Onu ilk gördüğümde aramızda kısa bir diyalog geçmişti. “Herhalde burjuva bir aileden” diye düşünmüştüm. Berrak ve beyaz yüz hatları, kibar bir dili vardı. Kafamdaki kaba şablonlardan dolayı onu böyle değerlendirmiştim. Onun komünist bir işçi olacağı aklımın ucundan bile geçmemişti.
Bundan birkaç ay sonra şanssız bir operasyonda düşmanın eline düşecekti. 13 gün birlikte emniyette kaldık. Biz iki arkadaş düşman karşısında zayıf davranmış, devrimci kimliğimizi koruyamamıştık. O ise hiçbir yaptırımı kabul etmemiş, işkencehaneden başı dik çıkmıştı. Habip yoldaşla asıl birlikteliğimiz bundan sonra, yani cezaevinde başladı.