Habip’in tünel kazarak cezaevlerini kalbura çeviren firar serüvenleri, işte bu ziyaretlerdeki şakalaşmalar sırasında çalınmıştı kulağına. Arkadaşları bazen “Tünelci” diye takılırlardı ona. Kendine ait olmayan Habip Gül adıyla yakalandığında onca işkenceye rağmen bu isimde ısrar edişi ve mahkemelerde birçok kez bu isimle yargılanıp cezalar alışı, onun hayat macerasını daha da çekici hale getiriyordu. Kişilikleri henüz kökleşmemiş olanlar, Habip’teki çelik cesaretin kırıntısını bile taşısalar, farkedilmek için herhalde çok kasıntılı dururlardı. Çalımlarından geçilmezdi. Ama Habip öyle değildi. Sıradandı. Böyle gösterişsiz olmak için de kendini hiç zorlamazdı. Güvenli insanların alçak gönüllülüğü, onu hayranlık verici bir doğallığa büründürürdü.