Cenazeler alınıp yola çıkıldığında, bana Habip’in(213)cenazesi ile gitmek düşmüştü. Her bir adımı ayrı bir anı olan bu uzun yolculuğun en etkileyici yanları belki de, Helvacı Köyü’nün girişine geldiğimizde, duvardaki EKİM yazılarını görünce, abisinin “Yazdığı yazılar hala duruyor, bunlar Habip’in yazdıkları" diyerek ağlaması ile köylünün ciddi bir düzeyde cenazeye sahip çıkmasıydı.
Zor koşullara rağmen köyde çınlayan sloganlar, öfke, katillere karşı tiksinti ve Habip’e karşı saygı ve sevgi her halden belli idi. Herkes Habip’e yakışan bir törenden söz ediyordu. Onu yalnız bırakmayanlar, tören sonunda, istediği gibi bir tören yapamadık ama onu utandırmadık, diyorlardı. Saygın ve sevecen ilişkilerini tüm yaşamında sürdürmüş olmalı ki, yıllardır uğrayamadığı köyünde ciddi bir sevgi ile karşılanıyordu. İzmir de Habip’i kucaklamıştı. Onun istediği şekil tam yaratılamasa da, istediği devrimci öz her yönüyle yansıtılmıştı.