ZiKİr ehline sorun kitabın Orijinal Adı: «Fes'elu Ehle'z Zikri» Pr. Dr. Muhammed Ticani Semavi Ensariyan Yayınları – Kum Bas


SAHABE HAKKINDA TARİHİN TANIKLIĞI



Yüklə 1,17 Mb.
səhifə69/175
tarix03.01.2022
ölçüsü1,17 Mb.
#37977
1   ...   65   66   67   68   69   70   71   72   ...   175
SAHABE HAKKINDA TARİHİN TANIKLIĞI

Kur'an ve sünnetin dışında iddiamızı onaylayan başka

-----------------------------


1- Sahih-i Buhari, c. 5, s. 159-160.
2- Al-i İmran Suresi /144.
3- Sahih-i Buhari, c. 9, s. 126.

Ashap Hakkında / 217

bir tanık daha var. Bu tanığın ifadeleri belki daha açık ve nettir. Çünkü halkın kendisi onları görmüş ve yaşamış, sonra da yazılarak tarihe geçmiştir.

        Taberi, İbn-i Esir, İbn-i Sa' d, Ebu-l Fida, İbn-i Kuteybe ve diğerleri gibi Ehl-i Sünnet tarihçilerinin kitaplarını okursak, çok ilginç ve dehşet verici şeylerle karşılaşır ve Ehl-i Sünnet'in sahabenin adaleti ve onlara itiraz etmemenin gerekliliği konusundaki görüşlerinin hiçbir delile dayanmadığını anlarız.

        Bu görüşü, heva ve heves üzerine konuşmayan ve yaptığı her şey hak olan Resulullah (s.a.a.) ile Kur'an'ın, münafık ve fasık olduklarına tanıklık ettiği sahabiler arasında fark gözetmeyen bağnazlar dışında hiçbir akl-ı selim sahibi kabul etmez. Bu görüş taraftarları, ashabı savundukları kadar Resulullah'ı (s.a.a.) savunmazlar. Buna bir örnek verelim:

        Mesela Ehl-i Sünnet'ten birine; "Abese Suresi Resulullah hakkında nazil olmamıştır; yüzünü buruşturup sırtını çeviren Resulullah değildir. Bu ayetler, kör birini gördüğünde yüzünü buruşturup sırt çeviren ve gururlanan ashabın ileri gelenlerinden birisi hakkındadır ve Allah Teala onu kınamaktadır." dediğinizde, bu tefsiri kabul etmeyerek şöyle der: "Muhammed de bir insandır. Defalarca hata yapmış, Rabbi de birçok konuda onu kınamıştır. O, sadece Kur'an'ı iletmekte masumdu, başka bir konuda değil"1 Resulullah (s.a.a.) hakkındaki görüşü bu!
----------------------
1- Sünen-i Tirmizi, c. 5, s. 432, h. 3331; Tefsir-İ Kebir, c. 31, s.54.

218 / Zikir Ehline Sorun


        Ama örneğin ona; "Ömer bin Hattap teravih namazı bidatini koyarken hata yapmıştır. Çünkü Resulullah (s.a.a.) bunu menetmiş ve "Sünnet namazları evinizde ve yalnız başınıza kılın." buyurmuştur." dediğinizde, hemen Ömer' i savunarak şöyle der: "Bidat olsa da güzel bir bidattir." Resulullah'ın (s.a.a.) bunu menettiğine dair nass mevcut olduğu halde kendilerini mutlaka Ömer' i savunmak zorunda hissederler.

        Ona; "Ömer, Allah'ın Kur'an'daki hükmü olan "müellefet'ül-kulup" payını (zekattan gönülleri İslam' a ısındırılacak olanlara verilen pay) yürürlükten kaldırdı." dediğinizde, der ki: "Efendimiz Ömer, artık İslam'ın güçlendiğini bildiği için onlara; "Bizim artık size ihtiyacımız yoktur." dedi. O, Kur'an'ın hükümlerini herkesten daha iyi biliyordu. "

        Allah aşkına, bu tutuma şaşırmıyor musunuz?!

