İnsanlara üstten bakmaktan, kibirden, kariyerizmden nefret ederdin. Böyle birini anlatıyordun. Randevusuna geç geldiği için kendisini eleştiren alt ilişkisine neredeyse “sen de kim oluyorsun da, beni eleştiriyorsun” diyen birini... Bunu anlatırken gözlerin öfkeyle doluyordu, sanki düşmanından söz ediyormuşsun gibi. Öyleydi de. Çünkü bu anlayış en tehlikeli iç düşmandı. Eleştirinin kimden geldiğini değil, eleştirinin kendini esas alırdın. Aslolan ise eleştirilmemekti, yani görev ve sorumluluklarının hakkını vermek.