26 Eylül’de Ulucanlar’da Ümit yoldaşı ve diğer 8 yoldaşıyla birlikte, yaşamın uğruna ölünebilecek bir şeyler olduğu zaman anlamlı olduğunu gösterdi bize.
26 Eylül’de kurşunlanan, parçalanan sadece siz değildiniz. Düşlerimizdi, gülüşlerimizdi. Ama umuda yine kurşun işlemedi. Bayrağımız şimdi daha da kızıl, çünkü onda “ölüme gülerek koşan genç savaşçılar”ın kanı var. O gece, Ulucanlar’da “uğruna tereddütsüz ölünebilecek dava” sahnelendi. Fotomontaj yoktu, dublör yoktu, hile yoktu... Herşey gerçekti. Sadece alçaklığı vardı düşmanın. Belki çoktular, belki en modern silahlara sahiptiler. Ancak tarih karşısında sadece figürandılar. Sonucu değiştirmeye güçleri yoktu. O gece(242)yıldızlar da şahitti’ “tereddütsüz ölünebilecek dava” için start verilmişti.