Bugün partililerin önünde duran en önemli görev, başta işçi ve emekçiler olmak üzere tüm devrimci ve ilericilere yoldaşları anlatabilmek, onları devrim mücadelesinde “ölümsüz” kılabilmektir. Bunu başarmanın yolu, yoldaşlarımızı ölüm yıldönümlerinde anmaktan(250)ziyade, onların şahsında somutlanmış partili kimliği kavrayabilmekten, kendi kimliğimizde cisimleştirebilmekten geçiyor.
Bu iki önder yoldaşımız neyi başarmışlardır? Devrimci ve komünistlerin siyasal süreçlerinde yaşayabilecekleri zorlu ve çetin sınavlardan başarıyla geçmeleri midir onları birer komünist önder yapan? Elbette öyle, ama bu yalnızca bir sonuçtur. Zira onlar asıl olarak partili düzeyi yakaladıkları, bu doğrultuda süreklilik arzeden bir gelişme gösterebildikleri için komünist önder niteliğini kazandılar. Yeni bir gelenek, yeni bir kültür oluşturmak iddiasıyla ortaya çıkan bir siyasal hareketin yaşadığı her türlü gelişim ve dönüşüm sürecine eşlik ettiler ve ona müdahale ettiler.