Katledildiğinde de medyada açıklanan isim Habip’di. İsmi defalarca iddianamelere konu olduğu gibi, elimizdeki son iddianamesinde de Habip Gül adı var. Bir farkla ki, ilk kez sanık değil maktül. Bu garip iddianameyi görse hiç şaşırmaz, ama çok üzülürdü sanırım. Kendisinin ölümünden devrimci dostlarını sorumlu tutan bu iddianameye herhalde, “bu düzenin yargısına da bu yakışırdı" derdi.
Adli Tıp’ta cenazeleri teslim eden memur belgeyi(203)düzenlerken, arkadaşı, “Dikkat et, bunun üç ismi var, kim olduğu bilinmiyor” dediğinde, o gergin ortamda acı bir gülümseme yaratmıştı. Habip bir kez daha resmi makamların aklını karıştıran bir iş yapmıştı. Cenazeyi eşine teslim ederken bile kuşkuyla hareket ediyorlardı. Otopsi tutanağına da üç isim yazılmıştı. Sanki bütün isimleri ile toprağa gömmek niyetinde gibiydiler. Resmi belgelerde hep ya da öncelikle geçen Habip ismi, tüm benliğine yer eden bu isimde cisimleşen politik kimlik öldürülmeye çalışılıyordu belki de. Yıllar önce yok olan Nevzat Çiftçi’nin bedeninde simgeleşen sosyalizmin ve devrimin işçisi ve öncüsü idi asıl hedefte olan.