Takip eden günlerde hastaneye kaldırılan arkadaşlar bir bir hücrelere getirilip atılıyor. Katliam günü yaşananları dinliyoruz. Seni anlatıyorlar. “Haydi saldıralım, geri püskürtebiliriz" diye haykırışın kulaklarımızda çınlanıyor. Ve sonrası büyük günü müjdeleyen bakışlarınla, gün doğarken, şafak sökerken, güneşi ellerinle getirişini görüyoruz.
Sizler özgür doğacak çocukları müjdeliyordunuz. Acımız büyüktü. Sen ve Habip, ON güneş parçası, şehit düşmüştünüz. Senin ve Habip’in öğretileri burjuvaziye kinimizi biliyordu. Yaşanan saldırılar hergün boyutlanarak sürerken, acımızın büyüklüğü kavgamızı daha da yoğunlaştırıyor, bizi daha da çelikleştiriyordu.