Açlık grevinin altmışlı günlerinde ölüm orucu gönüllüsü olarak görüş yerine geldiğinde, kafasında kırmızı banttaki EKİM yazısı ve oldukça zayıf bedeni ile ölümü düşündürmüştü bana. “Sohbeti kısa keselim,(201)yorulma”dediğim halde, uzun uzun konuşmayı tercih ediyordu.
Ölüm orucu bittiği gün kalbi durmuş, yeniden canlandırılmıştı. Olayı sorduğumda “şöyle bir gidip geri geldim” diye espriyle karşılıyordu. Ölümlere çok yakın günlerinde Kızıl Bayrakgazetesinin okuyucu köşesinde, Buca hapishanesinden bir devrimcinin kısa yazısının altına aldığı bir şiir üzerine konuşmuştuk.