insanı fazilet ve meziyetlerine borçludurlar.
Şüphesiz, bu sözleri ilk kez duyanlar doğal olarak onları yadırgayacak, eleştirecek, hatta belki de kınayacaktırlar. Ama bizim hedefimiz, Allah'ın rızasını kazanmak, Resulullah'ın hoşnutluğunu elde etmek ve ne malın, ne de evlatların hiçbir işe yaramadığı ahiret günü için azık toplamaktır. Bu arada böylece, halife ve sultanların değil, Allah'ın ve Resulünün kadrini bilen temiz kalpli müminleri de sevindirmek istemekteyiz.
Hiç unutmam! Buhari'nin naklettiği, Hz. Musa'nın Azrail'e tokat atıp gözünü kör ettiği hadisini eleştirdiğimde muhalefetle karşılaşıp tekfır olundum. Bana mürted olduğumu söyleyerek,
"Sen kim oluyorsun da Buhari'yi eleştiriyorsun?!" dediler ve öyle bir yaygara kopardılar ki, sanki ben Kur'an'ın bir ayetini inkar etmiştim. Halbuki eğer bir araştırmacı, körü körüne taklidi bırakıp yanlış taassuplardan kendini kurtarırsa, Sahih-i Buhari ve Sahih-i Müslim'de, efsane ve hurafelere inanan bir çöl Arabının zihniyetini yansıtan çok ilginç şeylerle karşılaşır. Tabii, bu bir çöl Arabı için ayıp değildir. Çünkü onun zamanında uydu, televizyon, telefon, füze vs. yoktu. Ama biz böyle bir zihniyetin Resulullah'a (s.a.a.) nispet verilmesini kabullenemiyoruz. Çünkü Allah onu, insanları cehaletten kurtarması için
Buhari ve Müslim Hakkında / 415
göndermiş, Kur'an ayetlerini onlara okumasını, onları eğitmesini, kitabı ve hikmeti onlara öğretmesini istemiştir. Ve son peygamber olduğu için, Allah ona gereken ilmi vermiştir.
Bu arada aziz okuyucular, Sahih-i Buhari'de yazılan her şeyin Resulullah'a (s.a.a.) ait olmadığına da dikkat etmelidirler. Çünkü bazen Buhari bir hadisi naklediyor, sonra bazı sahabilerin görüşünü ona ekliyor, okuyucu da bunun tümüyle Resulullah'a (s.a.a.) ait olduğunu zannediyor.
Buna bir örnek verelim:
Buhari, Sahih'inin "Hiyel Kitabı"nda Ebu Hureyre'den Resulullah'ın şöyle buyurduğunu nakleder:
"Bakire kızın izni, dul kadının ise görüşü alınmadan kendileriyle evlenilemez." "Ya Resulallah! Bakire kızın izni nasıl olur?" diye sorduklarında; "Susarsa (razı olduğu anlaşılır)." buyurdu. Bazıları ise dediler ki: "Bakire kızın iznini almayıp onunla evlenmeyen birisi, hile yaparak iki yalancı şahit getirir ve kızın rızası ile onunla evlendiğini iddia eder, hakim de buna hükmederse, o adam şahitlerin yalancı olduğunu bildiği halde, onunla yatabilir ve bu evlilik sahihtir."1
Resulullah'ın hadisi bittikten sonra Buhari'nin, "Bazıları ise dediler ki: ..." şeklindeki sözüne dikkat ediyor musunuz?! Buhari, bununla ne demek istiyor acaba?! Resulullah'ın hadisi karşısında, kimler olduğu bilinmeyen bu bazılarının sözünü aktararak, yalancı şahitlerle evliliğin doğru olduğunu ispata çalışmanın ve okuyucu, bu sözün Resulullah'a (s.a.a.) ait olduğu zannını vermenin ne anlamı
-----------------------
1- Sahih-i Buhari, c. 9, s. 32.
4161 Zikir Ehline Sorun
olabilir acaba?!
Bir başka örnek:
Buhari, Sahih' inin "Yaratılışın Başlangıcı Kitabı, Muhacirlerin Menkıbe ve Faziletleri Babı"nda Abdullah bin Ömer'den şöyle nakleder: "Resulullah'ın zamanında hiç kimseyi Ebu Bekir'den üstün bilmezdik. Ondan sonra Ömer'i, sonra Osman'ı üstün bilirdik. Onların dışında diğer sahabilerin hiçbirini diğerinden üstün bilmezdik."1
Bu, Abdullah bin Ömer'in görüşü olup sadece kendisini bağlar. Yoksa, nasıl olur da Hz. Ali'nin hiçbir üstünlüğü olmaz ve Abdullah bin Ömer, onu diğer sıradan insanlarla eşit tutar?! Halbuki Resulullah'tan sonra insanların en üstünü ve en faziletlisi, Hz. Ali'dir.