        Dahası da var! Bir gün onlardan birisine; "Güzel bidat ve müellefet'ül-kulup konularını bir tarafa bırakalım. Ömer'in, biat etmezlerse Hz.Fatıma'tüz-Zehra'nın evini içindekilerle birlikte yakacağı tehdidini nasıl savunacaksın?" dediğimde, bana şu cevabı verdi: "Ömer haklıydı. Zira eğer böyle yapmasaydı, birçok sahabi Hz. Ali'ye uyup Ebu Bekir'e biat etmezdi ve böylece fitne çıkardı."

        Ben böyle adamlarla tartışmanın hiçbir faydası olmadığına inanıyorum. Maalesef Ehl-i Sünnet'in çoğu böyle bir inanca sahiptir. Çünkü onlar hakkı, Ömer bin Hattap ve yaptıklarıyla tanırlar. Oysa hak kişilerle tanınmaz, bilakis kişiler hakla tanınır. Hz. Ali (a.s.) buyuruyor ki: "Hak ehlini tanıyabilmek için önce hakkı tanı."


------------------------------

Ashap Hakkında / 219

        Ehl-i Sünnet, sadece Ömer bin Hattap hakkında değil, diğer bütün ashap hakkında bu inanca sahiptir. Onlara göre; ashabın hepsi adildir ve hiçbir kimsenin onları eleştirmeye, yaptıklarına itiraz etmeye hakkı yoktur. Bu inanç, doğal olarak Ehl-i Sünnet araştırmacılarının önüne çelikten bir set çekerek hakka ulaşmalarına engel olmuştur. Bu nedenle, ancak azim ve irade sahibi cesur araştırmacılar, gerçekleri bulup kurtuluşa erebilirler.

        Tarihe geri dönecek olursak, bazı sahabilerin ayıplarının açıldığını, yüzlerindeki maskenin düştüğünü ve kendileri ve dostlarının yıllarca halktan gizlemeye çalıştıkları gerçek yüzlerinin ortaya çıktığını görürüz.

        İlk dikkati çeken şey, onların Resulullah'ın (s.a.a.) vefatının hemen ertesi günündeki tutumlarıdır. Onlar, Resulullah'ın (s.a.a.) cenazesini yerde bırakıp gusül, kefenleme ve defnetme işleriyle uğraşmayarak alelacele "Beni Saide Sakifesi"ndeki konferanslarına koşup hilafet konusunda tartışmaya başladılar. Halbuki onlar gerçek halifeyi tanıyorlardı ve ona Resulullah'ın (s.a.a.) sağlığında biat bile etmişlerdi. Onlar, Hz Ali ve Haşim Oğullarının, Resulullah'ın (s.a.a.) mübarek naaşını yerde bırakıp Sakife'ye koşamayacaklarını bildikleri için firsatı ganimet bilerek işi bitirmek ve Hz. Ali ve Haşim Oğullarını olup bitmiş bir işle karşı karşıya bırakmak istiyorlardı. Böylece itiraz edemeyip susmak zorunda kalacaklardı. Çünkü "Sakife Ashabı" karara karşı çıkan herkesi, Müslümanlara muhalefet ve fitne çıkarma suçuyla katledip ortadan kaldırma kararı almışlardı.

        Tarihçiler, o dönemde çok şaşırtıcı ve ilginç şeylerin vuku bulduğunu yazarlar. Mesela; daha sonra "Resulullah'ın

220/ Zikir Ehline Sorun

Halifesi" ve "Müminlerin Emiri" ünvanını alanlar, halktan zorla biat almışlar. Hz. Fatıma'nın evine saldırmış, Hz. Fatıma'yı kapının arkasına sıkıştırarak karnındaki yavrusunu düşürmesine sebep olmuşlar. Ali'nin ellerini bağlayarak evinden dışarı çıkarmış, biat etmezse öldürüleceğini söylemişler. Hz. Fatıma'nın bağış ve miras yoluyla elde etmiş olduğu haklarını ve "Zi'l-Kurba" ünvanıyla humustan aldığı payı gasp etmişler. Hz. Fatıma da her namazdan sonra onlara beddua etmiş ve nihayet onlara gazaplı olarak dünyadan göçmüş, cenazesi gece yarısı gizlice defnolunmuş, onların hiçbiri cenaze namazına katılamamıştır.

