Zor dönem devrimcileri (Not 1: Parentez içindeki rakamlar kitabın orjinal sayfa numarasıdır. Sayfa numaraları o sayfanın sonunu işaretler)


Sınıftan hiçbir zaman uzaklaşmadın, yabancılaşmadın. Kelimenin tam anlamıyla bir sınıf devrimcisiydin



Yüklə 1,22 Mb.
səhifə18/53
tarix06.09.2018
ölçüsü1,22 Mb.
#78071
növüYazı
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   ...   53

Sınıftan hiçbir zaman uzaklaşmadın, yabancılaşmadın. Kelimenin tam anlamıyla bir sınıf devrimcisiydin.

Zaten sınıfa yabancılaşma da kariyerizmin, kibirin ve küçük-burjuva ukalalığın bir sonucu değil mi? Bir devrimciyi öldüren, devrimci olmaktan çıkaran bu zaafların sende izi olmadığı için sınıfa yabancılaşmadın. Böyle olduğu için her yoldaşın dostu, partimizin sevgili Habip’i oldun.(193)

“Her birimiz yapının birer tuğlalarıyız”

Sensiz düşünmek, sensiz cümleler kurmak istemiyoruz. Düşman senli düşüncelerimizi ve cümlelerimizi katletmeyi denedi. Başaramadı. Şimdi düşüncelerimiz daha çok senle dolu. Sohbetlerimiz hep sende kesişiyor, sende ve Ümit yoldaşta...

Düşmana inat, senin ve Ümit yoldaşın ismiyle dolu cümlelerimiz, ölümsüzleştiğiniz andan beri savaş çağrısıdır. Kazanmanın, düşmana diz çöktürmenin adıdır. Savaşmayı ve kazanmayı öğrendik sizden. Hala da öğrenmeye devam ediyoruz. Sizleri aşmayı önüne hedef olarak koymuş öğrencileriniz olmaktan büyük bir onur ve gurur duyuyoruz.

Önemli olan partili kimliğin neferi olmaktır” diyordun bir mektubunda. Senin öğrencilerin olarak partili kimliğin neferi olacağız. Ve başka bir mektubunda yazdığın şu sözlerin bilincimize ve yüreğimize işlenmiştir artık:

Düşünsene, daha ‘87’de ‘bir elin beş parmağını bile geçmiyorken’ bugün yapının öngünündeyiz. Evet, hangi koşullarda olursa olsun her birimiz yapının birer tuğlalarıyız. Aynı zamanda her birimiz tuğlaları yerli yerine yerleştirerek yapının yükselmesini sağlayacak olan yapıcılarız/olmak zorundayız.”

Yükseliyor yapı, yükseliyor...”

M. Kurşun(194)

*************************************************

Onlar bütün yaşamlarını devrime adayan, yürekli, yetenekli ve mütevazi öncüler, yorulmaz işçilerdi...

Katiller karşılarında sürekli yeni Habipler ve Ümitler görecekler

Merhaba Habip!.. Merhaba Ümit!..

Dostların ardından yazmanın zorluğu ile kalemi elime aldığımda, katliamdan bugüne altı ay geçtiğini fark ettim. Hep, olduğu gibi yazmak istedim. Başkalarından etkilenmeden, eksik bırakmaksızın ve içten... Ne var ki yaşamın sıcak akışı, onları yitirmenin duygusal ortamının tazeliğinde kalem oynatmaya olanak tanımadı.

Erken kucakladıkları ölümleri bile hiç şaşırtmadı

Haklarında çıkan yazıları ve geçmişte kendilerinin kaleme aldığı yazıları okudukça, daha da fazla tanıdığımı hissettim. Bazen yaşadıklarım ve bildiklerim daha da anlam kazandı, bazense yeni şeyler öğrendim onlara dair.(195)Duygusal atmosferini de kaybetmeden, sadece birebir dostluğumuzu anlatmak yalın olurdu belki. Ama mutlaka eksik, zayıf ve en önemlisi, geriye dönük kalırdı. Şimdi yazılanlar, yine kendi doğallığında oluşan, ama sonradan edindiklerimle gelişen kısmen bir anı, kısmen bir yorum olacak.