Abdullah bin Ömer'in Hz. Ali'ye karşı olan kinini ve bu nedenle de Hz. Ali'ye biat etmemesini bilenler, onun bu sözünü asla yadırgamazlar. Halbuki Resulullah (s.a.a.) buyurmuştur ki: "Veli ve mevlası Ali olmayan kimse, mümin değildir."2 Yine buyurmuştur ki: "Ali hak iledir, hak da Ali ile."3
Gel gör ki, Allah'ın velisi ve müminlerin mevlası Hz. Ali'ye biat etmeyen bu Abdullah bin Ömer; Allah'ın, Resulü'nün ve müminlerin düşmanı olan fasık, facir ve zalim Haccac'ın ayağını öperek ona biat ediyor! Burada bu gibi konulara girmek istemiyoruz. Çünkü bu örnekleri vermekteki maksadımız, Buhari ve onun gibilerini daha iyi tanımak
-------------------
1- Sahih-i Buhari, c. 5, s. 18.
2- es-Savaik'u1-Muhrika, s. 179; Zahair'ul-Ukaba, s. 68.
3- Tarih-i Bağdad, c. 14, s. 321.
Buhari ve Müslim Hakkında i 417
ve nasıl bir karaktere sahip olduklarını bilmektir. Bakınız, Buhari bu rivayeti "Muhacirlerin Menkıbeleri Babı"nda getirirken, okuyuculara Resulullah'ın (s.a.a.) da bu görüşte olduğunu ima etmek istiyor. Halbuki bu görüş, Hz. Ali'ye düşman olduğunu açıkça ilan eden Abdullah bin Ömer' e aittir.
Bu doğrultuda akıl sahibi okuyuculara, Buhari'nin Hz. Ali'ye karşı tutumunu ve nasıl onun faziletlerini gizlemeye ve hakkında bazı eksiklikler bulmaya çalıştığını da açıklayacağız. Örneğin:
Buhari, Sahih'inin "Yaradılışın Başlangıcı Kitabı"nda Ebu Ya'la' dan, o da Muhammed-i Hanefıyye' den şöyle nakleder: "Babam Ali'ye; "Resulullah'tan (s.a.a.) sonra halkın en üstünü kimdir?" diye sordum. "Ebu Bekir'dir." dedi. "Sonra kimdir?" dedim. "Ömer'dir." dedi. "Ondan sonra Osman'dır." söyleyeceğinden korkarak; Sonra da sensin." dedim. Bunun üzerine; "Ben ancak Müslümanlar'dan normal bir insanım." dedi."1
Evet! Bu da Hz. Ali'nin oğlu Muhammed-i Hanefıyye'nin dilinden uydurulmuş bir rivayet! Bu rivayet de, tıpkı Ömer'in oğlu Abdullah'm dilinden aktarılan rivayet gibi, sonuçta Osman' ın üstünlüğünü ispatlıyor. Çünkü Muhammed-i Hanefıyye'ye iftira edilen bu rivayette, Hz. Ali'nin sıradan bir Müslüman olduğu vurgulanıyor. Oysa Sünnilerden hiçbir kimse, Osman'ın sıradan bir Müslüman olduğunu söylemez. Onlar, insanların en üstününün Ebu Bekir, sonra Ömer, sonra da Osman olduğunu söylerler, sonra bütün sahabileri eşit kabul ederler.
--------------------
1- Sahih-i Buhari, c. 5, s. 9.
418 / Zikir Ehline Sorun
Buhari'nin naklettiği ve bütün amacı, Hz. Ali'yi her türlü faziletten soyutlamak olan bu gibi hadislere şaşırmıyor musunuz?! Hala Buhari'nin, bütün bunları sırf Ümeyye Oğulları, Abbas Oğulları ve Ehl-i Beyt' e düşman sultanların rıza ve sevgisini kazanmak için yazdığında şüpheniz mi var?!
Hiç kuşkusuz, bunlar, hakikati bilmek isteyenler için hiçbir şüpheye yer bırakmayacak sağlam delillerdir.
Dostları ilə paylaş: |