Ulucanlar zindanında katledilen Habip Gül, Ümit Altıntaş yoldaşlar ve devrimci siper yoldaşları Türkiye devrim tarihinde ölümsüzleştiler. Onları asla unutmayacağız. İşçi ve emekçiler bu katliamın hesabını sermaye devletinden er geç soracaklar.
Habip yoldaş ile tanışmamız bir bayan yoldaş aracılığıyla oldu. Komünistlerle henüz yeni tanışmıştım. Onların hayata bakışı, hep ezilenlerle birlikte ezilenlerin kurtuluşu için mücadele etmeleri, bu mücadelenin nasıl yürütüleceğini ve zafere götürüleceğini bilmeleri bir işçi olarak beni de etkiliyordu.
Habip yoldaşın sıcaklığı ve sevecenliği nedeniyle onunla kaynaşmam daha çabuk oldu. Tanıştığımız dönemde bir tekstil fabrikasında çalışıyordum. Aynı(255)fabrikadan bir işçi arkadaşıma da Habip yoldaşı tanıştırmıştım. Daha sonra Şubeler Platformu toplantılarına düzenli gitmeye çalışıyordum. Aileme, akşam mesaiye kalıyorum, diyerek platform toplantılarına katılıyordum. Burada müdahalede etkin olamamam beni rahatsız ediyor, bunu Habip yoldaşla da tartışıyordum.
O, önemi yok, zamanla alışırsın diyor, beni cesaretlendiriyordu. Habip yoldaş ise sendikacılarla yaptığı sohbetlerde, karşılıklı tartışmalarda bazen doğrudan bazen de alaycı yaklaşımlarla tavrını çok tok ve kuvvetli bir şekilde ortaya koyuyordu. Bu toplantılarda tartışılan sorunları işyerimde işçilerle tartışıyordum.
Bir gün bizi tanıştıran yoldaşla birlikte bizim eve geldiler ve fazla oturmayacaklarını söylediler. Annemle tanıştılar. Annem genelde eve gelen komünist dostlarıma tepki gösterirdi. Ancak Habip yoldaşın annemle içtenlikle ilgilenmesi ve sohbet etmesi annemin hoşuna gitmişti. Başkalarına soğuk davranan annem bu kez, “kızım arkadaşlarına yemek hazırlasana, onları aç mı göndereceksin” dedi. Tok oldukları halde annemi kırmamak için yemek yediler. Daha sonra annem rahat konuşabilmemiz için odada bizi yalnız bırakma nezaketini bile gösterdi.
Maaşımı aldığımda Habip yoldaşa bağış ve gazete parası veriyordum. Yoldaş bana, “keşke bütün işçiler senin gibi olsalar” diyordu. Ben de, onlar da zamanla önemini anlayıp vermeye başlayacaklar, diyordum.
İstanbul Şubeler Platformu toplantıları ve İşçi Kurultayı geride kalmıştı, 1 Mayıs yaklaşıyordu. Bir süre sonra yoldaş beni aramamaya başladı. Merak ediyor, tutsak düşmüş olmalarından kaygılanıyordum. Bir süre sonra gazetede haberleri çıktı. Bir gece baskınında sekiz(256)komünisti tutuklamışlardı. Büyük bir üzüntü duymakla birlikte, Habip yoldaşla birlikte düşmana karşı omuz omuza mücadele edeceğimizi düşünüyordum. O mücadelesini zindanda sürdürdü, ben dışarda...
Birlikte çalıştığımız yoldaşın Habip yoldaş olduğunu Ulucanlar katliamından sonra bir başka yoldaştan öğrendim. Habip yoldaşı hep gözlüklü gördüğüm için ilk anda tanıyamamıştım. Ama yaşanılanlar beynimde tüm tazeliğini koruyor.
Davamızın sarsılmaz ve kararlı yiğit önderleri!
Sizlerin ölümü düşmana karşı hıncımızı bir kat daha biledi. Bizler de sizin gibi işçi sınıfının parti bayrağı altında savaşarak öleceğiz. Güçlü, sarsılmaz, yenilmez bir davanın temsilcileriyiz. Sizlere layık olacağız. Düşmandan yaptıklarının hesabını er geç soracağız.
Komünist bir tekstil işçisi(257)
*************************************************
Onlar devrim davasında ölümsüzleştiler
Ulucanlar katliamının birinci yıldönümünde Ümit Altıntaş ve Habip Gül yoldaşların anıları önünde saygıyla eğiliyorum. Yoldaşlarımızın devrimci militan kimlikleri, birikim ve deneyimleri mücadelemizde bize hep yol gösterecek.
Düşünen ve savaşan iki komünist önder, iki can yoldaşımızdı onlar. Ümit ve Habip yoldaş partinin işçileriydiler. İğneyle kuyu kazmak gibi bir sabırla partiyi var etme ve en iyisini yapma çabasından geri durmadılar. Parti ve işçi sınıfı için savaştılar, düşünce ürettiler, partiyi her zaman bir adım ileri taşımak, sınıfla bağlarını güçlendirmek için çalıştılar. Düşmana ve devrim kaçkınlarına asla taviz vermediler.
Habip yoldaş zindanda hep en öndeydi ve partiyi en(258)iyi şekilde temsil etti. Habip yoldaşın düzene karşı daha çocukluk yıllarından başlayan öfkesi onu genç bir işçi iken örgütlü mücadeleyle buluşturdu. Devrimciliklerini tüketen, kurduğu düzenle başbaşa kalmayı tercih eden devrim kaçkınlarına karşı mücadele bayrağını elinden hiç bırakmadı. Yıllardır görmediği çocuklarının özlemi hiçbir zaman geri dönmesine vesile olmadı.
Habip yoldaşı kısa bir süre de olsa tanıdım. Siyasal yaşamımın ilk evreleriydi. Tekstil fabrikasında çalışıyordum. Habip yoldaş, birlikte olduğumuz bu kısa süre içinde, fabrika içindeki ilişkilere, çalışmaya ve bana güven verdi. Bu sayede fabrikayla ilgili ilk bildirimi kaleme almış ve bir işçi arkadaşla kısa sürede bir fabrika rapor anahtarı hazırlamıştım. Bu rapor ilk örneklerden birisi olduğu için olumlu karşılanmıştı.
Henüz gözünü yeni açan bir işçiyle, elinden tutulursa neler yapabileceğini Habip yoldaştan öğrendim. Evet, o karşısındakinin gözünde bir kıvılcım gördü mü, onu ateşe çevirmesini biliyordu. Onun ardından yayınlanan yazılarda tanık olduğumuz gibi, o salt işçileri değil, cezaevlerinde sahipsiz bırakılmış birçok devrimcinin de ateşini körükledi, ayağa kaldırdı.