Gün sabaha evriliyor. Saat 08:00’e yaklaşırken, bu kanlı işkence, götürdükleri görüş yerinde devam ediyor. Otomatik silah sesleri durmak bilmiyor. Sloganlarımız ise nefesimizin son sınırını da aşarak
Gün sabaha evriliyor. Saat 08:00’e yaklaşırken, bu kanlı işkence, götürdükleri görüş yerinde devam ediyor. Otomatik silah sesleri durmak bilmiyor. Sloganlarımız ise nefesimizin son sınırını da aşarak yükseliyor.
Öğleden sonrasını gösterirken saatler, rütbeli subaylardan biri büyük bir kinle yoldaşları katlettiklerini söylüyor. İnanmak istemiyorum. Fakat doktorların açıklamalarından gerçek olabileceğini düşünüyorum.
Akşam çırılçıplak hücrelere atılıyoruz. Bir yerlerden televizyon sesi geliyor, dinliyoruz. Haberlerde sıkça Ulucanlar’dan bahsediliyor. Hepimiz pür dikkat. Şehitlerimizin adını veriyorlar. Halil Türker, Aziz Dönmez, Ahmet Savran, Ümit Altıntaş, Habip Gül, Nevzat Çiftçi... Diğer hücrelerden bir siper yoldaşımızın ve yoldaşımızın sesini duyuyoruz. Bize sayılan isimleri doğruluyor. Şu anda ikisi de ağır yaralı. Fazla yormak istemiyoruz sorularımızla.