        Gadir-i Hum'da kendisine biat ettikleri Hz. Ali'nin niçin hilafetten uzaklaştırıldığını öğrenmek istedikleri için Ebu Bekir'e zekat vermekten kaçınanları katletmişler.l

        Allah'ın belirlediği sınırları aşarak suçsuz Müslümanları öldürmüş, sonra da karılarına tecavüz etmişler. 2

        Kur'an'da ve sünnette açıklanan Allah'ın ve Peygamber'in hükümlerini değiştirmiş, yerine kişisel çıkarlarına yarayan kendi içtihatlarını koymuşlar. 3

        Bunların bazıları, Müslümanların hakimleri ve valileri


-----------------------------
1- Malik bin Nüveyre olayı, hemen hemen bütün Sünni tarih kaynaklarında yazılıdır.
2- Halid bin Velid, Leyla bint-i Minhal'in kocasını öldürerek ona tecavüz etmişti.
3- Örneğin; Hz. Fatıma'nın mirasına el koymuş, humustan Peygamber'in yakınlarının (Zi'l-Kurba) hakkına sahip çıkmış, zekattan müelleft'ül-kulup payım vermemiş, mut'a nikahını kaldırmış ve Hacc-ı Temettu'da umre ihramından çıktıktan sonra eşiyle ilişkide bulunmayı yasaklamışlardır.

Ashap Hakkında / 221

oldukları halde şarap içmiş ve sürekli zina yapmışlar.1



        Ebuzer'i Resulullah'ın (s.a.a.) şehri Medine'den sürgün etmişler ve hiçbir suçu olmayan bu aziz sahabi ıssız ve sıcak bir çölde yapayalnız can vermiş.

        Ammar-ı Yasir'i döverek fıtık etmişler.

        Abdullah bin Mesud'u döverek kaburga kemiklerini kırmışlar.

        Sadık ve samimi sahabileri hükümet makamlarından azletmiş, İslam düşmanları olan Ümeyye Oğullarının fasık ve münafıklarını iş başına getirmişler.

        Allah'ın, kendilerinden her türlü pisliği uzaklaştırıp ter- temiz kıldığı Ehl-i Beyt'e lanet okutmuş, Ehl-i Beyt'i seven pak sahabileri şehit etmişler. 2

        Zor, hile ve tehditle hilafete ulaşmış, muhalifleri çeşitli biçimlerde ortadan kaldırmışlar.3

        Peygamber'in şehri Medine'de, istedikleri her şeyi yapmaları için Yezid'in ordusuna izin vermişler. Oysa Resulullah (s.a.a.); "Medine benim haremimdir. Al-

-----------------------


1- Muğayre bin Şube'nin Ümmü Cemil ile zina etmesi tarih kitaplarında meşhurdur. Örnek olarak bkz. Tarih-i Taberi, c. 4, s. 69.
2- Örneğin; Muaviye bin Ebu Süfyan değerli sahabilerden Hicr bin Adiy'i Hz. Ali'ye lanet etmeyip sövmediğinden dolayı şehit etmiştir. Bkz. İbn-i Sa'd, et-Tabakat'ul-Kubra, c. 6, s. 217 ve Tarih-i Taberi, c. 5, s. 275.
3- Tarihçiler yazarlar ki: Muaviye, muhaliflerini sarayına davet eder ve onlara zehirli bal yedirirdi. Onlar Muaviye'nin yanından ayrılıp evlerine döndüklerinde ölürlerdi. -Sonra Muaviye; "Allah'ın baldan ordusu vardır." derdi.

222/ Zikir Ehline Sorun





Yüklə 1,17 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   65   66   67   68   69   70   71   72   ...   175




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin