Zor dönem devrimcileri (Not 1: Parentez içindeki rakamlar kitabın orjinal sayfa numarasıdır. Sayfa numaraları o sayfanın sonunu işaretler)



Yüklə 1,22 Mb.
səhifə14/53
tarix06.09.2018
ölçüsü1,22 Mb.
#78071
növüYazı
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   53

Bundan özellikle kaçındım, çünkü söyleyeceğim, söylemeyi düşündüğüm şeyler onu mutsuz kılacaktı. Bir de coşkulu yüreğinin karşısında benim de kanım tutuşacak diye korktum açıkçası. Aşk da bir savaştı, sürmekte olan büyük savaş kazanılmadan eksik kalmaya(168)ya da yenilmeye mahkum olan. O ise, böyle olsa bile, “berabere” kalınmasından mutluluk duyulacak tek savaş derdi.

Yarım kalan tartışmalara devam edecek fırsatı sonsuza kadar kaybettiğim için nasıl bir pişmanlık duyuyorum şimdi. Yalnızca özel konularda değil, en karmaşık sorunlarda kendine özgü çözümlemeleriyle tartışmalara her zaman bir açıklık getirmesi bizim için güçlü bir dayanak, bulunmaz bir olanaktı. Okumak, incelemek, sorunlar üzerinde düşünmek, yalnızca birikimiyle değil yaklaşımındaki duyarlılık ve titizlikle insanları geliştirmek, şevkle yerine getirdiği olağan görevlerdi onun için. Hem kafası hem yumruklarıyla kavgaya katılan komünistlerin öncülerindendi o.

Söyle(n)meyin, gerçekleştirin, bizi aşın!

Sıkça birbirimizi eleştirdiğimiz bir dönemden geçiyorduk. Kendilerine yöneltilmiş doğru ve yerinde bir eleştiriden kaçmayı kavgadan kaçmakla bir gören bu iki yoldaş, en ağır eleştirileri yapmaktan da asla geri durmazlardı. En başta birbirlerine karşı. Alınganlık, kibir, gurur meselesi yapmazlardı. Öyle değil mi Ümit? Ok gibi hedefini bulan ağır eleştirilerinin de benzer bir olgunlukla karşılanacağını düşünmen ise senin önemli bir yanılgındı.

Bir de haksız eleştiriler karşısında gösterdiğin tahammülsüzlük. Bunun için seni eleştirmek herkesin harcı değildi. Yersiz bir eleştiriye karşı Habip’in de benzer bir tutum içinde olması hiç şaşırtıcı değil. Ama iki saat boyunca kendisini eleştiren bir insanı tek bir karşılık vermeksizin olgunlukla dinleyen bir insandı aynı(169)zamanda Habip. Yeter ki arkasında devrimci bir kaygı, samimiyet ve sorumluluk olsun. Böyle durumlarda eleştiri diye bıçak da saplansa, mesele etmezlerdi. Öyle değil mi Habip? Devrimci bir insanın herhangi bir eleştirisinin, itirazının olmamasından şüpheye düşmek gerek. Böylelerinin bağlılık ve uyum gösterilerinin içinin boş, katkılarının hesaplı olduğu bilinir. Eleştiriden uzak durmayı ya da onu başka bir şeyle ikame etmeyi büyük bir zaaf olarak gören bu iki yoldaşın kararlılıkları, cüretleri, hesapsızca kavgaya adanmaları ile bu tutum ve anlayışları arasında kopmaz bir bağ olduğu, ölümleriyle son bir kez daha kanıtlandı.

Hayır, katledilişlerinin yarattıkları sarsıntı ne kadar büyük olursa olsun, övmek gibi tek yanlı bir tutum içerisinde değilim. Bunu en başta siz doğru görmezdiniz. Bütün zaaflarınız ve yanılganlığınızla sizler, bugün de aramızdasınız, yaşıyorsunuz. Öylesine yaşıyorsunuz ki, size dair bir konuşma-eleştiri ancak (...../silinti ) eleştirisiyle yapıldığında anlamını bulabilir. Öylesine aramızdasınız ki, “söyle(n)meyin, gerçekleştirin, bizi aşın!” diyen sesinizi duyuyor gibiyiz.

