Nevzat on yılını metropollerde, emekten yana verilen mücadeleyle geçirmiştir. Böyle büyük emeklerle büyütülen bir insanın yaşamı elbette saf ve temiz olur. Saf kelimesi biz doğuluların deyimi ile temiz ve güzel, burjuvalara göre ise aptal demektir.
Evet bu güzel insanla 30 Mart ‘99’da son görüşümüzü yapmıştık. Günlük not defterime not almışım: “30 Mart ‘99 Salı, son görüşme.” 30 Mart’ı kendime özel bir gün ilan ettim. O görüşmemizde bana şunu söylemişti: “Sizinle ciddi bir şey konuşacağım. İdareden aldığımız bilgiye göre, 7 kişinin ismini listeye almışlar. Cezaevine keskin nişancılar yerleştirilmiş. Ufak bir kıvılcımda bu 7 kişiyi öldürecekler, hazır olun.” Ben, “Ne kadar rahat konuşuyorsun. Gereken yerlere bildirelim” demiştim. “Yok canım. Kimi kime şikayet ediyoruz. Hepsinin haberi var.” demişti. “Kendinize dikkat edin” demiştik. Yanıtı, “Onların gücü bize yetmez. Bilirsin yoldaş, ben Dersimliyim. Dersimliler'in göğsü çelikten olur, kurşun işlemez.” olmuştu.