ZOLOTOYE KOLTSO (Altın Halka)
1. Moskova’nın kuzeyinden 70 km. uzakta olan Sergiyev Posad şehrinde eski Rus mimarisine ait bir eser olan Rus Ortodokslarının Merkezi Aziz Sergius Teslis Manastırı bulunmaktadır. XIV. yy.ın 30-40’lı yıllarında Sergiyev Padonejski tarafından kurulmuştur. Rusya’nın din filozoflarından Pavel Florenski şöyle yazmıştır: “Bu manastır, Rusya’nın tamamının sanatsal bir portresidir. Başka bir yerle kıyaslarken onu sadece bir fotoğraf karesi olarak değerlendirmek haksızlık olur… Burası sadece estetik bir yer değil, aynı zamanda tarihin ve milli ruhun hissedildiği bir yerdir.”
Manastır’ın etrafındaki ilk taş bina Teslis Katedrali’dir (1423). İçinde eski Rus resim sanatının en nadir koleksiyonuyla XV. yy.a ait bir ikonostas vardır. Önceden burada 1929’da Tretyakov Galerisi’ne verilmiş olan Andrey Rublov’un dünyaca ünlü “Teslis”i bulunuyordu. İkonostas’da onun için ayrılan yere bir taklidi konuldu.
Manastır’ın ana kısmında, şekliyle Moskova Kremlini’ndeki Katedral’i andıran ama boyut olarak ondan biraz fazla olan Yeniden Doğuş Katedrali bulunur (1585).
2. Moskova’dan 100 km. ötede bulunan Aleksandr şehri hakkında anlatılan pek çok efsane vardır. Bunlardan birine göre, bir zamanlar burada uçmaya kalkışan ilk insan olan Nikita Holop adında biri yaşarmış. Kollarına ağaçtan yapılmış kanatlar takıp katedralin damından aşağı atlamış.
Eski Aleksandrov köyünde, Korkunç İvan’ın Kütüphanesi gibi çarlık liberalizminden kalma izler kaybolmaktadır. Bu kütüphane, çarlık dönemindeki çağdaş bilim adamlarının hayran olduğu Yunan ve eski İbrani el yazması kitapların derlendiği en büyük kütüphanedir. (XVI. yy.a göre değerlendirildiğinde). Esrarengiz kütüphane nümüze dek dedektif romanları yazarları üstünde yoğun bir ilgi uyandırmıştır.
3. Pereslavl Zaleski, Moskova’dan 130 km. ötede bulunan Yaroslavl Bölgesi’ndeki Pleşeyev Gölü kıyısındadır. Buradaki eski kiliselerin sayısı otel, kafe ve mağazalardan fazladır. Aralarında en eski kiliselerden biri olan Spaso Preobrajenski Katedrali’nin (1152–1160) de bulunduğu ortaçağ kiliseleri ve manastırları çok turist çekmektedir.
Pleşeyev Gölü’nde, nadir bir tür olan Pereslavl ringa balığı ya da som familyasından Ryapuşka balıkları yaşar. Ryaba, bu tatlı su gölüne muhtemelen buzullarla beraber sürüklenmiştir. Pereslavl Zaleski armasını süsleyen Ryapuşka, Rus Çarları’nın sevdiği bir balık türüydü. (Bu yüzden bu balıklara Çar Ringa Balığı denirdi.)
4. Pereslavl Zaleski’nin yakınlarındaki durgun Pleşeyev Gölü kıyısında 2003 yılının Ağustos ayında 200 yılını dolduran Rusya’nın en eski taşra müzesi “I. Petro’nun Sandalı” bulunur. 1688–1693 yılları arasında onun bulunduğu yerde genç Çar I. Petro’nun yönetimi altında kurulan Rusya’nın çlü askeri deniz filosu vardı. Yüzlerce gemiden geriye sadece bir sandal kaldı. Bu sandalı saklamak için 1803 yılında “Sandal Evi” adı verilen bir bina inşa edildi.
5. Rusya’nın kuzey doğusundaki en eski şehir olan Rostov Veliki, tarihte ilk defa 862’de anıldı. “Çamurlu, bataklık” anlamlarına gelen Nero Gölü kıyısında bulunmaktadır. Dibinde, toprağı iyileştirmek için kullanılan 20 m. derinliğinde çok büyük bir mil yatağı vardır. Yapımında beyaz taş kullanılan Rostov Kalesi kulelerinin aksi Nero sularına yansır.
Rostov Veliki’deki Yeniden Doğuş Katedrali, Rusya’nın kuzey doğusundaki ilk Hıristiyan Kilisesi’dir. Yaroslavl’daki Psikoposluk’un en eski ve en yüce varlığıdır. Katedral’in tarihi, Rusların vaftiz edildiği 991 yılıyla başlar. Kilise, tam dört kere yeniden inşa edilmiştir. Aziz Filaret’in de söylediği gibi, “Kilisenin eşiği azizlerin ayaklarından aşınmıştır.” Katedral’in şimdiki binası yakında 500 yılını dolduracak.
6. Yaroslavl, XVI. yy.a ait güzel kiliseleri ve birkaç manastırı olan çok eski bir şehirdir. Bu şehir, profesyonel Rus tiyatrosunun vatanıdır. Fyodr Volkov’un amatör tiyatro grubu XVIII. yy.da kurulmuştur. Daha sonraları, İmparatoriçe’nin daveti üzerine grup Petersburg’a taşınmıştır ve burada Rusya’nın ilk profesyonel tiyatrosu olmuştur.
Muhteşem Volga Rıhtımı, XIX. yy. yapımı ince işli demir parmaklığıyla, dinlenmek, yürüyüş yapmak ya da atla gezmek isteyenlerin ilk tercih ettiği mekândır. Kısa bir zaman önce Yaroslavl’da John Mostoslavski’nin ilginç bir müzesi açılmıştır. Müzede gramofonlar, armonikalar, Fransız saatleri, çok sayıda küçük çan vardır ve bunların hepsi de iş görmektedir.
7. Yaroslavl Bölgesi’ndeki bu küçük şehir; Volga’nın her iki kıyısı boyunca uzanmaktadır ve ikisinin de ayrı ayrı isimleri vardır: Romanov ve Borisoglebsk. Sovyet Dönemi’nde yeni isimler verilene kadar da böyle anılmışlardır. Şehrin sükûneti insana huzur verir ve geçmiş zamanlardan getirdiği esintiler insanı adeta büyüler. El sanatlarından, porselen ve resim koleksiyonlarından oluşan bini aşkın eserin bulunduğu Folk Müzesi, şehir sakinlerinin hayatını ve şehrin tarihini anlatır. Tutayev, ilk kadın Kozmonot Valentina Tereşkova’nın vatanıdır.
8. Zolotoye Koltso hattına giren diğer bir Volga şehri de Mışkin’dir. Moskova’dan St. Petersburg’a giden ve aynı rotada geri dönen gemi turları burada düzenlenmektedir. Bir efsaneye göre Prens Yuhotski, bir zamanlar dinlenmek için nehir kıyısında uzanmış. Hızla yüzüne tırmanan bir fare onu uyandırmış. Prens gözlerini açmış ve sürüne sürüne yüzüne çıkan zehirli bir yılan görmüş. Hayatını kurtaran küçük kemirgenin anısına buraya bir şapel koyulmasını emretmiş.
Mışkin’de oturanlar, şehrin bu nadir rastlanan adına uygun bir iş yaptılar. Uzun uzun düşündüler ve gri tüylü küçük canavarın çeşit çeşit tasvirlerinden oluşan eğlenceli bir derleme hazırlayarak dünyadaki ilk ve tek Fare Müzesi’ni açtılar. Ayrıca şehirde Smirnov Müzesi de bulunmaktadır. Müze, doğma büyüme Mışkin’li olan dünyaca ünlü Rus votkasının yaratıcısı Peter Smirnov’a ithaf edilmişti. Çok kısa bir zaman önce de Rusya’nın geleneksel kışlık ayakkabısı olan Keçe Çizmeler (Valenki) Müzesi açılmıştır.
9. Ugliç, Volga’nın büyüleyici güzelliğe sahip eski bir şehridir. Şehrin tarihi tamamen XVI. yy. sonlarındaki esrarengiz bir olay üzerine kurulmuştur: Rus Çarı Korkunç İvan Dimitri’nin oğlu Rürikoviç’in ölümünden şüphelenen halk, bunun doğal bir ölüm olmadığını, Rürikoviç’in öldürüldüğünü iddia ederek isyan çıkarır fakat isyan kısa sürede sert bir şekilde bastırılır. İnsanları toplayıp bir araya getiren çan adeta bir insan gibi “cezalandırılmıştır”: Çan kırbaçlanmış, zili içinden çekilip koparılmış ve Sibirya’ya sürülmüştür. Aradan birkaç yıl geçtikten sonra “aklanmıştır.” Şimdi Ugliç Kalesi’nde muhafaza edilmektedir.
Ugliç’te tarihi önem taşıyan, gezilip görülecek iki yer daha vardır: Votka tüketimi, muhafaza edilme şartları, ürün bilgisi hakkında tarihi bilgilerin yer aldığı “Rus Votkası Kütüphanesi” ve oda müziği çan konserinde Ugliç Çanları’nın o unutulmaz sesini dinleyebileceğiniz özel Kulagin Müzesi.
10. Volga’nın sağındaki yüksek kıyıda bulunan bu küçük şehir, adını XII. yy.dan sonra duyurmuştur. Burada görülmesi gereken en önemli yer, Ugliç’in Elektrik santralının inşası dolayısıyla sular altında kalan toprakların üzerinde yükselen Nikol Katedrali Çan Kulesi’dir (1800). Su basmasına karşı hazırlık yapılırken şehirdeki yapılar teker teker incelenmiş, aralarından seçilen binalar patlatılmış, Çan Kulesi ise amatör paraşütçülerin egzersizleri için bırakılmıştır. Artık bu, şehrin bir simgesi haline gelmiştir. Sulardan ya da buzların çözülmesinden dolayı yıkılmaması için zemini toprak takviyesiyle sağlamlaştırılmıştır.
11. Bu Kilise 1158–1160 yılları arasında inşa edilmiştir. (1185–1189 yılları arasında restore edilmiştir.) Beş kubbeli, beş cepheli muazzam Katedral’in iç mekânında XII.-XIII. yy.lardan kalma fresk parçaları, Andrey Rublev’in ve Danil Çorni’nin freskleri bulunmaktadır (1408). XIX. yy.ın başlarında yanına bir Çan Kulesi inşa edilmiştir.
12. Bin yıllık tarihe sahip Vladimir’de XII. yy.a ait meşhur bir anıt olan beyaz taşlı Altın Kapı bulunmaktadır. Vladimir’in ana caddesi bu kapıdan başlamaktadır. Bu isimle kapının önemi ifade edilmiştir çünkü meşe ağacından yapılan kapı sarı bakırla kaplanarak (altın kaplama) bu hale getirilmiştir. Kapının kemeri, fresklerle süslenmiştir. Şimdi orada Askeri Tarih Müzesi bulunmaktadır.
13. Vladimir’deki XII. yy.a ait Büyük Prenslik Katedrali’nin cephesi Klyazma Nehri’ne ve nehrin ardındaki geniş düzlüklere bakar. Dimitri Katedrali’nin üstünü örten ince taş oyması, eşsiz bir güzelliğe sahiptir. Sırları şimdiye kadar tam olarak n yüzüne çıkmayan binden fazla tasvirin arasında Çar Solomon ve Hz.Davud’un, Aleksandr Makedonski ve Rus Prensleri’nin tasvirleri vardır. Katedrali, üstünde güvercin görünümündeki küçük rüzgarlı olan ajurlu haç tamamlamaktadır.
14. Rus mimarisine ait bu şaheser, Vladimir’e birkaç kilometre uzakta olan beyaz yelkenle karşılaştırılır. Kilise Klyazma ve Nerl Nehirleri’nin birleştiği malazda, toprak takviyesiyle oluşturulmuş 6 m. yüksekliğindeki tepenin üzerine kurulmuştur (1164). Şose, kiliseye yaklaşık iki kilometre mesafe kala son bulur, o yüzden geri kalan mesafeyi yürüyerek kat etmek gerekir. Bu geziden çok hoşlanırsınız. Bir efsaneye göre, XVIII. yy.da bu beyaz taştan kiliseyi yıkmaya kalkışanlar olmuştur ama katedralin ithaf edildiği Meryem Ana’nın isteği üzerine birdenbire sarı kubbeye yansıyan neş ışını bu kişileri kör etmiştir. Böylece katedral de kurtarılmıştır.
15. Vladimir Bölgesi’ndeki eski bir şehir olan Murom için Rus Destanları’nın kahramanı İlya Muromets’in memleketi derler. Murom, gür ormanların içinde tabiatla kaynaşmış bir şehirdir. Oka Nehri’nin yüksek kıyısındaki manastırların mimari yapısı çok ince ve zariftir. “Küçük Ermitaj” sayılan bu tarih ve sanat müzesinde XVIII.-XIX. yy.lara ait muazzam bir mobilya ve mutfak eşyası koleksiyonu vardır. Şehirde çok sevilen bir etkinlik olarak destan ve masal kahramanlarının hayatını anlatan tiyatro temsilleri yapılmakta ve muharebeler mizah unsurları da katılarak oynanmaktadır.
16. Zolotoye Koltso’nun en efsanevi yeri Malenki Suzdal’dir. (Küçük Suzdal). Geleneksel olarak şehre gelen ziyaretçiler çan sesleriyle karşılanır. Bu müze haline dönüşmüş şehir, son iki buçuk asırdır neredeyse hiç değişmemiştir. 1000 yıllık bir geçmişe sahip 200’ü aşkın mimari eser burada toplanmıştır: kale, dükkânlar, birkaç manastır, çok sayıda büyük ve küçük kilise. Şehri her yıl binlerce turist ziyaret eder, her adım başı Rus el sanatlarına ait ürünler ve masallarda, destanlarda adı geçen, balla yapılan düşük alkollü eski bir Rus içkisi olan Medovuha satılır.
17. Zolotoye Koltso hattı boyunca el sanatları ustalarının eskiden beri yaşadıkları köyler sıralanmıştır. Gus Hrustalni’de kristal eşyalar üretilir, Paleh’te ahşap cevahir kutuları resimlerle süslenir, Jostovo’da resimli metal tepsiler satılır, Pavlovski Posad’da parlak süsler işlenmiş şallar ve başörtüleri, Rostov’da resimli süs eşyaları, minelerle süslenmiş zarif mücevherler satılır. Bu geleneksel Rus hediyelik eşyalarından en azından bir tanesini anı olarak alıp yanında götürmek istemeyen bir turiste rastlayacağınızı sanmam.
18. Rusya’nın en ünlü tarihi eserlerinden biri de Kostroma’daki İpatyev Manastırı’dır. Bir zamanlar ahşaptan yapılmış muazzam bir manastır olan bu tarihi eser, Rus Çarları Romanovlar ailesinin hanedanının beşiği olan en zengin taş manastırına dönüşmüştür. Burada Boyarlara ait bir Büyükelçilik Binası vardı ve Mihail Romanov Rus Çarı olması için buraya davet edilmişti.
Günümüzde kültür ve tarih parkında birkaç müze bulunmaktadır. İçlerinden biri Rus çay sohbetlerine ayrılmıştır. Eski kayıplar, çaydanlıklar ve semaverler arasında sadece 15 gr. gelen semaver ve çay takımı da sergilenmiştir. Semaver sadece iki gram su almaktadır ama normal boyutlardaki semaverler gibi iş görmektedir.
Dostları ilə paylaş: |