Söylenecek sözler vardı, yapılacak işler, halledilmesi gereken sorunlar... Bir an olsun hiçbirinin sizsiz yapılabileceğini düşünmemiştim. O alevli günlerin üzerine, sıkılan kurşunların, köpüğün, üstümüze atılan bombaların, taşların altında can verirken sizler, nerden bilebilirdim bir daha bunlara fırsat olmayacağını? Oysa daha aynı günün gecesinde, saldırıdan birkaç saat önce, Ümit, o şiiri okumalıydım sana. Özlemlerinin şaha kalktığını görmeliydim gözlerinden. Yeni şiirler yazman için kışkırtmalıydım seni. Yaşanan tatsızlıklar için gönlünü almalı, her seferinde bir yerlerimi yaralamanı bilerek ve göze alarak sataşmalıydım bir kez daha.(170)Devrilen ağaçlar gibi yorgunluktan serilince yere, daha ciddi sorunlara el atmalıydık. Parti kuruluş etkinliklerini konuşmalıydık mesela. Teorik yayın konusunca hala aynı şeyleri düşünüp düşünmediğini öğrenmeliydim. Nereden bilirdim, bir daha yataklarımızı yıldızların altına seremeyeceğimizi. Nerden bilebilirdim Habip, seninle memleket üzerine yalnızca birkaç kelimelik bir sohbetle yetinmek zorunda kalacağımı? Çocukluğumun geçtiği çayırlarda durmadan koşan ve asla ıslah edilemeyen o yaban atlarının peşinden senin de koşup koşmadığını niçin sormadım?

“Şafağı bensiz karşılayacaksınız. Hoşçakalın. Hepinizi seviyorum...”

Son gördüğümde, yaralı durumdaki Ümit’in yanında oturmuş ağlıyordu Habip. Kafasını kaldırıp çağırdığımda, artık beni duymuyordu. Hiç kimseyi duymayacaktı. “Ümit yoldaş ölümsüzdür!” sloganlarına katiller silah tarakalarıyla karşılık veriyordu. Onun duyacağı tek ses buydu artık. Birazdan dışarı fırlayıp kurşunlara siper edeceği bedeninin üzerine yığılan taşların, kiremitlerin altında, son kez tünelin ucundaki ışığa uzanıp firar edecekti. Bu, ikisi arasında yapılmış sessiz bir anlaşmaydı belki. Katilleri bir kez daha atlatıp Ümit’le ve diğer siper yoldaşlarıyla buluşmak üzere son randevusuna yetişecekti “tünelci”. Acelesi bundandı. Suskunluğu bundan. Vedasız, törensiz. Olabildiğince yalın, olabildiğince kararlı.

Saldırı başladığında Ümit, her iki kapıdan yüklenen askerlerin içeriye girmesini engellemek için, elinde sopasıyla bir o tarafa bir bu tarafa koşturup duruyordu. (...../silinti) Yalnızca bu başlangıç anında göğüs göğüse(171)gelerek süren saldırıda geri püskürtülen düşman, başaramayacağını anlayarak dört bir yandan taramaya başladı. İki ateş arasında kalan Mareşal, vurulduğu yerde düşüp kaldı. Onu diğerleriyle beraber 4. koğuşa taşıdık. Yarası ağırdı. Her hareket ettirildiğinde acıdan yüzü geriliyordu. Kanı çekildikçe yüzünün rengi değişmeye, gözleri kaymaya başlıyordu. Sürekli konuşturuyorduk. Yükselen köpüklerden korumak için koğuşun girişine aldık. Şafak sökerken yaslandığı duvarda, sanki çetrefilli bir sorun üzerinde düşünüyor gibi, sanki bir kitabı okuyormuş gibi, sanki birazdan çoktandır beklediği bir yolculuğa çıkacakmış gibi, öylesine sakin çekip gitti aramızdan. Son sözlerini alıp kalbimize bastık. “Gece battı. Şafağı bensiz karşılayacaksınız. Hoşçakalın. Hepinizi seviyorum...”


Yüklə 1,22 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   53




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin