Ulucanlar katliamı, zindan cephesinde 12 Eylül askeri faşist darbesiyle birlikte başlayan büyük çatışmada bir dönüm noktasını işaretliyordu. Çok geçmeden olayların da açıklıkla gösterdiği gibi, bu katliam, çatışmayı devlet lehine artık bir sonuca bağlamak isteyen ve devrimci tutsakları teslim alma amacına dayanan hücre saldırısının bir başlangıç vuruşuydu. Bu çerçevede Ulucanlar katliamı ile 19 Aralık katliamı aynı saldırının iki kanlı halkası durumundadırlar.
Habip Gül ve Ümit Altıntaş, Ulucanlar’da gerçekleştirilen faşist katliamda hayatını kaybeden on devrimciden ikisi. Fakat siyasal özgeçmişlerine kabaca gözattığımızda bile kolayca görebileceğimiz gibi, onları birlikte hayatlarını kaybettikleri öteki devrimcilerden ayıran temel önemde bazı özellikler var. Bu çerçevede siyasal yaşamlarına gösterilen yoğun ilginin de bir kanıtı olan bu kitap, bu özellikleri çok yönlü olarak ortaya koyuyor.
Siyasal-örgütsel yaşamları ile ilgili somut bilgilere baktığımızda, Habip Gül ve Ümit Altıntaş şahsında leninist anlamda örnek iki profesyonel devrimci ile yüzyüze olduğumuzu görüyoruz. Yenilgilerin birbirini izlediği ve bunun ürünü tasfiyeci dalgaların devrimci olan çok şeyin üzerinden bir silindir gibi geçtiği bir tarihi dönemde, bilinçli ve inançlı devrimciliğin, bu temel üzerinde devrim davasına adanmışlığın örnek temsilcileri olmayı başarabilmenin büyük onurunu taşıyorlar onlar. Yoldaşlarının yaptıkları değerlendirmelerde özellikle vurgulandığı gibi, onlar bu adanmışlığı, ölümlerinden önce ve bundan çok, bizzat siyasal ve örgütsel yaşamları üzerinden ortaya koydular.
Onları “Zor dönem devrimcileri” olarak tanımlamak,(7)bu çerçevede, kendilerinde somutladıkları kimliğin veciz bir ifadesi sayılmalıdır. Bu kimliği, saflarında mücadele ettikleri ve sıradan sempatizan konumundan başlayarak yoğun ve karmaşık süreçlerin ardından en üst kademesine kadar yükseldikleri (katledildiklerinde ikisi de TKİP Merkez Komitesi üyesiydiler) partinin kimliğinden ayırmak elbette mümkün değildir.
***
Bu kitap Habip ve Ümit hakkında kaleme alınan yazılardan oluşuyor. Bunun tek istisnası Ulucanlar katliamını konu alan iki değerlendirmedir. Bunlar, yoldaşlarımızın da hayatını kaybettiği hunharca katliamın tarihsel ve politik arka planını genel çizgileriyle verdikleri için, bu derleme içine alınmışlardır.