Hüseyin’in canım deyişi, insandaki doyumsuz güzelliklerin tadını tattırıyordu bana. Canım benim, yine aynı sadeliğinle sohbetimize dahil ettirdin kendini
Hüseyin’in canım deyişi, insandaki doyumsuz güzelliklerin tadını tattırıyordu bana. Canım benim, yine aynı sadeliğinle sohbetimize dahil ettirdin kendini.
Habip, şimdi dönelim anımsatmalarımıza, şöyle ikili bir sohbet edelim ne dersin? Emin ol ki dostlar mutlu olacaklardır bundan. ÖO’ları sürecinden kısa bir süre önceydi, “yahu Yıldız, ÖO’da ölüp de seni bulmamız için bizi fazla uğraştırma” demiştin. Yanılmıyorsam ya iç görüşten, ya da avukat görüşünden birlikte koğuşa dönüyorduk. Dostlar, boyum kısa olduğundan Habip kaygılanmıştı. Boy kısa, bir de hücre hücre erimek var eylemde. Hal vaziyet böyle olunca, Habip de haklı olarak, “seni yattığın yerde nasıl bulacağız” diye kara kara düşünüyordu (!) Ben de kendisine kaygılanmaması gerektiğini, çünkü ölmeyeceğimizi söyleyince, “elbette ki onurlu insanlar ölmezler hiçbir zaman” şeklinde yanıtlamıştın beni.