Herkesin etkilendiği, üzerinde izlerini taşıdığı kişiler vardır. Tutsaklarla karşılıklı ilişki içinde bu etkileşim avukatlıkta da dolaysız yaşanır. Bazen çok öğretici de olur süreç. Hele müvekkiliniz yetkin ve yetenekli bir devrimci ise, etkilenmeye açık çok yön görürsünüz. Benim de çok derin izler bırakan müvekkillerim oldu elbette. Yaptığı savunmadan sonra onu duruşmaya getiren askerlerin; “Ağbi bu arkadaş hoca mıdır, ne kadar çok şey biliyor...” diyerek, etkilendiğini açıkça ifade ettiği devrimcilere tanık oldum. Bu devrimcinin siyasal faaliyetini terkettikten sonra ne kadar sıradan birisi haline geldiğine de yazık ki tanık oldum. Siyasal yaşamı terkettiklerinde günlerce süren şaşkınlığımı atamadığım insanlar oldu. Söyledikleri ile yaptıklarını karşılaştırınca şaşkın kalakaldığım oldu. Ama Habip ve Ümit gerçekten bu anlamda beni hiç şaşırtmadılar; erken kucakladıkları ölümleri bile hiç şaşırtmadı.

İşkencede direnişi olağanlaştırmış iki devrimci

Habip’le tanışmamız Adana hapishanesinin hücreyi andıran görüş yerinde oldu. Uzunca bir masa ile kesilen aradan tokalaşmak için adeta masanın üzerine uzanmamız gerekmişti. O gözaltısında gördüğü işkence, tanık olduklarımın en ağırlarından biridir ve hala hafızamdadır. Tahta copla tecavüzden tutun da elektrik, askı, infaz(196)provası, buz kalıplarında günlerce bekletmeye kadar her çeşit işkence yöntemi denenmişti üzerinde. İşkence nedeni ile uzun süre oturamamıştı ve o gün de bu nedenle hep ayakta sohbet etmiştik. Şimdi o günü gözlerimin önüne getirdiğimde, ağır işkencenin yarattığı bedensel tahribata rağmen gözlerinden parıldayan rahatlık ve sezinlediğim hafif farklı bir tedirginlik gelir aklıma. Sonradan tedirginliğinin sebebinin kendi gerçek kimliğinin başka olmasından kaynaklandığını anlamıştım. Bunu bana ne ölçüde aktaracağının sıkıntısını yaşıyordu sanırım.

Hapishanede ilk görüşme hep çok önemli gelmiştir bana. İnsanları en iyi tanıdığınız anlardır o kısa görüşmeler. Kiminin gözlerinde korkuyu görürsünüz, kiminde tedirginlik. Bazen niye orada olduğunun iç çatışmasını yaşadığını açıkça gözlersiniz. Bazıları ağır bir işkence görmemiş olmanın şaşkınlığındadır ve merak içindedir. Bazen ise gördüğü işkencenin duyduklarından daha ağır olmasının yarattığı şaşkınlık vardır gözlerde. İşkenceye direnenlerde mutluluk ve rahatlıkla birlikte içten içe haklı bir övünme de vardır çoğu kez. Öyle ki, bu direnişten çıkanlar çoğu kez işkence ile ilgili yasal başvurular için önerdiğimiz başvuruları bile yapmazlar. Biraz ihmaldir, biraz kimi kime şikayet edeceğiz gerçeğinin yarattığı dar bakıştır bunun nedeni, belki biraz da zafer sarhoşluğu. İşte ilk görüşteki sohbetleri belirleyen de çoklukla bu duygulardır.


Yüklə 1,22 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   ...   53




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin