1988 baharında hayvanlarımızı satıp, baba ocağını terkettik. Aliağa Helvacı Köyü’ne yerleşmiştik. Burada arkadaşlarımın yardımıyla yaptığım iki gözlü bir gecekonduda yaşamaya başladık. Örgütsel faaliyetlerim hızla sürüyordu. Bu arada bir de oğlum olmuştu.
1991 yılının 29 Nisan günü devlet güçleri örgütümüze karşı bir operasyon başlattılar. Aynı gün evim basılarak gözaltına alındım. On beş günlük sıkı bir işkenceden sonra tutuklanarak Buca Cezaevi’ne konuldum.
Cezaevine konuluşum, karım ve çocuklarım için tastamam bir yoksulluk demekti. “Ailede çalışabilecek kişiler varsa, örgütten ekonomik yardım almamak” şeklindeki bir karar nedeniyle karım bir yemekhanede iş bulup çalışmaya başladı.