Ümitler geleli çok olmamıştı. Boş bir günde futbol oynamaya hazırlanıyorduk. Ümit gibi “okuyan, yazan bir teorisyen”in futbol gibi bir oyunu oynamak istemeyeceğini düşünerek davet bile etmedik. Fakat o oynamak istedi. Takıma aldık, ama aldığımıza pişman olduk. O kadar hırslı oynuyordu ki, onun sokak eylemlerinde, çatışmalarda nasıl olacağını düşünebiliyordum.
Müthiş bir yoldaşlık sevgisi vardı. İçindeki bu sevgi(268)yoğunluğu onun çok duygusal birisi olduğunu gösteriyordu. Ağlamayı onun kadar doğal bulan bir başkasını tanımadım. Yoldaşlığı anlatırdı; “Üzerine gelen kurşunları paylaşmaktır yoldaşlık”. Ulucanlar’da üzerimize gelen kurşunları paylaştık onunla.